19 Mayıs: Kürt gençliğinin bayramı değil, felaketi

Kurd24

“19 Mayıs Türk Gençlik ve Spor Bayramı”, Türk devletinde ve Kıbrıs Türk kesiminde büyük gösterilerle kutlandı. Devlet şurası, Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın başkanlığında o gün Samsun’da bulundu. Birlikte, birlik ve beraberlik resmi çektiler. Atatürk’e bağlılıklarını ifade ettiler. Türk devletinin varlığını, aralarındaki çelişki ne olursa olsun, birlikte koruyacaklarına dair bir kez daha yemin ettiler.

Aynı gün bir Kürt genci, 19 Mayıs’ın muhtevasının ne olduğuyla ilgili bana soru sordu. Ama ben onun sorusuna cevap vermeden önce, onun bir Kürt genci olarak “19 Mayıs Bayramı” hakkındaki düşüncesini sordum. O Kürt genci, bugünle ilgili Türk tarafı hakkında doğruya yakın bilgi verdi. Bugünün “Türk ulusal kurtuluş savaşının başlangıcı” olduğunu resmi tarih tezinin anlattığına göre ifade etti. Ama Kürtlerle ilgili bugünün olumsuz yanıyla ilgili net ve geniş bir tarih bilgisine sahip değildi. Bunun bir Kürt genci, hatta giderek tüm Kürtler için bir eksiklik olduğundan şüphe yoktur.

19 Mayıs 1919: Mustafa Kemal Atatürk’ün Bandırma vapuru ile Samsun'a çıktığı ve İtilaf Devletleri'nin işgaline karşı “Türk Kurtuluş Savaşı'nın” başladığı gün kabul edilir. Atatürk bugünü bayram olarak Türk gençliğine (Kürt gençliğine değil)  armağan etmiş.

Türk milletinin, milletçe var olma mücadelesine fiilen adımın atıldığı tarih; Türk devletinin temellerinin atıldığı gün kabul edilir. Bugünü bayram olarak kutlamak, Türk milli duygu ve sevgisinin yaşatılması göstergesi olarak ele alınır.

Atatürk’ün, doğum gününü soranlara, 19 Mayıs yanıtı vermesi de bu güne Türkler açısından verilen önemin bir parametresidir. Bundan dolayı sadece 19 Mayıs, kanunla millî bayram olarak kabul edilmiştir.

Resmi tarih tezine göre; 1918’de Mondros Mütarekesi imzalandıktan sonra Mustafa Kemal 13 Kasım 1918’de İstanbul’a gelir ve Padişahla birkaç defa “vatanın kurtuluşu” hakkındaki düşüncelerini anlattığı görüşmeler yapar. Yakın arkadaşlarına düşüncelerini aktarır. Bu mücadelenin, Anadolu’da başlatılacağı fikrinin hayata geçirilmesi daha avantajlı görülür. Mustafa Kemal Atatürk, 16 Mayıs 1919 da Bandırma vapuruyla yola çıkar ve 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ulaşır. İşte bu olay Türk devleti ve yeni iktidar mücadelesinin başlangıcı sayılır.

M.Kemal ve arkadaşları, bunu milli kurtuluş hareketi olarak tanımlar. Bu hareket başladığı zaman, Bolşevikler Rusya’da iktidarı ele geçirmişlerdi. Bolşeviklerin lideri Lenin de bu hareket hakkında gerçeğe uygun olmayan bir tanımlama yapar. Bu hareketi, mazlum, ezilen, sömürge milletlerin ilk milli kurtuluş hareketi olarak tanımlar ve Rusya olarak Türk devletinin kuruluşuna destek olur.

                                               ******

Kürdistan, Osmanlı İmparatorluğu’nda sınırlı da olsa otonomdu. Kürtler milli haklarına sahiptiler ve sınırlı da olsa milli haklarını özgürce geliştirme olanaklarına sahiptiler. Medreselerde eğitim yapıyorlardı. M. Kemal ve arkadaşları harekete başladıkları zaman Kürtlere, Kürdistan’da Osmanlı İmparatorluğu döneminden daha fazla özerklik tanıyacaklarını ve milli haklarının genişletilmesi için daha fazla olanak sağlayacaklarını ileri sürdüler. Kürt yöneticilerinin büyük bir bölümü, M. Kemal ve arkadaşlarının sözlerine itibar etmedikleri halde, bir kesim Kürt yönetici sınıfı da onları destekledi.

Koçgirililer ve liderleri, ta başından beri M. Kemal ve arkadaşlarına inanmayanlardı.

“Koçgirililer, Dersim bölgesinin geneli gibi, 20’nci yüzyılın başlarına kadar devletle, İstanbul’la pek sıcak ilişkiler içinde olmamışlardı. Sorunlar devletin resmi belgelerinde ağırlıklı olarak ‘asayişsizlik’ başlığı altında toplanıyordu. Ancak 1908’de Meşrutiyet’in ikinci kez ilan edilmesiyle ortaya çıkan özgürlük ortamında kurulan Kürt cemiyetlerinden bazıları Dersim’de de faaliyet göstermeye başlayınca, milliyetçi uyanışın ilk filizleri de belirlemeye başladı. Koçgiri aşiretleri 1918’de kurulan Kürt Teali Cemiyeti (KTC) ile temasa geçtiler. 1919’da İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiserliği’yle özerklik için görüşenler arasında Koçgiri eşrafından kişiler de vardı.

Şubat 1920’de Koçgirililer, ABD Başkanı Wilson’un ünlü ‘14 İlkesi’nden, savaş sonrasında Osmanlı İmparatorluğu’nun Türk olmayan halklarına özerklik verilmesini öneren 12 ilkesi uyarınca özerklik taleplerini yaşama geçirmek üzere harekete geçti.

Hareketin fikri önderi ise Kürdistan Teali Cemiyeti üyesi olan Baytar Nuri Dersimi’ydi. Dr. Nuri Dersim’i ve diğer Koçgiri liderlerin hepsi de bölge standartlarına göre iyi eğitim görmüşler, devlet işlerinde tecrübe edinmişler, güzel konuşma ve yazma becerilerine ve en önemlisi milliyetçilik bilincine sahiplerdi. Ancak Koçgiri aşiretlerinin ana kitlesi için böyle bir bilinçten söz etmek imkânsızdı.”

M.Kemal ve arkadaşları devlet kurma ve iktidar döneminde verdikleri sözleri unutunca, Kürtlerin milli hak taleplerine karşı saldırıya geçtiler. Koçgirililerin taleplerinin yerine getirilmemesi üzerine, 1921’de silahlı mücadele başlatıldı. Ama ne yazık ki bu Kürt silahlı milli hareketi bastırıldı.

M.Kemal Atatürk ve arkadaşları, 1923’te Lozan Antlaşmasıyla, Kürdistan’ın kuruluşunu öngören Sevr Antlaşması’nı ortadan kaldırdılar, Kürdistan’ın dört parçaya bölünmesine yol açtılar.

Lozan Antlaşması’ndan sonra, Koçgiri silahlı milli ayaklanması, Kürdistan’da milli mücadele, Kürdistan’ın bütün parçaları için bir çığır oldu. Koçgiri milli kurtuluş hareketini, 1925 ve sonrasında gündeme gelen silahlı ayaklanmalar takip etti.

Kürdistan milli ayaklanma hareketleri, tümden kanla ve katliamla bastırıldı. Kürdistan liderleri idam edildi. Kürdistan’ın insansızlaştırılması süreci başlatıldı. Kürtlerin varlığı inkâr edildi. Kürtlerin bütün milli değerleri yasaklandı, gasp edildi. Kürtçe yasaklandı. Kürtçe konuşanlar büyük para ve hapis cezalarına çarptırıldı. Kürt kültürünün gelişmesine, Kürtlerin kendi kimlikleriyle yaşamasına, Kürt çocukları ve gençlerinin kendi dilleriyle eğitim ve öğretim görmesine izin verilmedi.

Kürt gençleri, ülkeleri Kürdistan’ın işgaline yol açan, Kürtlerin inkâr ve yok etme (soykırım) sürecini başlatan, kendi dilleriyle eğitim ve öğretimlerine izin vermeyen, Kürdistan’da özgürce ve kendi değerleriyle yaşamasını yasaklayan sömürgeleştirme sürecine yol açan 19 Mayıs 1919 Türk hareketinin, Kürt gençlerinin bayramı olması düşünülebilinir mi?

19 Mayıs 1919 günü olsa olsa Kürt gençleri için kara ve felaket günü olabilir.

Kürt gençlerinin bugünü kendileri için bayram kabul etmeleri, kendilerinin inkârı, Türk devletinin o gün başlattığı ve günümüzde de devam eden ırkçı sömürgeci siyasetini onaylamak, ulusal değerlerinin katiline âşık olmak anlamına gelir.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.