Akşener: HDP'nin talepleri masaya getirilemez

Meral Akşener, CHP’yle HDP’nin görüşmesine karışamayacaklarını belirterek, “HDP'nin talepleri masaya getirilemez” dedi.

HABER MERKEZİ

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Millet İttifakı'nda yaşanan cumhurbaşkanı adayı krizinin çözülmesinin ardından Habertürk TV’deki "Teke Tek" programına konuk oldu.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun aday olmasına karar verilen toplantının ardından yapılan açıklamada, yüzünün asık olması sorulan Akşener, şunları söyledi:

"O fotoğrafları inceledim. Yüzüme tuhaf bir ışık gelmiş. Yüzümün yarısı yok. Daha paltomu çıkarmışım, orada ışıkta sorun yok. İmza koymuşum öyle bir şey olur mu? Bu dünyada eşim dahil, oğlum hariç, hiç kimse zorla bir şey yaptıramaz. Önceki gece hiç uyumadım, görüşmelerimiz oldu. Başkanlar (Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu) gece 2 gibi bizim evde oldular. Sıfır uykuyla geldim. Biraz ağırlaşıyor hareketleriniz uykusuzluktan., başka da bir şey yoktu. İstemediğimiz bir şeyin altına imza atmamız söz konusu değil." 

“HERKES BANA MASADAN KALKTI DİYOR AMA MASA KALKTI”

Kendisine yönelik eleştirilere de değinen Akşener, "Bir de deprem oldu, kahkaha atmaya çekiniyoruz. Bu deprem 1999 depremindeki eski anılarımı çıkardı. Ne kadar kötü bir şeymiş. Acıyı ittiriyorsunuz, sonra anında ortaya çıkıyor. Bir gece önce sıfır uyku. İyi ayakta kalabildim orada. Yorgunluk herhalde immün sistemini düşürüyor insanı. Hiçbir şey gizli saklı değil. Perşembe günkü müzakere masasında, müzakereye kapalı ortam oluştu. Yani siz bir fikir ortaya koyuyorsunuz diğer 5 kişi tek bir konuda karar almış, onun üzerinden geri gitmiyor. Siz de bunun tartışılmasını arzu ediyorsunuz. Dolayısıyla orada ne oluyor? Herkes bana masadan kalktı diyor ama masa kalktı" dedi.

“HİÇBİR ZAMAN SOLCU BİR AİLE OLMADIK”

6 partinin bugüne kadar yaptığı toplantılarda pek çok konunun müzakere edildiğini dile getiren Akşener, "Elbette sertleşmeler, zıtlaşmalar olur. Her şey güllük gülistanlık olmaz. Ben tarihçiyim, Lozan'daki müzakereye baktığınızda herkes ortak nokta bulmak üzere. Biz orada 6 kişi, her birimizin birey olarak hayata bakışı, hayata baktığımız yerde problemlere çözüm anlayışı, çözüm anlayışımız, duruşumuz birbirinden farklı" diye konuştu.

"O masanın en büyük kıymeti Türkiye'nin büyük bir siyasi ve sosyal alanını temsil etmesi. Orada oturuyorsunuz, öncelikle farklılıklarına saygı duymayı öğreniyorsunuz" diyen Akşener, "Babamın ailesi, rahmetli Atatürk, rahmetli İnönü'nün dostu arkadaşı. Hiç solcu bir aile olmadık. Ama Atatürkçü, CHP'nin kurucu, Cumhuriyet kurucu iradesinin belki kenarında payı olan bir ailenin çocuğuyum. Ama annemin öz dayısı Menderes'in İstanbul İl Başkanı. Bir tarafım da orası. Bu ülkede ucube sistemden kurtulmanın yollarını aramak üzere oturup birbiri anlamaya çalışması çok kıymetli. Farklılıklarımıza saygı duymayı öğrendik. Sonuç itibariyle elbette birçok konuda ortaklaşabilmek için pek çok münakaşa, müzakere ve ondan sonra bir noktaya geliş oluyor" ifadelerini kullandı.

Daha önceki konusunda aday ismi konuşulmadığını aktaran Meral Akşener, şunları söyledi:

"Perşembe günkü toplantıda başkanlık konuşmasını birazcık öne alma konusunda katkım oldu. En azından yöntemini konuşalım diye. Gerçekten daha önce konuşmadık. Aniden aday konuşulduğu takdirde önce farklılıklar ortaya çıkar. Parlamenter sisteme geçişle ilgili olarak yol haritasını, parlamenter sistemden ne anladığımızı yazdık. Ona bağlı olarak kanun ve anayasa değişikliklerinin ne olduğunu yazdık. Daha da enteresan, şimdi bizim adayımızın elinde her şeyi var. Mutabakat metni kamuoyuyla paylaşıldı. Anayasa değişikliği, güçlendirilmiş parlamenter sistem önerileri. Örneğin Taha Akyol benim ağabeyimin arkadaşıdır, değer verdiğimiz büyüğümüz. İlk çıktıyı ona da gönderdim. Dolayısıyla onun da katkısı da var. Muhtemelen diğer partilerin de var. Saadet'in, DEVA'nın, Geleceğin, Demokrat Parti'nin, isim asla konuşmadık. Biz hep bir şey dedik, soru soranlara 'Seçim tarihini açıkla adayımızı açıklayacağız'. Ve öyle oldu. Dün Sayın Erdoğan 10 Mart'ta seçim tarihini açıklayacağını 14 Mayıs'ı ilan edeceğini ilan etti, biz de adayımızı açıkladık."

“ERŞAN ŞEN'İN FİKİRLERİNDEN FAYDALANMAK İSTERİM”

Cumhurbaşkanı adayı olmayacağını daha önce açıkladığını hatırlatan Akşener, "Ben aday olmadığımı ilan etmiştim. Hiç pişman olmadım. Bugün sizin karşınızda ferah ferah oturuyorsam, her ne kadar perşembeden pazara sürekli taş yağmuruna tutulduysam da önemi yok. Kendine bir şey yontuyor duygusunun olmamasını sağlamaya çalıştım. Seçiliriz, seçilemeyiz herkesin cumhurbaşkanı olmaya hakkı var" dedi.

Fatih Altaylı'nın "Ersan Şen'in de hakkı var" sözlerine üzerine Akşener, "Ersan Bey'i çok severim, huzurunuzda aracılığınızda teşekkür ederim. Kendisini evimde ağırlamak isterim. Bize en fazla taş atıldığı zaman kendimi şeytan taşlamasında hissettim. O gün Ersan hocanın, bizimle ilgili o sözleri söyleyebilmesi çok kolay değildi. Ben kendisinin fikirlerini almak istedim, konuşacaktım kendisiyle. Evimde yemekte ağırlayıp fikirlerinden faydalanacağım" karşılığını verdi.

“MASADAN KALKTIKTAN SONRA OKUDUĞUM METNİ BEN YAZDIM”

Fatih Altaylı'nın aday konusunda yaşanan anlaşmazlığın ardından yaptığı konuşmanın neden sert bir tonda olduğunu sorması üzerine Meral Akşener, "Evet sertti, sert olmalıydı. Ben ne düşünüyorsam onu söyledim. O metni kendim yazdım. Ben tarihçiyim neticede, sosyal bilinciyim. 28 yıldır aktif politika yapıyorum. Bir siyasi partinin mutfağını yönettim. Sert olarak algılanabilir ama aslında net olmasına dikkat ettim. Aşırı netlikler genel olarak sinir bozar. Bu 'hayır biz beşimiz böyle düşünüyoruz, senin önerilerin herhangi bir takdire uygun değil' gibi tutum alınırsa, o zaman net olursunuz. Çünkü siz, kendimden bahsediyorum, kişisel olarak hiçbir şeyin talibi değilim" dedi.

“LİDERLERLE ELBETTE BİR SORUNUMUZ YOK”

“Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda 1,5 evvel vazgeçmemiş olsaydım, 5 erkeğin arasında tek kadınım, belki bana gelirdi top” diyen Akşener, “Bugünkü sistemi oluşturabilmek için gayretim oldu. Şu anda Sayın Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı adayı. Elbette liderlerle bir sorunumuz yok, başından beri destekleyeceğiz çıkan adayı. Popülaritesi yüksek milletin hadi hadi dediği 2 büyükşehir belediye başkanını da onun koşu partneri haline getirdi o masa. Bunu değerli biliyorum. Millet İttifakı'nın adayı Sayın Kılıçdaroğlu onlarla birlikte koşacak. Koşu partneri üçü birden. En önde Sayın Kılıçdaroğlu'nu elbette seçtirmek üzere” ifadelerini kullandı.

“DİĞER LİDERLERE SORUN İDDİALAR DOĞRU DERLERSE POLİTİKAYI BIRAKIRIM”

Akşener, “Dengemi kaybetmiş değildim, nettim ben. O masada uzunca dönem geçtikten sonra aday işine doğru yavaş yavaş gittik ama, alan sıkıştığı andan itibaren şunlar konuşmaya başlandı; Meral Akşener birinci başkan yardımcısı olmak istiyor, kazanacak aday onun için diyor. Bu külliyen yalan. Başta Sayın Kılıçdaroğlu olmak üzere, diğer 4 arkadaş dahil olmak üzere bir kişiyle buna dair tek bir harf konuşmuşsam, bu arkadaşlar derlerse ki Meral Hanım bununla bizimle konuştu derlerse, şu programdan hemen çıkışta, politikayı bırakmaya hazırım” dedi.

"BEN KAZANACAK FORMÜLÜ DÜŞÜNDÜM"

İyi Parti lideri, şunları kaydetti:

"Siz kazandığınız zaman x, y, z oy almanın elbette Meclis için önemi vardır. Ama önemli olan Cumhurbaşkanlığını kazanmaktır. Bu ülkede bir şekilde siyasi olarak sağ kalmış kadın politikacıyım. Ailesinin de her bir ferdinin ciddi 'know how'ı olan, bir dizi eğitimden geçmiş insanım. Burada herhangi bir menfaat söz konusu değildi. Müzakere tıkanınca sizi aradım, 'Pazartesi gelemeyeceğim' demiştim. Sizin de sorumlu olduğunuz insanlar var. Burada size söylerken kişisel menfaatim var mı? Ben bu milletin, bu ucube sistemden, burada özne de sayın Erdoğan değil, bizim bu ucube sistemden kurtulmamız lazım, bunun için kazanacak formülü düşündüm. Tartışılması gereken, müzakere edilmesi gereken durumdu. Başardık çok şükür. Hepimiz bir adım attık."

“GÖRÜŞMEYİ KENDİLERİ TALEP ETTİ, KENDİLERİ İPTAL ETTİ”

“Saat 02.15'te her iki belediye başkanı geldi. Ekrem Bey beni aradı, 22.30 gibi. 'Yola çıktım, Mansur Bey'i de alacağım, gelebilir miyim' dedi. 'Hayhay' dedim bir tek şey sordum; 'Kemal Bey'in bilgisi var mı' dedim. Ben insanlara dikkat ederim. Sitenin girişine tembih etmiştim. Sonra haber çıktı. Beni değil iki belediye başkanını rencide eden haber. Kendileri talep etti, kendileri iptal etti. Gece soru sordum siz bunu Kemal Bey'de izinli mi yapıyorsunuz, evet dediler” ifadelerini kullanan Akşener, şöyle konuştu:

“Sonra dedim ki, ne olur ne olmaz size bir arkadaşımı göndereyim, onların arabasıyla gelin, en azından görünmeyin ne olur ne olmaz. Geldiler, bazı seçenekler ileri sürdüler. İzin almadığım için söyleyemem. Kazanmaya odaklandığım için, bu iki arkadaşımızın popülaritesi benden fazla, doğrusunu konuşalım. Dolayısıyla bu arkadaşlarımızın mutlaka o süreçte aktif olmaları gerekiyor. Belediye başkanı görevi üzerinden yardım başka bir şey, ama bu işin içinde bu kampanyada ve sonrasında, kazanma halinden sonra taşın altına ellerini, gövdelerini koyacaklarının da ispatı lazımdı. Orada uzlaştık. Bu, konuşurken ortaya çıkan bir şeydi. Ancak bu kadar anlatabilirim.”

“GENEL BAŞKANLAR MİLLETVEKİLİ ADAYI OLMAYACAK”

İşleyiş konusunda da konuşan Akşener, “Biz uzlaşı metninde genel başkanların cumhurbaşkanı yardımcısı olacağını söyledik. Milletvekili adayı olmayacağız. Ben kendi adıma söyleyeyim milletvekili adayı olursam bu işe inanmıyorum demektir. Mümkün olan en yüksek vekili çıkarmak için çalışacağız. Bakanlıklar konuşulmadı. Sadece her partiye birer bakanlık verileceğini söyledik. Şu an her partinin bir bakanlığı var. Liderlerin başkan yardımcılığı Fuat Oktay gibi değil. Bir danışma kurulu aynı zamanda. Önceliğimiz cumhurbaşkanlığını kazanmak. Bu son seçim, parlamenter sistemi konuştuğumuz son seçim. Bu seçimi kazanamazsak bir daha parlamenter sistemi konuşarak bir seçime girmeyeceğiz” dedi.

“TÜRKİYE'DE ETNİK AİDİYETLER ÜZERİNDEN AYRIŞTIRAN BİR DİL OLUŞTU”

Akşener, ("İYİ Parti seçmenin HDP'yle görüşmeden hoşlanmayacağını hissettiriyor. HDP meselesine nasıl bakıyorsunuz?" sorusu üzerine) "Siyasi partilerin birbirleriyle olan ilişkilerine her bir siyasi parti saygı duymak zorundadır. Biz bugüne kadar buna saygı duyduk. Kırmızı çizgilerimiz bir vatandaşla aynı, nedir bu: Her bir insanın hakkı hukuku vardır, buna saygı. Hukuka, hukukun üstünlüğüne saygı. Vatanın birliğine bütünlüğüne saygı. Anayasa'nın ilk dört maddesine saygı. Ve bütün bunların neticesinde Türkiye'deki birlik beraberliğe saygı. Atatürk'le derdi olmayacak” dedi ve şunları ekledi:

“Türkiye'de neden bu zıtlık var. HDP'nin de HDP yöneticilerinin de diğer siyasi partilerin de düşünmesi gereken o. Bakın 2014'te MHP'nin adayı Selahattin Demirtaş'ın kampanyasına yardım yapmışsa, sembolik de olsa, buna Sayın Bahçeli başta olmak üzere herkes saygı duymuşsa, Ekmeleddin İhsanoğlu MHP'den birinci sırada milletvekili adayı yapılmışsa iki defa burada bir şey var demektir. Bugün niye böyle? Türkiye'de siyasi partiler üzerinden ayrıştırma yerine etnik aidiyetler üzerinden ayrıştıran bir dil oluştu. Bu dilin sahibi Türk milliyetçileri değil. 31 Mart 2019... Bizim Güneydoğu'da belediye başkan adaylarımız ve belediye meclis üyelerimiz oldu. Birden Yeni Şafak gazetesinde bütün kimlik bilgileriyle, 29 adayımızın ismi PKK'lı diye yayınlandı. Bir baktık ikisi hariç geri kalanların ortak özelliği Kürt olmaları. Sonra bizim Kürt olup seçilen belediye başkan adaylarımızın 3'ünü de AK Parti bizden transfer etti. Hatta PKK'lı diye iddia edilen bir tanesi de Süleyman Soylu'nun genel başkan olduğu dönemde Demokrat Parti'nin belediye başkanı.”

'AYRIŞTICI DİLİ BAŞLATAN ERDOĞAN'

"Bir Abdullah Uçar vardı. İçim yanıyor” diyen Akşener, “Biz Kemal Bey'le ortak mitingler yaptık. Bursa'dan aday göstermişiz. Abdullah'ı çağırdım, mitinge çıkaracağım. Kemal Bey de yanımda, başka arkadaşlar da var. 'Abdullah ne diyeceksin oğlum' dedim. 'Diyeceğim ki, Kürdüm ama PKK'lı değilim' dedi gözleri dolu. Bu çok acı bir şey. Dün ile bugün arasındaki fark bu. Abdullah diyor ki, 'Kürdüm ama PKK'lı değilim'. Bu dilin düzeltilmesi lazım. Bu dili başlatan Sayın Erdoğan. Erdoğan'ın açtığı bu alana bir şekilde odun atan başka bir alan var. Eğer bu ucube sistemden kurtulacaksak, herkes bu gerçekliğin farkında olmalı” şeklinde konuştu.

“DİYALOG BAŞKA BİR ŞEY, İTTİFAK BAŞKA BİR ŞEY”

HDP’yle görüşme konusuna değinen Akşener, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Dün kavga edilmeyen konuda, bugün görüşme bile problem yaratıyorsa herkesin dikkat etmesi lazım. O masada defalarca iddia edildiği gibi o masada HDP yok. Mithat hocanın (HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar) söylediğine göre kendileri de ikrar ediyor. Ama zaman zaman HDP yöneticilerinden farklı farklı söylemler oldu. Ben o söylemlerin her birinin bu ucube sistemin devamının ateşine odun olduğuna inandım. Böyle bir sağduyunun devam etmesi ve derinleşmesi gerekiyor. Bakanlık vs. gibi alışveriş olması mümkün değil. Diyalog başka bir şeydir. CHP diyebilir, anlayışla karşılardım. 'Sizin oy oranınızla HDP'nin oyu farklı hadi size güle güle' deselerdi o masadan kalkardık. Alengirli işe karşıyım, dürüstlük ve açıklıktan yanayım. CHP, HDP ile görüşebilir bu net. Ama masaya asla getiremez.”