Kürdistan’ın Gandi’si Qazi Muhammed

Kurd24

Kürt milleti için mart ayından iki tane çok can acıtıcı, kahredici, yok edici iki olay vardır. Bu olaylardan biri, 16 Mart’ta Enfal ve Barzaniler katliamının bir devamı olan, Irak Baas diktatörlüğü tarafından kimyasal silahlarla Halepçe’de gerçekleşen toplu katliamdır. İkinci olay, Kürdistan Cumhurbaşkanı Qazi Muhammed, Seyfi ve Sadri Qazi’lerin idam edildikleri günüdür (31 Mart 1947).

KÜRDİSTAN ŞEHİTLER GÜNÜ

İran Kürdistan Demokrat Partisi (İ-KDP), bugünü şehitler günü olarak karar altına almıştır. İran KDP’nin, Mehabad Kürdistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Qazi Muhammed ve arkadaşlarının şehit ve idam edildikleri gününü, “Kürdistan Şehitleri Günü” olarak kararlaştırması oldukça isabetli ve olumlu bir karardır. Bugünün,  Kürdistan’ın ilk cumhurbaşkanının idam edildiği gün olması, Qazi Muhammed’in kişiliği üzerinde bütün Kürtlerin bir uzlaşma içinde olmaları nedeniyle kabul görür bir gündür.

Biliniyor ki Kürdistan şehitlerinin sayısı, çoğu devletlerin nüfusundan bir-iki hatta üç kat daha fazladır. Kürdistan 31 Mart Şehitler Gününde, Kürdistan’ın isimli ve isimsiz tüm şehitlerini, liderleri Şeyh Ubeydullah Nehri, Şeyh Abdulselam Barzani, Sımko Ağa, Şeyh Said Efendi, Cibranlı Halid Bey, Şeyh Mahmud Berzenci, İhsan Nuri Paşa, Seyid Rıza, Qazi Muhammed,  Şeyh Ahmed, Mustafa Barzani’nin kişiliğinde saygıyla anıyorum. Onların önünde saygıyla eğiliyorum. 

KÜRDİSTAN’IN GANDİ’Sİ QAZİ MUHAMMED DİĞER KÜRDİSTAN LİDERLERİ

Gandi uluslararası planda tanınan barışçıl, sivil-siyasi ulusal kurtuluşçu tanındığı için “Gandi” metaforunu kullanıyorum. Çok açık bir gerçek var ki Gandi’den önce yaşayan Kürt ulusal kuruluşçusu liderler, Gandi sonrasındakilerin hepsi de barışçıl, sivil ve militarist olmayan ulusal kuruluşçular olmuşlardır.  Kürdistan Cumhurbaşkanı Qazi Muhammed’in devleti savaşmayarak kuran insan olması, Kürdistan devletinin yıkılması aşamasında Kürt halkının katliamının ve Kürdistan’ın tahrip edilmesini önüne geçmesi için canını feda etmesi, tek bir kurşun sıkmamasıyla barışçıl, sivil, militarist olmayan bir ulusal kuruluşçu lider olduğunu çok açık bir şekilde ortaya koymuştur. Bütün Kürdistan ulusal kurtuluşçu liderlerinin de sembolü ve tanımlayıcısı olmuştur.

Kürdistan liderlerinin hiçbiri savaş istememişlerdir. Kürt milletinin milli haklarını, özgürlüğünü ve bağımsızlığını talep etmişlerdir. Kürdistan’ın ve Kürt milletinin birliği için çalışmışlardır. Ne yazık ki önceleri Fars ve Osmanlı İmparatorluğu, 20. Yüzyılın ilk çeyreğinde de Kürdistan’ı klasik sömürgesinden daha geri bir statüye mahkûm eden sömürgeci taleplerin saldırılarıyla karşı karşıya kalmışlardı. Buna karşılık sadece meşru savunma, ülkelerini, milletlerini koruma, milli haklarını kazanmak için direnmişlerdir.

Qazi Muhammed ve Kürdistan liderlerinin hepsini uzun bir dönemdir yazılarımda farklı nitelikteki toplantılarımda onları Gandi olarak tanımlamaktayım. İki ay önce ABD üniversitelerinin birinde çalışma yürüten Peştulu bir akademisyenle yaptığımız iki günlük, Kürtlerle Peştuları mukayese çalışmamızda da Peştulu Akademisyenin, “Neden Kürtlerde Gandi gibi bir lider çıkmamıştır?” sorusuna verdiğim cevap kapsamlı oldu, akademisyen arkadaşı da ikna etti. Karıştırılan durum, Gandi’nin ülkesini sömürgeleştiren ve işgal eden Britanya İmparatorluğu’ydu. Onun ülkesini, dilini, kültürünü yasaklamamıştı. Ülkemizi sömürgeleştiren ve işgal eden devletler, milletimizi, ülkemizi, tüm milli haklarımızı yok saymaktadırlar.  

 QAZİ MUHAMMED’İN YAŞAMI OLDUKÇA RENKLİ VE DRAMATİKTİR

Qazi Muhammed 20.Yüzyılın başında 1900 yılında dünyaya geliyor. Doğu Kürdistan’ın çok büyük ve ünlü aşiret ve ailelerinden birinin oğludur. Entelektüel bir aileye sahiptir. Onun ailesi Bedirxaniler,  Barzaniler, Şeyh Said Efendi ailesi gibi güçlü ünlü, eğitimi seviyesi yüksek, Kürdistan’da itibarlı olan bir ailedir. Bu aşamada da Kürt siyaset, kültür ve entelektüel dünyasında ünlü kişileri olan bir ailedir. Onların bir kısmı da benim dostlarımdırlar. Babası iyi eğitimlidir ve hâkim; iyi bir eğitimcidir de. Qazi Muhammed, derinlikli bir medrese eğitimine sahip. Teoloji alanından da ileri olan bir eğitim düzeyi vardır. Evde de babası tarafından özel eğitime tabi tutulan biridir. Birçok dil öğreniyor. Babasından sonra da o hâkim oluyor. Hâkim olduğu zaman da daha ünlü, itibarlı, saygı duyulur, sözüne güvenilir insan oluyor.

O değerli Mina Xan’la evliydi. Mina Xan, onun ölümünden sonra onun boşluğunu doldurmaya çalışan güçlü bir kadındı. Üç çocuk babasıydı. O, güçlü, kararlı, ne yaptığını bilen milli sosyal bir kişiliğe sahipti. Bundan dolayı kendinde önceki Kürdistan liderlerinin ve milli hareketlerinin amacına ve idealine bağlı olarak yoluna devam etti. İşgal edilmiş İran jeopolitiğini iyi değerlendirerek devlet kurmayı projelendirdi. Sovyetler Birliği’nin, Kürdistan’ın Azeri devletinin bir seksiyonu olmasına karşı kesin ve katı bir şekilde direndi, kabul etmedi. Onun için Kürdistan devletini kurdu.

Yaşamında iki emperyalist paylaşım savaşına şahitlik yaptı. İkinci Dünya Savaşı sonrasında da bölgesel ve uluslararası bir aktör oldu. Qazi Muhammed yaşamında, 13 yaşlarında Kürdistan lideri Şehy Abdulselam Barzani’nin idamına,  19 yaşında Koçgiri Milli Ayaklanmasına, 21 yaşında Sımko Milli ayaklanması ve Kürdistan yönetimine, 25 yaşında Cibranlı Halid Bey ve Şeyh Sait Efendi öncülüğündeki 1925 Milli Ayaklanmasına, 32 yaşlarında Ağrı ve Şeyh Mahmut Berzenci milli ayaklanmalarına, 38 yaşında Dersim ayaklanmasına, 45 yaşlarında Şeyh Ahmed-Mustafa Barzani liderliğindeki milli ayaklanmaya tanıklık ediyor. Kürdistan’daki toplu ve Kürtleri yok etmeyi amaçlayan katliamlarının acısını içinde yaşıyor.

Qazi Muhammed, milli hak mücadelesini sürdürmek için 1943 yılında Komela’nın üyesi oluyor. Onun üyeliğinden sonra, Komela’nın çalışmalarında büyük bir atılım yapıyor, kitlesel olarak büyüyor, bütün Kürt toplumsal kesimlerinin desteğini kazanıyor.

İran jeopolitiğinde devlet kurmayı amaçladığından, 1944 yılında Kürdistan’ın üç parçasının birleştiği noktada, bütün parçalardaki Kürt temsilcileriyle kongre yapıyor, ünlü “Üç Sınır Antlaşmasını (Peyama Sêsînor)” imzalıyorlar. Qazi Muhammed, devlet kuruluşu için partinin kuruluşunu esas kabul ediyor. 60 arkadaşıyla birlikte İRAN KDP’yi kuruyor.

Qazi Muhammed, bütün Kürdistan temsilcileriyle 22 Ocak 1946 yılında Kürdistan Cumhuriyeti’ni, bütün Kürdistan parçalarının ve Kürdistan lideri Mustafa Barzani’nin huzurunda Çarçıra Meydanında ilan ediyor. Kürdistan bayrağı göndere çekiliyor. Qazi Muhammed, medeni ve demokrat bir kişiliğe sahip. Onun kişiliği Kürdistan Cumhuriyeti’nin anayasasında her yönüyle ifade buluyor. Ne yazık ki, Cumhuriyetin ömrü uzun olmadı. Sovyetler Birliği’nin İran’dan çekilmesi ve Kürtleri desteksiz bırakmasından sonra İran saldırıya geçti. Kürdistan Cumhuriyeti’nin ömrü 17 Aralık 1946 yılında son buldu. Hiç şüphe yok ki bu gelişme,  Qazi Muhammed ve tüm Kürdistanlılar için büyük bir yıkım oldu. Qazi Muhammed, Kürdistan’da katliam olmaması, yıkımın gerçekleşmemesi için kendi canını ve arkadaşlarının canını feda etti.

İran’da olağanüstü, İstiklal Mahkemeleri türü bir yargılanmayla Seyfi ve Sadri Qazi ile birlikte idam cezasına çarptırıldılar. Mahkemede milli manifesto niteliğinde bir savunma yaptı. Kürdistan’ın birliğini savundu. İran devletinin barbar uygulamalarını teşhir etti. Bunun için Mustafa Barzani’nin, Kürdistan Cumhuriyeti’nde bir yabancı değil, onun sahibi olduğunu açıkça ifade etti. Savunmasında Kürdistan’ın birliğinden yana olduğunu ortaya koydu. Bu kapsamda tüm Kürt milletine de vasiyetname yayınladı. O vasiyetnamesi de bir milli mutabakat sözleşmesi niteliğindedir. Qazi Muhammed, Seyfi, Sadri Qazi 31 Mart 1947 yılından Kürdistan Cumhuriyeti’nin ilan edildiği meydanda darağacına çekildiler.

Bugün Kürtlerin en büyük kara ve acılı günlerinden biri olarak tarihe geçti.

   

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir