Manchester City - Liverpool: Pas sözünü söyledi

Kurd24

Pep Guardiola ve Jurgen Klopp dünyanın zirvesine oturmuş, hakikatten büyük iki teknik adam. Ve takımları da Liverpool ve Manchester City, tıpkı onlar gibi, Olympos Dağından biz ölümlülere tepeden bakıyor. Buradaki tepeden bakışı anlıyorum ve haklı da buluyorum çünkü liyakat sınavından geçmiş bir hak edilmişlik var. Züppelik ve şımarıklık dahil her şey helal onlara. Çünkü dünya futbol tekerleğinin ileriye doğru akmasında onların belirleyici rolü var. Futbol tarihi onların ihtiyaçları temelin de futbola dair her şeyi belirliyor. Özgürlükleri ve sınırları, futbolun özgürlük ve sınırlarını belirleyen Çin Seddi sanki.

Büyük randevuya her iki takım 4-3-3 dizilişiyle başladı. Bunun anlamı şudur; savunma ve hücum dengesini en iyi tartan dizilim bu. Nokta. Diğer dizilim kodları geçici ve konjonktürel. 4-3-3 hücuma çoklu katılımı sağlıyor, sahanın her yerinde çoklu prese izin veriyor ve yine savunmanın hem alanına hem de temaslı adam markajına yetiyor. Savunma hızla yediliye dönüyor ve savunmadan hücuma geçişe de altı oyuncu katılabiliyor. Daha ne olsun?

Ama bu dizilim kesin ve keskin bir kurgu gerektiriyor. Kesin ve keskin kurgunun özü de pasların yönü ve şiddetine dayanıyor. Uzun toplarda şiddet ve yön en az isabet kadar değerli. Kısa paslar mutlak sorunsuz olmalı.

Liverpool ve dolayısıyla Klopp tercihini uzun şiddeti, yönü ve isabetli iyi ayarlanmış paslardan yana yaptığı, daha ilk Liverpool deneyiminden beri biliniyor. Bu pas döngüsü, Salah, Mane, Robertson ve Alexander Arnold’u star haline getirdi. Özellikle de ters kanata atılan içten dışa doğru diyagonal paslar, Mane ve Salah’ı ölümcül silaha dönüştürüyor.

Buna mukabil ilk Barcelona deneyiminden bu yana Guardiola, kısa pasla alan geçişlerini hem ekol hem de gelenek haline getirdi. Kaleciden başlayan kısa paslar, rakibe davetiye şeklinde başlıyor ve rakibin terk ettiği alanlar, geçiş oyunun koridoru haline getiriliyor.

Maça Manchester City böyle başladı, kısa sürede Klopp’un başka türlü düşündüğü anlaşıldı çünkü Manchester City savunması kısa dar alan paslarını yaparken, sadece tek Liverpool’u önde baskıya katılıyordu. Tek presçi genellikle Jota oluyordu ve diğer dört Liverpool’u oyuncu onu arkasında alanı kaptırmadan oyalanıyordu. Bu taktik Pep’in maç stratejisini değiştirmeye zorladı. Bence Bernardo Silva bu zorlamanın sonucu olarak, üç bölgenin merkez oyuncusu rolüne verildi.

Ama Klopp, oyunun akışkan patikalarını kapatınca, Bernardo istenilen şeyleri yapma imkânı bulamadı. Bernardo Silva'nın neden ortak yapıştırıcı olarak kullanıldığını hakikatten anlayamadım. Pep, pek böyle şeyler yapmazdı. Bu fikrin gerisindeki çıkarımı çözemedim. Çözen varsa paylaşsın lütfen?

Manchester City her bölge ve pozisyonda üç seçenekli pas döngüsü ne bağlı bir tür konsensüs oyunu oynuyor. Dördüncü seçenek ya da merkezi seçeneğe neden ihtiyaç duyuldu? Maçın temposu ve topun ritmi hiç değişmedi. Pep ne murat ediyordu anlayamadım.

Bir ihtimal Sterling ve Jesus'a özel görevler verilmiş olabilir bu işin organizasyonu da Silva'ya havale edilme ihtimali var? Ama ben oyunda bunu doğrulayan bir akışkanlık ve ince işler işçiliği görmedim.

Manchester City - Liverpool maçı, kurgusal futbol oyun düzenin en tepe seviyesidir ve her atakları birkaç paralel fikirle donanmış. Manchester City, atağın tehlikeye girdiği her yeri ve anı mutlaka geriye dönüşlerle yeniden kurguluyor. Liverpool, her atağı sonuna kadar zorluyor ve sonuç çıkmayacaksa üç paslık, ters ve düz vuruşlarla oyun diğer kanata taşınıyor.

Hızlı ve dikine oyun Liverpool için oyunun temposu ve maçın ritmi belirliyor. Hızlı oyun Salah’ın hızına eşit tutuyor. Salah rakip arkasına sarkarken Mane, Salah’ın koşu alanına göre ya bir adım geri de ya da bir adım ilerde pozisyon alıyor. Bu taktik rakip takım defansının dengesini ve düzenini bozuyor.

Manchester City her geriye dönüşü yeni başlangıç olarak kabul ediyor. Top geriye doğru oynanınca bütün oyuncular yeniden pozisyon alıyor. Her pozisyonun içine üçü seçenek biri de alan boşaltan koşu yaparak dört oyuncu katılıyor. Ve Manchester City’nin baş edilemez bir canavara dönüştüren de bu sonsuz döngüdür.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir