Kürdistan’da demokrasi ve muhalefetsiz hükümet

Kurd24

Kürdistan’da, 2005 yılında referandumla kabul edilen anayasadan önce federalizm ve demokrasi benimsenmişti. Bundan dolayı Kürdistan’da demokratik rejimin benimsenmesi ve kurulmasının tarihi, Irak’a göre eskidir.

Bu nedenle Kürdistan’da, 2005 yılından ve Irak’tan önce demokratik seçimler yapıldı. Halkın özgür iradesiyle ve genel seçimlerle belirlenen halkın temsilcileri, milletvekilleriyle meclis oluştu. Meclis hükümeti kurdu.

Bunun yanında Kürdistan’da da başkanın halkoyuyla seçilmesi için hareket edildi. Ama başkanlığa aday olan Mesud Barzani ve Celal Talabani’nin oyları eşit olduğundan başkan seçilemedi. Daha sonraki tarihlerde siyasi partiler ve halkın genel ittifak ve uzlaşması sonucunda Mesud Barzani, Kürdistan Başkanı olarak seçildi. Mesud Barzani, 2017 yılında Bağımsızlık Referandumu’na karar verildikten sonra, başkanlığı bırakacağını açıkladı. Referandumdan sonra da verdiği söze bağlı kaldı ve başkanlığı bıraktı.

Kürdistan’daki demokrasi oldukça gelişkin, Avrupa’nın bile çok ülkesinde olmayan bir demokrasidir. Demokrasi, en genel anlamda halkın kendi kendisini yönettiği, yöneticileri özgür seçimlerle tespit ettiği rejimdir. Kürdistan’da da 1992 yılından bu yana bu sistem işlemektedir. Kürdistan yöneticileri genel ve yerel seçimlerle tespit edilmektedir.

Kürdistan demokrasisi, bütün düşüncelerin ve siyasi görüşlerin kendilerini özgürce örgütlenmesine ve kendilerini ifade etmelerine, temsil edilmeleri için genel ve yerel seçimlere katılmalarına olanak sağlamaktadır. Aynı zamanda milli ve dini azınlıkların haklarını her açıdan sağlayan ve koruyan bir demokrasidir. Milli ve dini azınlıklar, kendi partilerini ve her alanda kurumlarını kurma hakkına sahipler. Kendi siyasi partileriyle seçimlere katılabilmekteler. Kendi temsilcileriyle mecliste ve hükümette temsil edilmektedirler. Milli toplulukların dili, resmi dildir. Eğitim ve öğretim dilidir.

Geniş ve derin bir inanç özgürlüğü vardır. Bütün dinler ve mezhepler özgürce değerlerini yaşatmakta, kendilerine yaşam bulmaktadırlar. Kürdistan’da bütün hak ve özgürlüklerde zaman zaman ihlaller olmasına rağmen, esas olarak özgürlük rejimi geçerlidir. Her Kürdistanlı kendisini özgürce ifade etme, yazma, propaganda yapma hakkına sahiptir. Kürdistan’da bir tek fikir suçlusunun olmaması, demokrasisinin kalitesinin en önemli parametrelerinden biridir.

Kürdistan Başkanı’nın seçimi için de mecliste yeni bir yasa kabul edildi. Kürdistan Başkanı meclis tarafından seçilecek. Bu yasanın da Kürdistan’daki demokrasiyi geliştiren bir parametre olduğundan şüphe yoktur. Kürdistan’daki bu güzel demokrasiden dolayı, yönetimin oluşması ya da değişmesi için Eylül 2018 yılında genel seçimler yapıldı. Genel seçimlerde KDP birinci, YNK ikinci, Goran üçüncü parti olarak seçimden çıktılar. Genel seçimlerden soran, hükümet kurma hakkına KDP sahip oldu.

KDP’nin de demokrasi açısından birkaç alternatif halinde hükümet kurma olanağı vardı. KDP, azınlık hükümeti kurar, diğer partilerin ve azınlık milletvekillerinin desteğini alabilirdi. KDP, YNK ile hükümet kurabilir durumdaydı. KDP, Goran ile hükümet kurabilir durumdaydı. KDP, Kürdistan İslam Örgütü ile birlikte, azınlık milletvekillerinin desteğini alarak hükümet kurabilirdi. KDP bütün bu olanaklara rağmen hükümeti kurmadı. Milli bir hükümet ve koalisyon peşinde koştu.

Genel seçimlerin üzerinden 7 aydan fazla bir zaman geçmiş olmasına rağmen KDP, YNK, Goran’ın ortak hükümet kurma, bakanların paylaşımı konusunda yakın bir zamanda anlaşma sağladıkları konusunda açıklama yaptılar. Ne yazık ki buna rağmen halen hükümetin kuruluşu açıklanmadı. Bu arada yapılan en önemli işlerden biri, Kürdistan Başkan’ın seçimi konusunda Kürdistan Parlamentosu’nda kabul edilen yasadır.

MUHALEFETSİZ HÜKÜMET

Kürdistan’da demokrasi rejim olarak benimsendiğine ve yaşamda işlediğine göre, hükümet neden halen kurulmuş değil. Hükümet kurulsa bile, hükümet neden muhalefetsiz kuruluyor? Bu sorular hayati bir anlam taşıyor.

Kürdistan demokrasisinin en büyük zaafı hükümet kurma konusundadır, hükümet kuruluşunda demokrasilerdeki normal işleyiş hayata geçmemektedir. Yani çoğunluğu alan parti, ya tek başına ya da başka bir parti ile koalisyon tarzında bir hükümet kuramıyor.

Kürdistan’da yine demokrasilerde olmazsa olmaz şartlardan biri olan muhalefet mekanizması işlemiyor. Oysa demokrasiler hükümetler halka hizmet etmek, memleketin yapılanmasını geliştirmek, ekonomisini ileri götürmek için vardır. Bu da muhalefet ve denetleme yoluyla anlam kazanır, hükümetin iş yapması teşvik edilir, yanlışları eleştirilir, olumlulukları takdir edilir, yapılacaklar konusunda önerilerde bulunur. Esas olarak muhalefet yoluyla hükümet üzerinde halkın denetimi sağlanmış olur.

Kürdistan’da da böyle olması gerekir. Ne yazık ki Kürdistan’da bu demokrasi mekanizması işlemiyor. Bu yanlış gelenek, bana göre başından itibaren devam ediyor.

İlk başlarda Kürdistan Federe Bölgesi’nin kurucuları olan KDP ve YNK; Kürdistan’ın içinde bulunduğu zor koşullardan dolayı milli uzlaşma ve milli ittifak oluşturma yoluna gittiler. Bu durumda her iki parti eşit bakanlara sahip oldu. Bu yaklaşım ve oluşumu özel şartlardan anlamak olanaklıdır. Ne yazık ki bu gelenek daha sonra devam etti. Günümüzde de devam ediyor. Asıl neden de sadece tüm milli güçlerin memleket hayrına birlikte olması, uzlaşması, birlikte hükümet etmesi değildir.

Muhalefetsiz hükümetin kuruluşunda ısrar, partilerin demokrasilerdeki normal ve sivil yapıya sahip olmamaları; partilerin silah güçlere sahip olması, milli ve millet ordusunun halen oluşmaması olmasıdır.

Partiler özellikle de KDP ve YNK; askeri güç ve Peşmerge gücü sahibi oldukları için, kurulacak hükümet için bir tehdit, bir darbe tehdidi olarak görülüyor. Bu da Kürdistan’da normal süreci engelliyor. Hükümetler uzlaşmayla ve muhalefetsiz kuruluyor. Kürdistan’ın bu hastalıktan kurtulmasını gerekir. Bunun için de Peşmerge ve Kürdistan silahlı güçlerinin birleştirilmesi, milli bir orduya dönüştürülmesi gereklidir.

ETKİSİZ MUHALEFET

Bilinen ve yaşanan pratiklerle doğrulanan bir konu var ki, demokrasilerde katılımcılık ilkesi ve mekanizması önemlidir. Bu da halkın doğrudan hükümetleri denetlemesi, hükümetlere muhalefet etmesi, hükümetlere öneri götürmesiyle bir işleyişe kavuşur, hukuksal karakter kazanır. Bunun yanında kanaat önderlerinin, yazarların, sanatkârların da demokrasilerde hükümeti denetleme hakkı vardır. Ne yazık ki, üçüncü dünya ülkelerinde bu mekanizmalar çok etkili değillerdir. Bana göre buna rağmen Kürdistan’ın güneyinde bu mekanizmanın, işlemesi, halkın, kanaat önderlerinin, yazarların, sanatkârların kendilerine düşen görevi aktif bir şekilde yapmaları önem taşımaktadır.

GÜÇLÜ VE YOL GÖSTERİCİ TEK MUHALEFET YA DA DENETLEME MEKANİZMASI

Kürdistan’ın güneyinin siyasi tecrübesinde, siyasi parti çıkarlarının üstünde hareket etme, milli çıkarları önplanda tutma özelliğine sahip tek kişi Başkan Mesud Barzani’dir. Başkan Barzani, Kürdistan’da tek etkili muhalefet ve hükümeti kontrol edecek denetleme mekanizması vazifesini görecek durumdadır. Yolsuzluklara karşı mücadelede hükümetlere ve siyasi partilere rağmen o öncülük etti.

Başkan Barzani, yapılacak reformlarda öncülük eden liderdir ve Kürdistan kişiliğinin çıkarlarını temsil etmektedir. O, bağımsızlığın sembolü ve bağımsızlık referandumunun öncüsüdür.

Başkan Barzani’nin yeni hükümet döneminde de bu vazifesini aktifçe yerine getireceğinden hiç kimsenin şüphesi yoktur.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.