Enfal - Federe sistemi yok etmek için istikrarsızlaştırma

Kurd24

Bu haftaki makalemde Kürtler için tarihte kalan ve Kürtlerin içini kanatmaya devam eden Enfal ve güncel olan Kürdistan Bölgesi’ni istikrarsızlaştırarak ortadan kaldırma gibi önemli iki olay üzerinde duracağım.

KÜRTLERİ YOK ETME SİYASET STRATEJİSİNİN BİR DEVAMI: ENFAL

Enfal, Kürdistan’ın güneyinden bundan 33 yıl önce (1988) gerçekleşti. Enfal, 2003 yılında yıkılan ve ortadan kalkan Saddam Hüseyin’in diktatörlüğü ve Baas sömürgeci-faşist rejimi tarafından gerçekleşti. Enfal’den sonra da Kürdistan’daki Kürtleri yok etme eylemi devam etti. Halepçe Katliamı da Kürtleri yok etme stratejisinin bir parçasıdır Enfal’le iç içe geçen bir olaydır. İran - Irak Savaşı döneminde zuhur etti.

Enfal, 8 aşamada gerçekleşti ve Kürdistan’ın güneyinde değişik şehirlerde ve köylerde 182.000 erkek, kadın, çocuğun katledilmesiyle tarih sayfalarına geçti.

Enfal; birinci aşamada, 22 Şubat’tan 18 Mart 1988’e kadar Cafayeti bölgesinde; ikinci aşamada, 22 Mart’tan 1 Nisan 1988’a kadar Karadağ bölgesinde; üçüncü aşamada, 7 Nisan’dan 20 Nisan 1988’e kadar Germiyan bölgesinde; dördüncü aşamada, 3 Mayıs’tan 15 Mayıs’a kadar Qelasêwkê ve Zê’de; beşinci, altıncı, yedinci aşamada, 15 Mayıs’tan 26 Eylül’e kadar Şeqlawa ve Rewanduz bölgesinde; sekizinci aşamada, 26 Ağustostan 6 Eylüle kadar Badinan bölgesinde gerçekleştirildi. (Kurdistan24)

Dünyada ve Ortadoğu’da, tarih boyunca birçok millet, sömürgeci devletler ve ırkçı milletler tarafından tarih sahnesinden silindiler. Kürt milleti de yok edilmek ve ortadan kaldırılmak istenen milletlerden biri oldu. Kürtlerin yok edilmesi ve ortadan kaldırılması, Kürdistan’ın dört parçaya bölünmesi, ırkçı-milli dört devlet (Türk, İran, Suriye, Irak) tarafından işgal edilmesi ve sömürgeleştirilmesinden sonra hızlandı ve daha somut bir hal aldı. Kürtlere yönelik büyük bir yok etme stratejisi olarak ortaya çıktı.

Dört sömürgeci devlet tarafından Kürtler yok sayıldılar. Bunun içinde iki önemli devlet siyaset stratejisi izlendi. Bu devlet siyaset stratejilerinden biri; Kürtlerin, Türkleştirilmesi, Farslaştırılması, Araplaştırılması oldu. Bu siyaset stratejisi ile Kürtler hem fiziki anlamda, hem de Kürtlerin milli, toplumsal, siyasi, dil, kültür, tarih değerlerinin yok edilmesiyle yok edildiler. İkinci devlet siyaset stratejisi ise, Kürtleri toplu katliamlara tabi tutarak yok etmektir. Dört sömürgeci devlet de bu alanda yapılması gereken her şeyi yaptılar.

Dört sömürgeci devlet, Kürtleri Kürt olmaktan çıkarma ve toplu katliamlarla belli bir zaman kesitinde ortadan kaldıramayınca Kürt jenosidini sürekli hale getirdiler. Bu süreci devam ettirmek için farklı enstrümanlar, araçlar, taktik stratejiler uyguladılar. Kendilerinin yapamadığını, içerden PKK’yı projelendirerek yaptılar.

Dört sömürgeci devlet Kürt jenosidini sürdürürken, Kürtleri toplu katliamlara tabi tutarken, kendi başlarına değillerdi. Dünyaya hükmeden büyük devletler, Rus Çarlığı ve daha sonra Sovyetler Birliği, İngiliz İmparatorluğu, ABD, dört devletin Kürtleri yok etme siyasi stratejisine doğrudan ve dolaylı destek oldular.

Enfal de Kürtleri toplu yok etme devlet siyaset stratejisinin bir sonucudur. Enfal gerçekleştiği zaman, ABD, Sovyetler Birliği, Çin, Fransa, İngiltere hem devlet olarak, hem de BM Güvenlik Konseyi üyeleri olarak sadece sesiz kalmadılar; Enfal’i yapan Baas sömürgeci-faşist rejimini desteklediler. AB ve AB üyesi devletler, demokrasi adına ocakta kül bırakmazken, Enfal’e sessiz kaldılar. İslam birlikleri ve kuruluşları, Müslüman olan Kürtler katledilirken, sesiz kalmanın ötesinde de katliamcı Saddam diktatörlüğünü desteklediler. Böyle bir dünyanın genel anlamda tüm milletler için ve özel olarak da Kürt milleti için güvenlikli olmayacağı ortada. Biz millet olarak buna göre hareket etmeliyiz.

FEDERE SİSTEMİ YOK ETMEK İÇİN İSTİKRARSIZLAŞTIRMANIN YAPISAL NEDENLERİ VAR

Son günlerde Kürdistan Bölgesi’nde iki saldırı gerçekleşti. Saldırılardan biri İHA ile Hewlêr Havaalanına yapıldı. Diğer saldırı da füze ile Türk devletinin Başika Üssü’ne yapıldı. Hewlêr Havaalanına yapılan saldırı doğrudan, Türk Başika Üssü’ne saldırı dolaylı bir tarzda Kürdistan Bölgesi’ne saldırıdır. Daha önceki tarihlerde de Hewlêr Havaalanına füze ile saldırı düzenlendi. Hewlêr Havaalanına yapılan saldırılar, aynı zamanda ABD üssüne saldırılardır. Hewlêr Havaalanına saldırılara, ABD ve Batılı müttefik devletlerin aniden tepki göstermeleri, saldırıları mahkûm etmeleri, ABD’nin saldırı hakkında soruşturma başlatması, saldırı yapanların yakalanması için devreye girmesi, Kürdistan yönetimine destek sunmaları da bunun en somut delilidir.

Kürdistan Bölgesi Başkanı, Başbakanı, diğer yetkilerinin yaptığı açıklamalara göre bu saldırılar, siyasi ve toplumsal yaşamı, federe devlet düzenini istikrasızlaştırmadır. Bu tanım çerçevesinde tepkilerini ortaya koydular, tedbirler aldılar. Bu saldırılar, güncel ve geçici saldırılar olmadığı 2003 yılından bu yana Irak federal devletinde ve Kürdistan Bölgesi’nde olup bitenlere bakıldığı zaman hemen anlaşılır.

Bilindiği gibi Baas sömürgeci-faşist rejimine 2003 yılında son verildi. Rejimin son bulmasından sonra devletin ve rejimin yeniden yeni bir karakterle yapılandırılması gündeme geldi. Uzun tartışmalardan sonra federal bir devlete, demokratik, çok partili, çoğulcu bir rejime karar verildi. Bu federal devlet ve demokratik rejim 2005 yılından yapılan genel bir halk oylamasıyla karar altına alındı.

Ne yazık ki devletin bu yeniden yapılandırılması aşamasında Kerkük ve bazı diğer bölgelerin Kürdistan Bölgesi yönetiminin dışında bırakılması, sistemin istikrarsızlaşmasının en önemli zaafı olarak ortadaydı. Bu istikrarsızlık nedeni, “Kerkük ve diğer tartışmalı bölgeler” hakkından 2007’de referandumun yapılması kararıyla bir bağlamda dondurulmuş oldu. “Kerkük ve tartışmalı bölgelerle” ilgili referandum bilinçli bir şekilde merkezi federal yönetim tarafından ertelendi. Bugüne kadar bu referandum yapılmış değil.

Ayrıca federal devlet sisteminin, yordamınca, sosyolojik yapıya, milletlerin bileşimine, coğrafyaya, uluslararası federal devletler hukukuna göre yapılmaması, temel yapısal bir istikrarsızlık nedeni olarak ortaya çıktı. Arap milliyetçi-ırkçı elitlerin egemenliği altındaki merkezi federal yönetimin bunu fırsat bilerek anayasayı keyfi bir şekilde ihlal etmeleri, istikrarsızlığı ve federal sistemi dinamitleyen bir nedene yol açtı.

Kürdistan Pêşmerge güçlerinin DAEŞ’e karşı mücadele de Kerkük’ü ve bazı tartışmalı bölgeleri defacto Kürdistan yönetimine bağlaması da istikrarsızlığa ve olumsuzluklara son vermedi. Bundan dolayıdır ki, Kürdistan yönetimi, liderliği, siyasi partileri, Kürdistan’ın bağımsızlığı referandumunu gerçekleştirdiler. Kürdistanlılar %93-94 oy oranıyla referandumda bağımsızlığa evet dediler.

Bu karar, sömürgeci dört devleti, Kürdistan’ın tüm düşmanlarını karşı harekete geçirtti. Bunun sonucunda Kerkük işgal edildi. Aynı zamanda federe sisteminin tümden ortadan kaldırılması için, bu durumu fırsat bilerek sömürgeci devletler, özellikle de Irak ve İran devleti saldırıya geçti. Saldırı, BD silahlarıyla yapıldı. Ama bu saldırı kırıldı. Bulunduğumuz aşamada da Kerkük ve diğer birçok Kürdistan Bölgesi’nin Araplaştırılması çalışmaları sürüyor.

Açıkçası Kürdistan Bölgesi’nin istikrarsızlaştırılması için yapısal nedenler var. Bu yapısal nedenlerin ortadan kaldırılması gerekir. Yoksa huzursuzluk ve istikrarsızlık her zaman kapımızda olacaktır.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir