Demirtaş’ın açıklamalarını Kürtler nasıl okumalı?

Kurd24

Selahattin Demirtaş son günlerde cezaevinden çok rahat bir şekilde sosyal medyada yaptığı açıklamalarla ve yazdığı makalelerle Türkiye’de ve Kürdistan’da gündem oldu. Günlerdir o açıklamalar üzerine televizyonlardaki oturumlarda değerlendirmeler ve analizler yapılıyor. Basında ve sosyal medyada makaleler yazılıyor, Facebook ve Twitter’da yoğunca ele alınıyor ve tartışılıyor. Ben de Selahattin Demirtaş’ın bu açıklamalarıyla ilgili televizyonlarda görüş belirtme ve sosyal medyada yazma olanağını, sınırlı da olsa buldum. Bu açıklamalar konuşulmaya devam edilecek konuşmalardır.

Bu açıklamalarla ilgili Türk basını ve siyasetçileri kendi açılarından bolca sonuçlar çıkardılar. Bu açıklamalar, biz Kürtler için daha önemli olmasına rağmen, bu açıklamaların arka planını okuma imkânına sahip olmamıza rağmen, fazlaca ele almadık. Demirtaş’ın açıklaması, silahlı mücadele-siyaset ilişkisine, 6’lı muhalefete, HDP’ye yönelikti.

DİKKAT ÇEKİCİ AÇIKLAMA: “SİLAHLA SİYASET YAPILMAZ”

Demirtaş’ın önemli ve can alıcı açıklaması, “Silahla siyaset yapılmaz” açıklamasıydı. Açıklamasında özne belli değil ve kime yönelik olduğu da anlaşılır değildir. Eğer Demirtaş’ın bu açıklaması devlete yönelikse, çok önemli bir açıklama olma niteliğinde olmaz. Ama asıl olarak siyaseti silahla yapan PKK.  Üstelik de PKK’nın parlamentoda partisi olmasına rağmen silah kullanmaya devam ediyor. Eğer PKK silahlı terör mücadelesinden vazgeçerse, devletin silah kullanması için bir neden kalmaz. Bence Demirtaş’ın görevi, PKK’nın silahlı mücadelesini durdurmak olmalı.

Ayrıca PKK bu silahlı mücadelesiyle 50 senedir Kürtlere, Kürt milli hareketlerine, Kürdistan parti ve örgütlerine, Kürtlerin özgürlük ve bağımsızlık hedefine zarar verir niteliktedir. PKK silahlarını 1975 yılından sonra Kürdistan’ın kuzeyinde gelişen ve yeni bir bahar dönemine yol açan milli hareketine karşı kullanıldı. Milli hareketin, Kürdistan parti ve örgütlerinin tasfiyesine yönelik oldu. Kürdistan’daki farklı toplumsal güçlere karşı kullandı. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesinin hazırlanmasında vasıta oldu. Kürdistan’da kitlesel göçlerde kullanıldı. Köylerin boşaltılmasında, on binlerce Kürt’ün ve Kürt yurtseverinin öldürülmesinde kullanıldı. Daha sonra Kürdistan’ın diğer üç parçasında kullanıldı. Şimdilerde Kürdistan Bölgesi’nin yıkılması için silah kullanılıyor. Kürdistan’ın batısından Baas rejiminin bekçiliğinde, faşist diktatörlüğün sürdürülmesinde. Kürdistan halkına zulüm yapmada, Kürdistan’ın doğusundan İran’la işbirliği içinde Kürt milli hareketinin bastırılması, Kürdistan örgütlerinin tasfiyesinden kullanılıyor

PKK silahı, hendekler ve vekâlet savaşlarında kullandı, kullanmaya devam ediyor. Bütün Kürtler PKK’nın silahlı mücadelesinin Kürtler ve Kürdistan için tehlikeli olduğunu söylediler. Ama PKK bundan vazgeçmedi. Selahattin Demirtaş da bu konuda PKK’yı hep destekledi.

Demirtaş’ın muhalefet için söylediği “Cesaretli olun” sözü şimdi tam da onun için geçerli. Şimdiye kadar cesaret edemedi, Öcalan ve PKK’nın güdümünden çıkamadı. Şimdi danışıksız, PKK’yı karşı alarak silahlı mücadelede vazgeçmesini söyleyebilecek ve bu talebini sürekli hale getirecek mi? PKK’nın silahlı mücadeleyi bırak demesi için, muhalefete dediği “cesarete”, “değişime” var mı? Başkaları hakkından ahkâm kesmek kolaydır. İşte burada iğneyi kendisine batıracak mı? PKK’nın Stalinist ve silahlı mücadele anlayışına bağlı olarak verdiği ölüm fermanları konusunda cesaretle özeleştiri yapabilecek mi?

6’LI İTTİFAK HAKKINDAKİ AÇIKLAMALARI, AŞAGILAYICI VE HAKARET İÇERİYOR…

Demirtaş, muhalefetin iktidarın peşine takılmakla suçluyor. Muhalefetin yeni mücadele yollarına sahip olmadığını söylüyor. “Değişim gereklidir” diyor ama muhalefetin değişimden yana olmadığın dile getiriyor. Demirtaş küçümseyici ve alaylı bir yaklaşımla, siyasetin bir yürek işi olduğunu 6’lı ittifakı hedef alarak yüzüne haykırıyor. Tabi bunu ifade ederken muhalefette bu yüreğe sahip olmadığını da dolayı ifade ediyor.  

Muhalefete, “İstediğiniz kadar bilgiye ve deneyime sahip olun, cesaretiniz yoksa değişimi başlatamazsınız” diyerek açık olmazsa da bir şekilde muhalefeti aşağılamış oluyor. Demirtaş yeri geldiğinde, muhalefetin cüceliğini ve hiçliğini ifade ediyor. Daha ötesi sözler sarf ediyor,  tespitler yapıyor. Ben Demirtaş’ın muhalefet hakkındaki açıklamalarının, siyaset nezaketine, demokrasi kültürüne, müttefiklik ilişkisi ve anlayışına aykırı olduğunu düşünüyorum. Bunu katıldığım televizyon programında da ifade ettim. Neticede Cumhur İttifakına karşı HDP, Millet İttifakı içinde olmak ve onlarla hareket etmek istiyor. Demirtaş’ın muhalefete yönelik yaklaşımının, ittifak anlayışına aykırı ve ittifakı bozucu bir davranış olduğunu düşünüyorum.

Ayrıca Demirtaş’ın açıklamalarında tehlikeli olan bir yön de vardır. O da Demirtaş’ın şantajcı bir yaklaşım içinde olmasıdır.  Eğer o şantajcı olan yönünü ifade edersem, o da HDP’nin, 6’lı ittifakın kendisine mecbur olduğunu düşünmesidir. 6’lı ittifakın da HDP’ye mecbur olduğunu bütün davranışları ve hareketleriyle göstermesidir. Muhalefet partilerinin ve liderlerinin sessiz kalması da çok dikkat çekici ve Demirtaş/HDP’nin şantajına pabuç bıraktığını gösteriyor.

DEMİRTAŞ HDP’DEN DEĞİŞİM İSTERKEN KENDİSİ DEĞİŞMEK İSTİYOR MU?

Demirtaş, “İğneyi kendimize batırmadan önümüze gelene çuvaldızı batırmanın kimseye yararı yok" ifadelerini kullanarak HDP’ye 'değişim' çağrısında bulundu. Dedi ki, "Eğer diğer muhalefetten Kürt açılımı bekliyorsak biz de HDP olarak Türkiye açılımı yapmak zorundayız."

HDP’nin değişmesi, Demirtaş’ın istediği “açılımı” (çok gerekli olmazsa da) yapabilmesi, başta PKK olmak üzere HDP kurucularının, yöneticilerinin değişmesi gerekir. Demirtaş da HDP’nin şimdilerde en önemli otoritesi, lideri, sözü geçerli olanı. Bu nedenle, değişime kendisinden başlamalı. Biliniyor ki PKK’dan uzaklaşmadan özgürce açılım yapması, özgürce davranması olanaklı değildir. Demirtaş bu konuda değişime hazır mı? Ben Demirtaş’ı izlediğim kadarınca değişime cesareti yoktur. Varlığı PKK’ya bağlıdır. Onun için değişmesi olanaklı değildir. Bu nedenle değişim, Kemalist ve Stalinist kültürle yetişen ve yoğrulanlar için kolay değildir. PKK ile içli dışlı olan birinin değişmesi daha da zordur.

HDP’DE DEĞİŞİMİ PKK’DAN BAĞIMSIZ İSTEMEK NE KADAR DOĞRU?

Demirtaş HDP’ye yönelik açıklamasında PKK’yı görmeme tutumu söz konusudur. Oysa HDP’yi anlamak, HDP hakkından görüş belirtmek için PKK’yi merkeze koymak gibi bir zorunluluk vardır. Biliniyor ki PKK olmadan HDP olmaz, PKK istemezse HDP var olmaz. Bu nedenle, PKK değişmeden HDP’nin değişmesi olanaklı değildir. Bundan dolayı Demirtaş’ın HDP’den değil, PKK’dan değişim istemesi gerekir. Ne yazık ki buna cesaret etmiyor. Dolayısıyla topu taca atıyor. Söyledikleri havada kalıyor, anlatıldığı gibi bir anlam da ifade etmiyor.

HDP YETERİNCE TÜRKİYECİ AMA OLMAYAN ŞEY BAŞKA…

Demirtaş’ın, HDP’ye “Türkiye açılımına” yüklediği anlam da oldukça önemlidir. Bu konuda da bir netlik yok. HDP’nin Türkiyeliliği sorunu genel anlamda oldukça yanlış tartışılan bir konu. Laflar ve ifade edilenlere bakılırsa HDP yeterince Türkiyeci. Açıkça da Kürt partisi olmadığını söylüyor. Kürt kimlikli bir partinin gerici ve hatta ırkçı olduğunu ifade ediyor. Demek ki sorun HDP’nin Türkiyeliliği sorunu değildir. Sorun HDP’nin PKK’nın örgütü olması ve PKK’nın da silah kullanmakta olmasıdır.

HDP, PKK’dan kopmadan istenilen Türkiyelilik olmaz. Bu da mümkün değildir. Onun için Demirtaş’ın HDP için söylediği “açılım” ve “değişim” gibi açıklamalar, günah savuşturmadır ve lafı güzaftır.

Demirtaş’ın HDP için yaptığı “Türkiye açılımı” çok anlamlı değil. Asıl anlamlı olan açılım, çok yönlü Kürt ve Kürdistan açılımıdır. HDP’den daha fazla Kürtleşmeyi istemesi, PKK’nın Kürdistan Bölgesi’nde, Kürdistan’ın batısındaki kötülüklerinden vazgeçmesini istemesi gerekir.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir