Davutoğlu’ndan Kürt sorunu açıklaması

Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu "Kürtler söz konusu olduğunda sadece HDP'yi, Türkler konusunda başka partiyi muhatap aldığınızda doğru bir tavır olmaz" dedi.

HABER MERKEZİ

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, İstanbul’da gazetecilerle bir araya geldi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği ve “Kürt sorununu HDP ile çözebiliriz” açıklamasına değinen Davutoğlu şunları söyledi:

“Kürt vatandaşlarımızın sorunları vardır. Özellikle bölgede kayyum atamaları gibi. Bizim için bütün partiler muhataptır. Meşru olan, Meclis’te işlevi olan bütün partilerle görüşürüz. Muhatap: Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıdır, Kürt vatandaşlarımızın bütünüdür. Kürtler söz konusu olunca HDP’yi, Türkler söz konusu olduğunda başka bir partiyi sadece muhatap olmak doğru olmaz. Sorunu tek bir adrese endekslediğiniz zaman sorunun çeşitliliği ve farklı aktörler devre dışına çıkmış olur. HDP, her siyasi parti gibi, sadece Kürt sorunu bağlamında değil her konuda her partiyle görüşülür diyalog kurulabilir.”

“DİYOR Kİ: BEN GİDERSEM TUFAN OLUR"

AK Parti’nin politikalarıyla 90’lı yıllara geri döndüğünü ve yasakçı bir siyaset izlediğini savunan Davutoğlu, şunları kaydetti:

“28 Şubat’ın baskılarına direnmiş ve Türkiye’nin özgürleşmesinde kendi geleceğini görmüş geniş muhafazakâr kitleler AK Parti’ye destek verdi. Her birimizin hayatında bunun izi vardır ama son dönemde AK Parti’nin politikalarıyla 90’lı yıllara geri dönmesi, yasakçı bir tutum sergilemesi, o nesillerin savunageldiği temel değerleri, yoksullukla mücadele, temiz siyaset, adalet gibi, örselemesi dolayısıyla bu kitleler kademe kademe kopuyorlar AK Parti’den, gönül olarak kopuyorlar. Tıpkı yıllar önce benim koptuğum gibi. Yoksa benim bir makam-mevki derdim olsa kalırdım. Bu endişeli muhafazakârların endişelerini giderecek söylemleri siyasetin geliştirmesi lazım. 1950’de de, 27 Mayıs’tan sonra da, 12 Eylül’den sonra da geniş muhafazakar kitlelerin tepkileri Türk siyasetini belirledi. Bu, diğer kesimlerin önemsizliği anlamına gelmez. Yeni bir özgürlükçü demokrasi anlayışını savunmak lazım, her kesim için. Ve bir iktidar değişiminde bu geniş kitlelerin tekrar 90’lı yılların korkularını yaşamayacakları yeni dönemi başlatmak lazım. İktidar, bu dürtüleri, bu korkuları bildiği için tahrik ediyor. Diyor ki: ben gidersem tufan olur.”