Türk devletinin Kürt-Kürdistan sendromu, Nevaf Bilek için suç yaratma

Kurd24

Türk devletinde, Kürt-Kürdistan sendromu tarihidir ve kuruluşuyla başlar. Türk devletinin bu sendromu şiddetli ırkçı bir hastalığa, düşmanlığa dönüşmüş durumdadır. Bu nedenle Kürt milletinden ve Kürdistan’dan kimler, hangi siyasi ve sivil topluluklar bahsederlerse, devletin hışmıyla karşılaşır. Bu tepkinin sınırları, Kürt millet ve Kürdistan tarihi incelendiği zaman, büyük katliamlara, büyük ve toplu tutuklamalara ve yargılamalara, Kürt ve Kürdistan liderlerinin ve öncülerinin idam edilmesi düzeyine kadar ulaşma potansiyeline sahip olduğu görülür.

Son yıllarda da Kürt milletinden, Kürdistan’dan, Kürt milli hareketinden, Kürdistan partilerinden, Kürtlerin özgürlüğünden ve bağımsızlığından bahsedenler; özcesi Kürt milleti ve Kürdistan’a dair tüm tanımlar ve açıklamalar karşısında Türk devletinin Kürt-Kürdistan sendromu ve ırkçılığı oldukça açık ve yalın bir şekilde kendini ortaya koymaktadır.

Son günlerde de CHP Meclis Üyesi Nevaf Bilek’in, partisinin Diyarbakır İl Teşkilatı’nın kongresinde ve sonrasında, Diyarbakır bağlamında Kürdistan’dan bahsetmiş olması, Türk devletinin Kürt-Kürdistan konusundaki sendromunu ve ırkçılığını bir kez daha dışa vurdu.

Türk devletinin Kürt-Kürdistan sendromunun kaynağı ve bu sendromun genel anlamda yol açtığı gelişmelere bakmak sorunun açıklamasını kolaylaştıracaktır.

Osmanlı İmparatorluğu bünyesinden birçok millet ve halk birlikte Kürt milleti, Bulgar, Yunan, Arap ve daha başka halk ve milletler yaşıyorlardı. Aynı zamanda bu milletlerin üzerinden yaşadıkları ülkeler de Osmanlı İmparatorluğu’nun sömürgeci egemenlik sisteminin kapsamındaydılar. Bu ülkeler, Kürdistan, Bulgaristan, Arabistan ve diğerleriydiler. Ama otonom haldeydiler.

Kemalistler, devletlerini kurma ve iktidarı ele geçirme mücadelesinde, Kürtlerin desteğine ihtiyaç duyuyordu. Bu desteği almak için Kürtlere ve Kürdistan’a daha geniş bir özerklik verme vaadine bulundular.

Ne yazık ki Kemalistler ulus devletlerini kurunca, Kürt milletine ve Kürdistan’a özerklik tanımadıkları gibi, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Kürdistan’ın var olan sınırlı otonomi statüsünü ortadan kaldırdılar, Kürtlerin millet olarak varlığını inkar ettiler, “Kürtlerin Türk olduğu” ırkçı tezini açıkça savundular, Kürtlerin bütün milli haklarını ve değerlerini gasp ettiler. Kürdistan işgal ve ilhak edildi.

Kemalistlerin psikolojik sendromunun nedeni, adına ulus devlet kurdukları Türk milletinin Osmanlı İmparatorluğu’nda bir ülke sahibi olmamaları, önemsememeleri, tekâmül etmiş yerleşik bir millet olmaması, imparatorluk yönetiminde söz sahibi olmamalarıdır. Kürtlerin güçlü bir millet, çok eski ve yerleşik bir millet olması, Kürdistan’ın Osmanlı İmparatorluğu döneminden önemli bir alanı işgal etmesi, Osmanlı İmparatorluğu yönetiminde Türklerden farklı sınırlı da olsa söz sahibi olmalarından dolayıdır. Kürtlerden, bir Türk milleti oluşturma stratejisini benimsenmesiydi. Bu nedenle 1919 yılında başlayan ve 1938 yılına kadar devam edem Kürdistan’ın bağımsızlık mücadeleleri katliamlarla bastırıldı. Kürdistan’ın liderleri ve milli toplumsal öncüleri idam edildi ve öldürüldüler. Kürdistan’ın insansızlaştırılması için Kürtler toplu sürgünlere tabi tutuldu. Kürdistan bağımsızlık hareketlerinin bastırılmasından sonra, Kürtçe konuşma yasaklandı. Kürtçe konuşanlar büyük para ve hapis cezalarına çarptırıldılar.

1959 yılında herhangi bir Kürt silahlı ayaklanması olmamasına rağmen, 1500 Kürt aydının yargılanıp idam edilmelerinin planlanması, sadece o tarihte Kürdistan milli lideri Mustafa Barzani’nin Sovyetler Birliği’nden Irak’a dönmüş olması, Irak’ta anayasa değişikliğiyle, Irak’ın Kürt ve Arap milletinden oluştuğunun, Kürt dilinin de resmi dil olarak benimsenmesinden dolayıydı.

