K24 ÖZEL - Şili’de Kürtçe esintisinin hikayesi

Güney Amerika ülkelerinden Şili’de bir müzik topluluğu tarafından seslendirilen Mihemed Arif Cizrawî’nin “Ez Kevok im” adlı eseri, geçtiğimiz günlerde internette en çok paylaşılan videolardan oldu.

Hozan Adar

Güney Amerika ülkelerinden Şili’de bir müzik topluluğu tarafından seslendirilen Hesen Cizirî’nin “Ez Kevok im” adlı eseri, geçtiğimiz günlerde internette en çok paylaşılan videolardan oldu.

Şili'nin Pichilemu şehrine 15 kilometre mesafede O'Higgins Bölgesi'ndeki Nilahue Gölü'nün çıkışında bulunan Mapudungun (martıların yeri) olarak bilinen Cahuil köyünde, Etnocahuil tarafından düzenlenen'Evrensel Müzik Kampı'na dünya genelinde 80'den fazla müzisyen ve sanatçı katıldı.

Etkinlikte seslendirilen ve büyük beğeni toplayan Kürtçe şarkıyı seslendiren Danimarka'dan katılan AySay grubunun vokalisti Luna Erşahin, “Orada her müzisyen kendi kültüründen bir şarkı öğretiyor ve sonunda bu biriken zengin repertuarla konserler veriliyor. O gün Ethno Şili'de ikinci konserimizi veriyorduk. Tüm parçaları akustik olarak çaldık, bu herkesi birbirine yakınlaştırdı, çok keyifli ve samimiydi” dedi.

Luna Erşahin ilgiyle izlenen “Ez Kevok im” şarkısının hikayesini K24’e anlattı.

Öncelikle biraz kendinizden bahseder misiniz?

Ben 23 yaşındayım, Danimarka’da doğup büyüdüm. Annem Danimarkalı, babam Kürt. Danimarka’da Samsø adlı küçük bir adada büyüdüm. Büyüdüğüm dünya her iki kültürün de müzik ve geleneklerini kapsıyordu, Danca, Türkçe ve Kürtçe… Bir gün annem beni gitarla Dan şarkısıyla uyuturken ertesi gün babam bağlamayla uyutuyordu. Maalesef Kürtçeyi büyürken öğrenmedim, hatta Türkçeyi çözmek için 15 yaşındayken bir sömestir boyunca yabancı öğrenci olarak Adana’ya gittim. Babamın toprağından olan türküleri işte o sırada ciddi bir şekilde söylemeye ve araştırmaya başladım.

İki müzik grubum var. İlki Danimarka’daki grubum AySay, her iki kültürü ürettiği müziğe katmış bir durumda. Şarkı sözleri hem Türkçe hem Danca’dır. AySay’ın benim dışımdaki diğer iki üyesi Danimarkalı. Buna rağmen hem Batı hem de darbuka gibi Ortadoğu enstrümanlarını kullanıyoruz. Planım ve rüyam Kürtçe sözler de yazmak ve sunmaktır. Bu projede birkaç parça hariç kendi şarkılarımızı çalıyoruz. Dijital platformlarda 2018’de çıkarttığımız bir EP'miz var ve bu sene yine bir EP çıkartmayı planlıyoruz.

Diğer grubum Rayo de Luna (İspanyolca’da Ay Işığı demek). Rayo de Luna, Ray Riveros ile birlikte oluşturduğumuz bir duo. Dünyanın her köşesinden çeşitli halklara ait müziği araştırmak ve sunmak niyetiyle birçok ülke gezdik ve şu an bu rüyanın peşinden Şili'ye vardık. Son zamanlarda Latin Amerika’yı geziyoruz. Aralık’ta Brezilya’da başladık, Arjantin’e gittik ve Şili’den sonra Peru’ya doğru yoldayız. Gezerken de tanıştığımız müzisyenlerle müziği ve sahneyi paylaşmaya çalışıyoruz. Nisan’da Danimarka’ya dönüyorum.

Kürtçe müzik ile ilgili çalışmalarınız var mı?

Rayo de Luna ile Aynur Doğan’nın parçalarına bayılıyoruz ama daha da çok öğreneceğimiz kürtçe parçaları var.

Şili’de ‘Ez Kevok im’ adlı şarkıyı Şilililerle söylediğiniz video sosyal medyada binlerce kez paylaşıldı. Bu şarkının hikâyesini anlatır mısınız?

ETHNO 1990’da İsveç’te ilk defa düzenlendi ve sonra gittikçe büyüdü. Bugün hemen hemen Avrupa’nın her ülkesinde bir Ethno festivali var ve Latin Amerika’ya kadar ulaştı. Dünyanın her köşesinden profesyonel veya amatör müzisyenler katılım gösteriyor. Orada her müzisyen kendi kültüründen bir şarkı öğretiyor ve sonunda bu biriken zengin repertuarla konserler veriliyor. Ethno sayesinde birçok insanla tanıştım, yolculuklarımda hep iletişim halinde oluyoruz ve müziği paylaşıyoruz. Benim yolculuğum 2016’da Ethno Portekiz'de başladı ve her sene katılmaya devam ediyorum. O gün Ethno Şili'de ikinci konserimizi veriyorduk. Tüm parçaları akustik olarak çaldık, bu herkesi birbirine yakınlaştırdı, çok keyifli ve samimiydi.

“Ez Kevok im” şarkısını aslında bir cover olarak dinledik senden. Ve videonun aldığı etkileşime bakılırsa takipçilerimizin çok hoşuna gitti.

Kürtçe klasikleri kendi tarzında yorumlamaya devam edecek misin?

Kesinlikle, klasiklerden öğrenilecek çok şey var. Her zaman eskilerden öğrenilecek çok şey var. Yeni türküler öğrenmek benim için çok heyecan verici, eğer takipçileriniz önerilerde bulunmak isterse çok sevinirim.

Uzun yıllardır ailece Danimarka’da yaşıyorsunuz. Peki, geçen onca zaman ve coğrafi uzaklığa rağmen Kürtçe müziği tüm nağmeleriyle nasıl icra edebiliyorsunuz?

Kürt tarafındaki ailem 60’larda Çorum’un Göpsen adlı küçük köylerinden birinden Danimarka’ya yerleşti. Onca zaman sonra, kültürü, müziği ve dili kaybetmek çok kolay, ikinci nesil olmama rağmen. Hem de annem Danimarkalı olduğu için. Ama içimde hep baba tarafından merakım vardı, kendi kendime büyüdükçe öğrenmem daha kolay oldu. Ama en büyük sebep müzisyen olmam. Müzikle her şeyi içgüdüsel bir şekilde anlayabilirsiniz. Dili anlamak en önemlisi değil. Hissetmek önemli. Bir insan olarak eski zamanları içgüdüsel bir şekilde anlamaya bir yeteneğimiz olduğuna inanıyorum. Türkü söylediğim zaman sanki ben değil, bestelendiğinden bugüne kadar kim söylediyse ben de onun tecrübesiyle söylüyorum, onun hikâyesini taşıyorum ve anlatıyorum. Bu sadece Kürtçe ile değil, her ülkenin halk müziği ile geçerli bir şey. Bence bu yüzden söylemeye devam ediyoruz. Çünkü hala soylarımızdan öğreniyoruz. Eninde sonunda pratik var. Pratik yaptıkça, her şey öğrenebiliriz. İnşallah bir gün Kürtçeyi de çözerim.