13. saniye

Kurd24

Geçen pazartesi günü şirketin güvenlik görevlisi iki adam benimle görüşmek istediğini bildirdi. Dedim “Gelsinler” (bu vurgu Cem Yılmaz’a ait). Saçları hafiften kırlaşmış orta yaşlı biri ve her halinden askerliğini yeni bitirdiği anlaşılan genç bir delikanlı odamdan içeri girdi. Saçları kırlaşmış adam “Ben Sultan’ın babasıyım” dedi. “Yanımdaki de oğlum, ona Van’a kız istemeye ailecek gideceğiz ama evde çok küçük çocuklarım da var. Eğer izin verirseniz, iki günlüğüne Sultan’ın evde kalıp çocuklara bakmasını istiyorum” dedi. Doğrusu bu pozisyona düşmekten hiç memnun değildim. Ani bir negatif enerjinin baskınına uğradığımı da itiraf etmeliyim. Ağzımdan çıkan ilk cümle, “Sultan’ı da birlikte götürün” oldu. “Ne de olsa sizin kızınız, temelli sizde kalabilir” dedim. Kızgındım çünkü daha bir hafta önce sabah toplantısında, bütün işçilere akşama eve gittiğinizde anne ve babanıza şunu söyleyin demiştim: “Ey anne ve baba, Omera Tekstil’in verdiği maaşa ihtiyacınız var mı yok mu?” Eğer ihtiyaçları yoksa bana bir yanıt getirmenize gerek yok ama eğer ihtiyaçları varsa, bu maaşa saygı duymaları gerektiğini söyleyin. Çünkü sizler haftanın beş günü sabah saat 8’den akşam 18.30’a kadar, zamanınızı şirkete satmış bulunuyorsunuz. Bir zahmet evin işlerini artık evde kalanlar organize etsin. Çünkü sizin zaten bir işiniz var. Dolayısıyla evin günlük ihtiyaç, hizmet ve işleri için hiç kimse izin istemeye gelmesin.

Gelen insanlara izin vermedim ve kızlarıyla yaptığım yukarda anlattığım konuşmayı tekrar hatırlattım. Bismil’de benzer taleplerle neredeyse her gün karşılaşıyoruz. Bunun anlamı şudur; ne zamanın değeri anlaşılmış ne de iş bölümünün kıymeti. Oysa üretim süreçlerin iki paradigmal olgusudur zaman ve iş bölümü.

Tekstil olarak bir yabancı ünlü bir marka olmak üzere, yerli firmalara da üretim yapıyoruz. Haftanın beş günü, yani pazartesinden cumaya kadar zamanımız var ve yaptığımız bilimsel ölçümlere göre iş bölümümüzün temel kriteri de 13 saniyedir. Üretim parkurunda yapılandırdığımız her bant 13 saniyede bir, bir parça üretmek zorunda. Aksi durumda bütün terminler şaşar ve yükleme tarihlerimiz anlamsız şekilde suya yazılmış yazıya dönüşür. Planlamamızın merkez noktası 13 saniyedir.

13 saniyenin düzenli işlev görmesi için bütün işçilerin eksiksiz iş başı yapması gerekir ve bu yetmez, her işçinin, üretim başladıktan sonra azami dikkatle, bu saniyelik hedefi tutturması gerekir. 13. saniye aslında ideal hedef değil, reel hedeftir. Üç ay boyunca günde beş kez her bir işçinin, en doğal haliyle yaptığımız performans ölçümleri sonucu elde edilen verilerin %20 tolere edilmiş halidir. Yaptığımız doğal performans ölçümlerinde bütün işçilerin toplam performans ortalaması 10.41 olarak ortaya çıktı üç ay boyunca. İnsan ve makine arasındaki temel farkı hesaba katarak, şirket yönetimi olarak, bu veriyi 13 saniye biçiminde revize ettik.

Bizim şöyle bir avantajımız var; biz sadece boxer üretiyoruz. Dolayısıyla operasyonları belli olan bu üründe zamana sadık kalma gibi, matematiksel bir imkân var. Ama konfeksiyon üretiminde model ve ürün ne olursa olsun mutlaka o model ve ürünün bir final üretim süresi var. Bu ölçümlere sadık kalmadan kapasiteler standart haline getirilemez.

Kurumsallaşmak sadece insan ve çalışanların hakları bakımından kurumsallıktan ibaret değildir. Esas kurumsallık üretimin kurumsallığıdır ki bu olmadan insan ve çalışanların hakları bakımından kurumsallığın garantisi olmaz. Üretim süreçlerini özellikle de kalite ve kapasiteyi kurumsallaştırmadan, kâğıt üstünde ya da sözel olarak ifade edilen kurum ve hakların hiçbir gerçekliği olmaz. Çünkü ticari faaliyette katma değeri garantilemeden, sözler tutulamaz. Sözleşmelere uygun davranılamaz. Kısacası orta da bir pasta yoksa paylaşılacak hiçbir şey de yoktur. Kalite ve kapasite kurumsallığı pastayı büyütmek anlamına gelir. Büyüyen pastadan daha büyük dilimler almak, ancak mümkün hale gelebilir.

Kürt coğrafyasında emeği üretim süreçlerine dahil etmenin en çetin sorunu işte bu sorundur. Bu sorunu aşanların yolu kesinlikle açıktır. Kara düzen değil, bilimsel kurumsallık. Nitelikli çalışan eğitimi olmadan da kara düzenlere son verilemez.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir