Dalkurd artık sırat köprüsünde

Kurd24

Dalkurd içinde ve dışında işlerin çok kötü gittiğini herkes biliyor. Saha sonuçlarındaki negatif istikrar, başka da bir analize ve değerlendirmeye ihtiyaç duymadan kötü gidişinin MR raporunu sunuyor her hafta. Son hafta da dolaşıma sokulan lakırdı, futbolcuların üç aylık maaşlarını alamadıkları yönündedir. Bu bilgi bana da ulaştığına göre, artık durumu deşifre etmenin zamanıdır. Dalkurd’un böylesine ciddi bir ekonomik krizin içine nasıl itildiğini bilmiyorum. Dalkurd hemen her zaman tuhaf kapalı kutu oldu. Kulüp sosyal medya düzeyinde bile zararsız bilgileri paylaşmaktan yana olmadı. Yıllık planlamalar, transfer politikası ve nedenleri, sezon hazırlık programı gibi görece paylaşılabilir bilgiler hep ketum kapalı zarfların içinde tutuldu, ne kamuoyu ne de taraftar kitlesiyle paylaşılmadı. Buna rağmen Ramazan Kızıl dönemlerinde futbolcuların üç ay maaşları ödemezlik yapılmadı.

Şimdi soru şu: Dalkurd gerçekten bir mali krizde mi yoksa saha içi kötü sonuçlar bahane edilerek oyuncu grubu bir tür cezalandırılıyor mu? İki durumun da birbirinden kötü olduğunu hemen söylemeliyim. Dalkurd gibi bir kulübü mali krize sürüklemek olsa olsa gerçek bir beceriksizlik ve basiretsizlik örneği olabilir. Hemen ilave etmeliyim ki bu kadar beceriksizseniz neden kulübün yönetimine talip olursunuz? Yıllık hesap kitaba hâkim değilseniz, orada ne işiniz var? İşin daha kötüsü eğer sorun bir mali kriz değilse, sahada alınan kötü sonuçlar için oyuncular cezalandırılıyorsa, işte bu hiçbir kural, ilke ve prensiple açıklanabilecek bir vaziyet değildir. Oyuncular elbette cezalandırılır. Ödülün olduğu yerde mutlaka da ceza da olmadır. Ceza ve ödül ikiz kardeştir. Ama sahada alınan kötü sonuçlardan ötürü hiçbir oyuncu maaşıyla ne cezalandırılır ne de tehdit edilir. Maaş hiçbir tasarrufun meşru gerekçesi olmaz.

Prim ile cezalandırabilirsiniz, maaşını ödedikten sonra, disiplinsizlik cezaları varsa maaşından kesintiler yapabilirsiniz. Ama maaşları ödemezlik yapamazsınız.

İhtiyatlı konuşuyorum. Bütün bu laflar varsayımsaldır. Biri çıkıp doğru bilgiler ile bu yazıyı yanlışlayabilir. Umarım böyle de olur. Ben yanlışını kabul etmeyi erdem sayanlardanım.

Orta da bir gerçek var, Dalkurd maç kaybetmeyi bir alışkanlık haline getirdi. Dalkurd’un rutini kaybetmek olmuş. Bu durum kulübün kötü yönetildiğinin bir kriteri olmasa bile, yarışmacı takımın kötü yönetildiğinin belgesidir. Sportif anlamda Dalkurd berbat bir durumda. Dalkurd toplam 14 maç oynamış, 3 galibiyet 2 beraberlik ve 9 yenilgi almış. Topladığı 11 puanla 14. sırada, yani düşme potasında. Bugün lig bitse Dalkurd küme düşmüş olacak.

Deyim uygunsa Dalkurd hayal edilecek en kötü durumun içinde. Buradan çıkış mümkün mü? Evet bal gibi mümkün. Ama bu oyun anlayışıyla değil. Çünkü Dalkurd, babasının mirasını sorumsuzca harcayan o miras yedi gibi futbol oynuyor. Futbolu sadece hücum etmekten ibaret sanıyor. Dalkurd'un kodlarında savunma nedir sanki hiç yazılmamış. Dalkurd sanki savunma hiç icat edilmemiş gibi oynuyor.

En tipik örnek ise topun olduğu bölgede Dalkurd ne bireysel pres yapıyor ne de bölgesel pres yapmaya tenezzül ediyor. Pres iki şey için şart. Birincisi rakibe kolay top kullandırmamak amacıyla yapılır, ikincisi ise pres aracılığıyla takım yerleşmeye zaman bulur. Dalkurd bu iki savunma prensibi hiç yerine getirmiyor. Bu olmaz. Bu bir teknik adam hovardalığı ya da aymazlığıdır.

Top rakibe geçtiğinde Dalkurd rakibini cepheden karşılamak yerine, rakibine adeta refakat ediyor. Dolayısıyla rakip hem dengeli hücum etme imkânı buluyor hem de çok kolayca Dalkurd defansının dengesini bozuyor. Dalkurd defansını dengesi bozulduğunda her iki savunma kanadı yol geçen hanına dönüşüyor.

Defansın göbeği de bir acayip, kimse ne alan savunması yapıyor ne de temaslı oynayıp rakibi caydırmaya çalışıyor. Zaten defans önü de açık. Eğer böyle oynuyorsanız her rakip sizi kolayca yener. Bu yenilgilere davetiye çıkarmaktır. Ve Dalkurd bunu sürekli yapıyor.

Dalkurd savunma yapmayı ciddiye almadan bu sırat köprüsünden geçemez.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir