Başkan Barzani: Bağımsız bir Kürdistan bayrağı gölgesinde ölmek istiyorum

Başkan Barzani, dünya gündemine oturan tarihi referandum kararı sonrası verdiği ilk röportaj'da bağımsızlık referandumu ve Kürdistan'ın bölgedeki rolü hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

Haber Merkezi- Kürdistan Başkanı Mesud Barzani, dünya gündemine oturan tarihi referandum kararı sonrası ilk röportajını verdi. Başkan Barzani, dünyaca ünlü politika dergisi Foreign Policy'e verdiği röportaj'da tarihi açıkalamalarda bulunarak, bağımsızlık referandumu ve Kürdistan'ın bölgedeki rolü hakkında önemli mesajlar verdi. Başkan Barzani röportajında "Bağımsız bir Kürdistan bayrağı gölgesinde ölmek istiyorum" dedi. 

 

Röportajın tamamı şöyle:

"REFERANDUM HALKIMIN HAKKI, BARIŞÇIL YOLLARLA ÇÖZMEK İSTİYORUZ"

FP: Kürdistan'ın bağımsızlığı konusunda bir referandum tarihi belirlendi ve o zamandan beri Irak Başbakanı Haydar Abadi ile görüşmeleriniz neticesinde yayınlanan yazıları okudum. Sizce bu duyurunun tepkisi ne oldu?

MB: Doğru, ancak daha önce bu sorunu da tartıştık. Bu özel konuda sayın Başbakan Abadi'yi davet ettim ve referandumun halkımın normal ve yasal bir hakkı olduğunu ve ardından referandumu ve sonuçlarını diyalog ve barışçıl yollardan müzakere etmek istediğimizi kendisine açıkladım. Bunun bir anlayışı vardı. Ona Bağdat'la bu meseleyi şiddet yoluyla değil barış yoluyla çözmek istediğimizi söyledik. O da bu önerimizi anlayışla kabul etti ve bu konuda gayet pozitifti.

FP: Bağımsızlığa doğru ilerlemenin Bağdat'la yapılacak görüşmeler çerçevesinde yapılması yönünde konuştunuz. Bu görüşmelerde, tam bağımsızlıktan daha az bir şeye razı olur musunuz?

MB: Referandum bağımsızlık içindir. Bu soru halka sorulacak ve halk kararını verecektir.

FP: Bu referandum, hem Kürt siyasi sistemi içinde, hem de ötesinde herhangi bir yanıtı tetikleyecek bir çerçeve olmadan gerçekleşiyor. Bu referandumun etkisinin ne olacağını bana söyleyebilir misiniz?

MB: Referandum konusu genel olarak insanların kendi kaderlerini tayin etmesi ile ilgilidir. Bu nedenle bu mesele, herhangi bir siyasi çerçeve, herhangi bir siyasi parti ya da parti sistemi içindeki herhangi bir siyasi problemden daha büyük. Eminim ki Kürdistan'daki insanların çoğunluğu referandumu destekliyorlar. Siyasi parti destekçilerinin çoğunluğu referandum yanlısı. Bütün siyasi partilerle çok olumlu bir görüşme yaptık ve genel olarak hepsi de destekliyordu.

 

"BARIŞÇIL MÜZAKERELER İÇİNDE OLACAĞIZ"

FP: Kürt halkının bağımsızlık umudundan bahsediyorsunuz. Ancak, bu bağımsızlık referandumunun sonuçlarını resmi bir süreç olmadan yürürlüğe sokabilir misiniz, böyle bir beklentiyi etkileyecek riskler var mı?

MB: Bu referandumun amacı halktan gelen talimatı ve Kürt halkının isteğini yerli ve yabancı aktörlere göstermek. Halk karar verdikten ve oy kullandıktan sonra, dediğim gibi, ilk önceliğimiz halkın dileklerini yerine getirmek olacaktır ve bu isteği yerine getirmek için ciddi barışçıl müzakereler içerisinde olacağız ve diyalog sürecine Bagdat'la başlayacağız.

Referandum bağımsızlık içindir ve diğerlerinin bunu anlamasını isterim: referandumdaki amaç sadece halkın bu konudaki görüşünü anlamak demek değildir esas olan halkın kararının yürürlüğe konulabilmesidir. Dolayısıyla referandum bağımsızlık içindir ve bu şekilde okunmalıdır.

FP: 2005 yılında, yüzde 98 gibi ezici bir çoğunluğun bağımsızlık lehine oy kullandığı bir referandum yapıldı. Oylama Kürdistan için bağımsızlık ile sonuçlanmadı. Bu sefer bu oylamanın farklı olacağını düşündüren şeyler nelerdir?

MB: 2005'deki referandum bazı sivil toplum kuruluşları tarafından düzenlenmişti ve bir kampanya mahiyetindeydi. Bu resmi bir referandum olacak dahası hükümet ve siyasi partiler tarafından düzenlenecek. Bu yüzden bağlayıcılığı var, diğeri bağlayıcı değildi.

FP: Uluslararası hukuk uzmanları tarafından bu sefer daha etkili olabilmek için bunu nasıl yapılandırabileceğiniz konusunda yardım aldınız mı?

MB: Yıllardır bu konuyu yapılandırmamıza yardımcı olmaları için bazı uluslararası uzmanlar, uluslararası hukuk uzmanları, politik uzmanlar ile birlikte çalışmaktayız. Onlar bizi gerçekten desteklediler ve bize çok yardımcı oldular.

 

"DAHA FAZLA ERTELEMEK HALKIMIZIN KADERİNİ OLUMSUZ ETKİLER"

FP: Onlarla yıllardır konuşuyorsanız, neden şimdi referandum yapıyorsunuz?

MB: Uzun zaman önce, referandum yapılması ve halkımın karar vermesinin gerekli olduğu sonucuna vardım; uzun süredir Bağdat'ın gerçek ve anlamlı bir ortaklık kabul etmediğine inanıyorum. Onların yönlendirici pozisyonda olmasını kabul edemeyiz. Bu, daha büyük bir problemi ve kanlı bir savaşı önlemek için ayrıca tüm bölgenin güvenliğini korumak için gerekli.

Bu yüzden referandum yapmak istiyoruz -halkımıza ne istediğini sormak için. Bu referandum gelecekteki olası istikrarsızlığı veya kanlı bir mücadeleyi önlememize yardımcı olacaktır. Bu alandaki güvenlik durumunun nasıl olduğunu biliyorsunuz. Halk bu referandumda karar verirken, diğer tüm tarafların Kürdistan halkının dileklerine ve barışçıl demokratik kararlarına saygı duymasını bekliyoruz.

Sorunuzda “neden şimdi” diye sormuştunuz; daha önce birçok aşamada referandum yapmak istedik. Fakat bölgedeki genel durum ve diğer gelişmelerden dolayı erteledik. Ancak bunu daha fazla ertelemek halkımıza bir fayda getirmeyekcetir. Bu da halkımızın kaderini olumsuz yönde etkileyecektir. İşte bu nedenle, bu zamanlama referandumun yapılması için en uygun zaman.

 

"SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNÜ BEKLERSEK, GERÇEKLEŞMEYECEK"

FP: Kürdistan Bölgesel Hükümeti'nin şu anda ekonomik açıdan düşük faaliyet gösterdiği söylenebilir. Bazı maaşları ödenebiliyor, ancak hepsi bu kadar ayrıca yatırımcı güvenliği konusunda da sıkıntılar mevcut. Referandumun parlamentonun yeniden düzenlenmesinden önce yapıldığına ve elinizdeki başkanlık sürenizin iki yıl önce dolduğuna dair içerde eleştiriler var. Peki, neden referandum bu şeylerden daha yüksek bir önceliğe sahip?

MB: İdeal durumun her bir soruna bir çözüm bulmasını beklersek, bu gerçekleşmeyecek. Bu referandumun bağımsızlıkla taçlanmasını istiyoruz ve bu durum birçok sorunun otomatik olarak çözülmesine yardımcı olacaktır.

Bağımsızlığını sürdürmüş olan diğer ülkelerin vaka incelemelerine bakarsanız, hepsi kendi iç sorunlarıyla yüzleştiler. Bunların hiç biri başlangıçta bütün iç meselelere ve sahip oldukları farklılıklara çözüm beklememişlerdi. Karar vermeden önce her sorunun çözümünü bekleyemeyiz. Bu durum, bu sorunlardan daha büyük ve önemli. Öncelikle bu meseleyi halledip hemen akabinde diğer sorunları çözeceğiz.

 

"IRAK YÖNETİMİNDE KÜRTLERİN PAYI NEYDİ? ENFAL KATLİAMI, KİMYASAL BOMBARDIMAN..."

FP: Eğer bu referandumun Kürtlere araç olarak ne vereceğine geri dönebilirsek. En azından kamuya açık şekilde, henüz daha referandum olmamışken birkaç güç odağı bu referandumu illegal gösterme çabasına girdi. Amerikalılar karşı olduklarını söylediler, Türkiye kamuoyunda karşı söylem olsa da oldukça sert girdi ve sorumsuz ve ciddi bir yanlış olarak niteledi. Bu durumda bu referandum hali hazırda olmayan hangi kozları sağlıyor.


MB: Irak'ın birliğini sağlamak için çok çalıştık. Bağdat'la olan ilişkimizi iki ana safhada ele alıyorum. Birincisi, I. Dünya Savaşı'ndan sonra Irak'ın kurulmasıyla başladı ve 2003 yılına kadar sürdü. Bağdat ve Erbil arasındaki ilişkinin ikinci aşaması ise o dönemden sonra başladı ve şimdiye kadar sürdü.


İlk aşamada yani 1920'den 2003 yılına kadar, Irak yönetiminde Kürtlerin payı neydi? Enfal katliamı, kimyasal bombardıman, köylerimizin yıkımı, toplu mezarlar, soykırım -bu, Bağdat'la olan ilişkilerimizde Kürtlerin bu zaman sürecinde yaşadıkları gerçeklikti.


2003 sonrasında ise Kürdistan’ın bütçesini kestiler ve Irak anayasasına uymadılar. Dolayısıyla Amerika Birleşik Devletlerine ve diğer uluslararası aktörlere sorulması gereken soru şudur: Başka ne yapmalıyız?


Irak'ta, hepimizin görev haklarına kefil olabilecek bir anayasaya sahip olmak için çok çalıştık. Anayasa için oy kullandık. Fakat anayasanın başlangıcında Irak'ın birliğinin anayasanın uygulanmasına bağlı olduğu öngörülüyordu. Dolayısıyla onlara sorulan soru şu: Irak anayasası uygulandı mı? Tabii ki uygulanmadı.


Bu yüzden uluslararası aktörlerin bakış açıları ve tepkileri değerlendirildiğinde hiç biri referanduma karşı olduğunu söylemedi. Belki bunun iyi bir zaman olmadığını ya da sorun yaratabileceğini düşünüyorlar ve onlarla bu iki noktada ayrışıyoruz; "Referandum sorunlara katkıda bulunmayacak". Aksine bu referandum gerçekleşmezse, ilişkilerimizdeki istikrar bozulacak ve bölge daha istikrarsız hale gelecektir. İstikrarsızlığı önlemek için bu referandumun yapılmasını istiyoruz.

Uluslararası aktörlerin referanduma karşı çıkmaları, toplumların kaderleriyle ilgili karar verme haklarını reddetmeleri anlamına gelmektedir.

 

"BAŞKALARININ İŞGALİ ALTINDA YAŞAMAKTANSA AÇLIKTAN ÖLMEYİ TERCİH EDİYORUZ"

FP: Ekonomik açıdan komşularınıza bağımlı bir durumdasınız. Bilhassa Türkiye gibi bazı komşularınızı kazanmak için bir planınız var mı? Geçtiğimiz günlerde Katar, komşuları tarafından izole edildiğinde neler olduğunu gördük. 10 gün sonra İran’dan yiyecek almak durumunda kaldı. Müttefiklerinizi nasıl kazanacağınıza dair bir planınız var mı ya da izole edilirseniz nasıl devam edeceğinize dair bir planınız mı var?


MB: Maalesef şu an çıkarlar, bu ilişkilerde önemli aynı zamanda ahlaki ve insani meselelerden daha öncelikli.
Örneğin, bahsettiğiniz Katar konusu, onları teröre sponsor olmakla suçluyorlardı, şimdi nasıl destek aldıklarını görüyorsunuz. Bu konu farklı. Katar'ı tecrit etmek için verilen nedenlerden biri, teröre sponsor oldukları meselesi. Ama biz terör "efsanesini" kırdık. Terör efsanesini kırmak ve terörü yenmek için can verdik.
İşte size ve dünyaya şu ifadeyi netleştirmek için önemli bir fırsat: Başkalarının işgali altında yaşamaktansa açlıktan ölmeyi tercih ediyoruz ve ola ki referandum kararımız yüzünden bizi izole ederek açlıktan öldürmek istiyorlarsa buyursunlar bizi öldürsünler. Böylece bu tutum sırf, kaderimizi demokratik yöntemlerle ifade etmek istediğimiz için, açlık çekerek halkımızı öldüren dünyaya "şan" olacaktır.

 

"HER ŞEYİ GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURDUK"
FP: Sizce insanlar izole edilmeyi tekrar kabul edecekler mi? Buradaki toplum 1990'lardan beri çok değişti: Kürtleri dünyaya bağladınız, uluslararası havaalanları inşa ettiniz, yaşam standartlarını yükselttiniz, onlara alışveriş merkezleri kurdunuz. Halkın 1990'larda yaşadığınız koşullar altında acı çekmeyi göze alacağını düşünüyor musunuz?


MB: Her şeyi göz önünde bulundurduk. Bu, halkın iradesi, halkın oyları, halkın sesi ile ilgilidir. İnsanlar neye karar vereceklerini çok iyi biliyorlar. Ola ki halk Kürdistan'ın bağımsızlığı dışında bir karar verirse de, o zaman bu durumda bizim tarihsel sorumluluğumuz olmayacaktır. Ancak insanlar olumlu karar verdiklerinde, bu tüm riskleri göze aldıkları aynı zamanda her riski kabul etmeye hazır oldukları anlamına gelir.
Havaalanından bahsettin. Şu anda bile, Irak Sivil Havacılık Otoritesi, bir uçak Avrupa'dan ya da herhangi bir başka ülkeden geldiğinde, Federalizme ya da hava sahasına inanmadığı için, iniş yapmalarını önleyebiliyorlar. Bunu nasıl yapabilirler ve bu yetki ne tür bir yetkidir?

 

"ANLAŞMAYA VARILIP VARILMAMASI KENDİ SORUNLARI"
FP: Doğru anladıysam, bu referandum düzenlenecek ve sonrasında, Bağdat’la ayrılma müzakerelerini başlatılması için bir araç olarak değerlendirilecek. Bağdat'taki bir parlamentonun Kürdistan Bölgesi'yle olan ilişkisinde böylesi köklü bir değişikliği onaylamak için bir anlaşma imzalayacağının ne kadar gerçekçi olduğunu düşünüyorsunuz?


MB: Onlarla görüşmelere başlayacağız, ancak bir anlaşmaya varılıp varılmaması kendi sorunları. Fakat terörle mücadele konusundaki işbirliğine devam edeceğiz. Bu bağlamda Bağdat'la işbirliği yapmaya devam edeceğiz. Peşmerge güçleri ve Irak ordusu arasındaki koordinasyonu artıracağız. Başbakan Haydar Abadi'nin başarılı bir yönetim sürdürmesi konusunda desteğimizi sürdüreceğiz.


FP: Bağımsızlık konusunda sizinle bir anlaşmaya varmaya ikna edemezseniz yaklaşımınız ne olacak?
MB: Bunu söylemek için henüz erken. Referandumu henüz yapmadık, henüz müzakerelere başlamadık. Bu benim kişisel kararım değil. Halkımızın kararı önemli, danışmak zorunda olduğumuz siyasi partil ve liderler var. Bu yalnızca benim kararım değil.

 

"ELİMİZ BAĞLI BİR ŞEKİLDE OTURMAYACAĞIZ"
FP: Bağdat'ın 2014'te bağımsız petrol ihraç meselesinin ortaya çıktığı zamanki gibi tekrar benzer yöntemlere başvurmasından endişe ediyor musunuz?
MB: Yapılanlar zaten ortada? Her şey denendi. Bütçeyi kestiler, yani halkımızın ekmeğini kestiler. Bağdat'tan hiçbir şey alamıyoruz. Belki bunun dışında yapabilecekleri hava sahasını kapatmak ancak eğer böyle bir şey olursa, elbette bir tepki de olacaktır. Elimiz bağlı bir şekilde oturmayacağız. Gerçekten barışçı yollarla müzakere yapmak istiyoruz. Kan dökmekten ve şiddetten yana değiliz. Bekleyip göreceğiz, eğer başka kararlar alınırsa, biz de tepkimizi ortaya koyacağız.

FP: Bu referandum, Irak'taki diğer azınlıklar için kendi kaderini tayin etmeye emsal teşkil edeceğini düşünüyor musunuz?

MB: Irak'taki diğer azınlıkların takip ettikleri yol ne olursa olsun; biz onların kaderlerini tayin etme hakkı konusunda onlarla beraber olacağız. Kürdistan Bölgesi'nde, Bağdat'la ya da başka bir yol seçmek isterlerse buna karşı çıkmayız.

 

"HAŞDİ ŞABİ'Yİ KÖTÜ AMAÇLAR İÇİN KULLANANLAR VAR"

FP: Halen Irak ve Suriye üzerinden Şii koridoru konusunda tartışmalar var. Ninova'nın büyük bölümünü alan Haşdi Şabi aynı zamanda, Şengal'in etrafındaki alanlara da yerleşmiş durumda. Bu durumu ve Haşdi Şabi’nin niyetini nasıl görüyorsunuz? Bu gelişmeler Kürtleri nasıl etkiledi?

MB: Onlara bir bütün olarak bakmıyoruz. İki tür hareket birimi var. Bunların bir kısmı, DAİŞ ile gerçekten çok fedakârca savaşıyor. Bu uğurda kan ve can verdiler ve DAİŞ ile savaşan Haşdi Şabi’nin fedakârlıklarından dolayı çok teşekkür ediyoruz. Ancak bu gücü kötü amaçlarını gerçekleştirmek için bir araç olarak kullanan unsurlar da vardır.

Irak’ın sınır bölgelerinin istikrara kavuşması ve emniyet altına alınması Irak ordusu ve Irak polisinin birincil görevidir. Haşdi Şabi o bölgede kalıp yönetime girmek konusunda ısrar ederse, kesinlikle çok sorun yaratacaktır.

FP: Şengal'deki Haşdi Şabi hakkındaki görüşünüz nedir?

MB: Şengal'in güneyindeki Haşdi Şabi varlığı Amerikalılar ve Iraklılarla yaptığımız anlaşmanın büyük bir ihlalidir. Irak ordusunun bir birimi olan Peşmerge güçlerinin Başbakanlığın bulunduğu bölgede konuşlandırılmasına karar verildi. Uzun süre bu alan temizlendi, ancak bir kuvvetin varlığına ihtiyaç duyuldu. Irak ordusunun bahanesi, Musul operasyonlarıyla çok meşgul olmalarıydı, bu nedenle Haşdi Şabi bu sözleşmeye uymadı ve o bölgede bir varlık yarattı.

Tekrarlıyorum: Haşdi Şabi bu bölgede kalırsa ve bir yönetim anlayışı içerisine girerse, bu durum bir sürü sorun yaratacaktır.

DAİŞ ile mücadele söz konusu olduğunda, DAİŞ ile savaşan her kimse bizim müttefikimizdir. Fakat gelecekte, bir bölgenin insanları kendi kaderlerini belirlemek üzere seçilen il konseyleri, ilçe ve alt bölge konseyleri bu alanlarda kendi yönetimlerini uygulamak zorundadır. Kendi alanlarını korumak için bu bölgelerde kendi yerel güvenlik güçlerine sahip olmalıdırlar. Bu bölgede Haşdi Şabi veya başka yabancı güçlerin kalması için bir gerekçe bulunmamaktadır.

 

"EZİDİLER KARAR VERMEKTE ÖZGÜR OLMALILAR"

FP: Şengal bölgesindeki Ezidiler bu aktörlerle olan ilişkilerini belirleme olanağına sahip mi?

MB: Ezidiler bu aktörlerle nasıl bir ilişki içerisinde olacakları konusunda karar vermekte özgür olmalıdırlar. Çünkü onlara kendi kaderini tayin hakkı verebilmek adına Peşmergelerimiz can verdi ve bu uğurda kanlarını akıttılar. Sadece Ezidiler değil, bu bölgelerdeki tüm insanlar istedikleri ve destekledikleri kişileri seçmek konusunda özgür olmalıdırlar.

FP: Bu, tartışmalı bölgeler sorusuna geri dönecek olursak; Bunun, herhangi bir referandumun [bu alanlarda] ayrı bir parçası olmayacağını söylediniz. Bundan sonra kendi kaderlerini tayin etmek için hangi mekanizmayı kullanabilirler?

MB: Eğer Kürdistan Bölgesi'nin bir parçası olmak istemezlerse; Bağdat'la birlikte olmak isteyebilirler, onlar da seçimlerini yapacaklar. Bu bölgeler, referandumda “hayır” derlerse bu, Bağdat'la kalmak istedikleri anlamına gelir ve bununla ilgili herhangi bir sorun olmayacaktır.

FP: Yani bu gruplardan bazıları kendi referandumlarını düzenleyip "Kürdistan'ın parçası olmak istemiyoruz" derlerse buna karşı çıkmayacak mısınız?

MB: Kesinlikle. Bu bölgelerdeki insanların çoğunluğu "Kürdistan'la olmak istemiyoruz" derse, o bölgedeki insanların kararlarına saygı duyarız.

 

"BAĞIMSIZ BİR KÜRDİSTAN BAYRAĞININ GÖLGESİNDE ÖLMEK İSTİYORUM"

FP: Kürt bağımsızlığı mirası ne kadar önemli?

MB: Kürdistan'ın bağımsızlığı için doğdum. Ben doğduğumda, babam ve ailem Kürdistan'ın ilk cumhuriyetini desteklemek için İran'ın Mahabad bölgesine gitmek için Barzan bölgesinden ayrılmıştı. Ben orada doğdum. 16 yaşındayken kollarımı sıvadım. Bunun benim için ne anlama geldiğini hayal edin, tüm hayatımı Kürdistan'ın bağımsızlığına adadım.

Kürt tarihinde ilk cumhuriyet Mahabad'daki Kürdistan cumhuriyeti idi. Kürt bayrağını dalgalandırdıklarında o bayrağın gölgesinde doğdum ve bağımsız bir Kürdistan bayrağının gölgesinde ölmek istiyorum.

FP: Öyleyse mirasınız Kürt bağımsızlığına kavuşmakla ayrılmaz bir biçimde bağlantılı mı?

MB: Yaptığım her şeyi Kürdistan'ın bağımsızlığı için yaptım.

FP: Söylediğiniz gibi, bir Kürt cumhuriyetinde doğdunuz, hayatınızı Kürt bağımsızlığı için savaşarak harcadınız, şimdi bir Kürt cumhuriyetinde ölme fikrini ne kadar düşündünüz?

MB: Ölürken, bağımsız bir Kürdistan'da ölmekten memnun olacağım.

 

"BÜTÜN BU ADIMLAR BAĞIMSIZ BİR KÜRDİSTAN İÇİN"

FP: Bunun gerçekleşeceğini düşünüyor musunuz?

MB: Biz bağımsız Kürdistan için elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Bütün bu adımlar bağımsız bir Kürdistan için.

Ancak şu çok önemlidir: Şiddet içeren araçlara karşıyız. Bunu barışçı görüşmeler ve diyalog yoluyla yapmak istiyoruz. Karşılıklı anlayış ve karşılıklı çıkarlar doğrultusunda devam edeceğiz ve Peşmerge güçleriyle Irak ordusu arasındaki terörle mücadele için Başbakan Abadi ile olan işbirliğini ve eşgüdümünü daha da artıracağız. Terörizme karşı daha fazla işbirliği yapacağız.

Özgür dünyaya şunu söylemek isterim ki, ulusumuzun kendi kaderini tayin ve barışçıl demokratik haklarına karşı durmak, kendi değerlerine ve ilkelerine karşı durmaktır.

Bunun gerçekleşmesi halinde bölgedeki istikrarsızlığın artıracağını söyleyenlerin aksine; biz bölgede daha fazla istikrarsızlık oluşmasını ve kan dökülmesini önlemek için bu yönteme başvurduğumuzu yinelemek istiyoruz. Böylece bu tutum sırf, kaderimizi demokratik yöntemlerle ifade etmek istediğimiz için, açlık çekerek halkımızı öldüren dünyaya "şan" olacaktır.