Bağımsızlık referandumu amaç tespiti ve seçimler…

Kurd24

Kürdistan Bağımsızlık Referandumu 5. yılına girdi. Referandum 25 Eylül 2017’de yapıldı. O gün, Kürdistan’ın en büyük toplumsal, kültürel, siyasi, demokratik şöleniydi. Kürtlerin tarihinde çok önemli bir gündü. Bu günün sonucunda, Kürtlerin farklı nedenlerden dolayı somutlaştıramadıkları bağımsız devlet hedefi, Kürdistanlıların oylarıyla sabit hale geldi. Kürdistan’ın bütün parçalarındaki Kürtlerin aslı amacının ne olduğu ve ne olması gerektiği saptandı.

Sömürgeci devletlerin, ‘Kürtler devlet istemiyor’ tezini ve yalanını ortadan kaldırdı. Sömürgeci devletlerin ezberi bozuldu. Bundan dolayı da referandum sonucunun ilanından önce başlayan çılgınlık, referandum sonucun ilanından sonra onları cinnet haline taşıdı. Bundan dolayı referandum sonucunun açıklanmasından sonra Kürdistan Bölgesi’ne saldırı yapmanın ve yıkmanın planlarını devreye sokmaya başladılar.

Sömürgeci devletler, Kürdistan’daki işbirlikçilerini mobilize ettiler. Günü geldiğinde beraber hareket ettiler. KYB, Goran içindeki bazı guruplarla, PKK ile Kerkük’e öncelikle saldırdılar. İşbirlikçileri KYB’li oldukları için, iç savaş çıkmasını diye hükümet ve Kürdistan Başkanı Mesud Barzani Kerkük’te savaşı doğru bulmadı. Ne yazık ki referandumdan kısa bir süre sonra Pêşmergenin DAEŞ’ten kurtardığı ve fiilen Kürdistan yönetimine bağlanan Kerkük işgale dildi.

Sömürgeci devletler Kerkük’ü işgalinden hemen sonra, Kürdistan Federe Devletini yıkmak için bütün güçleriyle Hewlêr’e doğru harekete geçtiler. Ama kahraman Pêşmergenin direnişi sonucundan kırıldılar.

Bilindiği gibi, Irak’ta 2003 yılında Baas rejiminin yıkılması aynı zamanda eski devletin tasfiyesi ve yıkılması anlamına geliyordu. Hiç şüphe yok ki yıkılan üniter, faşist, sömürgeci Arap milli devletinin yerine yeni bir devletin kurulması gerekirdi. Bu devlet tekçi ve üniter devlet olmayacaktı, çoğulcu bir devlet olacaktı.  Faşist devlet olmayacaktı, demokratik bir devlet olacaktı. Sömürgeci devlet olmayacaktı, Kürdistan’daki işgale son veren ve çekilen, Kürdistan’ı terk eden bir devlet olacaktı. Arapların milli devleti olmayacak;  Arapların, Kürtlerin ve diğer milletlerin ortak devleti olacaktı.

Bundan dolayı Baas rejiminin ve eski devletin yıkılmasından sonra, “Yeni devlet nasıl olmalı?” tartışmaları doğal olarak başladı. Haklı olarak bu konuda kafalarını yoranlar özellikle de Kürtlerdi. Çünkü Baas rejiminden ve eski devletten en fazla çeken, katliama uğrayan, zulüm gören Kürtlerdi.

Bu aşamada federal bir devlet mi, eyalet sistemine dayalı devlet mi modelleri gündeme geldi. ABD, eyalet sistemi devlet modelini savunuyordu. Celal Talabani de bu devlet modeline “evet” demişti. Ama Kürdistan Başkanı Mesud Barzani ve KDP, eyaletlere dayalı devlet modelini, Kürdistan’ı millet ve toprak olarak bölen bir sistem olacağından karşı çıktı. Sonuçta Kürdistan Başkanı’nın Kürdistan’ın ve Kürt milletinin birliğini koruyan devlet modeli benimsendi. Irak’ın federal bir devlet olması üzerinde anlaşma sağlandı. 200 yılında halk oylamasıyla kabul edilen anayasa ile Irak’ın federal bir devlet olduğu ilan edildi.

Ne yazık ki, Irak federal devletinin kuruluşunun üzerinden 12 yıl geçmiş olmasına rağmen, federal devlet yerli yerine oturtulmadı, milletlerin ihtiyaçlarını karşılayan demokratik bir yapılanma sağlanamadı. Bunu üzerine Kürdistan Başkanı Mesud Barzani, KDP, KYB, konfederal devlet modeli önermesine sahip oldular. Bunun için de Kürtlerin öncelikle bağımsız devlet olması gerektiği tartışmasızdı. Bunun sonucunda, büyük gelgitler, tartışmalar, çelişkiler, diplomatik çalışmalar sonucunda bağımsızlık referandumunun yapılmasına karar verildi.

Kürdistan’ın bağımsızlık referandumu, uzun ve yoğun bir çalışmaya bağlı olarak, 25 Eylül gecesinde geç vakitlerde beklenilen sonucu verdi. 25 Eylül’de Kürdistanlıların, bağımsızlığa ve Kürdistan Devletine evet dedikleri görüldü. 26 Eylül günü bağımsızlık referandumunun genel sonuçları günün erken saatlerinde belirlendi. 27 Eylül günü de bağımsızlık referandumu resmi sonuçları Referandum Yüksek Konseyi tarafından açıklandı. Yapılan resmi açıklamaya göre, Kürdistan’da Kürdistan referanduma katılım, savaş koşullarına rağmen yüksekti. Katılımın yüksekliği, Kürdistanlıların sorumluluk bilinciyle hareket ettiklerini, kendilerine düşen tarihi sorumluluğu yerine getirmek için gerekli çaba içine girdiğini gösterdi.

Kerkük’te katılımın ve “evet” oranının çok yüksek olması, aynı zamanda Arap ve Türk tezlerini yerle bir etti. Kerkük’ün Kürdistanlıların şehri olduğunu, Kürdistanlıların kendi şehirlerine sahip çıktığını ortaya koydu. Çakma Arap ve Türklerin hiç de söylendiği gibi etkin olmadıklarını ortaya koydu.

Kürdistan’da Bağımsızlık Referandumuna katılım ve alınan sonuç, Kürdistan Başkanı’nın, Kürdistan Meclisi’nin, Kürdistan Hükümeti’nin, genel anlamda Kürdistan yöneticilerinin, Kürdistan siyasi partileri ve diğer tüm kurumlarının, tüm Kürt yurtseverlerinin çok iyi çalıştığını da ortaya koydu.

Güneydeki Kürdistanlılar, kendilerinin, Kürdistan Başkanı’nın, Kürdistan yöneticilerinin, Kürdistan’ın dört parçasındaki Kürdistanlıların, dünyadaki tüm Kürdistanlıların yüzünü güldürdüler. Sömürgecilerin, ilk paragrafta da belirttiğim gibi “Kürtler devlet istemiyor” tezlerini alt üst ettiler. Kürdistanlıların her parçada “uyuyan bir dev” olduğunu dünyaya gösterdiler.

Türk devleti, Kürt düşmanlığında cinnet içinde olan siyasetçiler, bürokratlar, emekli askerler Kürdistan’daki referandumu itibarsızlaştırmak için, katılımın düşük olduğunu ileri sürdüler. Sonuç üzerinde spekülasyonlar yaptılar. Oysa savaş koşullarında katılım ve alınan sonuç, olağan koşullardaki ülkelerden çok daha iyi noktadaydı.

Referandum, bütün Kürtlerin amaçlarını sabitleştirdi ve somutlaştırdı. Bu bağlamda da Kürdistan bağımsızlık referandumu, Kürtlerin geleceğinin referans belgesidir ve toplumsal sözleşmesidir.

Bütün Kürdistanlılar ve federalizmi, demokrasiyi savunan Araplar sandık başına gitmeli KDP’ye oy vermelidirler.

Irak’ta 10 Ekim’de genel seçim var. Irak’taki bu genel seçim, geçmiş genel seçimlerden daha önemli sonuçlar doğuracak bir genel seçimdir. Toplumsal ayaklanmaların arkasından başbakanın değişmesi üzerine karar verilen bir erken seçimdir. Bu genel seçim, hem Kürdistanlılar ve hem de Araplar için önemli bir seçimdir.

Demokrasilerde seçim, halkın kendi kendini yönetme ve kendini temsilcileriyle kendilerini temsil etme anlamından önemli bir mekanizmadır. Bu mekanizmanın çok iyi değerlendirilmesi gerekir.

Araplar için önemli bir seçimdir, çünkü federal sistemin yerli yerine oturması açısından bir adım olacaktır. Federal sistemin yerli yerine oturması demek, Kürdistanlılarla Araplar arasındaki sorunların çözümlenmesi ve Arap bölgelerinden demokrasinin gelişmesi anlamına gelmektedir.

Bu genel seçim, Kürdistanlılar için de çok önemlidir. Federal sistemi geliştirmek, Kürdistan Bölgesi’ni korumak ve gerçek sınırlarına kavuşturmak, bağımsızlık referandumu sonucunun adım adım gerçekleştirilmesine hizmet edecektir. Bundan dolayı bütün Kürdistanlılar sandık başına bağımsızlık ruhuyla getirmeliler ve oylarını kullanmalılar.

Federal sistemin yerleşmesinde federalizmin mucidi KDP’nin rolü büyük olacaktır. Demokrasinin gelişmesinde de KDP öncü bir role sahiptir. KDP, aynı zamanda Kürdistan Bölgesi’ni de sömürgeci devletlere, onların işbirlikçilerine, PKK ve diğer terörist, yabancı, işgalci güçlere karşı koruyacak en önemli güçtür. Bundan dolayı, bütün Kürdistanlılar, federalizmi ve demokrasiyi savunan Araplar oylarını KDP’ye vermelidirler.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir