İdeoloji mi ulusal egemenlik mi?

Kürtlerin varlık sorunu son tahlilde egemen bir hukuk içinde temsil edilip edilmemek sorunudur. Kuzey Kürtleri açısından bu sorun bütün yakıcılığıyla orta yerde bir ceset gibi duruyor.
İdeoloji mi ulusal egemenlik mi
İdeoloji mi ulusal egemenlik mi

Henüz ontolojik varlığı, egemen bir hukukla güvence altına alınmamış uluslar için, ideolojiye sıkı sıkıya bağlı bir gelecek tasavvuru, sadece bir lüks değil, iyiden iyiye çok ciddi bir ayak bağı olabiliyor. Varlık evrensel bir hukuk içinde tanımlanmamışken, varlığın geleceğini ideolojik bir söylem haline getirmek ve bu söylemi temel alarak siyasi bir paradigma oluşturmak, birleştirici değil, düpedüz ayrıştırıcı bir tavır ve duruş oluyor. Kaldı ki hukuksal hakları tanınmamış ve söz konusu haklar güvence altına alınmamışken, bütün bu durumların ve sorunların çözümü olarak, varlık yerine ikame edilen ideoloji kimin ideolojisi olacak? Tanımlanmamış ve bir hukuk içine dahil edilmemiş sınıflar, ister istemez soyut nesneler konumunu işgal ederler. Kimliği, karakteri ve temsili kültürü bir yaşam pratiği olarak, bu kadar belirsizlik içeriyorsa, o ideoloji hangi zeminde temellendirilecektir?

Eğer bir dilin yoksa, olmayan dilinde derin anlamlar taşıyan konuşmalar yapamazsın. Yapsan bile o mana ve semboller o dile ait olamazlar. Kürtlerin varlık sorunu son tahlilde egemen bir hukuk içinde temsil edilip edilmemek sorunudur. Kuzey Kürtleri açısından bu sorun bütün yakıcılığıyla orta yerde bir ceset gibi duruyor. Sanki bu sorun çözülmüş gibi söz konusu cesede bir cennet aramak, kötü niyet olmasa bile, açık ara hayalciliktir.

Dünya tarihi bir bakıma ulusların kendilerini inşa etme tarihidir. Ulusun kendini inşa etme tarihi, kendine geçerli, evrensel olarak başkaları tarafından tanınan bir egemen hukuk oluşturma tarihidir. Bu süreç de gelecek tasavvuru ve ideolojik değildir; tasavvur millet olma bilincinin, kendine yeterli bir organizasyon üreterek, millet olarak birliğe kilitlenmektir. Ulusal varlık, kategorik olarak bütün grup ve sınıfları içerdiği için, birlik, gruplar ve sınıflar üstü olmak zorundadır. Zaten egemen bir hukukunuz yoksa egemen sınıflarınız da olmaz. Çünkü ulus kendini yeniden ve egemen koşullarda inşa etmek istediği için egemenlik kavramını yeniden yazacaktır. Buna göre kimin egemen olacağı da belirsizdir.

Peki, doğal süreçlerinden yalıtılmış ideolojik bir ulus inşa etmek mümkün mü? Mümkün değil, çünkü ulus kavramı ulusa dahil bütün öge ve unsurları içerdiği için hiçbir öge ve unsuru dışarıda bırakmaz. Ulus kavramı ayıklayıcı, seçici bir kavram değildir. Bütüncül ve totaldir.

Söz gelimi ben Kürt’üm diyen herkes Kürt ulusuna dahildir. Hiç kimse hiçbir nedenle, bu beyana itiraz edemez ve eğer varsa hakları onu bu haklarından mahrum bırakamaz. Peki o zaman ideolojiyi nerede konumlandıracağız? İdeolojik yaklaşım kendisine nerede zemin bulabilir? Elbette kimi grup ya da sınıflar belli bir ideoloji çerçevesinde yan yana gelip belirli birtakım yapılanmalar üretebilirler. Bu mümkün ve sanıldığı kadar da zararlı değildir. Burada kayda değer olan davranış, ideolojik bir kavrayışı, ulusal birlik ihtimaline alternatif olarak sunmak çabalarıdır. Ulusal inşa sürecini bekleyen en büyük tehlike de budur.

Çünkü bu pozisyon ulusu böler. Ulus bir taraftan ulusal ve demokratik haklarını gasp eden dış egemen güçlerle cebelleşirken, ayrıca kendi içinde ikinci bir cephe daha da açmış olur. Kale, içeriden de ele geçirilmiştir. Nitekim son Kerkük hadisesinde olan da bu durumun ta kendisiydi.

Hiç kimsenin bu süreçte özel olarak bir dünya tasavvuru geliştirmeye hakkı yoktur demiyorum. Herkesin bir ideoloji, bir dünya görüşü ve bir gelecek tasavvuru olmalıdır. Bura da önemli olan ve kıymete binen düşünce, ulusal egemenlik süreci bitmeden hiç kimsenin ideolojik dayatmalarda bulunmamasıdır. İdeolojik dayatma, şimdiden geleceği ipotek altına alma niyetidir. Ulusal iradeyi şimdiden gasp etme çabasıdır.

Önce varlık tanınır, o varlık egemen bir hukuk içinde temsil edilir ve elbette sonra herkes hayal ettiği siyasetin peşine düşer. Ulus için doğal ve normal süreç budur. Ulusun birleştirici çimentosu ulusal ve demokratik hakların egemen bir hukukla garanti altına alınmasıdır. Ev inşa etmeden ev içi temizlik yapılmaz. Olmayan evin konforundan bahsedilemez. Önce evi kur, sonra paşa gönlünce dekore edersin. Ama şimdiden evin dış rengi konusunda yaka paça kavga etmenin hiç kimseye bir faydası olmaz.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar k24 medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.