Kürtlerin Ermeni meselesine yeni bakışı

Kurd24

Ermeniler, on yıllar öncesinden 24 Nisan Günü’nü “soykırım günü” olarak tespit ettiler. Ermeniler ve özellikle Amerika, Fransa’da ağırlıklı olarak var olan Ermeni Lobisi bugünün tüm dünya tarafından, tıpkı Yahudilerin soykırım gibi tanınması için çalışma yürütmektedir. Ermeni Lobisi bu çalışmalarının ürününü aldılar. Rusya başta olmak üzere birçok dünya devletleri 24 Nisan’ı “Ermeni Soykırımı” olarak tanıyorlar.

Ermenilerin ve Ermeni lobisinin asıl beklentisi, ABD’nin bugünü nasıl tanımlayacağıdır. ABD başkanları (Ronald Reagen hariç) 24 Nisan’ı Ermenilerin felaket günü olarak kabul etmişlerdi. Ayrıca ABD’deki birçok eyaletin meclisleri de 24 Nisan’ı soykırım günü olarak kabul etmiş durumdalar.

Bu yıl da 24 Nisan’dan önce Ermeni Soykırımı’yla ilgili tartışmalar çok yoğun oldu. Şimdiki ABD Başkanı Biden, seçim kampanyası sırasında 24 Nisan’ı Ermeni Soykırım Günü olarak tanıyacağını açıklaması, tartışmaları daha yoğun hale getirdi. Sonuçta da ABD Başkanı Biden, 24 Nisan Ermeni Soykırımı’nı tanıdı. ABD kararından sonra tartışmalar daha fazla yoğunlaştı. Türkiye’de ve dünyada halen de bu konudaki tartışmalar yoğun bir biçimde devam ediyor.

KÜRTLERİN ERMENİLERE VE ERMENİ MESELESİNE YENİ BAKIŞI

Ezilen, jenoside tabi tutulan ve halen de jenosidi yaşayan Kürtler olarak her zaman Ermenilerin acısını paylaştık. Onlar, biz Kürtlere yaşattıkları acıları hiç hatırlamadılar ve gündeme getirmediler. Ruslarla birlik olup Kürdistan’ı Ermenileştirme siyasetini gizlediler. Katlettikleri Kürtleri, kendi katliamlarından sorumlu tuttular. İttihat Terakki Hükümetiyle ittifak yapan Ermeni örgütlerini görmezlikten geldiler.

Kürtler tarihlerini bilmedikleri için Ermeni meselesine yanlış yaklaşım gösterdiler.

Kürtler, Kürt Teali Cemiyeti üyesi ve Koçgiri Milli Direniş Hareketi lideri Dr. Nuri Dersimi, Cemil Paşazadeler gibi Kürt büyüklerinin bu konudaki görüşlerini ciddiye almadılar. Çünkü Ermeniler Kürtlerin beyinlerini yıkamışlardı. Kürtlerin kendileriyle ilgili olarak akıl tutulmasını sağlamışlardı.

Kürtlerin okumuşları sahip oldukları Sovyetçi Stalinist anlayıştan dolayı gerçekleri görmediler. Kendileriyle ilgili ideolojik yaklaşımı öne çıkardılar. Özellikle de Ermenistan devletinin sosyalist olması da bundan çok kötü bir rol oynadı. Bunun yanında Sovyetlerin politikası gereği, Kürtlere Ermenistan’da bazı hakların tanınması, Kürt radyo ve gazetelerine, Kürt dili üzerinden çalışmalara, Kürt tarihi ile ilgili araştırmalara izin vermeleri; Ermenilere minnet duymaktan dolayı da gerçekleri görmemek gibi basiretsizlik içine düşüldü.

Kürtlerin bu akıl tutulması, Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonra Ermenistan’ın Kürtler üzerindeki faşist, Kürtleri parçalama; Zazaları, Ezidi ve Alevi Kürtleri, Kürt olmadıklarına dair tezlerine karşı da sessiz kalındı.

Şimdilerde Kürtler, Ermeniler, Ermenistan, Kürtler ve Ermeni ilişkiler konusunda bilinçlendiler. Gerçekleri tanıdılar. Tarihlerini eskisinden daha iyi bilebilir duruma geldiler. Milli çıkarlarını öne çıkardılar. Milli menfaatlerinin korunması düşünce merkezlerine oturttular. Onun için bu konuda da değiştiler. Yeni fikirler edindiler. Ermeniler, Ermeni-Kürt ilişkilerine dair yeni bir bakışı savunur duruma geldiler.

Fadıl Özçelik diyor ki: “Ermenilerle ilişkilerimiz söz konusu olunca, daha maçın başlama düdüğüyle Ermeniler maça 1-0 önde, Kürtler 0-1 geride başlarlardı.”

Yapılan propaganda ve beyin yıkama mekanizmasıyla, Ermenilerin katili olduğumuza inandırılmıştık. Ermeni´nin yanında artık Kürt'üm demeye çekinir ve utanır olduk. Özür dileyenler oldu.

Ama zaman içinde Ermenistan´ı gerçek yüzüyle gördük. Ermenistan´ın Kürtlere yönelik düşmanca düşünce ve tasarruflarıyla tanıştıkça, Kızıl Kürdistan´daki rezil ve sefil oyun ve pratiklerini öğrendikçe, tarih bilincimiz geliştikçe kuşkularımız da arttı.

Sorgulamaya başladık. Ermeni-Kürt ilişkileri, Ermeni´nin saldırmasından ve Kürt´ün savunmaya çekilmesinden ibaret olmayacaktı.
Aklanma, kendini temize çıkarma güdü ve ezikliğiyle, "Ey Ermeni kardeşler, itham ettiğiniz gibi bütün Kürtler katil değil. Katil olanın yanında katil olmayanı da var, sizi öldürenler kadar saklayanlar da var" demeye başladılar.

Total olarak Kürtleri suçlayan Ermeniler yalan söylüyorlardı, üstelik bilmeyerek değil; bilerek ve isteyerek.

Bir sonraki aşamada taraflar açıkça karşı karşıya gelecek, ellerindeki bilgileri, belgeleri masaya koyacaklar. Kürtlerle Ermeniler arasındaki 150 yıla varan anlaşmazlıkların bir gün masaya yatırılması, hesabının görülmesi kaçınılmaz.

Herkes Ermeniler katledildi diyor, peki Ermenilerin katlettiği Kürtlere ne olacak? Kim, nerede, ne için, nasıl döktü ilk kanı? Şimdilik Batı’nın gündeminde bu konu yok. Batı’nın gündemine almadığı Ermeniler tarafından katledilen Kürtlerin, bu sene Kürtler tarafından yeterince, hak ettiği kadar dillendirilmemesini tuhaf karşıladım; anladığım ama asla onaylamadığım malum komplekslere, yanlış siyasi tercihlere yorumladım.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasını isteyen cumhuriyetlerin başında Ermenistan geliyordu. Ermenilere göre çok zengin ve güçlü olan ABD ve Fransa´daki Ermeni diasporası, Ermenistan´a oluk oluk para akıtacak ve ülkeyi ihya edecekti.

Ermenistan, İsviçre olacaktı.

Aradan 30 yıl geçti. Şu an gaz ve petrolü bulunmayan, dağlık toprakları tarım ve hayvancılığa da pek müsait olmayan Gürcistan dahil komşuları ile kanlı bıçaklı olan Ermenistan, eski Sovyet Cumhuriyeti ülkelerinin en yoksul ve geri kalmış olanlarından biri.

Ermenistan, geçimini ABD ve Fransa’dan gelen sermaye ile değil, Rusya’daki 2 milyon vatandaşının gönderdiği para ve İran İslam Cumhuriyeti ile sımsıkı olan ticari ilişkileri sayesinde sağlayabiliyor.

Ermenistan, İran´a adeta teslim bayrağını kaldırmış vaziyette. Koyu dindar Hristiyan bir ülke, koyu Müslüman bir ülkenin kucağına düşmüş durumda.
Ermenistan devleti ve Ermeni diasporası tarafından suçlanan, töhmet altında bırakılan, düşman bellenen, saldırıya uğrayan Kürtlerdir. Dolayısıyla iki taraf arasında dostane bir ilişkiye ihtiyaç olup olmadığı konusunda karar vermesi, adım atması ve icaplarını yerine getirmesi gereken taraf, Ermeni tarafıdır.”

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir