Polonya’da bir kuş var-Romain Gary

Kurd24

"Rusları seviyor musun?

Bütün halkları seviyorum ama ulusları sevmiyorum. Ben yurtseverim, milliyetçi değil.

Farkı ne? Yurtseverlik memleket sevgisidir, milliyetçilik ise ötekilerden nefret etmektir…’’

Nedendir bilmem. Bu sıralar okuduğum bütün kitaplar hep savaş karşıtı kitaplar. Bunu bilerek tercih etmiyorum. Yazar odaklı seçim yapıyorum kitapları alıp okurken ve onları sizinle paylaşırken. Size edebiyatın devlerinden biri ve onun muazzam eseri ile geliyorum bu hafta. Romain Gary, Moskova’da 1914 yılında dünyaya geldi, ailesi ile birlikte Polonya’ya taşındı 1921 yılında. Ancak o, asıl ününü Fransa’da yaptı. Yazdığı eserler dilden dile çevrildi ve Romain Gary, her eserinde savaş karşıtı romanların sarsılmaz kalemi haline geldi. Polonya onun edebiyatında bir mutfak, Romain Gary’nin eserlerinin şekillenmesinde bir sığınak olmuştur. Romain, Polonya’da Bir Kuş Var adlı eserinde bizlere savaşın karanlığında nasıl hayatta kalacağımızı gösteriyor. O kadar büyük ve umutlu bir yazar ki, caddelerde tanklar yürürken, bir şehir bombardımana tutulurken, küçük bir çocuğun gözünden (Janek) bizlere piyanonun ve müziğin daha doğrusu sanatın insanı hayatta tutan gücünü gösteriyor. Aslında, Polonya’da Bir Kuş Var adlı roman savaşa karşı aşkın ve sanatın zaferini anlatan bir destandır desek abartmış olmayız. Roman, elbette bir savaşı anlatıyor ama bununla sınırlı değil. Nazilerin Polonya’yı kuşattığı korkunç yıllardayız. Bir avuç direnişçi ormanda saklanıp çarpışmaya devam etmektedirler. Elleri silahta, kulakları Stalingrad’dadır. Janek’in tabiri ile, Stalingrad’da bizler için dövüşen insanlar var. Savaşın insanı insan yapan değerlerden uzaklaştırdığı, tek mirası yoksulluk ve açlık sarmıştır her yanı. Ama bu şartlarda bile umut büyütülür mü? Karnı aç insan sanat rüyaları görebilir mi? Özgürlük naraları atabilir mi? Hani derler ya; eve ekmek götüremiyoruz ne sanatı. İşte bu eser bunun böyle olmadığını gösteriyor. Açlığı, sefaleti ve hatta bir ömür tutsaklığı ve insanca yaşama özlemi bir ömre yaymak istemiyorsak, değerini bileceğiz. Özgürlüğün, sanatın ve barışın kıymetini bileceğiz. Roman Gary’nin dediği gibi insanlar kini öğrendiler, sevmeyi de öğrenebilirler. Savaş onları ezdikçe onlar, savaş sonrası kurulacak Avrupa’nın ençok baş üstünde tutması gereken şeyin demokrasi-barış ve evrensel değerler olduğunu kavradılar. İnsanlar öldükçe, ormanda şakıyan bülbüller sustukça onlar, çok sesli bülbüllerin ötmesini, ormanların kızı olan özgürlüğün her yana ulaşmasına yemin ettiler.

Vatan sınırı çizgileri ve bayrak değil diyor Romain Gary, asıl olan ve asıl kutsal olanın insanı yaşatabilmek ve alın teri olduğunu söylüyor. Ve savaşın karşısında yaşamın ve yaşatmanın değerini öyle bir çarpıyor ki yüzümüze, sarsılıp kalıyoruz okur olarak. Bana on Alman asker gösterin ve on insanın yaşaması için bu Alman askerlerin botları öpülmesi gerekse, her birinin botlarını öperim diyor. Bize diyor ki ey insanlık, ey ağzı köpürerek sınır ve bayrak diye bağıranlar, asıl olan insanın yaşamasıdır. Ölümü kutsallık ve milliyetçilik tepsisinde sunmayın insanlara.  Sınırlar ve bayrak savaş olmadan da var olabilir.

Gerçekleri anlatır bize. Her gerçeğin bir sığınağa ihtiyacı vardır. Bu sığınak bir şiir, bir kitap ve bir müzik olabilir. Romain Gary bu kitabın bir sığınak olmasını ve savaştan sonra onu okuyanların, savaşın onları insanlık dışı bir yaşama mecbur edebileceğini ancak umutlarını ellerinden almaya gücünün yetmeyeceğini görsün istiyor. Ve hiç şüphesiz bunu başarıyor da. Öyle güçlü bir sığınağa teslim ediyor ki düşlerini ve fikirlerini, hiçbir savaş silahı yok edemiyor. Çünkü biliyordu, umudun saklanacağı en sağlam yerin sanat olduğunu.

Savaştan barışa ve özgürlüğe işte böyle bir ortamda çıkmayı başarıyor direnişçiler. Özgürlük ormanların kızıdır, ne zaman başı sıkışsa koşar ormanlara gelir… özgürlük ormanlara koştu, sanat ve umut kitaplara sığındı ve ruhlar da barışın üzerine inşa edileceği yarınlara…

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.
Yazarın diğer yazıları