İsmail Beşikçi ve Kürtlük bilinci

Kurd24

Yıllar önce bir ihracatçı tekstil şirketinde koordinatör olarak çalışıyordum. Patronum Ermeni’ydi. Konuşmayı pek sevmez, tipik işkolik bir şahsiyetti. Kürt olduğumu ve siyasetle ilgilendiğimi biliyordu. Amerika’da eğitim görmüş, anadili dışında evrensel dört dilde konuşuyor ve şirketin, Avrupalı bütün müşterileriyle doğrudan kendisi ilişki kuruyordu. İş konusunda temkinli ve dengeli biriydi. Mühendislik eğitiminin alışkanlığı olarak, rakamların diliyle şirketini yönetiyordu. Gıptayla söylüyorum, çok da başarılıydı. Bir gün kısacık bir sohbet sırasın da “Siz Kürtleri anlamakta zorlanıyorum” dedi. “Toprak talebi olmadan, siyasetin büyük maliyetlerine nasıl katlanabiliyorsunuz” dedi. O zamanların aklıyla bir şeyler söyledim ama söylediklerime ben bile inanmadım. Çünkü sorunla hiç bu kadar çıplak bir yüzleşme yaşamamıştım. Şimdi geriye dönüp baktığımda adam haklıydı. Çok kan dökülmüştü, can ve mal maliyetleri, akıl alır gibi değildi ve talep muğlak, flu ve müphemdi.

“Bunca savaşlara, sürgünlere, aslında soykırımdan başka bir ad verilemeyecek Enfallere rağmen, faili meçhullere, köy yakmalarına vs. rağmen Kürt vatanı bilincinin, Kürdistan bilincinin, Kürt dil bilincinin, Kürt ulus bilincinin yaratılamamış olması çok şaşırtıcıdır.” Sevgili Beşikçi son makalesinde bu ton ve bu berraklıkta şaşkınlığını ifade ediyor.

Elbette tablo çok şaşırtıcıdır çünkü mevcut bilinç, bu maliyetlerin bilinci değil. Kürtlük bilinci eğer kendi tecrübelerinin bir sonucu olsaydı, hiç kuşkusuz bu dehşet maliyetin makul ve kabul edilebilir sonuçlarını siyasal bir kazanım ve hukuki bir sermayeye dönüştürmüş olacaktı. Bugün hala “Kürtler ne istiyor?” sorusunun cevabı aranıyorsa, bunun anlamı şudur; bir arpa boyu bile mesafe alınmamıştır.

Her bilgi ve bilinç kendi nesnesinin bilgisi ve bilincidir; bu şaşmaz bir hakikattir. Söz konusu hakikatin ışında sorulacak soru şudur; Kürtlük bilinci nedir? Kürtlük bilinci neyin bilincidir? Mantıksal yargı ve çıkarım, bu bilincin Kürtlerin temel çıkarlarının bilincine işaret etmesi gerekir. Soruyu daha da somutlamak gerekirse, Kürtlerin temel çıkar ve yararı nedir? Basitçe söylemek lazım gelirse, Türk’ün, İngiliz'in, Rus’un Fransız'ın çıkar ve yararı neyse Kürtlüğün de çıkar ve yararı odur. Ne eksik ne de fazla.

Kendini sevmek ve değerli görmek, kendine yaşayacağı bir mekân talep etmek ve bu mekânı bir hukuk ile kalıcı hale getirmek. Dilini herkesin dili kadar önemsemek ve ona özgür bir hayat sağlamak. Ve son olarak, bütün bu taleplerin karşılık bulması için birleşmek, birlik olmak.

Peki, durum bu mudur? Sırayla gidelim ve her şeyi basitleştirerek yanıtlayalım. Birincisi her şeyi idrak eden açık bir zihne sahip değiliz. Zihin açık olmadığı için de amaç bahsinde bir tutarlılık oluşmuyor. Kendini sevenlerin hayatı değerlidir. Hayata değer katan kendini sevme potansiyelidir. Kendimizi sevmiyorsak, hiçbir şeye layık görmeyiz ve hiçbir şeyi değiştirme çabası içine girmeyiz. Kendini sevmeme içinde bulunduğumuz hayatı kabul etme ve ona rıza gösterme anlamına geliyor. Son tahlil de İsmail Beşikçi'nin dediği şey, kendimizi sevmiyor olduğumuzdur. Özgür ve bize ait bir hayat ancak sevginin bilinciyle oluşur.

Kendini ve ötekini sevmeyen, kendi ve ötekiyle temas kuramaz ve dolayısıyla onunla bir birliğe rıza göstermez. Burada Beşikçi’nin de şaşırdığını olgu kendiliğinden ortaya çıkıyor. Kürtlerin hem hiçbir kazanımı yok hem de birlik meselesinde inanılmaz bir ayak diretme var. Hiçbir şeyi olmayanların birleşmemesi hakikatten hayret verici bir şaşkınlığa yol açar. Çok şeyi onların o çok şey konusunda anlaşamıyor olmaları, anlaşılır bir durumdur. Çünkü çok şeyi paylaşamıyor olmak, eşyanın tabiatına uygundur. Hiçbir şey yoksa anlaşmamak için hiçbir sebep de yoktur.

Kürtlük bilinci, Kürt olma halini sevmektir. Daha doğrusu, doğrudan ve başka bir sebep aramadan Kürt olmayı sevmektir. Kürt olma halini sevmek, kendini başkalarından üstün görmek demek değildir;  olmayanı talep etmek demektir. Başkasında olup sende olmayan şey, senin hakkındır ve bunu talep etmek, insan olmakta ısrar etmek demektir. Bir yurda bir hukuka ve özgür bir hayata sahip olmak, her dünya insanı gibi Kürtlerinde hakkıdır ve bu hakların bilinci Kürtlüğün bilincidir.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir