Bir ölüm kararı ve PKK’nın küçük bir muhasebesi

Kurd24

PKK bir kez daha hakkımda ölüm kararı vermiş. Daha önceki tarihlerde de hakkımda ölüm kararları verdi. Ama PKK sadece benim hakkımda değil, sayısız Kürt aydınları, siyasetçileri, Kürdistan parti ve örgütlerin liderleri, yöneticileri ve üyeleri hakkında ölüm kararları aldı. Bunu Kürdistan’ın dört parçasında yaptı. Bu kararların bir kısmını ne yazık ki uygulama alanına geçirdi. Kürt milli hareketine büyük darbe vurdu. Kürt ailelerinin içine ateş düşürdü. Sömürgeci devletlerin yaptıklarını yaptı.

O ölüm kararlarından sonra geri adım atmadım. Daha ileriye adım attım. Korkuya teslim olmadım. Canımı kurtarma telaşını düşmedim. Kendime düşeni yapmamam halinde; Kürtlere, Kürdistan milli hareketine, Kürt ve Kürdistan davasına zarar vereceğimi düşündüm. PKK’nın bu kararlarını teşhir ettim. Karşı bir siyasi milli mücadele sürdürdüm. Kürt kamuoyu ve Kürt yurtseverleri de benim bu mücadeleye kararlılıkla sahip çıktılar. PKK, geri adım atmak zorunda kaldı.

Bu hakkımdaki PKK’nın yeni ölüm kararına karşı da sesiz kalmadım, kalmayacağım. Bu ölüm kararının, PKK’nın Kürdistan’daki yasal olmayan statüsüsün son bulması için Kürdistan Meclisi, Hükümeti, Kürdistan Başkanlığı, Kürdistan siyasi partileriyle görüşmelerimizden ve 400 kişilik kampanyamızdan sonra alınması daha anlamlı.

Biz Kürt ve Kürdistan dava adamlarının kararlı mücadelesi PKK’ya geri adım attıracağından şüphe duymuyorum. Bu bağlamda PKK hakkında yeniden küçük bir muhasebe yapmanın doğru olacağını düşünüyorum.

PKK, devlet tarafından Kürt milli hareketine, Kürt yurtseverlerine, halkımıza, Kürdistan parti ve örgütlerine karşı operasyon örgütü olarak kurulduğundan (1975-76) bu güne kadar Kürdistan’da büyük bir tehdit oluşturdu.

PKK, daha bir grupken (UKO, Kürdistan Devrimcileri, Apocular) ilk başlardan itibaren yakın tehdit ve ölümcül tehdit oluşturdu. Kürdistan’da cinayetler işlemeye başladı. Kürt yurtseverlerini katletti. PKK daha da ileri giderek, Kürdistan’ın birçok şehrinde (Siverek, Hilvan, Ceylanpınar, Nusaybin ve diğer birçok şehirde) 1978-79-80 tarihlerinde kitlesel olarak Kürtleri öldürdü ve öldürttü. PKK bu tehlikeli durumu Kürdistan’ın bütün parçalarına ve dünya Kürtleri arasına yayıldı. Günümüzde de bu tehlikeli durumu devam ediyor. PKK’nın bu siyaseti sonucu binlerce Kürt yurtseveri, Pêşmerge, Kürdistan parti ve örgütlerinin yöneticileri şehit oldu.

PKK, pervasızca Kürt yurtseverleri, Kürdistan parti ve örgütlerinin başkanları ve sorumluları hakkında ölüm kararları verdi. PKK, benim hakkımda da birkaç kere ölüm kararı verdi. Uygulamaya sokmak istedi. Birinci sefer, 1989 yılında benim ve Kemal Burkay hakkında ölüm kararı verdi. Bu kararını, Paris’te yapılmakta olan Kürt Enstitüsü tarafından organize edilen, Kürt Uluslararası Kürt Konferansı devam ederken bir bildiri ile açıkladı. PKK’nın bu kararı sonucu Avrupa’da Kürtler terörize oldular. Kürtler kendilerini PKK’ya karşı korumak için silahlanmak zorunda kaldılar. PKK, bizler hakkından ölüm kararı verince, bu karara karşı PKK hakkından büyük bir siyasi ve fikri kampanya açtık. PKK, Kürt kamuoyunun, Kürdistan siyasetçilerin muhalefeti ve baskısı sonucu kendi kararını hayata geçiremedi.

PKK benim hakkındaki ikinci kararı, 2006 yılında Diyarbakır Kürt Derneği’nin sözcüsü olduğum zaman aldı. Bilindiği gibi o zaman kalabalık ve çok Kürt aydını hakkında bir ölüm listesi yayınladı. Bu listede: Ben, Kemal Burkay, Ümit Fırat, Orhan Miroğlu, Mehmet Uzun, başka birçok Kürdistan aydını ve siyasetçisi hakkında ölüm kararı aldılar.

Bilindiği gibi birçok aydın ve siyasetçi bu karardan sonra geri adım attılar. Ben PKK’ya karşı kararlı bir fikri ve siyasi mücadele yürüttüm. Bana tüpleri bağlayıp on kapılı köprüde patlatacakları zaman, geri adım atmadım Diyarbakır’da sanat sokağında kitlesel basın toplantısı yaptım. Birçok Kürt siyasetçi ve aydını da “Biz İbrahim GÜÇLÜYÜZ” diye kampanya yürüttüler. Bu mücadele sonucu PKK geri adım atmak zorunda kaldı.

Ben çocuk yaşta Kürdistan devrimci yurtsever hareketi içindeyim. Siyasi mücadele hayatımda da Kürdistan hareketinde her zaman üst seviyelerde görevler yaptım. Dolayısıyla 56 yıllık mücadele hayatımda bir Kürt’ün ve insanın burnunu kanatmadım. Hiçbir zaman bir Kürt’ün ve insanın öldürülmesini düşünmedim. Hep karşı durdum.

Tersine Kürdistan ulusal mücadelesinde kendimi bir kurban gibi telakki ettim. Bundan dolayı da her zaman kimsenin ölmemesi, öldürülecekse kendim öleyim felsefesini savundum. Hem biliyorum ve hem de Kürdistan tecrübesi gösteriyor ki bir kısım insanlar, kurumlar, örgütler insan öldürerek başarıya ulaşabileceklerini düşünüyorlar. PKK’nın benim hakkımdaki ölüm kararının şimdilerde halkımızın vicdanından mahkûm olmasını istiyorum. Bununla kötülüğün önünün alınmasını düşünüyorum. Ben dürüstlüğüme, açık davranışıma, şeffaflığıma, demokratikliğime güveniyorum. Bu değerlerle kötülüklerini önünü tutuyorum, aynı zamanda bu değerlerle bütün kötülüklerin sonunun gelmesini istiyorum. Eğer kötülüklerin önüne geçemezsem, ölüm başım ve gözüm üstüne. Ayrıca kendi mücadele hayatımı gözden geçirdiğim zaman, Kürt davasının bir hizmetçisi olarak fazla yaşamış olduğumu da tespit edebiliyorum. Biliyorum ki birçok yol ve dava arkadaşım, sınırlarda, hapishanelerde, üniversitelerde saldırılarla kutsal mücadele içinde canlarını verdiler.

 

PKK, onlarca yıldır Kürdistan’da halkımıza büyük kötülükler yapıyor. Kendi içinde bile binlerce kendi üyesini ve sorumlusunu katletti. PKK’ya iyi niyetle, Kürtlük için, Kürdistan’ın özgürlüğü ve bağımsızlığı için katılan Kürt gençlerinin bundan böyle PKK’nın bu kötülüklerinin önüne geçmeleri acil görevler atasındadır. Biz biliyoruz ki PKK, birkaç gün önce Kürdistan Bölgesi’nde bir Pêşmerge öldürdü. PKK, son günlerde de birkaç Kürt Êzidi kardeşimize açıkça işkence etti.

Haşdi Şabi ile ittifak içinde. Kürdistan’da birçok köy ve bölgeyi işgal etmiş durumda. Köylülerimizden haraç alıyor. Kürt köylülerinin kendi köylerinde üretim yapmasına izin vermiyor. Kürdistan’ın güneyinde çocukları kaçırıyor. O çocukları öldürüyor ve öldürtüyor. PKK’nın yaptıklarını sıralamaya çalışsam binlerce sayfayı tutar.                     

Ben diyorum ki, Kürdistan ve milletimiz sağlıklı olsun. Kürdistan ve milletimiz tehlikelerden kurtulsun. Özgür ve bağımsız olsun. Bizim yaşamamız geçicidir. Bundan dolayı ölümden ve öldürülmekte korkmuyorum. PKK, otoriter ve faşist örgüt olarak istiyor ki halkımız, aydınlar, siyasetçiler arasında korku yayılısın ve derinleşsin ki seslerini kesinler ve sinsinler. Şimdiye kadar bu siyasetinde de başarılı oldu.

Kürt yurtseverlerinin, Kürt ve Kürdistan, demokrasi, insanlık, hak ve özgürlük savaşçıları, dava adamlarının, hizmetçileri PKK’nın bu davranışına izin vermemelidir. Korkmak, geri adım atmak bizim için ölümdür. Biz kendi elimizle kendimizin ölümüne izin vermemeliyiz. Kendimize ve aydınlıkçı fikirlerimize, Kürt milletimize ve Kürdistan’a güvenmeliyiz. Aydınlık, dürüstlük, açıklık, şeffaflık karanlığı yenme gücündedir.

Biziz öldürmek isteyen güç ve güçler, karanlık güçlerdir, karanlıkta yaşıyorlar. Onlara acıyorum. Umut ediyorum ki onlar da karanlıktan aydınlığa çıkarlar.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir