Kürt illerindeki barolardan açıklama: Normalleşme sürecine gidilmeli

15 ilin baro başkanı ortak bir açıklama yayınlayarak bölgedeki toplumsal, siyasal ve huuksal sorunlara dikkat çekti.

Son zamanlarda siyasal ve toplumsal alanda yaşanan hukuksal sorunlar ile gerginlikleri tartışmak için bir araya gelen  15 baro başkanı ortak bir açıklama yayınlayarak bölgedeki toplumsal ve siyasal sorunlara dikkat çekti.

Yapılan açıklamada darbe sürecinden sonra demokratik düzenin güçlendirilmesi gerektiğine dikkat çekilmesinin yanısıra bir an önce normalleşme sürecine gidilmesi gerektiğine vurgu yapıldı.

Adıyaman Barosu, Ağrı Barosu, Batman Barosu, Bitlis Barosu, Bingöl Barosu, Diyarbakır Barosu, Dersim Barosu, Hakkâri Barosu, Kars-Ardahan Bölge Barosu, Mardin Barosu, Muş Barosu, Siirt Barosu, Şanlıurfa Barosu, Şırnak Barosu ve Van Barosu’nun katıldığı Muş’taki ‘Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölge Baro Başkanları toplantısı sonunda ortak imzayla yayınlanan açıklama şu şekilde:

“Bölge Baroları ve toplum olarak beklentimiz; darbe sürecinden sonra demokratik düzenin güçlendirilmesi, ülkemiz sorunlarının siyasal zeminde çözülmesi, farklılıkların zenginlik olarak görülerek hareket edilmesi ve darbe teşebbüsünün tüm etmenleri bertaraf edildikten sonra bir an önce normalleşme sürecine gidilmesidir"

"KHK'lar  temel hak ve özgürlükleri askıya alıyor"

"OHAL ilanını takiben bu doğrultuda çıkarılan KHK’lar ile düzenlemeler yapılma yoluna gidilmiştir. Ancak KHK’larda Anayasamızın 121 ve devamı maddelerinde belirtildiğinin aksine durumun gerektirdiği ölçüyü aşan, temel hak ve özgürlükleri askıya alan, TBMM işlevini ortadan kaldıran ve kalıcı yasal değişiklikler getiren pek çok kısıtlama ve düzenlemelere yer verildiğini görmekteyiz. Bu bağlam da, hakkında kesinleşmiş bir yargı kararı olmadığı halde seçilmiş belediye organlarına toptancı bir anlayışla kayyum atanması, evrensel hukuk normları ve anayasamızdaki amir hükümler göz ardı edilerek savunma hakkına yönelik kısıtlamalar getirilmesi, öğretmen ve memurların sadece sendikal faaliyetleri nedeni ile haklarında hiçbir etkin idari soruşturma açılmadan KHK’lar ile açığa alınmaları ve ihraç edilmeleri, Anayasamızda güvence altına alındığı halde ve darbe ile ilgisi olmamasına rağmen dernek ve vakıf faaliyetlerinin durdurulması, TV ve radyoların kapatılması, bölgede yaygın bir hale getirilen internet-telefon kesintileri gibi örgütlenme, iletişim ve ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı uygulamalardan vazgeçilmesi gerektiğini düşünmekteyiz." 

"Cinsel istismar yasası ciddi riskler barındırıyor"

"Cinsel istismar özellikle de çocukların cinsel istismarına ilişkin yasal düzenlemeler yapılırken konuya hassasiyetle yaklaşılmalı ve sonuçları enine boyuna düşünülmelidir. Gündemde konu ile ilgili olarak TBMM’de kanun tasarısı tartışması yaşanmaktadır. Ülke koşulları düşünüldüğünde, tartışma konusu taslak doğuracağı sonuçlar bakımından ciddi riskler barındırdığından tasarıdan vazgeçilmelidir.” 

"Siyasetçilerin yargılanmasında hukuki sürece siyasetin gölgesi düşmemeli"

"Normalleşmeye geçilmesi beklentisinin yükseldiği bir dönemde halkın tercihleri ile seçilmiş milletvekili ve belediye başkanları gözaltına alınmış ve akabinde bazıları tutuklanmıştır. Bütün adli süreçlerde hukuk içinde kalınmalı, adil yargılanma ve savunma hakkına riayet edilmeli, tutuksuz yargılamanın esas olduğu gözetilmeli ve en önemlisi hukuki sürece siyasetin gölgesinin düşmemesine dikkat edilmelidir. CMK 100. maddesinde belirtilen nedenler bulunmadığı halde tutuklama tedbirine başvurulması, anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan kişi hak ve hürriyetinin ihlali ve Anayasa Mahkemesinin pek çok kararında belirttiği ilkeler çerçevesinde seçilme hakkına müdahale niteliği taşımaktadır. Biz bölge baroları olarak Kürt meselesi başta olmak üzere Türkiye’nin temel toplumsal sorunlarının çözüm yerinin TBMM olduğunu düşünmekteyiz. Bu bağlamda özellikle bölgemizi etkileyen çatışma sürecinin biran önce sonlandırılması noktasında tüm aktörleri inisiyatif almaya ve çaba sarf etmeye davet etmekteyiz"