K24 ÖZEL – Paris - Ankara hattında yaşanan Libya krizi nereye doğru evriliyor?

Fransa ile Türkiye arasındaki Doğu Akdeniz hattında gelişen yeni gerginlik, iki ülke arasındaki Libya krizini iyice derinleştirdi.

Cesim İlhan

Fransa ile Türkiye arasındaki Doğu Akdeniz hattında gelişen yeni gerginlik, iki ülke arasındaki Libya krizini iyice derinleştirdi.

Son günlerde Libya üzerinden Ankara ile Paris arasında oluşan kriz tırmanırken, Türkiye’nin üs olarak kullanmak istediği Vatiyye Askeri Hava Üssü’ne 4 Temmuz gecesi savaş uçakları tarafından saldırı düzenlendi.

Saldırının hangi ülke uçakları tarafından yapıldığı henüz ortaya çıkmadı fakat Libya Savunma Bakanlığı, saldırıların General Hafter tarafından yapıldığını ileri sürerek, saldırıda kullanılan uçakların "ileri teknoloji" olduğunu ve yabancı bir güç temin etmediği sürece Hafter'in bunlara sahip olamayacağını iddia etti.

Türkiye Milli Savunma Bakanlığı da saldırıyla ilgili Hafter ve ona destek veren tarafları işaret ederek, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) ait bazı teçhizatın zarar gördüğünü açıklamıştı.

Fransa ile Türkiye arasında Libya üzerinde başlayan gerginliğin sadece bu iki ülke arasındaki bir rekabetten kaynaklanmadığı, meselenin Doğu Akdeniz’deki enerji yatakların varlığı, taşınması ve Akdeniz havzasının stratejik kontrolü ile ilgili olduğu ifade ediliyor.

Ayrıca Libya’daki güç dengelerinin alacağı pozisyonun bu hamlelerin önemli bir halkasını oluşturacağı da dile getirilen görüşler arasında. Türkiye’nin Libya’da askeri üslere sahip olması, Fransa açısından askeri, diplomatik, ticari ve stratejik kayıp olarak değerlendiriliyor.

Ankara ile Paris arasındaki krizin bir diğer sebebinin ise Türkiye’nin Rojava’nın Afrin, Girê Spî ve Serêkaniyê bölgelerine yönelik askeri operasyonlar olduğu belirtiliyor.

SETA UZMANI KEKİLLİ: GERGİNLİKLER YERSİZ

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) dış politikalar araştırmacısı Emrah Kekilli, Libya'da Türkiye ile Fransa arasındaki krizin “yersiz” olduğu görüşünde.

Fransa, Rusya, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Libya’da Türkiye’ye karşı birlikte hareket ettiğini belirten Emrah Kekilli şunları söyledi:

“Fransa ile Türkiye arasındaki gerginliğin yersiz olduğunu düşünüyorum. Paris yeni gerçekleri kabul etmede güçlük çekiyor ve bu da Doğu Akdeniz ve Libya’da krizi derinleştiriyor. Bir bütün olarak; Moskova, Paris, Kahire ve Abu Dabi Türkiye üzerinde Libya’da kendine alan açma gayreti içerisindeler. Fransa, Türkiye’yi NATO ve AB’ye şikayet ediyor. Sisi ‘Gerekirse ordumuzu içeri sokarız’ diye açıklama yapıyor. Rusya bölgeye askerini gönderiyor. BAE bütün bu hareketleri finanse ediyor. Bunların hepsi bir koalisyon. Bunlar 2019 yılında Hafter’i Trablusgarp’a sokmak istiyorlardı. Türkiye’nin yeni Libya girişimi bu stratejiyi çökertti. Bunların bu planı ortadan kalktı ve Hafter yönetimini kuramayacaklarını anladılar. Şimdi ise yeni bir pozisyon almaya çalışıyorlar. Fransa da bunu yapıyor. Bu Libya için bir çözümsüzlüktür. Bu aynı zamanda ne Fransa’yı ne de diğer ortaklarını bir yere vardırmayacak.”

Libya’daki sorunların çözümüyle ilgili ise Kekilli, “En makul olan Türkiye ile Fransa’nın oturup müzakere etmesidir. Libya devletinin sivil ve demokratik bir devlet olarak kabul edilmesi gerekiyor. Trablusgarp’ın başkent olarak kabul edilmesi gerekiyor. Ortadoğu’da ve Arap dünyasında otoriter, totaliter rejim kurmak isteyen bir koalisyonla karşı karşıyayız. Paris Ortadoğu’yu ve Doğu Akdeniz’i yanlış okuyor. Bu aynı zamanda yanlış bir stratejidir” değerlendirmesinde bulundu.

LOĞOĞLU: İKİ ÜLKE ARASINDA BİLEK GÜREŞİ VAR

K24’e konuşan emekli büyükelçi ve eski milletvekili Faruk Loğoğlu, Ankara ile Paris arasındaki Doğu Akdeniz ve Libya gerginliğine ilişkin olarak şunları söyledi:

“Fransa’nın Libya’da General Halife Hafter’i desteklemesi, Türkiye’nin de Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin (UMH) yanında yer alması, iki ülke arasında bir bakıma bilek güreşi olduğunu gösteriyor. Fransa eskiden olduğu gibi daha kolay kazanabileceğini düşündüğü Libya’da kazanamadığı için huysuzlanıyor. Gemi ve hava saldırıları konusunda karşılıklı suçlamalar da var. İki ülke arasındaki krizin asıl sebebin; Fransa açısından Libya, Türkiye için ise Doğu Akdeniz olduğunu düşünüyorum. Tabi buradaki meseleler birbirine bağlı sorunlardır. Libya’da kim galip çıkarsa o Doğu Akdeniz bağlamında da kazanım sağlayacaktır. Türkiye ile Fransa Libya, Doğu Akdeniz ve Suriye’de birbiriyle uyuşmayan politikalar izliyorlar.”

Türkiye’nin Libya politikasına da değinen Loğoğlu şu değerlendirmeyi yaptı:

“Ben bunu, başından beri doğru olmayan bir politika olarak görüyorum. Her ne kadar BM’nin tanıdığı hükümeti desteklese de Türkiye’nin bir Arap ülkesinde bir Akdeniz ülkesinde ortadan bölünmüş bir tabloda taraflardan birini tutup öbürünü ezmeye çalışması Suriye’de olduğu gibi Libya’da da yanlış. Çünkü tarihi ilişkiler bakımından Libya’da her iki tarafı kucaklayan, iki tarafı da birbirine yaklaştırmaya çalışan bir politika izlemesi gerekiyordu. Uzun vade de bundan daha kazançlı çıkardı. Ama ne yaptı? Hafter’i karşısına aldı, Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin yanında yer aldı. Oraya yardımlarda bulunuyor ve uzun sürecek bir iç savaşın tarafı haline geldi. Bu iç savaşın sonu nasıl olacak o da belli değil. İçeride Rusya, Mısır, BAE, Fransa var. Böyle çabucak bitecek ve Türkiye’nin lehine sonuçlanacak bir tablo göremiyorum.”