Kayseriye

Kurd24

At ölür meydan kalır, yiğit ölür nam kalırmış. Tarihsel kişilerin adlarından kalmış şehir, köy, yerleşke isimleri hep dikkatimi çeker. Mesela bir anlatıya göre Büyük İskender’in komutanlarından biri olan Badlis, ismini, kurduğu Bitlis şehrine vermiştir. Bunu reddeden görüşler de mevcut ama anlatılan hikâyeler hep güzeldir.

Batı Kürdistan’ın bir uç şehri olan ve Cosm Kürtleri’nin bir dönem anavatanı olan Silifke, adını Büyük İskender’in haleflerinden biri olan Seleukos Nikator’dan (M.Ö 358-281) alır. İmparator Seleukos, kendi adıyla anılan birçok şehir kurar ve mesela Antakya’ya da babası Antiochus’un adını verir.

Anlaşılan odur ki ardılları, Büyük İskender’e özenmiş ve onun kurduğu Aleksandreya şehirlerini taklit etmişlerdir. Yunanistan’daki Alexandroupolis (Dedeağaç), Mısır’daki İskenderiye, Irak’taki Al-Iskandariya (Babil), İran’daki Aleksandriya Asyana (Bandar Abas), Türkmenistan’daki Aleksandriya Marvini (Merv) ve Afganistan’daki İskandahar (Kandahar) hala bu ismin izlerini taşıyan yirmiden fazla şehirden birkaç tanesi.

Mithraist lejyonerlerin kenti Dara’nın (Mardin) ismini ünlü Pers kralı Darius’tan aldığı herhangi bir kaynağa dayanmaz. Lakin şehrin Bizans kaynaklarında geçen ismi Anastasiopolis’tir ve bu ismin kaynağı Bizans İmparatoru Daraçlı Flavius Anastasius’tur. İmparatorun doğum yeri olan Arnavutluk’taki Daraç (Durrés) bize Dara olarak miras kalmıştır.

Muş’un Malazgirt ilçesinin adı Kürtler ve Ermeniler arasında bir tartışma konusudur. H. 1316 tarihli Bitlis Salnamesi’ne göre şehrin ismi Melaz Kurd olarak geçer. Fakat şehrin antik isminin Menua / Minouas (Manaz) olduğunu biliyoruz. Bu ismin Kürt Xaldî (Urartu) Kralı Menua’dan geldiğini belirtmek gerekir. Nitekim Arix (Kepenek) köyünde bulunmuş iki stell bu bağı yeterince ortaya koyar. Halen Tiflis Arkeoloji Müzesi’nde bulunan yazıtlardan birinin Türkçe tercümesi şöyledir:

“Yüce Haldi, Kral Menua oğlu Argişti bu tapınağı ve kaleyi inşa edip tamamlattı. Ben ona Argiştihinili adını verdim. Yüce Haldi sayesinde ben Menua oğlu Argişti, güçlü kral, Bianili kralı, Tuşpa kentinin efendisi.”

Xaldiler (Urartular) demişken Ahlat’ı anmadan geçmek olmaz zira bu şehrin ismi de Urartuların savaş tanrısı Kral Xaldî’den (Khaldi) geliyor. Kürtler şimdilerde Xelat olarak telafuz etse de Exlat, Axlat, Xalt kullanımları da mevcut. Nitekim buradan dağılan bir Êzidî Kürt aşiretinin adı da Xaldî’dir ve Bedirxanlar gibi birçok Kürt hanedan da bu aşirettendir. Van gölünün etrafını dolaşan bu isim Xaldiran’a dönüşüyor ki onun günümüzdeki telaffuzu Çaldıran şeklindedir. Ç-X değişimine bir örnek de Xildir’dan gelir ki o da daha kuzeyde Ardahan ile Kars arasında bulunan Çıldır ve Çıldır Gölü’dür. Gürcüce’ye isnat edilen ve “kuzey” anlamını taşıdığı söylenen “Çrdilo” yakıştırması ise halk uydurmasıdır çünkü Çıldır, Gürcülerin kuzeyinde değil güneyinde yer alır. Bütün bu bölgelerde Xald ismi ile alakalı yaklaşık otuz antik isim vardır ki bu başka bir yazı konusudur.

Yakın dönemde kurulan bir Kürt şehri olan Batman ise sanıldığı gibi petrol aramaya gelen Amerikalı mühendislerin yarasalar sebebiyle “Batman” demesiyle ismini almamıştır. Eski Êlih köyü merkezinde kurulan şehre, oradan geçmekte olan Batman Çayı sebebiyle bu isim verilmiştir. Xellan, Kulp ve Sason’dan kaynağını alan bu çay Dicle Nehri’nin sol kolunu oluşturur ve Silvan ile Batman arasında akar. Şerefname’de bu bölgenin tümü Badman / Bazman olarak geçer. İlginçtir ki bu çayın adı Kürtçe’de Çemê Bazman ve Çemê Mala Badî (Badi Ailesi Nehri) olarak belirtilir. Nitekim 900’lü yılların sonunda bir “çoban” olarak ün salmış olan Badê Dostkî (Arapça harflerle باض / Latin alfabesiyle bazı kaynaklarda Badh, Arapça’daki ض harfinden dolayı bir diğer telaffuzu Baz), Hakkari bölgesinden yukarıya çıkarak Van ve etrafını almış neticede devletini tesis etmiştir. Bad, Silvan merkezli Mervani hanedanının kurucusudur ve günümüzdeki Bad, Badî, Badikî, Badıllı, Baz, Bazî, Bazkî, Bazikî, Bêzkî, Bazyan, Bazeynî, Bazid aşiretlerinin tümünün de atası kabul edilir. Malabadi Köprüsü de adını Bad’dan ve ailesinden alır.

Kayseri’nin adı Strabon’da Mazaka olarak geçer. Ladislav Zgusta, Maza’nın İrani dillerde “büyük” anlamına geldiğini söyler ki Kürtçe hali “mazin/mezin” şeklindedir. Zelani Kürtlerden 300 bin kişinin, M.Ö 77’de II. Tigran tarafından Mazaka’dan Diyarbekir ve çevresine göç ettirildiğini yine Strabon’un XII. kitabının 9. bölümünden biliyoruz. Şehir M.Ö 30’lu yıllarda ikinci Roma İmparatoru Tiberius Caesar Augustus sebebiyle Kayseri adını alır.

Kayser (Caesar), Jül Sezar’ın manevi oğlu ve Roma’nın ilk imparatoru Octavianus Augustus’un babasını onurlandırmak için kullandığı bir unvandır. Sonraki imparatorlar tarafından da benimsenen bu isim Yunanca’daki yazımından dolayı Kayser olarak yaygınlaştı ve çeşitli dillere geçti. Örneğin Sasani kralı I. Hüsrev’in unvanı Kisra iken Osmanlı sultanları kendilerine Kayzeri Rum, Rus kralları ise kendilerine bu ismin Rusça’daki telaffuzu ile Tzar / Czar / Çar diyorlardı.

İskender’in Aleksandreya şehirleri gibi Roma döneminde de bir sürü Caesarea / Kayseriye şehri kurulur. Anadolu’daki Kayseri, İsrail’de Hayfa’da yer alan Keisarya (Caesarea Miritima), Yunanistan’daki Caesarea Philippi (Filip Kayserisi) ve Suriye’nin Tartus bölgesinde bulunan ve günümüzde Banyas olarak tanınan Kayseri bunlardan birkaçı.

Derinleştirelim.

Kürtçe’de şehir anlamındaki Bajar kelimesi ile çarşı-pazar anlamındaki Bazar kelimesi aynıdır. Z-J değişimi bize iki kelime sunmuş olsa da aslında şehir, pazarın kurulduğu yerdir. Örneğin Soranî konuşan birine şehir anlamındaki Bajar’a gitmek istediğinizi söyleseniz sizi alır şehrin Bazar’ına yani çarşıya götürür. Bu kelimenin etimolojik yorumlamalarından biri kelimenin “Ba-Şahr” olduğu “kralın yanı” anlamına geldiği yönündedir. Zira şehir kelimesinin de şah ile bağlantılı olduğunu biliyoruz. 

İlginç bir şekilde Kürdistan’daki çoğu çarşının ismi ise Kayseriye’dir. “Qeyserî” kelimesi Kürtçe sözlüklerde “kapalı çarşı, kral çarşısı” olarak yer bulmuş. Kerkük’ün kapalı çarşısına, Erbil Kalesi’nin yamacındaki büyük çarşıya, Cizre’deki eski çarşıya, Mardin’deki bedestene, Kirmanşah ve Sinê’deki çarşılara ve bugün artık Kürdistan’ın dışında kalan eski şehirlerimiz İsfahan ve Tebriz’in çarşılarına halen de Kayseriye deniliyor. Geçmişteki önemi nasıldı bulamadım ama Diyarbekir’deki en eski hanlardan birinin adı Kayseriye Hanı’dır. Belirtmeliyim ki Endülüs şehirlerinden Granada’nın tarihi çarşısının ismi de Caicerie / Kayseriye. Tarihsel olarak bu çarşıların en önemli özelliği ise tıpkı Roma döneminde olduğu gibi pazarda satılan her ürünün rayiç bedelinin çarşıların girişine yazılı olarak asılmasıymış.

Neredeyse tüm Türkçe etimolojik sözlükler “çarşı” kelimesinin Farsça’daki “çar” (dört) ve “su” (yol, yön) kelimelerinden bir araya geldiğini ve “dörtyol” anlamında olduğunu söylüyor. Ne var ki Farsça’nın kendisinde böyle bir kelime yok ve çarşı anlamında da “bazar / بازار sözcüğü kullanılıyor.

O halde dönelim Kürtçe’ye. “Sûk” kelimesi hem cadde hem de çarşı anlamına gelir (Bkz: Diyarbekir - Sûka Şewitî / Yanık Çarşı). Kurmancî’nin Urfa ağzında “sûk”, “Sûqaq / Zûqaq / Ziqaq” şeklindedir. Ki bu kelime aklımıza Arapça’da “geçit” anlamına gelen  “زقاق / Zeqaq” kelimesini getirir. Türkçe’deki “sokak” kelimesi de bu kelimeyle aynı köktendir. Kelimenin Süryanice, Aramice halleri de mevcut ama kelimenin en eski haline Akadça’da rastlıyoruz.

Anımsayalım; Ziggurat, Mezopotamya / Kürdistan’daki antik tapınaklara verilen bir isim ve Siirt isminin bu kökten geldiğini de biliyoruz. Bunun Akadça hali “Zuqâ / Zaqa” şeklinde ve “yüksek yere kurulan kale ve tapınak, kule” anlamına geliyor. Soranî’de yüksek binalar ve bu binaların içinde bulunduğu siteler için kullanılan Şûqe / شوقة kelimesi, Zaqa’nın günümüzde yaşayan halinden başka bir şey değil (Arapçasını bir türlü hatırlayamadım). Anlaşılıyor ki eski şehir merkezlerine, şehirlerin öncülü olan dinsel alanlara sûk deniyor. (Bir hatırlatma olması için bkz: Paganlar, Kâfirler, Köylüler ve Kentliler http://www.kurdistan24.net/tr/opinion/3697108f-935b-4cb4-a53f-b0dfa3dabe1e )

Çarşı / Çarşû / Çarsû / Çarsûk kelimesinin bitişik iki kelimeden oluştuğu çok açık. Çar ve sûk. Bütün bu arkaplan üzerinden düşünülürse “çar” kelimesinin de Rusça’ya “çar” olarak geçen Caesar / Kayser / Sezar kelimesinden başka bir şey olmadığı ve “çarşı”nın da yine kendisiyle aynı kökten olan Kayseriye ile aynı olduğu görülür.

Sezar büyük adam. Önce imparatorlara bir unvan olarak ailesinin adını bırakmış, sonra şehirlere verilmiş bu ad ve şimdi de hem şehir adlarında hem de şehrin kalbi olan pazarlarda ismi yaşıyor. Tam iki bin yıldan fazla bir süredir üstelik.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.