Barzanilere ve KDP’ye saldırı, iftira ve hakaretler ne anlama geliyor?

Kurd24

Barzanileri ve KDP’yi de eleştirmek gayet doğal ve normal bir davranıştır. Birçok yazar, siyasetçi, Kürt kurumu, Kür siyasi parti ve örgütleri, Barzanileri ve KDP’yi değişik zamanlarda eleştirdiler. Şimdilerde de eleştirmeye devam ediyorlar. Eleştiri, yapıcı, geliştirici, iyi niyetli bir eylemdir. Barzanilerin ve KDP’nin yararlanacağı bir eylem ve davranış tarzıdır. Eleştiriden yararlandıkları, tarihleri boyunca yaptıkları analiz edildiği zaman rahatlıkla görülmektedir.  Özellikle Kürdistan Başkanı Mesud Barzani dönemi, eleştirileriler için altın, eleştirilerin büyük bir toleransla karşılandığı dönemdir.

Sorun, Barzanilere ve KDP’ye yönelik hakaret, yalan, iftira, saldırı ve haksızlıklardır. Barzanilere ve KDP’ye yönelik hakaret, saldırı, iftira, yalan, haksızlıklar uzun bir tarihi dönemdir devam eden kötü niyetli ve yıkım eylemidir.  Bu hakaret, saldırı, haksızlıkların tarihinin eski olması, Barzanilerin ve KDP’nin Kürdistan milli hakaretiyle özdeş bir ömre sahip olmasındadır. Barzanilerin rol model, merkez olmalarıdır. Barzanilere ve KDP’ye saldırı çok açık ki sıradan bir olay; herhangi bir kişiye, bir partiye yapılan bir eylem değildir. Oldukça tarihsel anlamı olan, Kürtler ve Kürdistan’ı doğrudan ilgilendiren bir eylemdir. Kürtlüğe ve Kürdistan’a yönelik stratejik ve iyi niyetli olmayan bir yıkım eylemidir. Somut durumda Kürdistan Bölgesi’ni doğrudan ilgilendiren, hükmi şahsiyetini doğrudan hedefleyen bir eylemdir. Son dönemlerde de Barzanilere ve KDP’ye yönelik saldırılar, hakaretler, haksızlıklar artmaya başladı. Bu gelişmenin nedenini, arka planındaki olanlara tarihsel düzlemde ele alarak anlamlandırmaya, gerçeği açığa çıkarmaya çalışacağım.

Barzanilere ve KDP’ye yönelik bu saldırıları, hakaretleri, yıkım siyasetini sürdüren tartışmasız sömürgeci devletler oldular. Son 45 yılda buna PKK da sömürgeci devletlerin bir aparatı olarak katıldı. Bu saldırılarını ve yıkım siyasetini sürekli bir hale getirdi. Hiç ara vermeden saldırı ve yıkım siyasetine her seferinde bir gerekçe buldular. Şimdilerde başı çeken aktör konumundadır. PKK’nın yanında, Barzaniler ve KDP düşmanları konusunda Ömer Özmen’in ortaya koyduğu tabloya katılmamak mümkün değildir. O Tablo ayrımlarıyla şöyle: 

“1-Fanatik Türk ırkçıları

“2- Türk devlet siyasetine nüfuz eden Balkan Kafkas oligarkları.

“3- Vahabi-Selefi referanslı İslami terör örgütleri ( DAİŞ, El Kaide vs )

“4- MİT güdümlü varoş tarikatları.

“5- İran fundamentalizmi ve Baas faşizmi

“6- Kürdi kadrolarını ve tabanını tasfiye edip Türk Kemalizm’i, İran ve Baas'a angaje olan PKK/HDP.”

Sömürgeci devletler, hiç şüphe yok ki bütün Kürtlerin, Kürdistan parti örgütlerinin düşmanıdır. Çünkü özellikle de Lozan Antlaşmasından sonra milli-ırkçı sömürgeci devletler Kürtleri millet olarak inkar ettiler, Kürt milletini yok etmek istediler. Ama sömürgeci devletlerin bu büyük, yıkıcı, ırkçı, barbar, soykırımcı ve katliamcı stratejik siyasetlerinin kapsamı içinde, Barzanilere ve KDP’ye karşı düşmanlıkları daha başka bir özel bir yere sahip.

Osmanlı İmparatorluğunda, Mir Bedirxan Ayaklanması (1840) ve Şeyh Ubeydullah Nehri ayaklanmasından (1880) sonra, Balkanlarda, Afrika’da, Ortadoğu’da Osmanlılara karşı milli kurtuluş hareketlerinin başlamadığı dönemde, Şeyh Abdulselam Barzani öncülüğünde milli ayaklanma gelişti. Bu milli ayaklanmada sonuç alan, Kürdistan Otonomisini kuran Barzaniler oldu. Bu o tarihlerden itibaren iki imparatorluğu korkuttu. İki İmparatorluk da Barzanilere karşı rövanş aldılar. Sürekli saldırı ile karşı karşıya bıraktılar. Barzaniler, ırkçı-milli sömürgeci devletlerin işgaline karşı, özgürlük, bağımsızlık, milli hakların eksiksiz elde edilmesi için sürekli direndiler ve karşı durdular. Kürdistan’ın bağımsız statüsünde ısrarlı oldular. Bundan dolayı sömürgeci devletlerin ve onların aparatlarının saldırılarıyla karşı karşıya kaldılar.

Barzaniler, Mehabad Kürdistan Cumhuriyeti’nin kuruluşuna aktif bir şekilde ve silahlı güçleri Pêşmergelerle katıldıkları için İran devletinin saldırısıyla, yalan ve iftiralarıyla karşı karşıya kaldılar. Kürdistan Cumhurbaşkanı Qazi Muhammed’in yargılanması aşamasında Mele Mustafa Barzani kişiliğinde büyük hakaretlere, saldırılara, yalan ve iftiralara maruz kaldılar. Ama Kürdistan Başkanı’ndan gerekli cevaplarını aldılar.

Milli lider Mustafa Barzani ve KDP öncülüğünde, 1961’de Eylül Devrimi başladıktan sonra özellikle Irak sömürgeci devleti iftira, yalanlarla saldırıya geçti. KDP partisini bölerek, Mustafa Barzani karşıtlarını yanına çekti. Buna rağmen, Mustafa Barzani ve KDP, 11 Mart 1970 yılından Irak merkezi hükümetini otonomi anlaşmasına zorladı. Baas diktatörlüğü anlaşmaya imza atmak zorunda kaldı.

Türk ve Suriye sömürgeci devletleri, Barzanileri boy hedefi haline getirerek saldırıya geçtiler; otonomi anlaşmasının imzalanmasının önüne geçmek istediler. Bunu da Kürdistan Otonomisi’nin, Kürdistan’ın diğer parçaları için bir rol model olacağı nedeniyle saldırdılar. Barzanileri iftiralarla, yalanlarla, hakaretlerle itibarsız hale getirmek istediler. Kürdistan’da otonomi yönetiminin yıkılması, Kerkük’te plebisitin engellenmesi için efsanevi lider Mustafa Barzani’ye suikastlar düzenlediler. Bu suikastlardan da sonuç alamadılar.

Barzaniler, 1975 Mayıs Devrimi sonrası Kürdistan Bölgesi’nin kuruluşuna kadar, dört sömürgeci devlet tarafından yıkılmaları, siyaset ve milli hareketten tasfiye edilmeleri için büyük saldırılarla karşı karşıya kaldılar. Barzanilere karşı iftira, yalan kampanyası yürüttüler. Sömürgeci devletler, Kürdistan’ın dört parçasında milli kurtuluş hareketinin, örgüt ve partilerinin, Barzanilerden ve KDP’den etkilendiğini bilmekteler. Kürdistan’ın üç parçasında Barzaniler ve KDP’nin etkisi, teşviki, desteğiyle partilerin kuruluşlarından rahatsızdırlar.

Kürtler için çok önemli ve hayati olan bu durumu ve gelişmeleri engellemek için, tarihsel olarak Barzanilere ve KDP’ye düşman olmuşlardır.

2017’de Bağımsızlık Referandumu ve olumlu sonucu Barzanilere ve KDP’ye karşı kampanya zirveye çıktı. Hatta Kürdistan Başkanı’nın ve diğer lider konumdaki Barzanilerin ortadan kaldırılması için canlarına kastetmekten de geri durmadılar. Sevindirici olan, bundan sonuç alamamalarıydı. Ne yazık ki YNK ve Goran’ın bir kesiminin, PKK ittifakıyla Kerkük’ün işgalini sağladılar.

1984 yılından sonra, PKK bir devlet aparatı olarak bu koroya katıldı. Sömürgeci devletler yapamayacaklarını, PKK eliyle yaptılar. PKK’nın, Barzanilere yönelik filli saldırıları, iftara, yalanları, hakaretleri, manipülasyonları göğe tırmandı. PKK, son günlerde, Newroz’da da yine yalanlarla, iftiralarla, manipülasyonla Barzanilere ve KDP’ye karşı savaş ilan etti. Bunun için de yalan ve iftiralarını KDP’nin Türk devletiyle işbirliği yaparak operasyon yaptığına bağladılar.

Ayrıca son günlerde Barzanilerin mal varlığı konusundan gerçek olmayan açıklamalar ve ilanlarla, saldırı, iftira, hakaret yapılmaktadır. Oysa bu açıkça bir yalandır. Daha önceleri bir yalan olduğu açığa çıkmıştı. PKK, asıl olarak Kürdistan Bölgesi ile Türk devleti ilişkilerini provoke etmeye çalışıyor. PKK, kendi hakkı olmadığı halde, Kürdistan Bölgesi’nde hukuk dışı terörist eylemlere başvuruyor. Kürdistan Bölgesi’ni meşru görmüyor. Yıllardır İran desteğiyle yıkmak istiyor. PKK saldırılarının, İran’ın Kürdistan Bölgesi’ne füze saldırısıyla at başı gitmesi, Haşdi Şabi ile ittifak içinde olması ve birlikte tatbikat yapmaları, PKK’nın İran merkezinden yönetildiğinin göstergesidir. Bu tarihsel evrende, Barzanilere ve KDP’ye saldırı, Kürdistan Bölgesi’ni yok etmek içindir.

Bütün Kürtlerin bu konuda duyarlı olmaları gerekir. Kürtlerin Barzanileri ve KDP’yi korumaları ve kollamaları gerekir. Barzanileri ve KDP’yi korumak bütün Kürtleri evi olan Kürdistan Bölgesi’ni korumak, geleceğimizle ilgili güvencenin devamının sağlanmasına desteklemektir.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir