Kürdistan bayrağına saldırı ve saldırıya karşı onu savunma görevi

Kurd24

Bir milleti, millet yapan temel değerler ve aktörler vardır. Toprak birliği yani ülke sahibi olmak, dil birliği, uzun erimli tarihsel ortak sosyal, ekonomik, psikolojik yaşam birliği bir milleti yaratan temel değerlerdir. Şüphesiz milleti millet yapan temel değerlerin üzerinde yükselen ve oluşan, başka büyük değerler ve semboller vardır. Bu sembollerden en büyüğü, en kıymetlisi,  milletleri uluslararası düzeyde tanıtan değeri, bayrağıdır. Bu gerçek, Kürt milleti için de geçerlidir. Bundan dolayı Kürdistan bayrağı, Kürt milletini millet yapan temel ve alt yapı değerlerinin üstünde yükselen en büyük milli değeridir.

Kürdistan bayrağının da tarihi eskidir. Uzun bir zaman sürecinde bugünkü yapısına kavuşmuştur.  Kürdistan bayrağı, en açık ve legal biçimde Mehabad Kürdistan Cumhuriyeti’nde, cumhuriyetin ilanından kısa bir süre önce (35 gün önce) göndere çekildi.

Kürdistan Cumhuriyeti, kuruluşundan kısa bir süre sonra ve Sovyetler Birliği’nin İran’dan çekilmesiyle birlikte sömürgeci ve ırkçı İran devleti tarafından ortadan kaldırılmakla için saldırı ile karşı karşıya kaldı. Kürdistan Cumhurbaşkanı Qazî Mihemed ve devlet yöneticilerinin önünde, İran devletinin bu yıkıcı saldırı ve planına karşı iki alternatif vardı. Birinci alternatif, sömürgeci İran devletine karşı savaşmaktı. İkinci alternatif, savaşmadan halkın yanında kalarak onu korumak, kitlesel katliamın önüne geçmekti. Kürdistan Cumhurbaşkanı ve devlet yetkilileri, savaşmayı değil, ikinci alternatifi mücadele biçimi olarak karar altına aldılar.

Kürdistan Cumhurbaşkanı ve diğer yetkilileri, savaşmama yoluyla halkımızı katliamdan koruma yolu seçerken; Kürdistan milli lideri Mustafa Barzani ve arkadaşları, Kürdistan Cumhurbaşkanı’nın isteği ve onayıyla Sovyetler Birliği’ne geçmeye karar verdiler. Kürdistan Cumhuriyeti’nin geleceğinin ne olacağı kestirildi. Bunun için de Kürdistan bayrağının korunması ve gelecekte Kürdistan’da yükseltilmesi için, güven duyulan milli lider Mustafa Barzani ve arkadaşlarına teslim edildi. Kürt milli lideri de Kürdistan Cumhurbaşkanı büyük insan Qazî Mihemed’den aldığı Kürdistan bayrağını, canı gibi korudu.

Milli lider Mustafa Barzani, 1958 yılında Irak merkezi hükümetinin talebi ve isteği sonucunda, Irak ve Kürdistan’a dönmeye karar verdiğinde, şüphesizce Kürdistan bayrağını da yanında getirdi. Kürdistan bayrağı, 1961 yılında, Irak merkezi hükümeti saldırısına karşılık geliştirilen Eylül Devrimi’nin en büyük moral kaynağı oldu. Kürdistan halkı ve Pêşmergeleri milli lider Mustafa Barzani ve Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) öncülüğünde bu bayrağı yükseklerde taşımak ve yere düşürmemek, Kürdistan’ın özgür ve otonom toprakları üzerinde yükseltmek için çetin bir milli kurtuluş mücadelesi sürdürdüler. Bu mücadelelerini, Baas faşist rejiminin imzalamak zorunda kaldığı 11 Mart 1970 Antlaşmasının kapsamıyla kurulan Kürdistan Otonomisi ile neticelendirdiler. Kürdistan bayrağı da Kürdistan Otonomisi semalarında resmi ve açık olarak yükseltildi.

Ne yazık ki, 1975 yılında Kürdistan Otonomisi’nin büyük ihanetler sonucu yıkılmasından sonra, Kürdistan bayrağı, KDP ve liderleri tarafından Kürdistan Başkanı Mesud Barzani’nin öncülüğünde korundu. Kürdistan Bölgesi’nin oluşumuna yol açan büyük toplumsal ayaklanmalarda yeniden Kürdistan semalarında dalgalandı. Kürdistan Federe Bölgesi’nde resmi milli sembol olarak yerini aldı.

Kürdistan Parlamentosu 11 Kasım 1999 tarihli oturumunda Kürdistan bayrağını Kürdistan Bölgesi Hükümeti’nin resmi bayrağı olarak kabul etti.  Ayrıca, “Parlamento 19 Haziran 2004 tarihinde 48 sayılı karar ile 17 Aralık tarihini “Kürdistan Bayrağı Günü” olarak ilan etti. Kürdistan Bayrağı Gününün Kürdistan Parlamentosu tarafından karar altına alınmasından sonra, başta Kürdistan Bölgesi’nde olmak üzere, Kürdistan dört parçasında, dünya Kürtleri arasında o gün kutlu bir gün olarak kutlanmaya başlandı.

Gerçek olan bir konu var ki: Kürdistan Bayrağı Günü, Kürdistan Bölgesi’nde özgürce, büyük şölenlerle kutlanırken; Kürdistan’ın diğer parçalarında, Kürdistan’ın kuzeyinde yasak altında kutlanmaktadır. Kürdistan’ın batısında da kutlanması, rejim ve PKK/PYD diktatörlüğü tarafından yasak konumdadır. Çünkü PKK Kürt bayrağını karşı ve tanımamaktadır.

Bu yıl da Kürdistan’ın kuzeyinde Kürdistan Bayrağı Günü yasaklı olarak kutlandı. Bu yasaklı kutlama sonucu iki Kürdistan genci Jiyan Timurtaş ve Şerzan Kılıçaslan, Şeyh Said Efendi Meydanı’nda balonlarla Kürdistan bayrağını yükselttikleri için gözaltına alındılar. Daha sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakıldılar.

PAK, PSK, Tevgera Azadi’nin Diyarbakır örgütleri, Diyarbakır Sulh Ceza Mahkemesi’nin kararı ile 19 Aralık 2022 tarihinde saldırıya uğradı. Bu örgütlerin binalarında sıkı aramalar yapıldı. Ben de avukat ve Kürdistan bayrağını savunan bir Kürt davasının emekçisi olarak PAK ve Tevgera Azadi binalardaki aramalara katıldım. PAK, PSK, Tevgera Azadi binalarında arama kararı, Kürdistan bayrağı için alınmış olmasına rağmen, Diyarbakır başsavcısının talimatıyla bunun sınırları aşılarak, örgüt binalarında tam anlamıyla bir talan yapıldı. Kitaplara, örgüt flamalarına, bilgi sayarlara el konuldu.

Tevgera Azadi’nin örgüt binasında arama yapıldıktan sonra, Genel Sekreter Metin Pirani’nin ifadesinin alınıp serbest bırakılacağı söylenmesine rağmen, savcının talimatıyla hakkında gözaltı kararı alındı. İki gün sonra mahkemeye çıkarıldı. Yurtdışına çıkış yasağı ile serbest bırakıldı.

Mahkemenin bu kararı, 20 Aralık 2002 tarihinde PAK, PSK, Tevgera Azadi’nin yaptıkları ortak basın toplantısında da açıklandığı gibi, tam anlamıyla Kürdistan bayrağına ve Kürt milli değerlerine karşı ırkçı bir saldırıdır. Türk sömürgeci devletinin Kürtleri ve onun milli değerlerini yok sayan ve ortadan kaldırmak isteyen resmi ideoloji Kemalizm’in ve politikasının bir ürünüdür.

Yine diyebilirim ki Kürdistan bayrağından dolayı mahkemenin aldığı karar, Kürt milli haklarına karşı işlenmiş toplumsal ve siyasal bir suçtur. Uluslararası hukukun ve sözleşmelerin reddettiği, insanlık suçu olarak kabul ettiği ırkçılıktır.

Kürdistan bayrağından dolayı gözaltına alınan gençler, Tevgera Azadi Genel Sekreteri Metin Pirani, ifadesi alınan parti yetkilileri, emniyet, savcı, mahkeme huzurunda da Kürt bayrağına sahip çıktılar, savundular. Kürdistan bayrağına karşı saldırıya göğüs germek; Kürdistan bayrağını savunmak, her kürdün, başta da Kürdistan Meclisi’nin, Hükümetinin,  kurumlarının, Kürt yurtseverlerinin, Kürdistan parti ve örgütlerinin görevidir.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir