Güneştekin’den eleştirilere yanıt: Buradaki hassasiyetleri bilseydik daha farklı olabilirdi

Sanatçı Ahmet Güneştekin, geçtiğimiz hafta Diyarbakır’da açılan “Hafıza Odası” sergisiyle ilgili gelen eleştirilere basın toplantısında yanıt verdi.
Ahmet Güneştekin - Foto: İhsan Yalın / K24
Ahmet Güneştekin - Foto: İhsan Yalın / K24

DİYARBAKIR (K24)

Ahmet Güneştekin, Diyarbakır'ın Sur ilçesinde bir kafede aralarında Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya ve Şener Özmen’le bir birlikte kendisine yönelik eleştirilerle ilgili soruları yanıtladı. Sergiyle ilgili yapılan eleştirilere ve gazetecilerin sorularını yanıtlayan Güneştekin, K24 muhabirinin sorusu üzerine şunları dile getirdi:

“Son yıllarda sergilerime ilgi çok yabancısı olduğum bir şey değil ama memleketimde ilginin yüksek olması aslında olaylardan önce başladı. Önyargılı paylaşımlardan önce zaten sergi inanılmaz bir izdihamla açıldı. İkinci gün de halka açıldı ve uzun kuyruklar oluştu. Tepkiler olunca sergiye ilgili daha fazla arttı. Kendi coğrafyamda, kendi mahallem dediğim yerde aralarından birinin çıkmış ve uluslararası bir düzeye gelmiş olması bir memnuniyet onlar açısından. Onların arasında olmam, bütün Kürt coğrafyasından da muhtemelen büyük ilgi olmasına nedendi. Bu ilgili bir şekilde devam edecektir. Ahmet Güneştekin ve eserlerini sadece Kürtler mi seviyor? Hayır. Bugün Kürtler yeni yeni kişileri keşfetmeye başladılar. Daha çok Türkiye’deki hemen hemen bütün halklar bir şekilde seviyor. Dünyada da benzer bir ilgi var. Türkiye’nin her tarafından insanların geldiğini gördük.”

“Neden tepkiler oldu?” diye soran Güneştekin, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Benim açılıştan önceki paylaşımlarıma bakarsanız, içerikle ilgili fazla bilgi vermedik. Burada hangi eserlerin sergileneceğini pek paylaşmadık. İnsanlara sürpriz olsun diye. Hafıza Odası yeni değil, sadece Diyarbakır için birkaç bir şey ekledim. Kayıp Alfabe gibi, 5 No’lu Koridor gibi, Analar Duvarı gibi. Öncesinde Yoktunuz zaten Viyana’ya kadar birçok yerde sergilenmişti.”

“HASSASİYETLERİ BİLSEYDİK BELKİ DAHA FARKLI OLABİLİRDİ”

Güneştekin, serginin açılışı sonrası yapılan etkinliklere yönelik tepkilere ise şu şekilde yanıt verdi:

“İstanbul’dan farklı kesimlerden; iş, sanat, cemiyet, siyaset gibi birçok alandan ilgi gösteren dostlarımız oldu. Aynı şekilde bu bölgeden de birçok davetli vardı. 200’e yakın batıdan gelen davetli varsa 400-500 tane de bu bölgeden davetli vardı. Ben ev sahibi değilim, ev sahibi Diyarbakır Ticaret Odası, sponsor olan firmalar, buradaki STK’lardır. Hiç kimse organizasyonda olabilecek bir aksaklığa izin vermez. Gelen misafirlere nereden ne sergilenir, orda nasıl bir hassasiyet gösterilir, açıkçası hiçbirimiz söylemedik. Hiçbirimiz söyleme gereği de duymadık. Buradaki hassasiyetleri bilseydik belki daha farklı olabilirdi. Çünkü tabutlardan oluşan ‘Çürüme’ enstalasyonu yeni bir şey değildi. 2017’de yaptığım bir işti. O bir video enstalasyon. Ama parçalarını daha önce Pilevneli Galeri’de sergilemiştim. Buraya gelen cemiyet insanlarının elli katı insan zaten tabutların arasında fotoğraf çektirmişti daha önce. Google’larsanız birçok ünlünün fotoğraf çektirdiğine şahitlik edersiniz. Ama burada fırtına koparılması enteresan. Belki o gün de doğru değildi. Benimle fotoğraf çektirmek isteyenlere ya çok sessiz olmalarını rica ediyordum, dikkat etmelerini istiyordum. ‘Yoktunuz’ eseri önünde de ısrarla yaptığım halde. Ama insanların sizinle aynı şeyi hissetmesini bekleyemezsiniz. Hadi diyelim cemiyetten gelen insanlar bu şekilde fotoğraf çektirdi. Ama Diyarbakır’daki yerel halk da aynı şekilde çektirdi. Picasso’nun İspanya İç Savaşını anlatan ‘Guernica’ eseri önünde de milyonlarca fotoğraf çekiliyor. Almanya’daki Yahudi Soykırımı’nı anlatan eserlerin, anıtların önünde de yine insanlar fotoğraf çekiyor. Yani Avrupalılar da çekiyor. Bu bir tercihtir. Ben insanların orada fotoğraf çekip çekmemelerine müdahale edemem. Ama bu hassasiyeti önceden bilseydim belki hepsini uyarırdım.”

“ÇÜRÜME SADECE DİYARBAKIR’I DEĞİL TÜM TÜRKİYE’Yİ ANLATIYOR”

Güneştekin, eserde yansıtılan “çürüme”nin sadece Diyarbakır’ı değil tüm Türkiye’yi anlattığını belirterek şunları dile getirdi:

“Bunu defalarca anlattım. Bu Türkiye’nin yüz yıllık hafızasını anlatan bir sergi aslında. Türkiye’nin yüz yıllık hafızasının 40 yılık bir bölümü bu coğrafyadır. En büyük acılar bu coğrafyadadır. Ülkenin neredeyse en büyük günah kutusudur bu coğrafya. Benim ekstra büyük bir hassasiyetim var çünkü benim coğrafyam burası. Ama ben o ayrımı yapan biri de değilim. Orada 81 vilayeti temsilen o enstalasyonu yaparken kendimce bir ayrıcalık yaptım. 34 tane Roboskiliyi o enstalasyonun tepesine koydum. Benim için önemliydi. Hem yaşarken tanıklık ettiğim bir trajediydi, hem de o insanlar 45 dakika boyunca Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gelişmiş uçaklarıyla bombalandılar, paramparça oldular. benim hafızamda derin bir izi var. Bu açıdan benim çok önemsediğim bir iştir o. İnsanlar görmediler, ne yapmaya çalıştığımı anlamadılar orada. Sonuçta bir sanat eseriyle kayıt altına aldığım Türkiye’nin yüz yıllık hafızasının merkezinde olan bir olay. Ama her şeyden önce onlar tabut değil, onlar sanat eseri. Öyle değerlendirmek lazım. Ölümden ziyade her sanat eseri saygıyı hak eder. İnsanlar sevmek zorunda değil, bir sanat eserini eleştirebilir, beğenmeyebilir. Sanattır değildir bunu değerlendirme hakkı da vardır ama bilimsel olarak temellendirerek neden iyidir neden kötüdür yapmadığı sürece hiçbir karşılığı yoktur. Başka bir eleştiri renkleri. Birincisi renkler benim pratiğim. 50 yıldır aynı renkleri kullanıyorum. ‘Tabutlar siyah olur.’ Buna sen mi karar verirsin? Nasıl bir hadsizliktir bu? Ben sanat yapıyorum, buna ben karar veririm. Hangimiz ölüsünü toprağa gömünce kaderine terk ediyor. Hangimiz onun toprağına çiçek, bitki ekmiyoruz, cennet bahçesine çevirmiyoruz? Hangimiz o tabutun üstüne kırmızı, sarı, yeşil renklerle kumaşlar örtüler tülbentler asmıyoruz?”

ATATÜRK PAYLAŞIMLARI ELEŞTİRİLERİ

K24 muhabirinin, Atatürk’le ilgili paylaşımlarına gelen tepkileri sorması üzerine ise Güneştekin şu yanıtı verdi:

“Atatürk’ün ölüm yıldönümünde, on yıl içinde belki bir ya da iki tane benim kurmuş olduğum vakfın hesabı o günü anma postu paylaştı. Sırf Türkiye’deki inanan insanlara olan saygıdan dolayı. Çok doğal bir şeydir. Yani ben bugüne kadar insani olarak birçok önemli anmayı işledim. Şimdi o zaman bunu sorgulamadan önce Öcalan’ın da Kemalist güzellemelerini unutmamak gerekir. Bunu onu Kemalist mi yapar? Ya da birinin bu tarz bir sosyal medya paylaşımı onu Atatürkçü mü yapar? Ama insani değerler vardır, toplumun önemli değerleri vardır. Saygı ölçüsünde bu yapılır. Siyasi partiler neden Anıtkabir’e giderler? Özel günlerde oraya gidip çelenk koyarlar, saygı duruşunda bulunurlar. Birincisi belli bir konumda olan bir sanatçıyım. Toplumun her türlü hassasiyeti benim için kıymetlidir. Toplumun her kesimine saygı benim için kıymetlidir. Bu çok daha pişman olacağım bir konu değil. Ama ideolojik olarak da yakın olduğum bir durum değil. Eğer bütün sanat hayatımın ya da duruşumun bir falsosuysa onları siz değerlendireceksiniz. Bugün bunu servis etmek art niyetten başka bir şey değildir. Zaten duruyor orda. Bunun sonuçlarını düşünerek paylaşırım. Beş sene sonra on sene sonra bir daha paylaşmayacağımın şeyi de olmaz. Bu, bu topluma duyduğum saygıdandır. Bu ülkenin çok iyi insanları var. Bir sürü insan da geliyor. Zonguldak’tan, İzmir’den insanlar atlayıp geliyor bu sergiye ve bu ülkenin yüzleşmesiyle karşılaşıyor. Bu ülkenin hafızasıyla karşılaşıyor. Şimdi benim o insanlara saygım olmayacak mı? Gayet insani bir şey olduğunu düşünüyorum.”