Erdoğan'dan ekonomi açıklaması: Önümüzdeki aydan itibaren olumlu etkilerini göreceğiz

Kabine toplantısının ardından konuşan Erdoğan, ekonomideki gelişmelere ilişkin açıklama yaptı.

HABER MERKEZİ

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Merkez Bankası'nın faiz indirimi kararının ardından Türk Lirası'nın tarihi değer kaybı yaşamasına ilişkin konuşurken, "Ülkemizi denklemin dışına itmek isteyenlerin kur, faiz ve fiyat artışları üzerinden oynadıkları oyunları görüyoruz. Ülkemizin bunca tuzaktan, badireden nasıl çıkardıysak Allah'ın yardımı ve milletimizin desteğiyle bu ekonomik kurtuluş savaşından da zaferle çıkartacağız" dedi.

Kabine toplantısının ardından konuşan Erdoğan, ekonomideki gelişmelere ilişkin açıklama yaptı.

Erdoğan, geçmişte yüksek faiz, düşük kur yöntemizin denendiğini ancak sonuç alınamadığını öne sürerken, "Üretim, yatırım, istihdam, büyüme odaklı ekonomi politikasında ülkemiz ve milletimiz için en doğrusunu yapmakta kararlıyız. Kurun piyasadaki hareketlerini bunun için takipte özellikle kararlıyız. Yatırımı, üretimi, ihracatı bu yüzden teşvik ediyoruz. Felaket tellallarının gürültülerini bunun için dikkate almıyoruz. Mandacı iktisatçıların reçetelerine bunun için itibar etmiyoruz. Fahiş fiyat artışları yapan fırsatçılara da göz açtırmayacağız, hepsinin tepesine tepesine bineceğiz" dedi.

Erdoğan, "Fiyatlardaki düzenli artışı ifade eden enflasyonun olduğu yerde yatırım olmayacağı, üretim azalacağı, istihdam düşeceği için dengeler bozulur. Sadece kurdaki yükselişe bağlı olarak ortaya çıkan fiyat artışıyla yatırımı, üretimi, istihdamı doğrudan etkilemez" derken, Türkiye'nin enflasyon problemini cari açık vermeyerek çözeceğini söyledi.

Küresel ekonominin ciddi bir bocalama içinde olduğunu öne süren Erdoğan, "Karşımızdaki bu tablo bizi bir tercihe zorlamıştır. Ya ülkemizden eskiden beri hakim olan anlayışı sürdürecektik, ya da kendi önceliklerimize göre yolumuza devam ederek tarihi bir mücadeleyi göze alacaktık. Biz mücadeleyi tercih ettik" ifadesini kullandı.

Erdoğan, uygulanan ekonomi politikasına karşı çıkan iktisatçılara 'mandacı' derken, "Bu politikayla biz ne yaptığımızı, niçin yaptığımızı, hangi risklerle karşı karşıya bulunduğumuzu, sonunda ne elde edeceğimizi gayet iyi biliyoruz" dedi.

"ÖNÜMÜZDEKİ AYDAN İTİBAREN OLUMLU ETKİLERİNİ GÖRECEĞİZ"

'Üretim, yatırım, istihdam ve büyüme odaklı' istihdam politikasının sürdürüleceğini belirten Erdoğan, "Faiz sebeptir, enflasyon neticedir. Bu tespitimiz ülkemizin bugüne kadar yaşadıklarından çıkardığımız derslere dayanmaktadır. Faizin sebebini belirleyecek olan ülkenin ihtiyaçlarıdır. Ülkemizi mandacı iktisatçıların arzuladığı şekilde küçültecek, insanlarımızı açlığa yoksulluğa mahkum edecek politikaları reddediyoruz" açıklamasını yaptı. Erdoğan, "İnşallah önümüzdeki aylardan itibaren bu politikanın insanlarımızın günlük hayattaki etkilerini görmeye devam edeceğiz" dedi.

Cumhurbaşkanı, asgari ücret zammına ilişkin de "Çalışanlarımızı fiyat artışlarına karşı koruma politikamızı asgari ücrette de sürdüreceğiz" ifadesini kullandı.

Kabine toplantısının ardından açıklama yapan Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

"İzmirli depremzede vatandaşlarımızı 2+1 konutları 160 bin lira ile 180 bin lira, 3+1 lira konutları 220 bin lira ile 260 bin lira arasında maliyetinin çok altında fiyatlarla ev sahibi yapıyoruz. İzmir'de de bir sözümüzü daha yerine getirmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Yeni, güvenli, konforlu yuvalarının İzmirli vatandaşlarımıza hayırlı olmasını diliyorum.

Türkiye geçtiğimiz 19 yılda demokraside ve kalkınmada çok büyük bir değişim yaşamıştır. Bu değişimin etkilerini insanlarımızın günlük haklarından, ülkemizin uluslararası konumuna kadar her yerde görmek mümkündür. Atılan her adımın gerisinde verilen büyük mücadele ve yapılan fedakârlıklar vardır. Çok partili siyasi hayatına geçtikten sonra tek parti faşizminden beklenen, vesayeti güçlendirmek isteyenler hep olmuştur.

Dünyada bir süredir yaşanan ve salgın süreciyle hızlanan gelişmeler ekonomik işleyişin klasik iktisat teorileriyle açıklanamayacak yeni bir seviyeye evrilttiğini işaret etmektedir.

Küresel ekonomi yeni sınamalar karşısında ciddi bir bocalama içindedir. Salgın sürecinde izlenen politikalarla birlikte Fed'in 2008 öncesi 750 milyar dolar olan bilanço büyüklüğü bugün 8,5 trilyona ulaştı. Küresel ekonomideki handikaplar aşılabilmiş değildir. Araştırmalar, Amerika'daki şirketlerin yüzde 17'sinin aldıkları kredinin bırakın ana parasını, faizini bile ödeyemeyecek durumda olduklarını gösteriyor. Aynı şekilde, dünya borsalarındaki şişkinlik, basılan fazla paranın kendisine gidecek yer bulamamasından kaynaklanıyor. Gelişmiş ülke ekonomiler ciddi enflasyon rakamları ile karşı karşıya kalmıştır. Alınan tedbirlerle üretici enflasyonu rakamlarının tüketici enflasyonu rakamlarına kısmen yansımış olması küresel ekonominin önündeki hayati sorunları ortadan kaldırmıyor.

Üretici fiyatları enflasyonu Amerika'da yüzde 9'u Almanya'da yüzde 18,4'ü, Çin'de yüzde 13,5'i gördü. Alınan tedbirlerle bu üretici enflasyonu rakamlarının tüketici enflasyonuna kısmen daha düşük yansımız olması küresel ekonominin önündeki hayati sorunları ortadan kaldırmıyor. Faiz artırımına gitmeleri veya parasal daralmaya yönelmeleri zor gözüküyor. AB tarafında da parasal genişlemeye devam etme ve faiz artırımından uzak durma yaklaşımı hakimdir. Çin'in de ciddi bir finansal genişleme politikasıyla parasının değerini düşürmeyeceği anlaşılıyor.

Karşımızdaki bu tablo bizi bir tercihe zorlamıştır. Ya ülkemizden eskiden beri hakim olan anlayışı sürdürecektik, ya da kendi önceliklerimize göre yolumuza devam ederek tarihi bir mücadeleyi göze alacaktık. Biz mücadeleyi tercih ettik. Geçmişten beri her alanda olduğu gibi finansal kriz yönetimlerinde de çok büyük birikim ve tecrübe sahibi bir ülke olarak dünyanın içinden geçtiği dönemde fırsatları değerlendirmekte kararlıyız. Ülkemizi denklemin dışına itmek isteyenlerin kur, faiz ve fiyat artışları üzerinden oynadıkları oyunları görüyoruz. Biz aynı oyunu vesayetle mücadelemizde gördük. Biz aynı oyunu terör örgütleriyle mücadelemizde gördük. Biz aynı oyunu darbe girişimlerinde gördük. Biz aynı oyunu uluslararası nice hadisede, nice platformda gördük. Ülkemizin bunca tuzaktan, badireden nasıl çıkardıysak Allah'ın yardımı ve milletimizin desteğiyle bu ekonomik kurtuluş savaşından da zaferle çıkartacağız. İstihdamı arttırmanın yolunu yatırım, üretim, ihracat, büyümeden geçtiği konusunda hiç kimsenin şüphesi olmasın. Türkiye'nin her kalkınma hamlesinin önünün darbe, vesayet, krizle kesilerek IMF, Dünya Bankası, mandacı iktisatçılarımız tarafından yönlendirmeye çalışıldığı gerçek işte budur.”