Türk devleti kara harekâtında avantajlı, iki proje harekâtı durdurabilir mi?

Kurd24

Türk devleti, geçmişte Cerablus, El Bab, Afrin, Serêkaniyê, Girê Spî ve diğer başka alanlarda yaptığı kara harekâtları gibi bir kara harekâtını, Mayıs 2022 tarihinden itibaren Suriye’de ve Kürdistan’ın batısında gündemine aldı. Ama o günden bugüne kadar bu kara harekâtını başlatmadı, mevzi operasyonları yaptı, kapsamlı bir hareket için şartlarını olgunlaştıramaya çalıştı. İstiklal Caddesi’ndeki terör eyleminden sonra düğmeye basıldı. İlk planda Kürdistan’ın güneyinde ve batısında kapsamlı bir hava harekâtı yapıldı, bombalamaya ağırlık verdi. Özellikle Suriye’den havan topları ve roketlerin atılmasından sonra, bombalamalara devam ediliyor.  

Bu kapsamlı hava harekâtından sonra yine de bir karar harekâtının başlatılıp başlatılmayacağı tartışma konusu oldu. Ama Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan’ın açıklamalarından sonra bir kara harekâtının başlayacağı kesinlik kazanmış durumda. Cumhurbaşkanı, yeni kara harekâtının Tel Rifat, Menbiç, Kobani’ye yönelik gelişeceğini, bu harekâtın diğer bölgelere de yayılacağını açıkladı.

Ben de verili durumu analiz ettiğim zaman, olağanüstü bir durum ve ABD ile bir çözümde anlaşma sağlanmazsa, kara harekâtı planında bir değişiklik olacağını düşünmüyorum. Doğal olarak kara harekâtının gündeme gelmesiyle birlikte, hareketin başarı şansı, başarılı olup olmayacağı da tartışılan konulardan biridir. Hiç şüphe yok ki Türk devletinin eski kara harekâtlarındaki başarısına rağmen, binde bir de olsa bu yeni kara harekâtının başarısızlığının da ihtimal dışı tutulmaması oldukça olağan ve rasyonalite içindedir.

Verili koşulları analiz ettiğim zaman, Türk devletinin bu kara harekâtından daha avantajlı bir konumda olduğunu tespit ediyorum.

Neden mi?

1-Türk devleti, eski kara harekâtlarından zengin bir tecrübe edindi. Suriye’de ve Kürdistan’ın batısında kara harekâtlarından sonra da operasyonlarına devam etti. Bu operasyonlarda ve özellikle de nokta operasyonlarda oldukça başarılı oldu. Hem de nokta operasyonları çok hassas noktalarda yaptı. Bu operasyonlara karşılık da karşı güçlü bir dirençle karşılaşmadı.

Türk devleti, Azerbaycan Ermenistan savaşında ve bir anlamda Rusya’ya karşı; Libya’daki operasyonlarda Rusya, Fransa, birçok Avrupa ülkesine, hatta ABD’ye karşı başarı elde etti. Kıbrıs meselesinde önemli adımlar attı. Büyük bir itirazla karşılaşmadı. Kendisine güveni arttı.

Suriye’de ve Kürdistan’ın batısında, Irak ve Kürdistan Bölgesi’nde bugüne kadar yaptığı ve süreklilik kazanan operasyonlarına karşı, hem operasyon yapılan devletlerden, bölgede nüfuz sahibi olan ABD, Rusya, İran gibi devletlerden ve hem de dünyadan da büyük tepki ile karşı karşıya kalmadı. Son kapsamlı hava harekâtında da destek gördü. Bu operasyon uluslararası hukuk kapsamında ve bir meşru müdafaa davranışı olarak değerlendirildi.

Türk devleti, terörist bir örgüt olan, Suriye’de ve Kürdistan’ın batısında, Irak ve Kürdistan Bölgesi’nde yabancı ve işgalci olan; uygulamalarında teokratik ve faşist olan, sömürgeci devletlere dayanarak diktatörlük uygulayan yerel halklar tarafından sevilmeyen/istenmeyen ve özellikle de Kürtler tarafından istenmeyen bir örgütle savaşmanın avantajına sahip. Bütün bu avantajlarının yanında, Fetullahçıları orduda ve polis teşkilatında tasfiye ettiğinden beri daha güçlü ve birlik içinde olan bir ordu gücüne; silahlı savunma sisteminde kendi sistemlerini daha da güçlü kılmış, kendi göbeğini kendisinin keseceği bir konumdadır. Yabancı silahlara da ihtiyacı yok. Geçmişte olduğu gibi silah sahibi olanların dur dediği yerde duran bir konumda değil.

2-Suriye, Türk devletini durduracak güçte değil. Suriye’de iktidar ülkesini yönetebilir durumda değil. Ülkesi dörde bölünmüş durumda. Türk devleti ve ÖSO (Cerablus, El Bab, Afrin, Serêkanî, Girê Spî), Türk devleti ve genel muhalefet (İdlib), ABD-SDG-PKK üç egemenlik alanına sahipler. İran’ın sivil ayaklanmadan dolayı başı belada olduğundan ve Rusya’nın savaştan dolayı güçlü desteğini de alacak durumda değil. Ayrıca, Suriye rejimi, Türk devletinin PKK/PYD elindeki alanları ele geçirmesinden memnun. Onların ve ABD’nin nüfuzlarını sınırlandıran bir harekât olarak değerlendirmek durumundadır.

3-Suriye’de söz sahibi olan ülkelerden biri Rusya’dır ve Türk devletinin kara harekâtı yapacak alanların bir bölümünün kontrolünü elinde tutmaktadır. Onun da Türk devletini açıkça engelleme durumu yok. Çünkü şu anda Ukrayna ile savaş halinde. Dünyanın büyük bir bölümü ile başı belada, dünya ile ilişkileri kesilmiş durumda. Dünyayı açılan en önemli kapılarından biridir. Türk devletine muhtaç konumundadır. Bununla birlikte Rusya, Türk devletini NATO ve ABD kontrolü dışına çıkarmak istiyor, bundan dolayı da ilişkileri iyi tutmak durumunda. Ayrıca Afrin’in işgali sırasında da sesini çıkarmadı. Bu operasyon ABD’nin nüfuz alanını sınırlandıracağından, onun da işine gelir.  

4-İran’ın başı sivil ayaklanma, rejimi tehdit eden toplumsal ve Kürt milli hareketiyle başı belada. Suriye’de Türkiye’ye karşı geçmişte bir şey yapmadı/yapamadı, bu koşullarda yapması olanaksız görünüyor. İran da Türk devletinin kara harekâtının ABD’nin nüfuzunu sınırlandıracağı için de memnun olacağını düşünüyorum. PKK/PYD’nin,  İran’daki sivil ayaklanmada atı değiştirme hesabından dolayı, PKK’nın da Türk devleti tarafından dövülmesini ister.

5-ABD başından beri Suriye konusunda ciddi bir strateji sahibi değil. Baas rejiminin yıkılmasından yana değil. Kürdistan’da bir statünün oluşturulmasını da resmi olarak savunmuyor. Asıl ve birinci stratejisi DAEŞ’e karşı mücadele olarak tayin ediyor. Bunun için PKK/PYD, Suriye Demokratik Güçleri’ni desteklediğini, PKK/PYD’lilerin kendilerinin maaşlı askerleri olduğunu ifade ediyor. PYD’yi, PKK’dan ayırmak istediğini söyledi. Onu beceremedi. PKK, ABD’ye rağmen işler ve kötülükler yapıyor. Rejim ve İran’la işbirliği içindedir. Özellikle de İran için ABD’ye karşı savaşacağını açıkladı. Yani PKK/PYD’nin durumu da onun için çok iç açıcı değil. ABD’nin dost olduğu Kürdistan Bölgesi’ni PKK/PYD yıkmak istiyor. Bu nedenlerden dolayı da Türk devletine karşı bir şey yapmayacağı, son kapsamlı hava harekâtında da açığa çıktı. Serêkanî ve Girê Spî’nin işgali sırasından da bir hareket yapmadı. Türk devleti ile büyük taviz veren bir mutabakat yaptı.

KARA HAREKÂTI İKİ ŞEY DURDURULABİLİR Mİ?

1- ABD’nin imzaladığı mutabakata göre PKK/PYD gerçekten 30 km. içeriye çekilir ve silahsızlandırılırsa -zor olmasına rağmen-  bir orta yol olur.

2- PKK’nin Kürdistan’ın batısındaki Kürt yöneticilerden ayrıştığını fiilen gösterir. Kürdistan’ın batısını terk eder ve silahsızlanırsa -yine zor olmasına rağmen- dünya kamuoyunun Türk devleti üzerinde baskısını artırmak için bir neden olur.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir