Macron’un ziyaretinde söylenmeyenler

Kurd24

Macron Kürdistan’a gelmeden önce Kürdistan’da yoğun hazırlıklar başladı. Genel kanaat odur ki Macron’un gelişiyle ilgili Kürdistan Bölgesi Başkanı, Hükümeti, Kürdistan Parlamentosu, Başkan Mesud Barzani, diğer Kürdistan yetkileri ve kurumları oldukça iyi, çağdaş, demokratik bir karşılama yaptılar. Bu karşılama basında da büyük övgüler aldı. Tıpkı Papa’nın gelişindeki karşılama gibi.

Şunun altını çizmek isterim ki Güney Kürdistanlılar bu konularda oldukça tecrübeli ve ustadırlar. Bir kez daha tecrübelerini ve ustalıklarını gösterdiler.

Macron, Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani tarafından karşılandı. Onunla dostça ve arkadaşça görüşmeler yaptığı basına ve televizyon ekranlarına yansıdı. Macron aynı zamanda Başkan Mesud Barzani, Başbakan Mesrur Barzani, Parlamento Başkanı Rewaz Fayeq ve diğer yetkililerle görüşme gerçekleştirdi.

Daha sonra yapılan karşılıklı açıklamalarda da karşılıklı birbirlerine önemli görüşler ifade edildiği de dile getirildi. Görüşmelerin çok çok iyi geçtiği söylendi. Zaten diplomatik ilişkilerde, devletlerarası ilişkilerdeki görüşmelerde, görüşmelerin kötü geçtiğine dair yetkilerden çok fazla şey duyulmaz. Bu nedenle görüşmelerde arka plan, sözle ifade edilmeyen, davranışlarla ifade edilenlerin daha önemli olduğunu bilmek lazımdır. Ben Macron’un Kürdistan ziyaretinde de bunların önemli olduğunu düşünenlerdenim. Onun için her zaman devlet yetkilerinin çoğu açıklamalarını abartılı bulanlardanım. Macron’un Kürdistan ziyareti hakkında da böyle düşünüyorum.

Macron’un ziyaretiyle ilgili tartışmalar, yorumlar, analizler Kürdistan’a gelişinin netleşmesinden sonra yapılmaya başlandı. Geldiğinde de bu tartışmalar ve değerlendirmeler devam etti. Gidişinden sonra da bu konuda yorum ve analizler yapılmaya devam ediliyor. Yapılan yorum, değerlendirme, analizlerin hepsinde esas olarak ortaya çıkan ortak nokta, Macron’un Kürdistan ziyaretinin önemli olduğu konusunda görüş birliğinin olmasıdır. Ben de bir önceki makalemde Macron’un Kürdistan ziyaretinin önemli olduğunu yazdım. Genel görüşlerde ve detaylarda görüş ortaklıkları vardı.

Bu konuda üç akademisyenin görüşleri bütün ortak görüşleri ifade eder niteliktedir.

Selahaddin Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Barzan Jawhar Sadeq: “Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Kürdistan Bölgesi’ne gerçekleştirdiği ziyaretin, Fransızların Kürtlere olan tarihi ilişkilerinin bir parçasıdır. ABD’nin çekilmesiyle birlikte Afganistan’da yaşanan kaostan sonra aynı durumun Irak ve Kürdistan Bölgesi’nde yaşanacağı yaklaşımları ortaya çıktı. Macron’un gelmesiyle Irak ve Kürdistan Bölgesi’nin Afganistan gibi olmadığı mesajı verildi. ABD’ye karşı Fransa bu ziyarette Kürdistan Bölgesi’ne hem siyasi hem ekonomi hem sosyal hem de askeri mesajlarla geldi.

Macron, Kürdistan Bölgesi’ne gerçekleştirdiği ziyaret ile Türkiye ve İran’a da birer mesaj vermek istedi.”

                                           *****

Selahaddin Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Newzad Hetuti: “Biz biliyoruz ki Fransa, Erbil ile Bağdat arasındaki sorunları yakından izliyor. Sorunların çözümünü istediği gibi Kürdistan Bölgesi’nin güçlü olmasını ve Bağdat’ın Erbil’e yönelik olumlu adımlar atmasını da istiyor. Macron’un Kürdistan Bölgesi’ne gelmesi çok çok önemlidir. (….) Fransa Cumhurbaşkanı’nın kendisinin gelmesi Kürdistan Bölgesi’ne çok önem verdiğinin göstergesidir. Bu ziyaret aynı zamanda bölgeye yönelik tehditleri de azaltacaktır. Şimdi ABD’nin Afganistan’dan çekilmesiyle birlikte bölge üzerinde bir endişe oluştu. Kürdistan Bölgesi’nin kendisini savunup savunamayacağı konuşuluyor. Bu çerçevede Fransa’nın Kürdistan Bölgesi’ne yaptığı bu ziyaret ABD için de önemli.” 

                                    *****

Amerikan-Kürt Araştırma Enstitüsü (AKRI) Başkanı Karox Xoşnaw: “Macron çok açık bir şekilde Fransa’nın Kürdistan Bölgesi’nin yanında olduğunu söylüyor. Bu ziyaret Kürdistan Bölgesi’ne ve Peşmerge Güçleri’ne askeri yardımların devam edeceği anlamına geliyor. Çünkü Peşmerge Güçleri Ortadoğu’da çok önemli bir güçtür ve DAİŞ gibi terörist örgütleri yenebiliyor. Peşmerge Güçleri aynı zamanda bu teröristlerin Avrupa ve Fransa’ya girmesine de izin vermiyor. Çünkü Fransa terör örgütlerinden, saldırı ve patlamalardan çok çekti. Bunun dışında bu ziyaret ekonomi ve ticaret için de çok önemlidir.

Macron’un bu ziyareti, Irak, Türkiye, İran, bölgenin diğer devletlerine ve dünyaya çok önemli bir mesajdı. Çünkü Macron bir bölge gibi değil, bağımsız bir devlet muamelesi yaptı Kürdistan Bölgesi’ne. Ziyaret çok başarılı bir şekilde geçti, zira yapılan görüşmeler, toplantılar diplomatik düzeyde gerçekleşti.” (Kurdistan24)

                                           *****

Elbette bu ifade edilen görüşlerin hepsi önemlidir, ama biraz abartılı olduklarını düşünüyorum. Macron’un bu gelişinin, Fransa devlet çıkarlarının ötesine geçmeyeceğini bilmemiz gerekir. Devlet çıkarları uğruna, Türk ve İran devleti ile kolaylıkla anlaşabileceğini bilmemiz gerekir.

NELER DAHA ÖNEMLİ?

Biliniyor ki devletler, kendi çıkarları çerçevesinde hareket ederler ve ilişki kurarlar. Bu kanun gereği, İngiltere ile Kürdistan’ın bölünmesini sağladılar ve onay verdiler. Kürtlerin devletleşmesini engellediler. Kürtleri, Frantz Fanon’un deyimiyle “dünyanın lanetlileri” haline getirdiler. Dört barbar, ırkçı, sömürgeci devletin egemenliğine terk ederek, yok edilmemiz için Lozan Antlaşmasına imza attılar. Çünkü Lozan Antlaşması onların daha önce yaptıkları bölgeyi parçalama ve hükmetme gibi temel bir anlaşma üzerinde anlaşmışlardı.

Günümüzde de Kürdistan’ın bir bölünmüşlük gerçeği var. Buna karşılıkta düşen Kürdistan’ın birliği ve devlet olması sorunu var. Asıl Fransa’ya, Kürdistan’ın bölünmesine neden olan bir devlet olarak bu konuda neler düşündüğünü ve neler yapacağımı sormak gerekir. Bu söylediğim temel konu, 20. Yüzyılın başlarındaki bir olaydı. Oysa 21. Yüzyılda bundan 4 yıl önce yapılan Kürdistan’daki bağımsızlık referandumundaki sorumluluğunun hatırlatılması gerekir.

Kürdistan’da bağımsızlık referandumuna karar verildiği zaman Fransa da desteklediğini açıkladı. Ama ne yazık ki referandum sonuçlandıktan sonra sömürgeci devletler Irak’la işbirliği yaparak Kürtlerin devlet olmasını engellemeye, Kerkük’ü ve birçok başka Kürt Bölgesini işgal etmeye başladıkları, hatta Kürdistan Bölgesi’ni tümden ortadan kaldırmak istedikleri zaman Fransa’dan da bir tek ses çıkmadı. Irak hükümetini desteklediler.

Üstelik Fransa AB’nin en önemli devletlerinden biridir. AB, kendisini demokrasinin beşiği kabul ediyor. Fransa da bu konuda şampiyonlardan biri olan devlettir. Ne yazık ki Kürtler demokrasinin en kıymetli ve yüksek seviyedeki mekanizması olan referandumu, yani halk oylamasını kullanıp, iradesini bağımsız ve konfederal devletten yana ifade etmesine rağmen, sömürgeci devletler tarafından katledildi. Fransa buna ve demokrasinin katledilmesine ses çıkarmadı. Bunların da konuşulması ve hatırlatılması gerekir.

İngiltere elçisiyle bir görüşmemizde, Kürdistan’ın mevcut konumunda kendilerinin sorumlu olduklarını belirterek, “Mademki Kürtleri destekliyorsunuz tarihi hatanızı düzeltmek de sizin göreviniz” demiştim. İngiltere elçisi de bana hak vermişti.    

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir