Trump'tan Çin'e: Kore tehdidini çözün yoksa biz çözeriz

Trump, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile görüşmesi öncesi Kuzey Kore kaynaklı nükleer tehdit ile ilgili sorunu Çin'in yardım olsun ya da olmasın "çözeceğini" söyledi.

Haber Merkezi-  ABD Başkanı Donald Trump, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile görüşmesi öncesi Kuzey Kore kaynaklı nükleer tehdit ile ilgili sorunu Çin'in yardım olsun ya da olmasın "çözeceğini" söyledi.

İngiliz Financial Times gazetesine konuşan Trump, Kore ile yaşanan sorunun Çin'in K.Kore üzerindeki nüfuzu sayesinde çözülebileceğini, bunun da gerçekleşmemesi durumunda ABD'nin sorunu kendi başına çözmeye çalışacağını söyledi.

"Çin, Kuzey Kore üzerinde büyük nüfuza sahip ve Kuzey Kore konusunda bize yardım edip etmeyeceğine karar verecek. Ederse bu Çin için de iyi olacak, ve etmezlerse kimse için iyi olmayacak" diyen Trump, "Eğer Kuzey Kore işini Çin çözmezse biz çözeceğiz. Şimdilik size bu kadarını söylüyorum" dedi.

BBCTürkçe'de yer alan habere göre  gazetenin "ABD bu konuda gerekirse tek başına hareket eder mi" şeklindeki sorusuna ise "Kesinlikle" yanıtını verdi.

Ama Trump bunun tek yanlı bir saldırı anlamına mı geldiği sorusunu "Daha fazlasını söylememe gerek yok" diye yanıtladı ve "sorunu çözmek" derken hangi yönteme başvuracakları konusuna girmedi.

ABD Başkanı, Financial Times'ın manşete çektiği açıklamasını, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile görüşmesi öncesi yaptı.

Beyaz Saray, iki liderin Perşembe ve Cuma günleri Florida'da görüşeceğini açıklamıştı.

Trump'ın güvenlik danışmanlarının, ABD'nin Kuzey Kore ve Çin politikalarına yönelik raporlar hazırladıkları bildiriliyor.

Öte yandan, Güney Kore Savunma Bakanlığı da ABD ve Japonya ile ortak tatbikata başladığını açıkladı.

İki ülke de tatbikatta, Kuzey Kore'nin denizaltılarının yol açtığı tehdit karşısındaki hazırlıklarını gözden geçirecek.

Trump'ın bu sözleri Kuzey Kore'nin nükleer silah programı konusundaki bir dizi uyarının sonuncusu.

MASADAKİ SEÇENEKLER

ABD yönetimi Kuzey Kore'nin uzun menzilli nükleer füze teknolojisi geliştirmesinden endişe ediyor. ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson Mart ayında yaptığı Asya gezisi sırasında "önleyici saldırı seçeneği"nin de masada olduğunu söylemişti.

Şubat ayında da ABD Savunma Bakanı James Mattis herhangi bir nükleer silah kullanımının çok şiddetli tepkiyle karşılanacağını belirtmişti.

Bununla birlikte Kuzey Kore'ye yönelik bir askeri hamlenin çok yüksek askeri ve sivil can kaybına yol açacağı da düşünülüyor.

Birleşmiş Milletler ve bir çok ülke Kuzey Kore'ye yaptırım uyguluyor.

TİCARET TEŞVİKİ

ABD Başkanı'nın bu hafta yapacağı temaslarda Çin yönetimine baskı yapması bekleniyor.

Donald Trump, Financial Times gazetesine verdiği mülakatta ticaretin de bir koz olarak kullanılabileceğini ima ederek, "Ticaret teşvik edici olabilir. Herşey ticarete bağlı."

Mart ayı sonunda imzaladığı iki başkanlık kararnamesinde Trump ABD'nin dış ticaret açığı ve dış ticaret yolsuzlukları ilgili kuralları revize etti.

Beyaz Saray yetkilileri bu kararnamelerde Çin'in hedeflenmediğinde ısrar ettiler fakat Çin ile yapılan yılda 347 milyar dolarlık ticaret ABD'nin toplam 502 milyar dolarlık dış ticaret açığının en büyük kaynağını oluşturuyor.

Trump, Çin ile görüşmelerin zorlu geçeceğini, dev ticaret açıklarını artık kaldıramayacaklarını ifade eden bir tweet de atmıştı.

Şimdi görüşmelerde hem ticaretin hem de Kuzey Kore üzerindeki nüfuzunu kullanması talebinin masada olacağı anlaşılıyor.

ÇİN'İN POZİSYONU NE

Çin tarihsel olarak Kuzey Kore'nin müttefiki fakat iki ülke arasındaki ilişkiler son yıllarda gerginleşti.

Kuzey Kore'nin nükleer füze denemeleri de bu gerginlikte önemli rol oynuyor.

Çin, Şubat ayında Kuzey Kore'den kömür ithalatını yıl sonuna kadar durdurduğunu açıkladı. Bu Kuzey Kore'nin en büyük gelir kaynaklarından biri.

Uzmanlar Çin'in, Kuzey Kore yönetiminin devrilmesinin iki Kore'nin birleşmesine yol açacağı ve Amerikan askeri üslerinin sınırına iyice yaklaşabileceği kaygısıyla Pyonyang'a destek verdiğini hatırlatıyorlar.

Çin'in ayrıca Kuzey Kore'de bir istikrarsızlık durumunda milyonlarca mültecinin sınırlarına dayanmasından da kaygı duyduğu düşünülüyor.