Bu insanlık suçunu içeren projenin bazı rasyonel müdahaleler sonucu engellenmesine rağmen, 50 Kürt üniversitelinin tutuklanması, askeri mahkemede yargılanması ve cezalandırılması yoluna gidildi. 27 Mayıs 1960 askeri darbesi, özgürlükler ve demokrasi vaadiyle gelmesine rağmen, 50 Kürt’ün tutukluluğu devam etti. Kürtlerin toplumsal iktidar sahibi olan 400’ü, Türk devleti bünyesinden Kürtler ilgili bir gelişme olmamasına rağmen, Kürdistan milli kurtuluşuna ve liderine destek veriyorlar diye Nazi tipi kamplara doldurdular. Bir dönem sonra 55’ini sürgüne gönderdiler.

1960 yılından sonra Kemalistler ve muhafazakârlar dışında, sosyalistlerin örgütlenmesine imkân sağlanmasına rağmen, Kürt dergileri ve gazeteleri yasaklandı, yazarları tutuklandı, yargılandılar, cezalar aldılar.

Kürtlerin örgütlenmesine kesinlikle izin verilmedi. Bundan dolayı 1965 yılında Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi gizlice kuruldu. Bu partinin yöneticileri 1968 yılında yargılandılar, cezalara çarptırıldılar. Başkanı Avukat Faik Bucak şehit edildi.

12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 Askeri darbesi sonrası bütün kesimlerden Kürtlerin kitlesel tutuklanmaları, yargılanmaları; halen de Kürtler ilgili bu durumun devam etmesi Türk devletinin bu Kürt-Kürdistan sendromunun ve ırkçılığının bir sonucudur.

NEVAF BİLEK SORUŞTURMASI DENİLEN SUÇ YARATMA EYLEMİ

Nevaf Bilek, CHP’nin Meclis Üyesi ve Siirt’te yurtsever ve ünlü bir ailenin oğludur. Büyükleri Kürdistan bağımsızlık hareketine katıldıkları için Kemalist/CHP diktatörlüğü tarafından idam edildiler. Aile içinde benim çok yakın dostlarım var. Milli mücadelede birlikte olduğumuz arkadaşlarım var. Nevaf Bilek de hem dostum ve hem de yeğenim konumundadır. Nevaf Bilek’in son günlerde partisinin Diyarbakır İl Teşkilatı’nın kongresinde ve sonrasında Diyarbakır bağlamında Kürdistan televizyonlarında Kürdistan’dan bahsetmiş olması, Türk devletinin Kürt-Kürdistan konusundaki sendromunu ve ırkçılığını bir kez daha dışa vurdu, açığa çıkardı.

Nevaf Bilek, CHP’den dolayı değil Kürtlüğünden, Kürt yurtseverliğinden dolayı Kürdistan’dan bahsetmiştir. Yaptığı konuşma iyi dinlenir ve yakından analiz edilirse bu durum rahatlıkla hemen anlaşılır. Bu nedenle şu çok iyi bilinmeli ki, Kürt ve Kürdistan meselesi siyasete malzemesi olmayacak kadar büyük, hayati, stratejik ve tarihi bir meseledir. Bu, Türk devlet sendromu sonucu, acele bir tarzda Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı Nevaf Bilek hakkında soruşturma başlattı. Hem de şaşkınca, “Kürdistan” kavramından dolayı, soruşturma, “PKK terör örgütünün propagandasını yapmaktan dolayı” açıldı. Şu da çok iyi bilinmeli ki Kürt ve Kürdistan meselesi bir terör meselesi değdir. Büyük bir milli davadır. Nevaf Bilek’in hem kendisinin ve hem de açıklamasının PKK ile herhangi bir ilişkisi yoktur.

Cumhuriyet savcısı, Kürt ve Kürdistan’dan bahsetmenin düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu bildiğinden; bunun da Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, hatta Türkiye Anayasasının ilgili hükümleri çerçevesinde suç kabul edilmediğinden, suç yaratma yoluna gitmiş durumdadır. Bu durumun akılcı ve hukuki bir yanı yoktur. Cumhuriyet savcıları son yıllarda Kürt yurtseverleri için bu yönde suç yaratıyorlar. Bu tümden hızla vazgeçmeleri gerekir.

Savcının bu soruşturması, tarihi gerçeklere, Kürt ve Kürdistan’la ilgili tarihi, bilimsel, yaşamsal, pratiksel gerçeklerle de bir ilgisi yoktur. Kürdistan tarih boyunca hep var oldu ve hep de var olmaya devam edecektir.

Kürdistan, Osmanlı İmparatorluğu’nun bir gerçeğiydi. O dönemde Kürt milletinin ve Kürdistan’ın inkârı söz konusu değildi. Günümüzde de bu gerçeklik, Kürdistan Bölgesi’yle tarihi, sosyal, siyasal, kültürel, idari,  coğrafik anlamda yaşayan bir varlıktır. İran’da Kürdistan eyaletinin varlığı da bir gerçektir.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir