Arap ülkelerinde düşük katılımlı seçimler: Araplar ümitsiz!

M. Ali ERDOĞAN

Arap ülkelerinde yakın zamanda yapılan seçimlere halkın katılımının düşük olması, seçmenlerin sandıktan umudunu kesmesiyle açıklanıyor.

Tunus'ta devrimden sonra, 6 Mayıs’ta gerçekleştirilen ilk yerel seçimlere katılım oranı yüzde 33,7 olarak gerçekleşti.

Lübnan’da da 9 yılın ardından 6 Mayıs’ta yapılan seçimlere katılım oranı yüzde 49,2 iken, oran 9 yıl önce yapılan seçimlerde yüzde 54’tü.

Yıllardır DAİŞ’le başı dertte olan Irak’ta 12 Mayıs’taki parlamento seçimlerine katılım ise yüzde 44,5 olarak duyuruldu. Bu oran 2014 seçimlerinde yüzde 60, 2010 seçimlerinde ise yüzde 62’ydi.

Seçimlere katılım oranları hem önceki seçimlere katılımla değerlendirildiğinde hem de genel bir çerçevede ele alındığında halkın sandık başına gitmeyi önemsemediği görülüyor.

Arap ülkelerinde halk ile siyaset ve devlet arasındaki bağ her geçen gün daha mı zayıflıyor?

Halk siyasetçilere olan güvenini yitiriyor mu?

Seçimlere karşı var olan ilgisizliğin arka planında yatan sebepler neler?

K24, bu soruları Türkiye’de Arap sokağının nabzını yakından takip eden isimlerden uluslararası ilişkiler uzmanı Prof. Dr. Samir Salha ve gazeteci Ramazan Bursa’ya sordu.

TABAN - TAVAN İLİŞKİSİ

Prof. Dr. Salha, Araplar’ın kendi devletlerindeki parlamento veya cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmaya ikna edilmesi tartışmasının geçmişi olan bir konu olduğunu belirterek, “Bu sorun direkt bir şekilde sistem ve yönetim biçimiyle irtibatlıdır.  Aynı zamanda bu devletlerdeki siyasi liderler, siyasi tabaka ve toplumun şartları, kuralları arasındaki bağla ilişkisi olan bir durumdur” dedi.

Arap tabanı ile tavanı arasındaki uyum sorununa neden olan faktörlerin bugüne kadar seçmenin sandık başına gidip gitmemesi konusunda belirleyici olduğunu savunan Prof. Dr. Samir Salha, şu değerlendirmeleri yaptı:

“Arap Baharı sürecindeki devrimlerin Arap seçmenle sandık ve siyasi iktidarlar arasındaki ilişki ve iletişim konusundaki radikal düzenlemelere katkı sunması noktasında büyük bir ümit vardı.

Seçmen, sandık ve aday üçlüsü arasındaki ilişki konusunda Arap seçmen şüphe içerisinde. Tabii burada üzücü olan durum, hayalkırıklığı nedeniyle her seçimde bir önceki seçime göre katılımın daha az olması.

Bu konuda etkili birçok faktör var. Seçmenin adaya karşı güven duyması ve adayın seçmenin talepleri ve iradesini yansıtma çerçevesinde güç sahibi olması…”

ABARTILI BEYANNAMELER

Arap seçmenin vereceği oyla hiç birşeyi değiştiremeyeceğine inandığının altını çizen Salha, “İlan edilen seçim beyannameleri çok abartılı oluyor ve beklentilere hitap etmiyor. Seçmen bu durumda önceki seçimlerde verilen ve hiçbir şekilde yerine getirilmeyen vaatleri düşünüyor” dedi.

Prof. Dr. Salha ayrıca, “Bir de mezhep, akide, kabile, aşiret gibi nedenler var. Bunlar fikirlerin, kalkınma ve iktisadi düşüncenin önüne geçiyor. Halkın farklı kesimlerinin birlikteliğinin önüne geçiyor” ifadelerini kullandı.

Samir Salha - Ramazan Bursa
Samir Salha - Ramazan Bursa

SÖZDE KALAN VAATLER

Gazeteci Ramazan Bursa da, siyasilerin seçimlerde verdiği vaatleri yerine getirmemesinin ve bu durumun her seçim dönemi ve sonrasında tekrar etmesinin halkın siyaset kurumuna ve sandığa olan güvenini zedelediği görüşünde.

Seçmenlerin sandığa mesafeli oluşunda yolsuzluğun önemli bir etkisinin olduğunu kaydeden Bursa, her ülkeyi kendi iç gerçekliği ve dinamikleri çerçevesinde ayrı ayrı değerlendirmek gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:

“Mesela, Tunus’ta hayat pahalılığı halkın sokaklara çıkmasına neden olmuştu. Siyasilerin bu konuda verdiği vaatlerin yerine getirilmemesi veya getirilememesi halk tarafından sandığın protesto edilmesine yol açtı.

SADR HAREKETİNİN ZAFERİ

Öte taraftan Irak’ta ise yolsuzluk uzun dönem ülkenin ana gündemini oluşturdu. Sadr Hareketi, yolsuzlukla mücadele adı altında Tahrir Meydanı’nda birçok gösteri düzenledi ve bu gösterilere yüzbinler katıldı.

Irak seçimlerinde sandığa gitme oranının düşmesi buna mukabil Mukteda Es Sadr’ın desteklediği Sairun Koalisyonu’nun seçimlerden birinci çıkması bu konuda önemli ipuçları vermektedir.”

Lübnan’da ise yıllardır devam eden siyasi bir kriz varlığını koruduğunun altını çizen Ramazan Bursa, şöyle konuştu:

“Mayıs’ta yapılan seçimlere katılım yüzde 42 oranında gerçekleşti. Seçimlerden Hizbullah’ın da içerisinde bulunduğu grup güçlenerek çıktı. Burada farklı bir sosyoloji ve psikoloji ile karşı karşıyayız.

Lübnan seçimlerinde halkın siyasi krizin son bulmasından ziyade güvenlik endişelerini göz önünde bulundurarak oy kullandığını söyleyebiliriz.”