Yükselen değer

Kurd24

İstisnasız bütün Türk aydın ve entelektüelleri "yükselen yeni dalga Kürt milliyetçiliğine" bir parantez açarak ve mutlaka kaygılı bir ton ile siyasal söylemin içine ya da analizin önemlice bir yerine monte etme ihtiyacı duyar oldular. En iyimser ve demokrat olanların bile "ama ve fakat"la başlayan şerh cümleleri, hak teslimi istikametinde seyretmesi gerekiyorken, küçük virajlar ile son tahlilde kendi kaygı dünyalarına yöneliyor.

Birilerinin Kürtler adına kaygılanıyor olması belki anlaşılır bir şeydir ama aynı kaygı güvensizlik ve beceri eksenine takılıp kalıyorsa, dibindeki tortu da himaye ve ancak "Biz biliriz" ibaresini işaret ediyorsa -ki öyle görünüyor- bu durum neredeyse şaşmaz bir kesinlikte, her konuşanda bir psikolojik vaka gibi duruyor. Dolayısıyla kim ne derse desin bu bilinçaltı itkinin tek hedefi, egemenlik alanının paylaşılacağından duyulan korkudur ve bu korku esasen Türk milliyetçiliğinin dışavurumudur!

Tarihin bu döneminde Türklük dünyasının iki yükselen değeri var: Birincisi muhafazakarlıktır, yek diğeri milliyetçiliktir. Ve galiba en son görünen fotoğraf, muhafazakârlığın milliyetçilik tarafından işgal edilmiş olma durumudur. Muhafazakârlar milliyetçiliğe yaslanmadan kendi varlık sebeplerini bile izah etmekte bile zorlanıyor oldular. Her çevrenin milliyetçilikten etkilendiği ve milliyetçi taleplere göre pozisyon aldığı bir sır değil. Esasen Kürt meselesine dair söylenen olumlu ya da olumsuz her söz ve lafta bu baskın milliyetçiliğin kalın izleri görmek kimseyi şaşırtmıyor artık. Muhalefet cephesinin toptan sinmiş olmasının en önemli nedeni bu milliyetçi gazaptır.

Doğada ve toplumda her olgu bir diğer olguyu koşullar. Türk Milliyetçiliği, otomatik olarak Kürt milliyetçiliğini tetikliyor. Türkiye kamuoyu milliyetçileştiği ölçüde Kürt kamuoyu da milliyetçiliğe meyil ediyor. Oysa Türk milliyetçiliğinin hiçbir haklı sebebi yok. Bir devletleri var ve iktidar erki ellerinde. Bütün milliyetçiliklerin haklı sebebi devlet inşasına kadar sürer. Devletin yapılanmasından sonra milliyetçilik meşru varlığını kaybeder. Çünkü her milliyetçilik organize olmayı ister ve bir ulusun en üst ve son organizasyonu devlet olarak yapılanmaktır. Devletleşmiş milliyetçilik artık ırkçılık dairesindedir. Çünkü ulus devletleşerek hukuk nezdinde diğer devletlerle eşitlenmiştir. Fazlası, başkasını küçümsemek hakir görmek ve zorbalık yapmak olur ki bütün bu nitelikler ırkçılaşmadan gerçekleşmez.

Kürtlerin milliyetçiliği, Kürtlük adına organize olma talebidir. Diğer bir deyişle eksik olan ulusal birliğin hukuk içinde yapılanmasıdır. Ortaya bir iradenin çıkması ve kendi temsilini sürdürmesidir. Bu bakımdan bu milliyetçilik kendisiyle sınırlıdır ve talepleri de demokratiktir. Diğer bir deyişle varoluşsalın tescilidir. Kürtler fethedilmiş bir ulus oldukları için Kürt milliyetçiliği saldırgan değil, pasif ve alçak seslidir.

1970 yıllarından sonra Kürt adına siyaset yapan aktörler, milliyetçi damarı epey örselediler. Öyle ki bir dönem Kürt milliyetçisi olmak suç bile sayıldı. Neden böyle oldu, Kürt milliyetçiği neye karşılık feda edildi? Bugün bile bu soruların yanıtları pek açık seçik verilebilmiş değil. Ama dünyevi enternasyonalizm ve onun büyük anlatısı çöktükten sonra milliyetçi damarın tekrar filizlenmesi çok uzun zaman aldı.

Bugünkü Kürt milliyetçiliğinin özünde Türklerle eşitlenmek merkezde yer alıyor. Bu sadece anayasal eşitlik filan değildir. Örneğin dil temelinde ve dilsel olarak bir statüye kavuşmaktır. Dilin özgürleşmesi ve bir hukuk için de bağımsız karakter kazanması, Kürt milliyetçiliğinin en baskın talebidir.

Kim ne derse desin Kürt milliyetçiliği Türkiye coğrafyasının en demokrat, en barışçıl ve uzlaşmacı damarıdır. Demokrattır çünkü şiddeti ve her tür şiddet araçlarını reddeder. Barışçıldır çünkü anadili eksenin de bir hayat üretme ile ilgilidir. Uzlaşmacıdır çünkü bu sorunu herkesle ve her düzeyde müzakere etmeye hazırdır.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir