Diyarbakır Newroz'undan 2013'e geri dönüş çağrısı

Diyarbakır Newroz meydanında düzenlenen kutlama programında HDP Sözcüsü Osman Baydemir ve Mardin Büyükşehir Belediyesi Eski Eş Başkanı Ahmet Türk birer konuşma yaptı.

Kürdistan24/Haber Merkezi- Diyarbakır Newroz meydanında düzenlenen kutlama programında HDP Sözcüsü Osman Baydemir ve Mardin Büyükşehir Belediyesi Eski Eş Başkanı Ahmet Türk birer konuşma yaptı.

Konuşmasında hükümete yüklenen HDP Sözcüsü Baydemir, “Barışı bir seçime kurban ettiler” dedi.

Baydemir: Müzakere masasına dönün

Çözüm sürecinin yeniden başlaması gerektiğini dile getiren Baydemir, “Buradan, Newroz alanından Ankara’ya çağrımızdır; Müzakere masasına geri dönün” diye konuştu.

Baskıyla, zulümle sonuç alacaklarına inananlar Newroz alanlarına çok iyi baksın diyen Baydemir, halkı referandumda Hayır oyu kullanmaya çağırdı.

Newroz kutlamalarında konuşan eski Mardin Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Ahmet Türk ise hükümete yaptığı çağrıda "Gelin, Sayın Öcalan'ın 2013 Newroz'unda ortaya koyduğu düşünceler çevresinde, barış ortamını yeniden sağlayalım" ifadesini kullandı. Türk, “Sayın Öcalan'ın 2013 Newroz'unda ortaya koyduğu düşünceler çevresinde, barış ortamını yeniden sağlayalım” dedi.

Türk: Elbette ki 'Hayır' diyeceğiz

Ahmet Türk ayrıca, 16 Nisan'da anayasa değişikliğine ilişkin yapılacak olan halk oylamasıyla ilgili olarak da "Bu referandumun Kürtler için başka bir anlamı var" dedi.

"Bugün eş genel başkanlarımız zindanda. Bu zindan siyasetini yürütenlere 'Evet' mi diyeceğiz? Elbette ki 'Hayır' diyeceğiz. 84 belediyemiz kayyıma teslim edildi, bu politikaya evet mi diyeceğiz? Hayır diyeceğiz" diye konuşan Türk, sözlerine şöyle devam etti:

"Sur vahşetine, Cizre vahşetine, Nusaybin vahşetine evet mi diyeceğiz? Evet, işte referandumu böyle bir anlamla, düşünceyle karşılamamız lazım ve hayır oylarını büyütmemiz lazım. Ben şuna inanıyorum, Kürt siyasetçileri zindanlara atanlar, Kürdistan şehirlerini viran edenler biliyorum ki bunun hesabını mutlaka tarih önünde verecektir"

Ahmet Türk'ün açıklamaları şöyle:

“Bugün dünyanın gözü Amed Newroz'unda. Kürtler ne istiyor, talebi nedir? Biz aslında bugün bunları konuşacağız, sesimizi, talebimizi bütün dünyaya ileteceğiz. Evet, bu Newroz’un adı “Kazanacağız Newroz'u.” Kimsenin şüphesi olmasın, bütün baskılara, zulüm politikalarına rağmen, inancımız, irademizle varmak istediğimiz o noktaya mutlaka varacağız.

Biliyoruz ki yıllardan beri siyasetin içinde bir kardeşiniz olarak birçok zulüm ve baskıyla karşı karşıya kaldık. 12 Eylül'leri yaşadık, 93-94’lerde faili meçhullerin şahidi olduk. Köylerin yıkılmasının şahidi olduk. Kürt halkı susturulmak, sindirilmek istendi ama özgürlük mücadelemiz kartopu gibi büyüyerek daha büyük bir coşkuyla, özveriyle, inançla bugün buraya geldi. Bugün de zulüm politikaları devam ediyor. Kürt halkını sindirmek, susturmak için her türlü oyunun oynandığı bir süreçteyiz. 2017 Newroz'unu kutlarken Kürtlerin kazanımını ortadan kaldırmak için, Kürt halkı bütün Kürdistan’da bir saldırı altındadır. Minbiç’te, El Bab’da, Rojava’da Kürtlerin geleceğini karartmak için yoğun bir baskının, insanlık dışı bir muamelenin içinde olduklarını görüyoruz.

Türk: Öcalan'ın 2013'teki düşünceleri çerçevesinde yeniden barış ve diyalog ortamı sağlayalım

Ama yanılıyorlar, baskılar hiçbir dönem para etmemiş, bugün de etmemiştir. Ancak ortak akılla, diyalogla sorunları çözebiliriz. Yarım yüzyıl Kolombiya’da bir savaş yaşandı. 200 binin üzerinde insan öldü ama sonuçta ancak sorun barışla sonuçlandı. Güney Afrika’da yine beyaz ırkçı yönetimin siyahlar üzerindeki baskısı ancak diyalogla, barışla sona erdi. Onun için diyoruz ki, geçmişte de denediğiniz sindirme, susturma politikasından vazgeçin. Kürt halkının geleceğini karartacak politikalardan vazgeçin. Gelin, sayın Öcalan’ın 2013 Newroz'unda ortaya koyduğu düşünceler çevresinde yeniden bir barış ve diyalog ortamı sağlayalım. Başka bir yol yok.

Türkiye halkları da bu ırkçı, milliyetçi anlayışın toplumu nereye götürdüğünü çok iyi görüyor. Büyük bir mutluluk duyuyoruz ki, vicdan sahibi insanlar, demokratlar da bu yönetim anlayışına karşı sesini yükseltiyor. Bize düşen görev ve sorumluluk nedir? Birliğimizi geliştirmezsek, ortak bir akılla sorunlarımızı gündeme getirmezsek inanın ki tarih önünde sorumlu oluruz. Eğer bugün Şengal’de Kürt halkının değeri, kültürü olan, inancı olan Şengal halkının geleceğini karartmak isterseniz inanın ki bunun faturası çok ağır olur. Bunun için Şengal’de birilerinin Kürtleri karşı karşıya getirmek istediği oyunları çok iyi görelim. Bu oyunu oynayanlar tarihin önünde, halkımız önünde mahkûm olacaktır.

Türk: 84 Belediyemiz kayyuma teslim edildi

Zamanın çok dar olduğunu biliyorum, aslında sizlerle paylaşmak istediğim çok şey var ama zaman yeterli değil. Bu görkemli Newrozdan sonra 16 Nisan’da önümüzde bir referandum var. Herkes, Kürtler bu referandumda ne diyecek diye soruyor. Elbette ki bu referandum sadece Kürt halkı için, sadece Kürtlerin geleceği için önemli değil. Bütün halklarımız için, Türk halkının geleceği için önemlidir. Ama bu referandumun Kürtler için başka bir anlamı var. Bugün eş genel başkanlarımız zindanda. Bu zindan siyasetini yürütenlere evet mi diyeceğiz? Elbette ki hayır diyeceğiz. 84 belediyemiz kayyuma teslim edildi, bu politikaya evet mi diyeceğiz? Hayır diyeceğiz. Sur vahşetine, Cizre vahşetine, Nusaybin vahşetine evet mi diyeceğiz? Evet, işte referandumu böyle bir anlamla, düşünceyle karşılamamız lazım ve hayır oylarını büyütmemiz lazım. Ben şuna inanıyorum, Kürt siyasetçileri zindanlara atanlar, Kürdistan şehirlerini viran edenler biliyorum ki bunun hesabını mutlaka tarih önünde verecektir. Ama bize düşen onurlu bir duruştur. Ben hiçbir Kürdün onurunu ayaklar altına alacağına inanmıyorum. Kürt halkı mutlaka bunun hesabını soracaktır, buna yürekten inanıyorum.

2017 Kürtlerin geleceği için önemli bir yıl. Değişimin, dönüşümün yaşanacağı önemli bir yıl. Bu ülkede asimilasyoncu politikalarla Kürtlerin kazanımlarını ortadan kaldırmaya çalışanların mahkûm olacağı bir yıldır. Ama bunu sağlamak için dimdik durmak lazım.”

2013 yılında, Diyarbakır’daki Newroz kutlamalarında, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın Kürt meselesinin çözümüne yönelik mektubu, dönemin BDP milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan tarafından Türkçe ve Kürtçe olarak okunmuştu. Öcalan mektubunda silahlı güçlere sınırdışına çekilme çağrısı yaparken, artık Türkiye halkları için yeni bir dönem başladığını söylemişti. Mücadelenin sona ermediğini belirten Öcalan, "Artık silahlar sussun, fikirler ve siyasetler konuşsun” ifadesini kullanmıştı.