Robak: ABD’nin Suriye’de acelesi yok / Kürt devleti kurulmasını desteklemiyoruz

ABD'nin eski DAİŞ Karşıtı Uluslararası Koalisyon’daki temsilcisi William Robak, ABD’nin Suriye’deki mevcut durumla ilgili acelesi olmadığını ve bir Kürt devletinin kurulmasını desteklemediklerini söyledi.
William Robak
William Robak

HABER MERKEZİ

ABD'nin eski DAİŞ Karşıtı Uluslararası Koalisyon’daki temsilcisi William Robak, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, Joe Biden yönetiminin, Washington’ın Suriye'deki politikasını gözden geçirmesi ve bununla ilgili olarak “Suriye ABD için bir öncelik mi? ABD’nin hedefleri neler? Bu hedeflere ulaşmak için hangi araçlar mevcut? Şu an uygulanan politikanın sürmesi veya değiştirilmesi Suriyelilere nelere mal olur?” sorularını yanıtlaması için bir ‘fırsatı’ olduğunu belirtti.

“BİR KÜRT DEVLETİ KURULMASINI DESTEKLEMİYORUZ”

Robak, bölgedeki durumun Kürdistan Bölgesi’nden farklı olduğunu belirterek şunları söyledi:

“Söylediklerimiz, yaptıklarımız ve Demokratik Suriye Güçleri (DSG) ile ilişkilerimiz açıktı. Bölgede bir Kürt devletinin kurulmasını desteklemiyoruz. Bunun (kurulması için çalışmanın) yapıcı bir yaklaşım olacağına da inanmıyoruz. DAİŞ Karşıtı Uluslararası Koalisyon, DAİŞ’i yenmek için geldi ve DSG bunu verimli bir şekilde yapıyor. Bölgedeki Suriyelilere bir miktar insani yardımda bulunduk. Özerk Yönetim’e bağlı yerel meclislere çalışmalarını iyileştirmeleri konusunda yardımcı olduk. (Askeri olarak) Suriye'nin kuzeydoğusunu kontrol etmek için değil, DSG’nin DAİŞ’e karşı rolünü güçlendirmek için yardım sağladık.”

ABD tarafından özellikle de eski Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’nin, Washington'ın Fırat'ın doğusu ile ilgili ‘niyetlerini’ açıklamak için Türkiye ile görüştüğünü söyleyen Robak, “DSG’ye her zaman, DAİŞ’a karşı mücadelede ABD ve Uluslararası Koalisyon ile ilişkileri sürdürmesi, Suriye'nin kuzeydoğusunda güvenliğin sağlanması, Türkiye'ye karşı herhangi bir kışkırtıcı harekette bulunulmaması ve bir devlet kurmak veya belirli bir ideoloji ya da Öcalan’ın posterlerini kullanmak gibi güven eksikliği yaratan girişimlerden kaçınması tavsiyelerinde bulunduk” şeklinde konuştu.

Robak, ABD’nin DSG'yi, PKK'nin bir parçası olarak görmediğini, daha çok DAİŞ’e karşı verilen mücadelenin bir parçası olarak gördüğünü de sözlerine ekledi.

HEDEFLER, ARAÇLAR VE ENGELLER

Robak’a göre ABD, Suriye'deki hedeflerini beş yıl önce belirledi. Bu hedeflerin ilki, DAİŞ’i yenmek ve yeniden ortaya çıkmasını engellemek. İkincisi, BM Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 2254 sayılı kararının uygulanması sürecini desteklemek. Üçüncüsü, İran'ı Suriye'den çıkarmak. Dördüncüsü, Esad rejiminin kitle imha silahlarını kullanmasını engellemek ve elindeki kimyasal silahları imha etmek. Beşincisi ise insani krize müdahale etmek ve Suriye halkının yurtiçinde ve dışında çektikleri sıkıntıları hafifletmek.

Yine Robak’a göre ABD’nin elinde, Suriye'de bu ‘hedeflere’ ulaşmak için yeterli miktarda ‘belge ve araç’ var. Bunlardan birincisi Suriye'nin kuzeydoğusundaki petrol ve doğalgaz zenginliğinin yanı sıra ABD’nin Irak sınırları yakınındaki belirli sayıda da olsa askeri varlığı. Burada 500 ila 800 civarı ABD askeri ve sözleşmeli personel bulunuyor. İkincisi, bu stratejik bölgeyi, kaynaklarını ve anayollarını kontrol eden DSG ve yerel ortaklarının desteklenmesi. Üçüncüsü, rejime karşı ekonomik yaptırımlar uygulanması. Dördüncüsü, uluslararası diplomatik bir platformu sağlayan DAİŞ Karşıtı Uluslararası Koalisyon’un desteklenmesi. Beşincisi, Çin ve Rusya'nın engellemeye çalıştığı BM aracılığıyla sağlanan nüfuzun desteklenmesi.

