Dost ihanetine uğrayan TKDP lideri Sait Elçi

Kurd24

Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi (TKDP) lideri Sait Elçi, her karanlık dönemde olduğu gibi, 12 Mart 1971 askeri sömürgeci faşizminde de payına düşeni aldı. Birçok Kürt yurtseveri, TKDP, DDKO, TİP yöneticisi ve üyesi gibi onun hakkında da tutuklama kararı çıktı. Bunun üzerine çok zahmetli bir yolu izleyerek Kürdistan Otonomisine geçti. Ne yazık ki Kürdistan Otonomisine geçişinden hemen sonra, dostlarının ihanetine uğrayarak katledildi. Katlinin üzerinden 50 yıl (1971) geçti. Onu saygıyla anarken, hayatını, yaşadıklarını, yaptıklarını kısaca da olsa okuyucularıma aktarmayı bir görev kabul ediyorum.

*1963-64 yıllarında Kürdistanlı üniversite öğrencileriyle görüşmeye başladığım zaman, üç idol isim telâffuz ediliyordu. Bu idollerden ikisi Kürt milliyetçi cephenin liderleri Faik Bucak ve Sait Elçi’ydi. Üçüncü idol, Kürt solcularının lideri Dr. Tarık Ziya Ekinci’ydi. Ama milliyetçi idol liderlerin isimleri ön plandaydı.

Ben de Sait Elçi ismini o zaman duydum. Sait Elçi’nin hayatı ile ilgili olanları dinlemeye başladım. O dinlediklerim bir efsane gibiydi. İnanmakta zorluk çekiyordum. Ama 1967 yılından sonraki yıllarda, daha açık gerçeklere ulaştım. O zaman anladım ki üniversite öğrencisi arkadaşlarımın Sait Elçi hakkında bana anlattıklarından daha fazlası söz konusuydu.

*Sait Elçi, Kürdistan’ın çok özel bölgelerinden biri olan Bingöl’de tanınan ve etkin olan ailelerin birinde 1925 yılında dünyaya geliyor. Zeynep köyünde dünyaya geliyor. O, kırsal kesimin özellikleriyle kent özelliklerini aristokrat bir yapısallıkla sentezleştiren bir şahsiyetti.  Elçi ailesinin ileri gelenlerinde Züfür Bey’in oğluydu. Eğitime ve okula sevdalı bir çocuktur. İlkokulu Bingöl’de başarıyla bitirir. Ortaöğretimi, liseyi, üniversiteyi okumak ister. Ne yazık ki babası buna izin vermez. Bu Sait Elçi için büyük bir darbe olur. Babasından habersiz Erzurum’a okula gitmek ister ama başarılı olamaz. Böylece de Sait Elçi için eğitim macerası son bulur. Ama kitap okuma sevdası son bulmaz. 1950 yılında İstanbul’a gider. Asar-ı İlmiye Kütüphanesinde çalışmaya başlar. Bu onun kitap kurdu olması için büyük fırsat yaratır.

Sait Elçi’nin dünyaya geldiği tarih, 1925 milli ayaklanma hareketinin geliştiği yıldır. Bilindiği gibi hareketin önemli merkezlerinden biri Bingöl’dür. O, çocukluk yıllarında 1925 hareketinin hikâyelerini dinleyerek büyür. Ağrı milli ayaklanması tarihinde 8-9 yaşındadır. Dersim Kürt soykırımı olduğu zaman,13 yaşındadır. Bu nedenlerden dolayı, çok küçük yaşlarda Kürt milliyetçiliğiyle yüzleşir.

 

*Nisan 1959’da Kerkük’te bazı olaylar olmuş, çıkan bir provokasyon sonucu istemeden de olsa bazı Türkmenler de ölmüşlerdi. Bu vesileyle zamanın Niğde Milletvekili Asım Eren, TBMM’ye bir önerge vererek “mukabeleyi bil misil”de bulunulmasını istemiştir. O dönemde İstanbul’da muhasebecilik yapan Sait Elçi, diğer bazı Kürt aydın ve öğrencileriyle birlikte Asım Eren’in bu önergesini protesto etmek için telgraf çekme eylemi düzenlerler. Çekilen telgrafta şöyle denmiştir: “İnsan haklarının hükmü ferman bulduğu bu dönemde Kürtleri kimse imha edemez. Bunu küflü kafana koy.”

Sait Elçi, davranışlarıyla 49’lar davasının en dikkat çeken siyasi Kürt tutuklularından biriydi. Hapishanede ve cezaevinde hiç taviz vermediği her arkadaşı tarafından ifade ediliyordu.  Davada mahkeme huzurunda ateşli savunmaları meşhurdu.

*Sait Elçi, 49’lar Davasından sonra milli mücadelesine devam etti. Örgütlü mücadele ile milli davaya hizmet edeceğini düşünenlerden biriydi. Bundan dolayı da Kürtler için küçük bir ışık gördüğü yöne giden, kuruma destek veren bir Kürdistan sevdalısıydı.

Demokrat Parti de yarı-buçuk da olsa Atatürk-CHP diktatörlüğüne karşı pozisyon alan bir partiydi. Kürtlerle ilgili yumuşak yaklaşım içinde olan bir parti olduğu için de Demokrat Parti’ye üye oldu. Üye olur olmaz da 1954 yılında da il başkanlığına seçildi.

*Talat Aydemir darbesinden sonra yine Kürtler kendi paylarına düşeni aldılar. Değişik Kürdistan parçalarından Kürt aydınlarının ve öğrencilerinin içinde olduğu bir Kürt tutuklaması oldu. Bu dava, “23’ler Davası” olarak Kürt milli literatürüne geçen dava oldu. Sait Elçi de bu davada tutuklandı.

 Tutuklanmasından önce, Ziya Şerefhanoğlu’yla birlikte Rêya Rast dergisini çıkarma hazırlıkları içindeler. Talat Aydemir darbesinden sonra yayınlanan sıkıyönetim askeri rejimi, önce derginin çıkışını engelledi. Sonra da her ikisinin tutuklanmasına karar verdi.

*Sait Elçi, 1964’te hapisten çıktıktan sonra Diyarbakır’a yerleşir. 1938 sonrası Kürdistan’da derin bir sessizlik vardır. 11 Temmuz 1965 günü Diyarbakır’daki Gazi Köşkü’nde beş arkadaşı ile beraber toplanarak Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi’ni kurdular. İlk başta parti kurma fikrine tam hazır olmayan avukat Faik Bucak’a yeniden gidilir. Tüm parti kurucuları ve Fehmi Bilal’in de ısrarlarıyla Faik Bucak ikna edilerek parti genel başkanlığına getirilir. Faik Bucak’ın şehit edilmesinden sonra partinin liderliğini Sait Elçi üstlendi. Parti genel başkanlığına da laik olduğunu kısa sürede gösterdi.

*Kürtler için en küçük katkı yapacak bir kimseyle, örgütle ilişki kurmak onun en önemli meziyetiydi. Bundan dolayı, TKDP’nin kuruluşundan sonra TİP ile ittifak ve ilişki kurmaktan korkmadı. 1967 yılında Kürdistan’daki TİP teşkilatlarıyla ilişki kurarak. Doğu mitinglerini onlar ve diğer bağımsız Kürt aydınlarıyla örgütledi. Bu Doğu mitinglerinde Sait Elçi’nin yaptığı ateşli milli konuşmalar, onu kitleler içinde çok muteberli bir yere taşıdı. Büyük bir üne kavuşturdu. Kitlelerin sevgisini kazandı.

*Türk devleti gelişmelerden endişelenerek 19 Ocak 1968 günü TKDP’ye karşı geniş bir operasyon başlattı. Sait Elçi ile beraber 16 TKDP yöneticisi ve üyesi gözaltına alındı. Soruşturmanın sonucunda 11 tutuklu ve 5’i de tutuksuz olmak üzere 16 kişilik ünlü TKDP Antalya Davası başladı. Olay mahalli Diyarbakır ve çevresi olmasına rağmen güvenlik gerekçesiyle dava Antalya’ya taşındı. Antalya Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan duruşmalarda Sait Elçi, davasını ve partisini hararetli bir şekilde savundu.

*Kürtlerin ilk legal, çoğulcu örgütü olan DDKO’nun kuruluşuna metropollerde ve Kürdistan’da destek oldu.

*TİP’İN 4. Büyük Kongresine 1970 yılında sunulan Kürtlerle ilgili karar tasarısının hazırlanmasında ve kabul edilmesinden büyük emeği geçenlerden biri oldu.

*Kürt milli çıkarlarını gözeterek, Dr. Tarık Ziya Ekinci’nin başını çektiği Kürt sosyalistlerle 1970 yılında ittifak yaptı ve yayın şirketi kurulmasına ön ayak oldu.

*Her Kürdistanlıya kapısını açık tuttu. Dr. Sait Kırmızıtoprak ve arkadaşları solcu olmalarına rağmen Kürdistan Otonomisinde üs kurmasına yardımcı oldu. TKDP’yi yeniden yapılandırma amacını güttü. Dr. Sait Kırmızıtoprak’ı yeni partinin başına getirmeyi planladı. Ne yazık ki Dr. Sait Kırmızıtoprak ve arkadaşları ona rağmen likidasyon yaparak, ondan gizli parti kurdular. Partinin adını da Türkiye’de KDP yaptılar. Dr. Sait Kırmızıtoprak ve arkadaşları kendi planlarını hayata geçirmek, Kürdistan Otonomisinin tasvip etmedikleri iş-eylemlerinin deşifre olmasını engellemek için, Sait Elçi’ye ihanet ettiler. Onu katlettiler.

Sait Elçi, toplumsal ve milli etkin ve kararlı bir Kürt lideriydi. Onun ölümü, Kürdistan’ın kuzeyindeki milli harekete büyük darbe oldu ve aynı zamanda Kürdistan milli örgütlenmesinde çok bölünmeye yol açtı.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir