Kalp krizi geçiriyorsunuz bayım

Kurd24

Gece, göğsümde dans eden tuhaf ağrılara pek aldırış etmeden sabaha kadar uyudum desem, inanmayın bana. Çünkü bu doğru değil. Her saat başı telaşla uyandım uykudan, bedenimde garip bir şeyler oluyordu ama ne oluyordu, bana neler oluyordu, buna ilişkin hiç fikrim yoktu. Uyku gözkapaklarımı ağırlaştırıp, kendi dünyasına çekerken, aniden sanki nefessiz kalmışım gibi, sıçrayıp uyandım bütün gece. Her on dakikada bir uyandım desem inanın bana. Sabah saat sekizden onikiye kadar biraz normalleşip öyle kesintisiz sayılacak bir uyku çektim. Daha iyi gibiydim. Duş, kahvaltı derken saat 15.00 olmuştu. Sokağa çıkma yasağının bitiği zaman diliminde Marmaray’la Üsküdar’a geçtim. Hamid Omerî’yle adını “nöbet yeri” koyduğumuz yerde buluştuk. Oradan Hamid’in yeni keşfi, iyi çay demleyen yeni çayhaneye yöneldik. Uygun bir yer bulup oturduk. Hamid’in hakkı vardı, hakikaten çaylar tavşan kanıydı. İkinci çayla birlikte göğsümde geceyi andıran bir huzursuzluk hissettim. Ama geceden farklı olarak, göğsümdeki huzursuzluk giderek arttı ve canımı acıtmaya başladı.

Hamid’e biraz yürüyelim dedim. Böyle durumlarda hep yürümek gelir içimden. Sanki yürürsem o huzursuzluk da akar gider gibi hissederim. Sahile doğru yürümeye başladık. Hamid bir şeyler anlatıyor ben de dinliyordum. Anlatısını kesti ve “Galiba sen iyi değilsin” dedi. “Evet” dedim. “Galiba tansiyonum ya düşüyor ya da yükseliyor” dedim. “Tansiyonunu ölçecek bir eczane bulalım” dedi ve geriye dönüp Üsküdar meydanına doğru yürümeye başladık. Meydanı içeriye doğru kat ettikten sonra ikinci sağ sokakta bir eczane bulduk. Tansiyon ölçmeye geldik dedik. Gösterdikleri yere oturdum. Biri tansiyon ölçen aletle geldi ve tansiyonumu ölçtü. Değerler normal 12/8. Tansiyonum ölçülürken ilk kez baygınlık hissi geçirdim. Sanki saniyelerle ölçülen bir baygınlık yaşadım gibi ama emin değilim.

Eczaneden çıkışta Hamid “Hastaneye gidelim” dedi. Yok demedim. Yolun karşı tarafındaki hastaneye doğru yürümeye başladık. Yürürken güçsüzleştiğimi hatırlıyorum. Kalçalarım, ayak bileklerim sanki beni taşımakta güçlük çekiyormuş duygusuna kapıldım. Aslında öyleydi de. Çünkü yürümekte güçlük çekiyordum. Hastanenin resepsiyonunda, kardiyologa görünmek istediğimizi söyledik. Kardiyolog yokmuş, çünkü “bugün cumartesi” dedi kayıt kabuldeki görevli kadın.  Hamid, “Acil vakalarda ne yapıyorsunuz?” diye hayretini de hissettirircesine sordu. Görevli sanırım o anda kendine geldi ve “İstiyorsanız acildeki doktora haber verelim” dedi ancak ısrarla kayıt tutma peşindeydi ve sosyal güvence ve ödenecek rakamları söylemeye çalışıyordu. Hamid sanırım artık tepki gösteriyordu. Doktorun acilen gelmesini istiyordu. Artık sedyedeydim.

“Neyiniz var?” dedi doktor. Göğsümde huzursuz bir çöküntü hissediyorum ve sanki her an bayılacakmışım duygusu yaşıyorum” dedim.  “Vücudumun sol yanı büzüşüp içe doğru çöküyor ve bütün bedenim zıvanadan çıkıyor” dedim. Steteskop ile yaklaştı doktor ve ne yapıyorsa kısmen panikleyerek yapar gibiydi. Burnuma oksijen borusu takıldı. Tişörtüm sıyrıldı ve her tarafıma elektronlar bağlandı. Kısa sürede EKG çekildi ve doktor telaş havasına girdi. Sağ elimin üstünde bir hava deliği açıldı. Dilimin altına bir “dil altı” koyuldu. Sol kolumun dirsek üstüne kanı sulandıran bir iğne yapıldı. İkinci bir EKG çekildi, doktora artık panik havası hakim.

“Doktor bey sorun ne?” dedim. “Müdahale ediyoruz size” dedi. “Ne müdahalesi doktor bey?” dedim. “Bayım, Kalp krizi geçiriyorsunuz” dedi. “112’ye haber verdik sizi Siyami Ersek Hastanesine sevk edeceğiz.”

112’den gelecek ambulansı beklerken, iki kez ağzıma dört haptan oluşan ilaçlar tıkıldı. Aslında şaşkınım, ne kalp kriz geçiren biri gibi acılar içinde kıvranıyorum ne de bilincimi kaybediyorum. Şaşkın gözlerle olup biteni izliyorum. Doktor artık ağzımı bile açmamı istemiyor. Hamid bana moral vermek belki de durumumu daha iyi görmek için bana ikinci kez yaklaştığında ve biraz konuştu diye sanırım doktor tarafından uyarıldı.

112 geciktikçe içerideki gerilim artıyor. Doktor gözlerini benden kaçırıyor, “Ne oluyoruz lan diyorum” içimden. Belki de ilk kez ne yapacağımı bilmiyorum. Ne düşüneceğimi, Ne hissedeceğimi bilmiyorum. Şaşkınım, gördüklerim ile yaşadıklarım arasında bir orantısızlık var ama ne?

Nihayet 112 geldi, doktor, gelen ekibe bana müdahale ederken hangi ilaçları kullandığı bilgisini vermek istemedi. Bir taraftan 112 sedyesine alınıyorum diğer taraftan doktorla yetki ve müdahale tartışması devam ediyor. Sinirler gerilmiş halde ambulansa alınıyorum. Hamid benimle birlikte gelmek istiyor. Pandemi döneminde kural olarak hasta yakınlarını  ambulansa almıyorlar.

Siyami Ersek Hastanesi’nde her şey çok hızlı. Hızla içeri alınıyoruz. Hızlı bir EKG çekiliyor. Hızlı bir ultrason çekimi, arkasından kan tahlilleri ve sonuç: Kalbinizde bir şey yok.

Kalbimin krizi sahipsiz kaldı. Bence çok şey var!

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.