K24 ÖZEL - Kürt tiyatrosu Covid-19 salgınından nasıl etkilendi?

Yeni tip coronavirüs (Covid-19) salgınından olumsuz etkilendiklerini dile getiren Kürt tiyatrocular, pandemi döneminde yeni alternatifler yaratmaya yöneldi.

ANKARA (K24)

Yeni tip coronavirüs (Covid-19) salgınından olumsuz etkilendiklerini dile getiren Kürt tiyatrocular, pandemi döneminde yeni alternatifler yaratmaya yöneldi.

Covid-19 salgının sanatsal faaliyetlere yönelik olumsuz etkisi sürüyor. Pandemi sürecinde birçok tiyatro ve sinema salonu kapalıydı. Bu dönemde provalar askıya alındı, gösterimler durduruldu ve festivaller ertelendi.

Seyircisinden uzak kalan tiyatro oyuncuları, aynı zamanda ekonomik olarak da çeşitli zorluklar yaşadı.

Covid-19 salgınının tiyatro üzerindeki olumsuz etkilerinden söz eden Kürt tiyatrocular, bu dönemde sanatsal faaliyetler açısından yeni arayışlar içerisine girdiklerini ifade etti.

ZENDERLİOĞLU: KÜRTÇE İŞ YAPINCA SIKINTILAR KAT BE KAT ARTIYOR

K24’e konuşan tiyatro yönetmeni Berfin Zenderlioğlu, “Coronavirüsten en çok etkilenen alanlardan biri de tiyatroydu” diyerek, bu süreçte pek çok ülkede tiyatroculara destek sağlandığını, ancak Türkiye’de yeteri kadar destek görmediklerini vurguladı.

Seyirci desteğiyle ayakta duran özel tiyatroların kaderlerine bırakıldığından söz eden Berfin Zenderlioğlu, “Sahneler kapalı olduğundan dolayı oyun oynayamıyoruz” diyerek, birçok muğlaklıkla karşı karşıya kaldıklarından söz etti.

Sanatsal üretimin zorluğundan bahseden Zenderlioğlu, “Hele yaptığınız iş Kürtçe ise, sıkıntılarınız kat be kat artıyor. Çok zorlu bir sürecin içerisine girdik ama bunun üstesinden gelmeye çalışıyoruz” dedi.

Salgın süreciyle birlikte birçok alanın dijital platformlara yöneliğini söyleyen Zenderlioğlu, tiyatrocuların da yeni bir dil arayışı içerisine girdiğini ifade etti.

Salgından önce Şermola Performans ve Chalak Events’in ortaklığıyla Kürtçe tiyatro atölyesi gerçekleştirdikleri bilgisini paylaşan Berfin Zenderlioğlu, “Bir aylık oyunculuk çalışması yaptık. Ses, beden ve doğaçlama üzerinden giden bu çalışmalar oldukça verimliydi; oldukça düzenli bir grup kurduk. Ayrıca bu süreçte çok sayıda başvuru olmuştu, başvuruları karşılayacak mekan bulmakta zorluk çektik. Bir aylık oyunculuk çalışmasının hemen ardından maalesef coronavirüs dönemine girdik” ifadelerini kullandı.

“YENİ YÖNTEMLER BULMAYA ÇALIŞTIK”

Salgın sürecinde yeni yöntemler bulmaya çalıştığından söz eden Zenderlioğlu, hikâye anlatıcılığına yöneldiğini şu sözlerle dile getirdi:

“Bilinen, tanıdık olanla yola çıkmaya karar verdim. Klasik öyküler, masallar ve mitolojilerden beslenerek, her oyuncu adayımıza hikâye, masal ve öykü dağıttım. Oradan da belirli bir süre ses, beden ve hikâye anlatıcılığı üzerinden çalışma yürüttüm.”

Zenderlioğlu, 15 gündür çalışmalarını durdurduklarını belirterek, dijital ortamda çalışmanın çok daha yorucu olduğunu söyledi.

AKKUZU: SALGIN SÜRECİNDE BOŞLUĞU FARKLI ALANLARDA DOLDURMAYA ÇALIŞTIK

K24’e konuşan Amed Şehir Tiyatrosu oyuncularından Yavuz Akkuzu, “Oyuncu ve seyircinin buluşmasında yaratılan ilişkiden tiyatro doğar. Dolayısıyla tiyatro buluşması, ritüeliz bir buluşmadır” dedi.

Salgın sürecinde yeni alternatifler yaratmaya çalıştıklarından söz eden Akkuzu, dijital platformların tiyatro sanatında gerekli etkiyi yaratmadığını şöyle anlattı:

“Pandeminin başında, henüz yasaklar gelmeden oyunları durdurduk. Şu an resmi olarak da tiyatro salonları kapalı. Doğal olarak tiyatro icra etme durumu gerçekleşmedi. YouTube üzerinden oyunlarımızı paylaştık. Burada seyirciyle oyuncu arsında herhangi bir buluşma sağlanamadığı için etkisi ölüyor. Dolayısıyla internet veya bilgisayar ortamından tiyatro yaratılamıyor.”

Salgın sürecinde televizyon programı hazırlığı yaptıklarından söz eden Akkuzu, bu dönemde yeni skeçler yazdıklarını, seyircilerinden skeç istediklerini ve programın formatını oluşturduklarını söyledi.

Sanatsal üretimlerinin devam ettiğini vurgulayan Akkuzu, yaklaşık 2-3 hafta içerisinde televizyon programlarının pratiğine başlayacaklarını ifade etti.

“EKONOMİK AÇIDAN BİRÇOK ZORLUK YAŞADIK”

Salgının tiyatrocuları olumsuz yönde etkilediğini belirten Akkuzu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Dünyanın pek çok yerinde sanatçılara ve sanat kurumlarına maddi destekte bulunuldu ancak Türkiye’de tam aksine, sanatçı ve sanatçı gruplarına yapılan destekler cüzi miktardaydı. Bu destekler hiçbir sanat kurumunun, özellikle tiyatroların bir aylık kirasına, vergisine ya da SSK’sına yetmeyecek komiklikteydi. Bu anlamda, hiçbir desteğin olmadığını söyleyebilirim. Amed Şehir Tiyatrosu’na da sözde bir destekte bulunuldu, bunu komik bulduğumuz için reddettik. Kabul etmeyeceğiz. Yaklaşık 11 bin lira destekte bulunuldu. Bu miktar, yeni taşındığımız yerin bir aylık kirası ile elektrik ve suyunun masrafıdır.”

Birbirlerine destek vererek tiyatroyu ayakta tutmaya çalıştıklarından söz eden Akkuzu, “Ekonomik açıdan bu süreci olumsuz geçirdik. Eğer bu iş böyle devam eder ve destek verilmezse 3-4 ay içerisinde birçok büyük kurumsal tiyatro, kapıyı kapatacak” dedi.

Amed Şehir Tiyatrosu’nun çalışmalarından da kısaca söz eden oyuncu Yavuz Akkuzu, şunları dile getirdi:

“Amed Şehir Tiyatrosu, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin kurduğu, geçmişi 30 yıla dayanan bir tiyatrodur. Refah Partisi döneminde 4-5 yıla yakın kapanma süreci geçirdi. Kürt siyasi hareketinin belediyeleri iş başına geldiğinde tiyatro yeniden kuruldu. 2016’da atanan kayyumlar, 2017’nin ocak ayında oyuncuların sözleşmelerini feshetti.”

Oyuncularla birlikte şehir tiyatrosunu yeniden kurduklarını ifade eden Akkuzu, bunun şehir tiyatrosunun kurumsal yapısının bir devamı olduğunu ve özel tiyatro olarak 3 yıldır varlığını sürdürdüğünü aktardı.

Mardin, Batman, Van ve Urfa gibi Kürt illeri ile Adana, Mersin, İzmir ve Ankara gibi illerde turnelerini aksatmayan bir tiyatro grubu olduklarını söyleyen Akkuzu, büyükşehir belediyesi bünyesinde 3, şimdi ise 4 tiyatro festivali gerçekleştirdiklerini ifade etti.

İNANÇ: BAZI DESTEK VE ÖNLEM PAKETLERİ GÜNDEMDE

Yıllardır Avrupa’da çalışmalarını sürdüren tiyatro oyuncusu ve yönetmen Serpil İnanç, pandeminin yaşamın tüm alanları gibi kültür dünyasını da alt üst ettiğini; bu dönemde tiyatro, dans, opera, konser ve sergi salonlarının kapalı olduğunu anımsattı.

K24’e konuşan Serpil İnanç, “Kolektif olmayan resim, heykel sanatında bireysel üretim sürse de bunları sergileme olanağı ortadan kalktı. Gerek ekonomik krize karşı gerek yeniden salonların izleyiciye nasıl açılacağı konusunda bazı destek ve önlem paketleri gündemde” dedi.

Mevcut çalışmalarından bahseden İnanç, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Mart ayında çalışmalarına henüz başladığımız, Selahattin Demirtaş’ın ‘Seher’ adlı öyküsünü Kürt danslarından yararlanarak anlatacağımız projemize ve kısa ama etkili sokak tiyatrosu çalışmalarımıza ara vermek zorunda kaldık. Aramızda, benim gibi risk grubunda olanlarımız var. Dahası risk grubu olarak hiç düşünmediğimiz halk dansları öğretmenimiz Ayşegül ve oğlu Covid-19’un pençesinden zor kurtuldu.”

Başvurdukları belediye ve kültür kurumlarının proje desteklerini 2021’e aktardığını, bunun için yeniden başvuru yapılması konusunda geri bildirimler aldıklarını dile getiren İnanç, “Sonuç olarak projemiz acısından tatsız tuzsuz bir dönem yaşadık ve yaşıyoruz. Kuşkusuz, her durumun hem olumlu hem de olumsuz yanları var. İdeolojisi toplumcu gerçekçilik olan bir oyuncu ve yönetmen olarak derim ki; yaşadığımız dönem gerek dünyada gerek Türkiye’de çelişkilerin, yalanın dolanın, yoksulluk ve varsıllığın en yoğun yaşandığı dönemlerden biri” dedi.

“OKUMAK VE İZLEMEK İÇİN ZAMANIMIZ BOL”

Pandemi sürecinin olumlu yanlarının olup olmadığı sorusunu yanıtlayan Serpil İnanç, “Yoğun kitap okuma, film, özellikle yıllar öncesinin klasik Shakespeare oyunlarını ustalardan, Geleneksel Japon Tiyatrosu Kabuki, Noh, Kyōgen ve Bunraku kukla tiyatrosunun örneklerini videolardan izlemek için zamanımız bol” diye konuştu.

İsveç’te yaşayan İnanç, “İsveç, nüfusuna oranla ölümlerin fazla olduğu bir ülke ve bu dönem biraz uzun sürecek gibi. Yakında çalışma koşullarımızı yaratma konusunda mutlaka bir çözüm bulmamız gerek. Düşlerimiz bitmez bizim. Düşleri olan gerçekleştirmenin de bir yolunu bulur mutlaka, yeter ki ölüm olmaya” ifadelerini kullandı.