Robak'a göre bu ‘nüfuz araçlarının’ yanı sıra bir de ‘engelleme araçları’ var. Bunlardan ilki ise, Şam ile Arap ya da Avrupa ülkeleri arasında normalleşme çabalarını durdurmak ya da yavaşlatmak. İkincisi, ‘hedeflere’ ulaşılmadan önce Suriye’nin yeniden inşasına başlanmasını ve Arap ve Avrupa ülkelerinin bu sürece katılımını durdurmak.

Suriye rejimine baskı yapmak için bir takım ‘baskı araçları’ da olduğunu söyleyen Robak, Türkiye’nin Rojava’daki varlığının İsrail saldırılarını ve rejimin bu bölgenin kontrolünü ele geçirmesini engellediğini belirtti. Ancak Robak, Türkiye’nin Fırat'ın doğusunda Serêkaniyê ve Girê Spî arasındaki faaliyetleri nedeniyle Türkiye’nin bölgedeki askeri varlığının ABD için bir baskı aracı olup olmadığını sorguladı.

DİKKATLİ BİR GÖZDEN GEÇİRME

Robak, bu ‘hedefleri’ ve ‘araçları’ tanımlarken Biden’ın ekibinin Suriye politikasına yönelik şu soruları yöneltti:

 “Suriye, Biden yönetimi için bir öncelik mi? Hedefler halen aynı mı? Hedeflere götürecek gerekli araçlar mevcut mu? Şuan uygulanan politikanın sürmesi veya değiştirilmesi Suriyelilere nelere mal olur?”

Robak’a göre ayrıca, yalnızca belirli koşullar altında kaldırılabilen yaptırımlar getiren Caesar (Sezar) Yasası’nın, ABD Kongresi'nden hem Demokratların hem de Cumhuriyetçilerin rızasıyla geçtiği göz önüne alındığında “ABD’deki yasal belirleyiciler nelerdir?” sorusu da sorulabilir.

Biden yönetiminin bu soruları yanıtlamak için acele etmesine gerek olmadığını belirten Robak, “Biden’ın ekibinin, bir politika belirleyip soruları yanıtlamak için zamanları var” dedi.

Robak’a göre o zamana kadar işler, aşağıdaki gibi bazı değişikliklerle DSG'ye destek sağlayarak ‘mevcut durumu sürdürme’ yönünde ilerleyebilir. Buna göre yapılacak ilk iş, Suriye'nin doğusunda ‘istikrarı desteklemek’ için tahsis edilen fonları donduran yasanın kaldırılmasıdır.

NASIL BİR POLİTİKA UYGULANACAK?

Robak, “Suriye, çevresindeki müttefiklerimiz için önemli bir konu. DAİŞ’ın faaliyet gösterdiği ve çıkarlarımıza karşı saldırılarda bulunmasına veya tehlikeli planlar yapmasına izin vermeyen bir hükümet istiyoruz. Kolay olan ABD’nin mevcut politikasını sürdürmektir. Ancak, yeni bir ABD yönetiminin gelişi, Washington'a Suriye politikasını yeniden değerlendirmesi ve sonraki adımlar konusunda müttefikleri ile istişare etmesi için bir fırsat veriyor” yorumunda bulundu.

“Mevcut durumun sürmesi, Suriye'nin kuzeydoğusundaki oluşum, bu oluşumun tanınması ve özyönetim anlamına gelir mi?” sorusuna ise Robak, “Bu bir ülke değil. Geçici bir oluşum ve DAİŞ ile savaşmak için alınan geçici tedbirlerdir.  Bu tedbirlerin sürdürülmesi için ABD’nin bölgedeki varlığı önemlidir. Ancak ABD’nin askeri varlığı olmadan söz konusu tedbirler kalıcı olmazlar. Önümüzdeki üç ay içinde ve yakın bir gelecekte ABD’nin bölgedeki askerlerinin geri çekilmesi ile ilgili herhangi bir adım atılması düşünülmüyor. Fakat ABD, Suriye'nin kuzeydoğusunda sonsuza kadar kalmayacaktır” yanıtını verdi.

Eski ABD yönetiminin DSG’yi ve onun siyasi kanadı Suriye Demokratik Konseyi’ni (DSM) rejimle yapılan müzakerelerde dahi desteklediğini söyleyen Robak, “Onları cesaretlendirdik ve çıkarlarına en uygun olanı yapmaya teşvik ettik” dedi.