Helalleşmek CHP açısından ne anlama geliyor?

Kurd24

Cumhuriyetin kurucu partisi, bir yüzyıl sonra, toplumun mağdur edilmiş bütün kesimleriyle helalleşmek istediğini genel başkanı aracılığıyla kamuoyuyla paylaştı. Helalleşme arzusunun geldiği adres, en az Türkiye’de helalleşmek ne anlama gelir sorusunun yanıtı kadar ilginç ve -hiç saklamaya gerek yok- çok kışkırtıcı bir hadise olmaya aday. Çünkü CHP, genel başkanının helalleşme çağrısına kadar ilke ve program temelinde devleti, kendisi dışında başka bir kesim ya da kesimlerle paylaşmaya yanaşmayan siyasetler izledi. Açıkça söylemek gerekir ki bu çağrı bile, bir kongrede, partinin resmi politikası olarak henüz benimsenmiş ve partinin resmi siyaseti haline getirilmemiştir. Dolayısıyla bu çağrıyı genel başkanın bir tasarrufu olarak okumak mümkün ve isabetli tespit bir tespit olur. Nitekim kimi ulusalcı CHP’lilerin sert ve uzlaşmaz tepkisi de bu kısmen kör olan noktadan kaynaklanıyor.

Ama uzun bir dönemdir, Kılıçdaroğlu’nun kendi partisini dönüştürme çabalarına tanık olmadığımızı da söyleyemeyiz. Önce Millet İttifakı cephesini oluşturmak için CHP’nin geleneksel kodlarının dışına çıktı. Sonra Kürdistan Bölgesi’yle doğrudan ilişki kurdu ve siyaset açısından da en isabetli ve işlevli hamlesi de HDP’nin meşru bir parti olduğunu kararlılıkla beyan etmesi oldu. Eğer helalleşme bahsinde bir samimiyet aranacaksa, bu üç olgusal vaziyet, Kılıçdaroğlu’nun yeterli bir samimiyete sahip olduğuna tanıklık eder.

Velev ki Kılıçdaroğlu samimi değil; bu çağrı hakiki bir helalleşme ve yüzleşme öngörmüyor ve çağrı, tepeden tırnağa bir seçim stratejisi manevrasından ibaret olsun. Helalleşmek, yüzleşilmesi gereken kesimler açısından meselenin niteliğini değiştirir mi? Hayır değiştirmez. Çünkü helalleşmek öncelikle bir temastır ve önceliği de yüzleşmek için bir zemin hazırlamaktır. Bütün helalleşmeler bir söylem ve retorikle başlar. Söylem ve retoriği küçümsemek doğru olmaz. Bir şey ifade edilmeden kültüre ve günlük hayata dahil olmaz. Önce ifade etmek esastır. Bu bakımdan Kılıçdaroğlu’nun söylemi artık gündelik hayatın bir parçasıdır ve kültürel olarak da toplumsal ilişkiler içindeki yerini almıştır. Bu durum kendi başına bir gelişme ve seviyedir.

Bir bakıma CHP açısından pandoranın kutusu açılmıştır. Ok yaydan çıkmıştır. Cin artık lambaya geri dönemez. Çünkü CHP toplumu değil de devleti öne alan en etkili partidir. Esasen devlet bahsinde en tutucu ve muhafazakâr parti CHP’dir. Helalleşme arzusu, kalenin içeriden kabuk değiştirmek istediğini gösteriyor. Helalleşme arzusu cumhuriyetçilerin cemaat olmaktan çıkıp, topluluk olma arzularına işarettir. Türkiye’nin en büyük ve en etkin cemaati laik cumhuriyetçiler cemaatiydi. Bu cemaat kutuplaşmayı tetikliyor ve kendi yaşam tarzını herkese dayatıyordu. Hatta cumhuriyet tarihi boyunca bolca görüldüğü gibi, askeri vesayet oluşturarak darbeler yoluyla toplumsal mühendislik yapmaktan geri durmuyorlardı.

Ve esas önemli nokta da özellikle de demokrasi bahsinde, devletin demokratikleşmesine en fazla ayak direnen yine bu sözüm ona laikçi cemaatti. Hadiseye bu perspektiften bakınca helalleşme arzusu, aslında CHP için bir tür iç devrim sayılır. Ve CHP, bu devrimi sahicileştirmeden de demokratlar kervanına katılamaz. Helalleşme CHP içinde bir çözülme anlamına geliyorsa, bu anlama herkesten önce Kürtler omuz vermelidir.

Eğer CHP bu noktaya kadar gelmiş ise onun önüne barikatlar kurmak Kürtlerin işi olmaz. Tam tersine, Kürtler CHP’nin bu arzusu şiddetle desteklemelidir. Helalleşme Kürt sorununun daha fazla görünür olmasını sağlayacaktır. Ve belki de bu helalleşme, Kürt sorununu, herkesle konuşma fırsatını bulmamıza vesile olacaktır. Bizim çözümlere ihtiyacımız var. Dolayısıyla çözüm zeminlerini tahrip etmek işimiz olamaz. Bu iş bize düşmez. Biz, hem helalleşiriz hem de sorunlarımızın çözümü için enerjik çabamızdan geri durmayız.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir