Cezayir de Rojava’ya el attı

Rojava’da siyasi ve askerî faaliyetlerde bulunan ve özerk yönetimin başını çeken Demokratik Birlik Partisinin (PYD), Suriye Kürdistan’ını ilan etmesini engellemek amacıyla sürdürülen çabalara bir yenisi daha eklendi.

Arapça yayın yapan Londra merkezli el Hayat gazetesinde yer alan bir habere göre Şam yönetimi, Rojava’da kurulacak bir Kürt devletini önlemek amacıyla türlü yollar deniyor ve Ankara ile aynı cephede buluşmak için yeni bir diyalog kanalı kurup arka planda temas kurmak istiyor. Tahran ise bunu teşvik edici girişimlerde bulunurken Cezayir’den de Kürt karşıtı gizli görüşmelere, sonuca ulaşıncaya kadar ev sahipliği yapabileceği teklifli geldi.

Rojava’da siyasi ve askerî faaliyetlerde bulunan ve özerk yönetimin başını çeken Demokratik Birlik Partisinin (PYD), Suriye Kürdistan’ını ilan etmesini engellemek amacıyla sürdürülen çabalara bir yenisi daha eklendi. Üstelik PYD, ABD ve uluslararası koalisyon güçlerinin IŞİD’e karşı yürüttüğü operasyonlarda en etkili güç olarak görülüyor ve bu amaçla her türlü lojistik ve danışmanlık desteklerinden geri bırakılmıyor. 

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a yakınlığıyla bilinen ve Batı’yla iyi diyalogu olan Suriyeli iş adamı Halid Ahmed, birkaç gün önce ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin de bir konuşma yaptığı Oslo’daki foruma katıldı. Halid Ahmed, burada bazı Batılı yetkililerin yanında İran Dışişleri Bakanı Muhammet Cevat Zarif ile de bir araya geldi.  Suriye Cumhurbaşkanlığı Siyaset ve Basın Müsteşarı Buseyna Şaban da iki yıl önce bu foruma katılmıştı.

Yapılanlara bakılırsa Şamlı yetkililer, Suriye’nin bölünmesi ve bir Kürt bölgesi kurulması çalışmalarına karşı çıktığı için Türk hükümetiyle bir kanal açma fikrini ortaya attı. Buna göre Suriyeli yetkililer, rejim güçlerinin Tabka’daki askeri havaalanını denetime alarak Halep kırsalında ilerleyip burada hâkimiyeti sağlamasını ve ayrıca bu güçlerin, IŞİD karşısında üstün konuma geçtikten sonra Kürt özerk bölgelerinin birbirine bağlanmasını önlemesini seçeneklerden biri olarak görüyor. Böylelikle de Batı Kürdistan’ın kurulmasının önüne sed kurulması planlanıyor.

Şam ile üst seviyede güvenlik ilişkileri içerisinde olmaya devam eden ve son zamanlarda Suriye’ye sık sık ziyaretler gerçekleştiren Cezayir, ilişkileri az da olsa iyileştirmek adına Suriyeli ve Türkiyeli yetkilileri ülkesinde ağırlamayı teklif etti.

Şam yönetimi, “Kürtlere karşı ortak bir cephe oluşturmak ve PYD’nin Rojava’da oluşturduğu ortak tehlikelere karşı birlikte hareket etmek” maksadıyla Türkiye yönetimiyle kapalı kapılar ardından görüşmek niyetinde. Nitekim geçmişte de böyle olmuş, Şam ile Ankara ilişkilerinin düzelmesine, buna bağlı olarak da PKK faaliyetlerinin bastırılmasına yol açmıştı.

Bu Cezayir’in Kürtlere aleyhindeki ilk emeli değil. Kürdistan Bölgesi’nde bir dönüm noktası sayılan Eylül Devrimi’ni bastırmak için 6 Mart 1975 yılında, Saddam Hüseyin ile Pehlevi Şahı Muhammet Rıza arasında imzalanan anlaşma yine Cezayir’in arabuluculuğuyla gerçekleşmişti.

Şam’ın 90’lı yılların ikinci yarısında da Türkiye ile buna benzer bir anlaşmaya gitmiş, ülkesinde siyasi faaliyetler içinde olan PKK’li yöneticilerin sınır dışına itilmesi için Ankara ile yaptığı bir dizi temaslar sonrası uzlaşmaya varmıştı. Şam yönetimi anlaşmaya birlikte onlarca PKK yöneticisini Türkiye hükümetine teslim etmişti. Tahran da Suriye Kürtleriyle ilgili gelişmelerin kendi Kürtlerine de yansıyacağı endişesiyle bu eğilimi destekliyor.

 Bu gelişmeler, Şam ile Tahran, Rusya’nın hazırladığı ve Washington’a sunulan Suriye anayasası üzerine birtakım notlar düşmesini hafızalara getirmektedir. Rusya’nın oluşturduğu anayasada, Kürtler için Suriye’yi oluşturan milletlerden olduğu, kendi iradesini tayin etme hakkına sahip olduğu ve kendi şehirlerinde meclislerini oluşturabileceği gibi bazı haklar tanınmıştı ancak Şam-Tahran yönetimi, söz konusu bütün maddelerin silinmesi üzerinde uzlaşmaya gitmişti.

İsmi açıklanmayan üst düzey bir Kürt yetkilinin el Hayat’a yaptığı açıklamaya göre Cezayir’in kuracağı bir platformda İran destekli Şam- Ankara arasında bir iş birliği önerisinin başarılı olamaz. Kürt yetkili, ABD öncülüğündeki Uluslararası İttifakın Demokratik Suriye Güçlerine (DSG) verdiği desteğe işaret ediyor.

Adı açıklanmayan kaynak, meselenin artık bölgesel iradeden daha büyük bir hal alması ve büyük devletlerin çıkarlarıyla bağlantılı olması gibi sebepler sıralıyor. Üstelik ABD’li yetkililer, Kürt komuta kademeleriyle koordinasyon sağlamak adına Suriye’nin kuzeyine ve kuzeydoğusuna defalarca ziyaretlerde bulundu.

DSG, IŞİD ile savaşta uluslararası koalisyonun kara gücü özeliğine büründü. Üstelik ABD Başkanı Barack Obama’nın IŞİD ile Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk, Kürt savaşçıların potansiyeline, disiplinine ve IŞİD karşısındaki savaşçı ruhuna dikkati çekmişti.