Cegerxwîn / 16 Ekim 2017 ihaneti…

Kurd24

Cegerxwîn, Kürtlerin önemli ve tanınmış milli şairlerinden biridir. Bundan 37 yıl önce (22 Ekim 1984) İsveç’in Stockholm şehrinde gözlerini hayata kapattı.

Onun ölümü bütün Kürdistan parçalarında ve dünya Kürtleri arasında milli bir yasa dönüştü. Çok sevilen milli bir şair olmasından dolayı da her yıl tüm Kürtler tarafından anılır. Bu yılda yoğun bir anılma yılı oldu. Anılmaya devam da edilecektir.

HAYATI

Cegerxwîn’in asıl adı Şeyhmus’tur. 1903 yılında Batman’ın Gerçüş ilçesinin Hesarê köyünde doğuyor. 1914 yılında ailesiyle birlikte Kamışlo’ya bağlı Amûdê nahiyesine göç ediyorlar. Lozan Antlaşması ile Kamışlo Suriye devletinin sınırları içinde kaldığı için, köylerine dönemediler.

Yoksul bir ailenin çocuğuydu. Bundan dolayı küçük yaşlarda toprak sahiplerinin yanından çalışıyor. Toprak sahiplerini tanıma olanağı buluyor. O da diğer halk çocukları gibi okulda eğitim yapma olanağı bulamıyor.

18 yaşında Diyarbakır’a geliyor. Kürdistan’ın kuzeyinde ünlü medreselerde eğitim görüyor. Medresede olduğu dönem Kürt kültür ve edebiyatına yakınlık duyuyor, yazılı Kürt klasiklerini okuyor.

1925 Kürt milli direniş hareketine destek oluyor. Hareketin bastırılmasından sonra bir grup Kürt aydın ve yurtseverle tekrardan Suriye’ye geçiyor. 1928 yılında Kürtçe şiirleri Hawar dergisinde Cegerxwîn ismiyle yazıyor.

1937’de XOYBUN içinde yer alıyor.

1949 yılında Suriye Komünist Partisi üyesi oluyor. Komünistlerle sıkı ilişki içinde çalışarak, 1957 yılına kadar Cizre İçin Barış Komitesi Başkanlığı’nı yapıyor. Ama bir dönemden sonra Suriye Komünist Partisi’yle Kürt millet meselesinden dolayı ayrılık içine giriyor. Partiden ayrılıyor. Ayrıldıktan sonra bir gurp arkadaşıyla parti kuruyor. Fakat bir zaman sonra partisini feshederek Suriye Kürdistan Demokrat Partisi’ne katılıyor. Partideki ayrılık nedeniyle Suriye Kürtleri İlerici Demokrat Partisi içinde yer alıyor. Ölümüne kadar da bu partinin taraftarı olarak yaşamını sürdürdü.

1961 yılında Irak’taki Kürt ulusal hareketine destek oldu. 1973 yılında Suriye’nin baskısı karşısında Beyrut’a geçti. Orada şiir ve dil çalışmalarını sürdürdü. 1979 yılında da Stockholm’e geçti ve çalışmalarını burada sürdürdü.

Cegerxwîn’in birçok romanı ve şiir kitabının yanı sıra araştırma kitapları da vardır. Kürtçe sözlük de hazırlayan Cigerxwîn’in 16 tane Kürtçe eseri vardır. Cegerxwin, 22 Ekim 1984’te Stockholm’de yaşama gözlerini kapattı.

EDEBİ ANLAYIŞI

Cegerxwîn, II. Dünya Savaşı'ndan sonraki şiirlerinde genelde yoksulluğu konu alır, dünya üzerindeki savaşlara karşı barışı öneren eserlere sahiptir.

Cegerxwîn, özgürlük konusunda, sömürünün olmadığı bir özgürlüğü anlatır. Onun için gerçek özgürlük; sınırların olmadığı, emeğin ve emekçilerin yönettiği bir dünyadadır. Cegerxwîn’in kitaplarında genelde “vatanseverlik”, “sosyal olaylar” ağırlıktadır.

Eserleri

Divanları:

Prîsk û Pêtî, 1945 Şam

Sewra Azadî, 1954 Şam

Kîme Ez? , 1973 Beyrut

Ronak, Roja Nû Yayınevi, 1980 Stockholm

Zend-Avista, Roja Nû Yayınevi, 1981 Stockholm

Şefeq, Roja Nû Yayınevi, 1982 Stockholm

Hêvî, Roja Nû Yayınevi, 1983 Stockholm

Aşîtî, Avesta Yayınevi, 2003 İstanbul

Salar û Mîdya, Avesta Yayınevi, 2003 İstanbul

Şerefnama Menzûm, Avesta Yayınevi, 2003 İstanbul

Öykü:

Reşoyê Darê, Lîs Yayınevi, 2008 Diyarbakır

Cim û Gulperî, Lîs Yayınevi, 2008 Diyarbakır

Dil ve kültür hakkındaki eserleri:

Destûra Zimanê kurdî (Kürt dil bilgisi), 1961 Bağdat.

Ferheng (Sözlük, 1. Bölüm), 1962 Bağdat.

Ferheng, (Sözlük, 2. Bölüm), 1962 Bağdat.

Folklora Kurdî (Kürt Folkloru), Roja Nû Yayınevi, 1988 Stockholm.

Tarih ile ilgili eseri: Tarîxa Kurdistan (Kürdistan tarihi) (bu eseri ölümünden sonra yayımlanmıştır), 3 ciltli, 1985-1987, Stockholm.

KAMIŞLO’DA MUHTEŞEM KARŞILAMA…

Cegerxwîn, yaptığı vasiyet üzerine ölümünden sonra Stockholm’den Kamışlo’ya getirildi. Cegerxwîn’in ölümü ve getirilme haberi Kürdistan’a ve Suriye’ye ulaştığı zaman, hem büyük bir milli yas ve hem de büyük bir karşılama heyecanı başladı. Ben de o tarihte Şam’da bulunuyordum. Stockholm’den Şam havaalanına gece vakti getirildi.

Şam’daki birçok Kürt aydın ve siyasetçisiyle ve özellikle Apê Osman Sebri ile Şam havaalanında Cegerxwîn’i karşıladık. Şam’daki Kürtler meydanlara dökülmüşlerdi.

Gece Cegerxwîn’i havaalanından alıp onun sevdiği şehre Kamışlo’ya doğru yola çıktık. Halep üzerinden Kürdistan’a gidiyorduk. Sabaha doğru Kürdistan topraklarına girdiğimiz zaman, yollarda köy okullarının öğrencileri ve öğretmenleri saygıyla Cegerxwîn’i karşılamaya gelmişlerdi. Çok özel giysiler giyinmişlerdi. Bu karşılama Kamışlo’ya kadar devam etti.

Haseke’den binlerce Kürt yollara dökülmüştü. Haseke’den itibaren 3-4 araba dizisiyle Kamışlo’ya kadar araba kuyrukları devam etti. Haseke - Kamışlo arası 80 km’dir. Kamışlo’ya varmamız 5-6 saati aldı. Kamışlo’ya vardığımızda hasta ve çocuklar dışındaki tüm Kamışlılar meydanlardaydı. İnsanlar sel gibi akıyorlardı. Yürürken nefes darlığı çekiliyordu.

Kamışlo’da da Kürt yazar Mele Hesen Hişyar ile birlikte birçok Kürt aydını ve siyasetçisi ile Cegerxwîn ile yürüdük.  Cegerxwîn’in evinin bahçesine gitmemiz saatleri aldı. O evinin bahçesinden gömülecekti.  Şimdi de mezarlığı evinin bahçesindedir. Evin bahçesinde aşırı kalabalıktan dolayı nefes darlığı çekiliyordu. Bayılanlar oldu.

Böyle muhteşem bir tören ve karşılamaya o güne kadar şahit olmamıştım. Ben o gün Kürtlerin kendi milli değerlerine nasıl sahip çıktıklarına şahit oldum. Ben o gün Kürdistan’ın batısındaki Kürtlerin milli duygularının yüksekliğine şahit oldum. O dehşetli ve muhteşem karşılama törenini halen bütün heyecanımla yaşıyorum.

16 EKİM 2017 İHANETİNİ UNUTMAYALIM, HALKIMIZ BU İHANETİ CEZALANDIRDI, SIRA KÜRDİSTAN HÜKÜMETİNDE…

Kürtler, en eski milletlerden biridir. Bundan dolayı güçlü bir dile, zengin bir kültür ve tarihe sahiptir. Tarihsel gelişim ve mücadele sürecinde birçok ihanetlerle karşılaştı. Yakın tarihimizdeki bu ihanetlerin dördünü unutmak mümkün değildir.

Unutulmayacak ihanetin birincisi, 1946 yılında Kürdistan Mehabad Cumhuriyeti’nin yıkılışına, liderlerinim idam edilmesine yol açtı. Burada uluslararası bir ihanet vardı.

Unutulmayacak ikinci ihanet, Milli Eylül Devrimi koşullarında, Kerkük haini Bafel’in dedesi İbrahim Ahmed ve arkadaşlarının Kürdistan otonomisinin önüne geçmek için Irak Baas faşist yönetimiyle ittifak etmesi oldu. Bu bir iç ihanetti. Ama bu ihanet başarıya ulaşmadı. Milli Eylül Devrimi başarıyla sonuca ulaştı. Irak merkezi hükümeti KDP ve Kürdistan lideri Mustafa Barzani ile anlaşma yapmak zorunda kaldı. Kürdistan Otonomisi kuruldu. Kürt milleti kendi ülkesinden egemen ve iktidar oldu.

Unutulmayacak üçüncü ihanet, Kürdistan Otonomisinin 1975’te yıkılmasına yol açan ABD ve İran ihanetidir. Bu ihanet de uluslararası bir ihanetti.

Unutulmayacak dördüncü ihanet, KYB’li, Goran’lı grupların, sömürgecilerin örgütü ve projesi olan PKK’nın da desteğini alarak sömürgeci devletlerle ve Irak merkezi hükümetiyle işbirliği yaparak, Kerkük’ün referandum sonrasından işgaline olanak sağlamalarıdır. Bu ihanetin başının İbrahim Ahmed’in torunları ve Celal Talabani’nin çocukları başı çekti. Bu bir iç ihanetti. Kürdistan devletinin kuruluşunun önüne geçti.

Kürdistanlılar 16 Ekim ihanetini genel seçimlerde cezalandırdı. Bu konuda sıranın Kürdistan Hükümeti’nde olduğunu düşünüyorum. Kürdistan Hükümeti’nin hukuki süreci başlatması, yargılanmayı sağlaması, cezalandırma yoluna gitme olanaklarını yaratması gerekir.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir