Altan Tan: HDP, PKK’nin yanlışına yanlış diyebilmeli

"PKK, silahları kesin olarak susturmalı"
kurdistan24.net

HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan Kürdistan 24’e önemli açıklamalarda bulundu. Suriye, Irak ve Türkiye’nin Kürtlerin meşru, makul, insani, İslami, vicdani haklarını tanıyarak bir projeyi ortaya koyması gerektiğini ifade eden Tan, PKK’nin silahları susturmasını ve demokratik bir sürecin başlaması gerektiğini dile getirdi. HDP’nin PKK’nin yanlışına yanlış demesi gerektiğini de vurgulayan Tan, kendi içindeki siyasi sorunları bitirmesi halinde Kürdistan Bölgesi’nin Türkiye’deki barış sürecine büyük katkılarının olabileceğini söyledi.

İşte HDP Milletvekili Altan Tan’ın gündeme dair Kürdistan 24’e yaptığı o önemli açıklamalar:

“Türkiye’nin de şu an en önemli sorunu Kürt Sorunu. HDP ile ilgili tutuklamalar da sorunu çözme yerine daha da çözümsüz bir hale getiriyor. Mesele daha da içinden çıkılmaz bir hale geliyor. Şu an AKP yetkilileri ve Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan öncelikle meseleye güvenlik meselesi olarak bakıyor. İşte PKK’nin tam olarak sindirilmesi, PKK’ye dolaylı dolaysız destek veren veya çevresinde olan her türlü unsurun tasfiyesi politikalarını uyguluyor. Peki bütün bunları yaptınız, sonra ne yapacaksınız? Yani sonra Kürt meselesi ortadan kalkacak mı? Veya bu kadar insanı zanlı, suçlu ve tasfiye edilmesi gereken kişi olarak gördükten sonra kimlerle ne yapacaksınız? Bu soruların cevabı yok!

“30 milyonluk Kürt halkının bir devleti yok”

Ve hükümetin şu an Türkiye’nin içindeki güvenliğin ötesinde demokrasi ile ilgili Kürt meselesiyle ilgili bir çözüm programı yok. Şırnak’tan, Mardin’den, Batman’dan, Hakkari’den getirdiği üçüncü sınıf korucularla, yani korucuların da birinci sınıfı var ikinci sınıfı var üçüncü sınıfı var. Getirdiği üçüncü sınıf korucularla ve üçüncü sınıf sözde kanaat önderleriyle bir yere varması mümkün değil. Önce bir projenin olması lazım. Doğru bir proje. Ve bu konuda en önemli cümlelerden birisini geçenlerde mecliste araştırma komisyonuna konuşan eski MİT Müsteşarı Emre Taner söyledi. Dedi ki “Ortadoğu’da 30 milyonluk bir Kürt halkı var.” Bugün Avrupa’da 2 milyonluk işte Makedonya’nın, Slovenya’nın, Kosova’nın bile devletleri var. Ama 30 milyonluk bir halkın devleti de yok temsili de yok! Türkiye Cumhuriyeti meseleye bu gözle bakmak zorundadır. Türkiye’nin içinde de dışında da Kürtlerin meşru, makul, insani, İslami, vicdani haklarını tanıyarak bir proje ortaya koymalıdır. Ve bunun yolu ayrı ulus devletler kurmak, bölünmek, parçalanmak değil; ama ne? Bu sorunun da cevabı en ileri demokrasidir. Şimdi bunu yapmadıkları müddetçe işler kötüye gidiyor.

“Türkiye Suriye Kürtlerinin haklarıyla ilgili ne düşünüyor?”

Aynı şekilde Suriye Kürtleri ne yapacak? Efendim PYD, PKK’nin peşinden gitmesin; hükümetin söylediği bu. Peki ne yapsın, kimin peşinden gitsin? Ve Türkiye Cumhuriyeti Suriye Kürtlerinin haklarıyla ilgili ne düşünüyor? Otonomi, özerklik, eyalet sistemi, federasyon, ne düşünüyor? Ve hangi aktörlerle bu işi götürmek istiyor? Bunların da cevabı yok! Onun için bu gidişat doğru bir gidişat değil; bu Kürtlere de zarar veren bir süreç Türklere de zarar veren bir süreç, Araplara da Ortadoğu’da yaşayan herkesin Müslim, gayri- Müslim, Sünni veya Şii, Alevi herkese zarar veren bir süreçtir.

“Kesin olarak PKK silahları susturmalı”

HDP burada ne yapmalı? HDP de ve topyekûn Kürt siyaseti de buna PKK’yi de katıyoruz; kesin, net bir duruş sergilemeli. 2013 senesine Newroz’u 21 Mart’ta Abdullah Öcalan’ın bir mesajı yayımlandı Diyarbakır’da. Türkiye içinden silahlara son verilmesi lazım, kesin bir dille ve tavırla. Kürtler Türkiye’yle savaşarak mı bir hak elde edecekler, Türkiye içinden anlaşarak mı? Anlaşarak eğer bir hak elde edilecekse silahlar susacak. Kesin olarak susacak. Sustu, susuyor, susar gibi yapıyor, çekildim, çekilmedim, bıraktım, bırakmadım değil. Kesin olarak aynı 2013 21 Mart Newroz Günü Diyarbakır Meydanı’nda Öcalan’ın açık, net mektubundaki gibi kesin olarak silahlar susacak. Ve ondan sonra demokratik, ciddi bir mücadele devam edecek. Bu birincisi. İkincisi Suriye’de, Irak’ta ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti de Kürtlerin meşru haklarını tanıyacak. Yani nedir bu? Otonomidir, federasyondur, eyalet sistemidir, ne ise bunlar oturulup konuşulacak. Yani havanda su dövülmeyecek.

“Kürdistan Bölgesi’nin barışa büyük katkısı olur”

Ve bir diğer konu Kürdistan Hükümeti ne yapabilir? İşte Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi ne yapabilir tabii ki çok şeyler yapabilir. Ama Kürdistan Bölgesel Hükümeti’nin de kendi içerisinde çok ciddi sorunları var. Meclis çalışmıyor. Tabii ki bu sorunlar çözülebilirse, yani önce Kürdistan Bölgesi’ndeki bu partiler arasında diyalog başlayıp da Kürdistan Meclisi çalışmaya başlarsa Türkiye’deki barışa da çok büyük katkıları olur.

“HDP, PKK’nin yanlışına yanlış diyebilmeli”

Şimdi biz Türkiye’de devletin, AKP’nin, CHP’nin, MHP’nin bütün yanlışlarını söylüyoruz. Ve siyasetimizin ana ekseni bu. Ama HDP PKK’nin de yanlışına yanlış diyebilmeli. Ana mesele budur. Siz devletin, AKP’nin, MHP’nin, CHP’nin bütün yanlışlarını nasıl söyleyebiliyorsanız PKK’nin de yanlışına yanlış deme mecburiyeti vardır. Birinci sorun budur. Ve özgün siyaset üretmelidir HDP. Kendi siyasetini üretmelidir. Ana mevzu budur.”

 

Kürdistan 24/ANKARA - Azad ALTUN