K24 ÖZEL - İşçi olarak gittiği Danimarka’da onlarca kişiye umut oldu

Yaklaşık 163 kişinin Danimarka’ya gitmesine vesile olduğunu belirten Konya Kürtlerinden 70 yaşlarındaki Mevlüt Sarıbayır, “Köyde iken amelelik yapıyordum ve Danimarka’ya gittikten sonra onlarca insanın yurt dışına gitmesini sağladım. Şimdi birçoğunun çocukları ve torunları orada doğup büyüdü” diyor.
Mevlüt Sarıbayır
Mevlüt Sarıbayır

KONYA (K24)

Konya’nın Kulu ilçesine bağlı Kırkpınar (Kürtçe adıyla Celikan) köyünde yaşayan 70 yaşlarındaki Mevlüt Sarıbayır, yaşadığı yoksulluk nedeniyle 1969’da yurt dışına giderek, para kazanmaya karar veriyor.

Köyünden o güne kadar hiç kimsenin yurt dışına gitmediğini ve bu nedenle ilk anda heyecanlandığını dile getiren Sarıbayır, biriktirdiği paralarıyla turist olarak önce Almanya’ya ardından Avusturya’ya gittiğini söylüyor.

Gittikleri ülkede tanıştıkları biri, kendisine Danimarka’ya yerleşmesini tavsiye ederek, orada oturum almanın daha kolay olacağını aktarıyor.

Mevlüt Sarıbayır ve Kulu’nun başka bir Kürt köyünden iki arkadaşı tanıştıkları kişinin tavsiyesine uyarak Danimarka’ya yerleşmeye karar veriyor.

Kara, deniz ve demiryolundan farklı ülkelerden Danimarka’ya geçtiklerini ifade eden Sarıbayır, bir süre sonra çalışmaya başladığını ve oturum almaya hak kazandığını dile getiriyor.

K24’e konuşan Mevlüt Sarıbayır, Almanya’nın Hamburg kentinden Danimarka’ya gidişinin şans eseri olduğunu ve yaşadıklarını not etmeye başladığını belirtiyor.

1969’da turist olarak Avrupa’nın farklı ülkelerine giden ve ardından Danimarka’ya yerleşen Sarıbayır, 1971’in yazında köyüne ilk iznine geliyor.

Sarıbayır, kardeşleri ve yakınları olmak üzere 43 kişiye davetiye gönderdiğini kaydederek, davetiye gönderdiği herkesin oturum aldığını söylüyor:

“1969’da yurt dışına gittim ve ilk iznimi 1971’de köye yaptım. Kardeşlerim, akrabalarım ve köylülerim olmak üzere 43 kişi benim sayemde Danimarka’ya gitti. Yabancı, akraba ayırt etmeden, köyden Danimarka’ya bana mektup yazan herkesin işin yaptım. Ayrıca Hamburg’daki bir tanıdığımın söylediğine göre, sayemde 163 kişi yurt dışına gitti.”

“Neden insanlara davetiye gönderdiniz?” sorusuna Sarıbayır, şöyle yanıt veriyor:

“Avrupa’ya gitmeden önce amelelik yapıyordum. Tarlalarda ve inşaatlarda çalıştım, yoksuldum. Biriktirdiğim paralarla yurt dışına gittim. Gemiyle giderken çok fazla zorluk yaşadım, bürokratik işlerle çok uğraştım. O gün yemin ettim, ‘Eğer işim olursa, elimden geldiğince kendi yakınlarıma, köylülerime yardım edeceğim’ dedim. Öyle de yaptım.”

1983’te Danimarka’dan ayrılan Mevlüt Sarıbayır, zaman zaman yurt dışında bulunan çocuklarını ziyaret ettiğini belirtiyor.

Sarıbayır’ın anlattığına göre, dönemin en büyük Danimarka gazetelerinden birinde kendisiyle söyleşi yapıldı.

Bu arada Sarıbayır, Türkiye’ye döndükten sonra çeşitli araştırmalar için Konya’nın Kürt köylerini gezen yabancı sinemacı ve araştırmacılara da yardımcı olduğunu söylüyor.

DANİMARKALI BELGESELCİLERİN HİKAYESİ

1985’te Sarıbayır’ın köyünü ziyaret eden Danimarkalı iki belgeselci olan Jimmy Andreasen ve Iben Niegaard, köydeki günlük yaşamı iki çocuğun gözüyle Avrupalı sinemaseverlere anlatıyor.

K24’e konuşan Jimmy Andreasen ve Iben Niegaard, 1970’lerin sonlarında ve 1980’lerin başlarında Pakistan, Türkiye ve eski Yugoslavya’dan çok sayıda erkek göçmenin Danimarka’nın yanı sıra Batı Avrupa’ya yerleşme öyküsünü ele alan “İki Dünya Arasında Çocuk” (Barn af to verdener) adlı bir çalışmaya imza atıyor.

Danimarkalı belgeselciler, ilk başta Avrupa’ya yerleşen erkek göçmenlerin ülkelerine dönmek istediğini fakat değişen şartlar nedeniyle birçoğunun geri dönmeyi ertelediğini ve zamanla ailelerini de yanlarına aldırdığını söylüyor.

Andreasen ile Niegaard, göç hikayelerini çocukların gözünden anlatan bir dizi belgesel yapmak istediklerini belirterek, bunu “İki Dünya Arasında Çocuk” belgeseliyle dört bölüm şeklinde sonuçlandırdıklarını aktarıyor. İlk bölümde Kürt ve Pakistanlı çocukların gözünden ailelerin hayatını anlatmak istediklerini söyleyen Danimarkalı belgeselciler, bunu şöyle açıklıyor:

“İlkinde Kırkpınar (Kulu) köyünden Danimarka’nın Jutland eyaletine bağlı Holstebro ilçesine göç eden Türkiyeli Kürt bir aile vardı. Bu çalışmada ailenin günlük yaşamlarıyla ilgilendik. Yaz tatilinde ailesiyle birlikte köyüne giden çocukları çektik. İkincisinde Pakistan’ın Sialkot şehrinde çektiğimiz görüntülerdi. Ramazan ayı boyunca ailelerin günlük yaşamlarıyla ilgilendik.”

Hikayelerin esasen farklı kültürler içerisinde bölünmüş çocukların gözünden verildiğini dile getiren Andreasen ve Niegaard, bu belgeselde Kürt çocukları Remo (Ramazan) ile Necla’nın başrolde olduğunu ifade ediyor.