Demirtaş: Bizi FETÖ yargısının önüne attılar

HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, cezaevinden bazı basın mensupları ile bilim, sanat, siyaset, hukuk dünyasından bin kişiye mektup göndererek, kendilerine ve partilerine yönelik “hukuk kıskacı” konusunda duyarlılık istedi.

Haber Merkezi

HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, cezaevinden bazı basın mensupları ile bilim, sanat, siyaset, hukuk dünyasından bin kişiye mektup göndererek, kendilerine ve partilerine yönelik “hukuk kıskacı” konusunda duyarlılık istedi.

Demirtaş imzasıyla Kurdistan24’ün Ankara Ofisi’ne de gönderilen mektupta, kendisi ve tutuklu partili milletvekili arkadaşları hakkındaki yargılama sürecine dair açıklamalar yer aldı.

Mektupta şöyle denildi: “Milletvekili için Anayasa tarafından öngörülmüş iki farklı koruma müessesesi vardır. Bunlardan birincisi, Anayasa’nın 83/1 Maddesi’ndeki ‘Mutlak Sorumsuzluk’ müessesesidir. Buna göre milletvekilleri TBMM’de söyledikleri sözlerden ve bunları dışarıda tekrarlamaktan asla sorumlu tutulamazlar. Milletvekilliği sona erse bile sorumsuzluk yaşam boyunca devam eder. Bizim hakkımızda düzenlenen fezleke ve hazırlanan iddianamelerin neredeyse tamamı bu kapsamdadır. Örneğin benim hakkımdaki iddianamelerin büyük çoğunluğu TBMM’de yaptığım ve dışarıda tekrarladığım konuşmalardan ibarettir. Ancak savcılıklar ve mahkemeler meselenin bu yönünü araştırmaya bile gerek duymadan hakkımızda dava açıp tutuklama kararı verdiler. Oysa Anayasa’ya göre bırakın tutuklamayı, hakkımızda soruşturma bile yürütülemez.”
DOKUNULMAZLIKLAR GERİYE DOĞRU İŞLEDİ

Yargılama süreçleriyle ilgili ciddi hak ihlalleri olduğunu dile getiren Demirtaş, mektubunda şu ifadelere yer verdi: “Milletvekili hakkındaki ikinci mekanizma ise Anayasa’nın 83/2 Maddesi’nde düzenlenen ‘Dokunulmazlık’ müessesesidir. Bu maddeye göre milletvekilinin konuşmaları ve sözleri dışında kalan fiil ve eylemleri güvence altına alınmıştır. Milletvekilinin suç teşkil eden fiil ve eylemlerinden yargılanabilmesi için dokunulmazlığın dönem sonuna kadar veya yargılama sonuna kadar kaldırılmış olması gerekir. Oysa 20 Mayıs 2016’da dokunulmazlıkların kaldırıldığına dair Anayasa’ya konulan Ek 20. Madde ile dokunulmazlıkların 20 Mayıs 2016’dan önceki soruşturmalar için kaldırıldığı, o tarihten sonra ise bütün milletvekillerinin dokunulmazlıklarının olduğu gibi devam edeceği kabul edilmiştir. Burada vahim bir hata yapılmıştır, dokunulmazlıklar ileriye, dönem sonuna kadar değil, geçmişe doğru kaldırılmıştır. Yani şu anda dokunulmazlıklar hem vardır, hem yoktur. Biz tutukluyuz, ama dokunulmazlıklarımız devam ediyor gibi garip bir durum ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla yargı makamlarının, yargılama esnasında dokunulmazlığı devam eden bir milletvekilini yargılaması gibi ciddi bir ihlal ortaya çıkmıştır.
YARGIYI TANIMIYORUZ DEMEDİK

Örneğin biz cezaevinde ya da mahkeme salonunda herhangi bir suç işlesek, hakkımızda soruşturma bile açamayacaklar. Sadece hakkımızda dokunulmazlığın kaldırılması için fezleke düzenleyip, TBMM’ye göndermeleri gerekecektir, Dolayısıyla biz dokunulmazlıklarımızın kaldırılmadığını ve yargılanamayacağımızı iddia ediyoruz. Yargılansak bile dokunulmazlıklarımız devam ettiği için hakkımızda hiçbir yargılama tedbirinin uygulanamayacağını söylüyoruz. Dokunulmazlıklarımız 20 Mayıs 2016’da kaldırıldı. O tarihte bile bu taraflı ve adil olmayan yargının bizi hukuk çerçevesinde yargılamayacağını yukarıda belirttiğimiz 1. ve 2. maddelerdeki gerekçeler nedeniyle yargılanmamızın mümkün olamayacağını belirterek ifade vermeye gitmeyeceğimizi duyurduk. Biz asla, ‘Yargıyı tanımıyoruz ve meydan okuyoruz’ demedik. Hükümet çevreleri ise yargıya herkesin güvenmesi ve herkesin bu bağımsız yargıya hesap vermesi gerektiğini belirttiler.”
BASKI ALTINDA YARGILAMAMIZ DEVAM EDİYOR

Haklarındaki davaların büyük bölümünün, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası FETÖ soruşturmaları kapsamında tutuklanan savcı ve hakimler tarafından başlatılıp yürütüldüğüne dikkat çeken Demirtaş, “Bu bağımsız ve tarafsız dedikleri yargının yaklaşık 4 bin 500 üyesi terör örgütü üyesi olmak gerekçesiyle bizzat hükümet tarafından görevden alındı. Yani açıkçası, 20 Mayıs 2016’da dokunulmazlıklarımızı kaldırarak bizleri FETÖ yargısının önüne attılar. Şimdi de AKP yargısının baskısı ve basıncı altında yargılamamız devam ediyor.”
İKİ BİNDEN FAZLA ARKADAŞIMIZ TUTUKLU

HDP Eşbaşkanı Demirtaş, mektubunun sonunda şu ifadelere yer verdi: “Düşünün ki, milletvekillerinin yasama görevleri, seçme-seçilme hakları ihlal edilmesin diye, Anayasamız kesinleşmiş bir hükmün infazını bile milletvekilliğinin düşmesinden sonraya bırakılmasını emrediyor. Oysa bizler sorumsuzluk kapsamına giren konuşmalarımız nedeniyle 10 aydır tutukluyuz. HDP’ye yönelik yargısal ihlal milletvekilleriyle sınırlı değildir. 85 belediye başkanı ve aralarında Parti Meclisi üyeleri, il-ilçe yönetim kurulu üyelerinin de olduğu 2 binden fazla arkadaşımız son bir yılda tutuklanmıştır. Bu da HDP’ye yönelik sistematik bir siyasi tasfiye operasyonunun en önemli göstergesidir. Bunlar hukuki tutuklamalar değil, siyasi görüşlerimiz nedeniyle zorla alıkonulmadır. Ve TCK’nın 77. Maddesi’nde düzenlenen “insanlığa karşı işlenen suçlar” kapsamında zamanaşımına da tabi olmayan vahim suçlardır. Bu bilgilendirmeyi göz önünde bulundurarak, HDP’ye yönelik yargılama süreçleri hakkında hukuksal değerlendirme yapmanızı, benim ve partimin görüşlerini, siyasi çalışmalarını desteklemeseniz bile hukuktan ve adaletten yana vicdanlı bir tutum sergilemenizi diliyorum. Selam ve saygılarımla.”