K24 ÖZEL – İstanbul’daki Kürt pazarcılar pahalılıktan şikayetçi

Son günlerde altın ve dövizdeki yükseliş İstanbul’daki Kürt pazarcıları da vurdu.

Cesim İlhan / İSTANBUL

Son günlerde altın ve dövizdeki yükseliş İstanbul’daki Kürt pazarcıları da vurdu.

Yeni tip coronavirüs (Covid-19) salgınıyla birlikte durgunluk yaşayan sebze meyve pazarları son günlerde altın ve dövizdeki yükselmeden de nasibini aldı. Haldeki fiyat artışları çarşıda, pazarda, markette de raflara yansıdı.

İstanbul’un Avcılar ilçesindeki Üniversite Mahallesi’nde kurulan salı pazarı esnafı ile pazara alışverişe gelen insanlar salgın, ekonomik kriz, yüksek fiyatlar ve işsizlikten şikâyetçi.

Pazarcılar, satışlarının yüzde 70’lere kadar düştüğünü dile getirirken, müşteriler ise krizle beraber fiyatların yükseldiğini, eskiden torbalarla aldıkları ürünleri şimdilerde bir kilo ya da yarım kilo olarak alabildiklerini söylüyor.

Diğer yandan salı pazarında tüm esnafın sattığı ürünlerin fiyatları genel olarak birbirine yakın.

SALI PAZARINDA EN ÇOK BİTLİSLİLER VAR

Her salı tezgahını açan salı pazarındaki esnafın çoğu Kürt… Bitlis, Ağrı, Muş, Siirt, Batman ve Sivas hatta Afrinli tazgahtar bile bulmak mülkün. Burada en çok Bitlisli esnaf ile karşılaşıyoruz. Pazarda zaman zaman Kürtçe müzik duyuluyor.

Domates, salata ve biber almak için tezgahına yaklaştığımız Okan Yılmaz (28), Bitlis merkeze bağlı köylerden olduğunu ifade ederek, “20 yıldır İstanbul’dayız. Sadece pazarlarda sebze meyve işi yapıyorum. Artık işler eskisi gibi iyi değil. Biz Kürtlerden başka kim tezgâhtarlık işi yapıyor” diyerek, sitem ediyor.

Okan Yılmaz, 2018’den beri pazarlarda satışların azaldığını ifade ederek, “Döviz ve altındaki artış bahçe ve hallerde fiyatların yükselmesine sebep oluyor, bu da biz esnafı ve vatandaşı etkiliyor. Biz halden pahalıya alıyoruz, hal de tarladan pahalıya alıyor, aracı da üreticiden pahalıya alıyor. Çünkü üretim maliyetleri arttı. Mazot yükü her ay artıyor, vergiler ve çeşitli zamlarla çiftçi kâr edemez hale geldi. Çoğu arazi ekilmiyor. Ekilen arazilerde ise ürünler önceki yıllara oranla 2-3 kat pahalıya satılıyor. Bir de buna coronavirüs ve altın ile dövizdeki artış da binince durum iyice kötü gitti” diyor.

“VATANDAŞ FİYATI SORUYOR VE GİDİYOR”

Salı pazarında kardeşleri ve amca çocuklarıyla birlikte tezgah açan Ağrı Patnoslu Emre Baykal (32), son iki yılda artan fiyatlardan dolayı zaman zaman çoğu ürünü zararına sattıklarını söylüyor.

Çocukluğundan beri pazarcılık yaptığını, baba mesleğini sürdürdüğünü ifade eden Baykal şöyle konuştu:

“Kayısı, üzüm, armut, şeftali, erik, domates, biber, patates, salatalık neyin fiyatını sorsanız 2018 yılından beri arttı. Yıllardır pazarcılık yapıyorum, daha önce sebze meyve fiyatlarında böyle bir yükselişe tanık olmadım. Geçtiğimiz son iki yılda her şey iki üç kat pahalılandı. Vatandaş pazara gelmiyor. Pazarcıların büyük bir bölümü ürünlerin üzerine fiyat etiketi koymaya çekiniyor. Pek çok etikette artık ‘adet’ ya da ‘yarım kilo’ yazıyor. Biz halde aldığımız ürünleri bazen zararına satmak zorunda dahi kalıyoruz. Vatandaş geliyor, fiyat soruyor ve gidiyor.”

“KIŞIN PAHALI, YAZIN UCUZ”

Yine salı pazarında babası ve kardeşiyle; patates, soğan ve sarımsak satan Muşlu Sinan Özel (27) ise, fiyatların yükselmesinde ve döviz ile altının artışından çok şikayetçi olmasa da salgın ve yaz ayı boyunca insanlar tatilde olduğu için pazara gidilmediği için memnum olmadığını söylüyor.

Sinan Özel, “Borsadaki yükseliş bizi çok etkilemiyor. Çünkü bizim sattığımız ürenler (domates, soğan, sarımsak) ithal edilmiyor. Bundan dolayı sadece insanlar şu an İstanbul’da bulunmadıkları için pazarlar boş ve bizdeki satışlar azaldı. Bir de coronavirüs bizi olumsuz etkiledi. Bir ay sonra yine eskisi gibi olacak. Ayrıca kış aylarındaki fiyatlar yaza göre fazla olduğu için biraz daha kazancımız oluyor” ifadelerini kullandı.

Afrinli Ferhad Hamid, Suriye’deki savaştan dolayı ailesiyle birlikte 5 yıl önce İstanbul’a göç etmek zorunda kalmış. 2 yıldır bir Bitlisli pazarcının tezgâhını işleten Ferhad, bu tezgâhta kiraz, vişne, şeftali, erik, kavun ve karpuz satıyor.

“EMEKLİ MAAŞI YETMİYOR”

Ev ihtiyaçları için yıllardır salı pazarında sebze meyve aldığını söyleyen Erzurumlu Hacı Ahmet Vurmaz, ilk defa bir karpuzun yarısını satın aldığını söylüyor.

Daha önce bu kadar yoksullaştıklarını hatırlamadığını ifade eden Vurmaz, “Ben emekliyim, emekli maaşım artık aileme yetmiyor. İki oğlum işsiz, ikisi de iş bulamıyor. Ben daha önce 10 poşetle alışveriş yapar eve giderdim, şimdi gördüğün gibi her şeyi yarım kilo almışım. Yarım karpuz alıyorum. Benim gibi çok insan böyle. İnsanlarda para yok. İnsanlar artık günlük temel gıda ihtiyacını bile alamaz duruma geldi. Hem yüksek fiyatlar hem de işsizlik bizi bitirdi” şeklinde konuştu.