Kürdistan, Şili, Ukrayna trajedisi; dünyanın sağırlığı

Kurd24

Rusya, günlerce tatbikat adı altında Ukrayna’nın sınırına yüz binlerce asker yığarak, tam anlamıyla bir kuşatma hareketi yarattı. Bu kuşatma hareketi bütün dünyanın gözlerinin önünde gerçekleşti. ABD, İngiltere, AB, BM, NATO bu kuşatmayı izlemeye devam etti. Rusya’ya sözlü uyarılarda bulundular. ABD ve İngiltere, Rusya’nın bir savaş başlatacağını günler vererek açıklarken, Rusya tatbikattan sonra askerini Ukrayna sınırından geri çekeceğini açıklıyordu. Ama bütün veriler, Rusya’nın Ukrayna’da bir askeri hareket başlatacağı, bu askeri hareketin işgale ve savaşa dönüşeceği görülmekteydi. Ukrayna Cumhurbaşkanı ve tüm yetkilileri, bu askeri operasyonun engellenmesi için dünyaya her dakika ve her saat, her gün çağrılarda bulundular. Bir yandan da Batılıların açıklamalarının Rusya’yı tahrik etmekte olduğunu, bunu yapmamaları istendi. Ne yazık ki Batılılar bu tahriklerine devam ettiler. Rusya da adım adım stratejisini harekete geçirmek için hazırlıklarını tamamlamaya çalışıyordu.

Bu aşamada NATO’nun askeri müdahale edip etmemesi konusunda da önemli tartışmalar gündeme geldi. Ukrayna, NATO üyesi olmadığı için NATO’nun askeri olarak duruma müdahale edemeyeceği; NATO müdahalesinin yeni bir dünya savaşına yol açacağı görüşü hâkim görüştü. Rusya’nın askeri hareketini başlatması ve işgale başlamasıyla birlikte bu görüşün haklılığı çıktı. ABD, İngiltere, AB, NATO ekonomik yaptırımlarla birlikte asker ve silah yardımı yapmanın ötesine geçemedi. Bunun da uzun vadeli düşünüldüğü zaman dünyanın hayrına olacağını düşünüyorum.

Bütün gelgitlerden sonra Rusya Devlet Başkanı, Putin ulusa yaptığı sesleniş konuşmasıyla Rusya Çar İmparatorluğu-Sovyetler Birliği ruhunu dışa vurdu. Bu ruhla uygulamalar yapacağını ifade etti. Ukrayna’nın suni bir devlet olduğunu ve Lenin tarafından kurulduğunu; Ukrayna’da Batı’nın bir üssü ve peyki haline geldiğini; Batı’nın Ukrayna yoluyla Rusya’yı kuşattığını; Rusya için bir güvenlik sorunu olduğunu; Ukrayna’nın NATO üyesi olmasına izin vermeyeceğini açıklayarak, niyetini ortaya koydu. Eski Rus Çarlığı ve Sovyetler Birliği dönemine dönüşün güçlü ipuçlarını verdi.

Rusya, 24 Şubat günü askeri hareketi ve işgal eylemini başlattı. Bu hareket ve işgal eylemi 3. gününde. Dünya bu hareketi izlemeye devam ediyor. Ukrayna halkı ve yöneticileri de direnmeye devam ediyorlar.

Rusya, Ukrayna hükümetini yıkmak, kendi yandaşı bir hükümeti iş başına getirmek istiyor. Bunun için de uluslararası kuralları, insani bütün değerleri karşısına alarak Ukrayna askerlerinin darbe yapmasını istedi. Bundan daha acı ve tehlikeli olan, Ukrayna Cumhurbaşkanını, hükümet üyeleri yakalamak istiyor. Gelişmeler de onların öldürmeyi göze alacaklarını, savaşacaklarını gösteriyor.

Bu durum, bir Şili trajedisine dönüşebilir. Bilindiği gibi Salvador Allende, 1970 başkanlık seçimlerinde oyların çoğunluğunu alarak Şili’nin başkanı oldu. Allende, demokratik sosyalistti. Stalinist ve Sovyetisk değildi. Allende başkan olduktan sonra geniş çaplı reformlara girişti. Bu reformlardan en önemlileri endüstrinin (özellikle bakır endüstrilerinin) devletleştirilmesi ve toprakların yeniden dağıtılmasıdır. Allende'nin ekonomik reformları, ilk yılında çok başarılı oldu.

1971'de  Küba Devlet Başkanı Fidel Castro Şili'yi ziyaret etti. 4 hafta süren bu ziyaret, başta ABD olmak üzere birçok kapitalist çevrelerde Şili'nin Küba gibi olacağı ve Batı sisteminden kopacağı korkusunu güçlendirdi. Bundan dolayı ABD’nin desteğiyle 11 Eylül 1973'te General Pinochet önderliğindeki silahlı kuvvetler yönetime el koydu. Şili Hava Kuvvetleri Başkanlık Sarayını bombaladı, daha sonra ise kara birlikleri saraya girdi. Başkan Allende, darbe sonrası direnmeye karar verdi. ABD, Allende’yi sosyalist olduğu için; Sovyetler Birliği ise Allende Sovyetçi olmadığı için katledilmesine göz yumdular. Allende direnme sonucunda hayatını kaybetti.

Dünyanın yeni iletişim koşullarında Ukrayna Savaşı bütün dünyalıların evine girmiş durumda. Her dünyalı savaşı yakından izliyor. İnsanlığın çoğunluğunun kalbi Ukrayna halkından yana çarpıyor.  Ukrayna halkının acısı bir insanlık acısına dönüşmüş durumda. Her dünyalı ölen her Ukraynalıyı kendisinden bir parça kabul ederek gözyaşları döküyor. Ukrayna halkının daha büyük bir felaketle karşılaşmaması, kadınların, çocukların, gençlerin, yaşlıların ölmemesi için en azından dua ediyorlar.

Hiç şüphe yok ki Ukrayna’da olup bitenleri, yaşayan acıları en iyi Kürt insanı, Kürt milleti anlıyor. Çünkü Kürt insanı ve Kürt milleti tarih boyunca Ukrayna’nın yaşadığı trajediyi birkaç kere yaşayan, halen de o trajediye yaşamaya devam eden bir millettir. Kürtler 20. yüzyıl öncesinde çok büyük trajediler yaşadılar. Bu trajedilere dünya sesiz kaldı. Ama özellikle Kürtlerin 20. yüzyıldaki trajedileri daha yaralayıcı oldu.

-Şey Abdulselam Barzani, 20. yüzyılın başlarında Osmanlı İmparatorluğu’yla otonomi konusunda anlaşma yaptı. Ne yazık ki kısa zaman sonra Osmanlı anlaşmayı ihlal etti, Kürdistan’daki otonomiyi yıktı. Kürdistan lideri reformcu Şeyh Abdulselam’ı idam etti. Dünya buna sessiz kaldı.

-Osmanlı İmparatorluğu’nun mirası üzerinden kurulan Türk Kemalist devleti, Kürtleri yok sayınca ve ortadan kaldırmak isteyince, haklı olarak Kürtler direnişe geçtiler. O direnişlerin hepsi kanla ve katliamla bastırıldı. Kürdistan liderleri, Azadi Örgütü lideri Halid Bey, Şeyh Said Efendi, Seyit Rıza ve onların yüzlerce dava arkadaşı dünyanın gözleri önünde hukuk dışı yargılamalarla idam cezasına çarptırıldılar. Ne yazık ki dünyanın sesi çıkmadı.  Hem Batı ve hem de Sovyetler Birliği Kemalist yönetime destek oldular.

-İngilizler, Fransızlar Lozan Antlaşmasıyla Kürdistan’ı dört parçaya böldüler. Arap aşiretleri bile devlet yapısına kavuşturulurken Kürtlerin devlet olmaması için katliamlar yapıldı. Doğu’su ve Batı’sıyla dünya sesiz kaldı. 21. yüzyılda devlet sahibi olmayan tek millet Kürtlerdir.

 

-İkinci Dünya Savaşından sonra İran, ABD, İngiltere, Rusya tarafından işgal edildi. Bu jeopolitik ve jeostratejik koşullarda Mahabad’da Kürdistan Cumhuriyeti kuruldu. Hem de Sovyetler Birliği’nin açık desteğiyle kuruldu. Ne zaman ki bu üçlü emperyalist güç dünya paylaşma konusunda anlaşma yapınca. Kürdistan Cumhuriyeti’ni İran barbar devletinin insafına terk ettiler. İran’a karşı hiçbir savaş yapılmadığı halde, Kürdistan Cumhurbaşkanı Qazi Mihemed halkın katledilmemesi için teslim olmayı göze almasına rağmen, idam edildi. Doğu ve Batı buna onay verdiler.

-Kürtler savaşarak, 1970 yılında Kürdistan Otonomisini kurdular. Ne yazık ki, Kerkük gerekçe gösterilerek, Sovyetler Birliği’nin desteği ile Irak yönetimi saldırıya geçti. Kürdistan milli lideri Mustafa Barzani ve arkadaşlarını teslim alıp katletmek istedi. Buna karşılık ABD ve İran Kürtlere yaptıkları desteği kestiler. Barzani büyük oyunu gördü. Otonomi kurmaylarının katledilememesi, Kürt milletinin katledilmemesi için savaştan vazgeçtiler.

-Doğu ve Batı dünyası 5 yıl önce aynı kötülüğü yine Kürtlere yaptı. Kürtler, referandumla bağımsız devlete karar verdiler. Sömürgeci devletler, onların aparatı örgütler (YNK, Goran, PKK ve diğerleri) ittifak ettiler; ABD ve İngiltere’nin de desteğini kazanarak Kürdistan’a saldırdılar. İlk planda Kerkük işgal edildi. Ondan sonra Hewlêr’in işgal edilmesi, Mesud Barzani ve Kürdistan’ın diğer liderlerinin derdest edilmesi için saldırdılar. Ama Pirdê’de kırıldılar. Ne yazık ki dünya Doğu’su ve Batı’sıyla sessiz kaldı. Oysa Batı dünyası referandum öncesi Kürtleri destekleyeceklerine söz vermişti. Bundan dolayı nasıl bir dünyada yaşadığımızı bilerek hareket etmeliyiz. Ukrayna’da da bir trajedi yaşanıyor. Ama onları destekleyen topyekün bir Batı dünyası, NATO var.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir