Bağımsızlık referandumu heyecanı seçimlere taşınmalı

Kurd24

Kürdistan bağımsızlık referandumu, 4 yıl önce Eylül 2017’de yapıldı. Altı gün sonra beşinci yaşına girmiş olacak. Kürdistan bağımsızlık referandumu tarihi bir olaydı. Bilinmelidir ki Kürdistan’da bağımsızlık referandumu kararı kolay alınmadı. Bu konuda hafızalarımızı tazeleyelim.

ABD ve müttefikleri 2003 yılında, Irak’ta Baas ve Saddam rejimini yıkmaya karar verdikleri zaman, Kürdistan, federe ve demokratik bir yapıya sahipti. Seçimler yapan, hükümetlerini demokratik seçimlerle değiştiren bir konumdaydı. Güçlü bir silahlı Pêşmerge gücüne sahipti. Irak’ta demokratik yapılanmaya da örnek teşkil etmekteydi. Aynı zamanda da Irak içindeki en güvenlikli bölgeydi. Muhalif Arapların ve sermayedarlarının da sığındığı bir yerdi. Bu nedenle ABD ve müttefiklerinin saldırıya uğramayacağı bir alan konumundaydı.

ABD ve müttefikleri Irak’ta rejimi yıktıkları zaman, Baas’ın silahlı güçleri dağıtıldı. Kürdistan’daki silahlı güçler ayakta kaldı.

Kerkük, Kürtlerin de facto yönetimindeydi. Irak merkezi yönetiminin Kürtlerle savaşma gücü denilebilir ki sıfır noktadaydı. Bu durumda Kürtlerin, Kürdistan’ın bağımsızlığını ilan etmesi an meselesiydi ve bunun için bütün koşullar olgunlaşmıştı. Ama Kürtler, emrivaki yapmadılar. Bana göre yanlış yaparak Kerkük’ü bile terk ederek, Araplarla yeni bir devleti ve yaşamı nasıl birlikte kuracaklarını tartışmaya başladılar.

Çetin ve karmaşık tartışmalardan sonra, Irak’ın federal devlet olması konusunda uzlaşma sağlandı. Bunun için yeni bir anayasa yapıldı. Yeni anayasa 2005 yılında referandumla yüksek bir oy oranıyla kabul edildi.

Yeni anayasada Kerkük’ün Kürdistan Bölgesi’ne mi, merkezi federal yönetime mi bağlanacağı konusunun da 2007 yılında yapılacak referandumla tespit edileceği belirlendi. Ama ne yazık ki Baas rejiminin yıkılmasının üzerinden 14 yıl geçmiş olmasına rağmen, demokratik federal bir sistem oluşturulamadı. Kürtlerin, Sünni Arapların ve diğer etnik grupların hakları sürekli tırpanlandı. Otoriter ve üniter ulus devlet parametrelerine göre hareket edildi.

Kerkük’te referandumun yapılması engellendi. Irak merkezi yönetimi tam anlamıyla otoriter, faşizan bir yapı kazanmaya başladı. Sünni Araplarla Şii Araplar bile, bir devlet içinde yaşayamayacaklarına karar vermiş durumdaydılar. Bu durumda Kürtlerin kendi kaderlerini bağımsız devlet kurma doğrultusunda tayin etmeleri hem bir hak ve hem de bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktaydı.

Buna karşılık Kürtler, Irak’ın gerçek anlamda federal bir devlet olması için demokratik değerler çerçevesinde arayışlarını sürdürdü. Ama ne yazık ki son aşamada mevcut federal yapının ihtiyaçlara cevap vermediğini, bu nedenle “bağımsız devlet” ve “konfederal devlet” yapılanması önermesi içinde oldular. Bu önermeyi de demokrasi değerleri içinde yaptılar. Demokratik Kürdistan yönetiminin faşist yapılarla birlikte olması da insanlık ve Kürtler ve bölgedeki demokrasi açısından büyük bir kayıp olacaktı. Kürtlerin, kendi bağımsız devletlerini ilan etmelerinin zamanıydı. Kürtler için insanlık ve demokrasi için hem gerekli ve hem de bir zorunluluktu.

Ortadoğu’da üçüncü büyük millet olarak, devlet olma, en fazla Kürtlerin hakkıydı. Kürtler dışındaki tüm milletler, Farslar, Türkler ve Araplar devlet sahibiydiler. Üstelik Türkler ve Araplar birden fazla devlete sahiptiler.

Kürtler bugüne dek tarihi bir haksızlık ve dayatma, sömürge altı uygulamalarla karşı karşıyaydılar. Bu durumun değişmesinin koşulları en azından Kürdistan’ın güneyinde olgunlaşmış durumdaydı. Kürtler, Kürdistan’ın güneyinde bu koşulları iyi değerlendirmeliydi, dünya da Kürtler destek olmalıydılar. Bu aşamada, Kürdistan Başkanı, KDP, YNK, Kürdistan Hükümeti 7 Haziran’da bağımsızlık referandumu kararı aldı. Bu karar, dünyadaki tüm Kürtleri sevince boğdu. Kürdistan'ın Başkanı Mesud Barzani de Kürdistan'ın bağımsızlığının zamanının geldiğini dünyaya açıkladı ve bu konuda güncel anlamda Fransa’nın yeni cumhurbaşkanından, tüm AB ülkelerinden, ABD’den ve Birleşmiş Milletler’den Kürtlerin bağımsızlığını desteklemelerini istedi ve talep etti.

Kürdistan Başkanı, Fransa'nın etkin ve önemli gazetelerinden Le Figaro'ya verdiği röportajda dedi ki: “Kürtlerin bağımsızlıklarını ilan etmesinin zamanı geldi. Ancak Irak’tan barışçıl bir şekilde, diyalog ve müzakere yoluyla ayrılmak istiyoruz. Kürdistan'ın bağımsızlığı, yeni sorunlar çıkarmak bir yana, aksine sorunların çözümüne yardımcı olacaktır. Bağımsızlık sorunları çözüme kavuşturacaktır. Kürdistan’ın bağımsızlığının vakti gelmiştir.”

25 Eylül 2017 tarihinde bağımsızlık referandumu yapıldı. Sonuç olağanüstü olumluydu. Kürdistanlılar, %93 oyla bağımsız devlete “Evet” dediler.

Kürtler bu sonucu tesadüfen elde etmediler. Bağımsızlık referandumunun yarattığı heyecanın ortaya çıkardığı olağanüstü çalışmayla referandumdan başarılı oldular. Bu başarının sağlanmasında bütün diğer Kürdistan parçalarındaki Kürtlerin ve dünya Kürtlerinin desteğinin de önemi büyük oldu. Kürtlerin dava adamları, Kürdistan’a taşınarak çalışmalara katıldılar. Bağımsızlık referandumundan çıkan bağımsız devlet kararı, tarihi bir vesika olarak Kürtlerin elindedir. Bu sonuç er ve geç hayata geçirilecektir. Kürdistan bağımsızlık referandumuna milyon selam diyorum. 

                                          *****

Irak’ta 10 Ekim’de genel seçimler var. Kürdistan partileri de bu genel seçimlere katılmak için karar vermişler ve bunun için yoğun şekilde çalışıyorlar. Kürtlerin bu seçimlerde Irak Parlamentosu’nda büyük bir gurup oluşturması, geçen seçimlerden daha büyük önem taşımaktır. Bu sonucu almak bir gerekliliktir. Çünkü Irak Parlamentosu’nun önümüzdeki dönemde misyonunun daha güçlü olacağıyla ilgili veriler var. Bundan dolayı Kürdistan siyasi partilerinin ve özellikle Kürdistan Demokrat Partisi’nin (KDP), referandum dönemindeki büyük heyecanı bu son genel seçim platformuna aktarmalıdırlar.

KDP’nin Kerkük’e, Mahmur’a, Şengal’e, Xaneqîn’e seçim çalışmaları için geri dönüşü bu çabanın, heyecanın olduğunun büyük göstergesidir. KDP’nin Kerkük’e dönüşünde ve seçim çalışmalarını başlatması sırasında büyük bir heyecanla karşılanması da bunun en önemli işaretidir. KDP’nin Kerkük milletvekili adaylarının kararlılığı ve tutumları da referandum dönemindeki çalışma azmi ve heyecanı yansıtmaktadır.

Irak genel seçimlerinden Kürdistan’da diplomatik ilişkilerin yoğunluk kazanması, yabancı ülkelerin ve Birleşmiş Milletler temsilcilerinin Kürdistan’ı ziyaretlerinin yoğunluğu da yeni dönemin Kürtlerle Araplar ilişkileri, federal mecliste alınacak kararlar açısından önemli olduğunun da bir tezahürü olarak görünmektedir.

Tam da bu aşamada Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani’nin İngiltere’ye gitmesi de çok büyük önem taşımaktır. Neçirvan Barzani’nin gidişinden daha önemli olan şey, Kürdistan Bölgesi Başkanı’nın İngiltere’de Başbakanı ve tüm devlet kademelerindeki yetkilileri tarafından güçlü bir irade ve coşkuyla karşılanması; İngiltere’nin bu ziyarete büyük değer biçmesi, daha da önemlidir.

KDP’nin, Irak genel seçimlerinden çok güçlü çıkması, Kürdistan Bölgesi’nin güvenliği, güçlenmesi ve korunması; Kürdistanlıların milli ve sosyal çıkarları açısından daha da büyük önem taşımaktadır.

Kürdistanlılar, kendi milli ve sosyal çıkarları, Kürdistan Bölgesi’nin güvenliği ve korunması için hareket etmelidirler. Bunun için de oylarını KDP’ye vermelidirler.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir