Irak seçimlerinde oylar neden KDP’de toplanmalı? / Macron’un ziyareti

Kurd24

Yazımın başlığın bakılırsa bir belirsizlik var. “Hangi oylar KDP’de toplanmalı?” sorusunu sorduran haklı bir soru. KDP, bir Kürdistan partisi olduğuna göre Kürtlerin ve Kürdistanlıların oylarının KDP’de toplanmasını istemek doğal ve doğru olanıdır. Benim yazımın başlığı farklı bir anlamda kullanılmış bir başlık. Irak genel seçimlerinde “Sadece Kürt ve Kürdistanlıların oyları KDP’de toplansın” demiyorum. Irak’ta, “Hem Arapların, hem de bütün Kürdistanlıların oyları KDP’de toplanmalıdır” diyorum. İşte neden bunu talep ettiğimi ifade etmeye çalışacağım.

Irak’ta bir dönem önce Arap bölgelerinde toplumsal ayaklanmalar oldu. Bu toplumsal ayaklanmalarda halk, haklı taleplerini dile getirdi. Ne yazık ki yönetim bu taleplere şiddetle cevap verdi. Birçok trajik olay yaşandı ve birçok insan öldürüldü. Ölüm olaylarından sonra başbakan değişikliği gündeme geldi. Belli taleplerin yerine getirilmesi ve erken seçimin yapılması şartıyla Kazimi başbakan oldu. Olaylar belli ölçüde duruldu. Başbakan Kazimi belli uygulamalardan ve talepleri karşılamasından sonra erken seçime karar verdi. Ama ne yazık ki ilk tayin edilen erken seçim tarihinde genel seçim yapılamadı. Bunun üzerine 10 Ekim 2021 tarihinde erken seçimin yapılması karar altına alındı. Bu tarihte de erken seçimin yapılıp yapılmayacağı şüpheli bir konumdaydı. Bunun da nedeni de bazı güç odaklarının ve özellikle de Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr’ın seçimi boykot etmesiydi.

Son gelişmeler bakılırsa Sadr boykottan belli bir anlaşmadan sonra vazgeçmiş. Genel seçimlere katılmaya karar vermiş. Hem de “Seçimlere büyük azim ve ısrarla katılacağız” diye de açıklama yapmış. Sadr Hareketi’nin bu kararı, 10 Ekim’de genel seçimlerin yapılacağına dair güçlü veri sunmaktadır.

Kürdistan Demokrat Partisi (KDP), erken seçim kararının açıklandığı günden itibaren erken seçim kararını onayladıklarını ve seçim için hemen hazırlıklara başlayacaklarını açıkladı. Aradan kısa bir süre geçtikten sonra da KDP seçime hazır olduğunu açıkladı. Bu oldukça olumlu bir gelişmeydi. KDP’den de beklenen buydu.

KDP’nin seçimlere hazırlıklı olması oldukça doğal. Çünkü bir önceki makalemde de yazdığım gibi KDP demokrat ve toplumsal bir partidir. Demokrasiyi içselleştirmiş ve halkın yönetimine inanan bir partidir. Halkın yönetiminin de seçim mekanizması ile olacağını bilen ve inanan bir partidir. Öyle olduğu zaman da tüm seçimlere hazırlıklı olmak durumundadır. 2005 yılından sonraki Irak genel seçimlerinde, Kürdistan’da 1992’da başlayan genel seçimler ve yerel seçimlerde de hep hazırlıklı oldu. Kürdistan’da ve Irak’ta genel seçimlerin bir demokrasi şöleni şeklinde geçmesi için olağanüstü çaba göstermiştir.

Biliniyor ki KDP, Irak’ın Ekim’de yapılacak erken genel seçiminin hem Arap bölgesinde hem de Kürdistan’da sağlıklı yapılması için elinden geleni yapacak ve bu konuda beceri sahibidir de.

Ondan önemli olan seçimin sonuçlarıdır.

KDP, Irak ve Kürdistan’da yapılan genel seçimlerde hep birinci parti oldu. Bu seçimlerde de daha çok oy almalı ve seçimden güçlü çıkmalıdır. Bunun için Kürtlerin, Kürdistanlıların mutlaka KDP’ye fazla oy vermeleri gerekir. Arapların da demokrasiye ve federalizme inanan; demokrasinin bir siyasi toplumsal sistem olmasını isteyen, demokrasi olmadan sağlıklı bir federal sistemin olmayacağına inanç getiren Araplardaki belli kesimlerin ve tek tek Arapların da KDP’ye oy vermeleri gerekir.

Çok açık olan bir şey var ki KDP, hem Irak’ın ve hem de Kürdistan’ın tek demokrat partisidir. 1946’da kurulan bir parti olarak Batı Avrupa ülkeleri gibi demokrasiyi benimseyen; Kürdistan’da iktidar olduğu dönemlerde ve diğer dönemlerde de demokratik kuralları işleten bir partidir. Bundan dolayı Irak’ta demokrasinin kuruluşundan öncü partidir. Bu öncülüğün kıymetini, Kürtler, Araplar, diğer tüm milletlerden fertle bilmelidir.

Bundan dolayı sadece Kürtler ve Kürdistanlılar değil, Araplar da genel seçimlerde KDP’ye oy vermelidir. 

KDP, Irak’ın federal bir devlet olmasını isteyen partilerin başında gelmektedir. Bundan dolayı da 2003 yılından sonra Kürdistan Başkanı Mesud Barzani’nin öncülüğünde federal sistemin kurulması için nasıl olağanüstü çaba gösterildiği hep yazıldı. Eğer KDP ve Kürdistan başkanı olmasaydı, Irak ve Kürdistan birçok parçaya ayrılmış, başıboş bir konumda olurlardı. Irak’ta eyalet sistemi; parti, aşiret, güç odaklarının hükümranlığı anlamına gelecekti. KDP ve Kürdistan Başkanı bunu engelledi.

Irak federal bir devlet olduktan sonra da KDP federal sistemin güvencesi oldu. Federal sistemin yerli yerine oturması için çaba gösterdi. Bunun demokrasi ile olacağını göstermeye çalıştı. Kürdistan’da bağımsızlık referandumunun yapılmasının bir sebebi de federal sistemin sağlıklı işlememesinden dolayıdır. Çok riskli ve bedeli ağır olmakla birlikte, Kürdistan Bağımsızlık Referandumu Kürtlere, Araplara, diğer milletlere federal sistemin nasıl işlemesi gerektiğini, neler yapılması gerektiğini anlattı, anlatmaya devam ediyor.

KDP, Kürdistan Bölgesi’nin de en büyük koruyucusu ve güvencesidir. KDP dışındaki partiler, Kürdistan Bölgesi’ni yıkmak isteyen PKK, Haşdi Şabi gibi terörist, işgalci, yabancı örgütlerle ve sömürgeci devletler işbirliği halinde, Kürdistan Bölgesi’nin yıkımına doğrudan ve dolaylı destek oluyorlar. Bu nedenle KDP, hem Irak’taki federal ve hem de Kürdistan’daki statünün güvencesidir. Bundan dolayı da tüm milletlerden seçmenler, en başta da Kürdistanlılar, Kürtler ve Araplar KDP’ye oy vermelidirler.

MACRON’UN KÜRDİSTAN ZİYARETİ

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Bağdat’taki zirveye katıldı. Zirvede, bölgesel gelişmeler, terörle mücadele ve bölge ülkeleri arasındaki ikili ilişkiler ele alındı. Zirveye, Irak, Ürdün, Mısır, Suudi Arabistan, İran ve Türkiye’den üst düzey yetkililer katıldı. Zirveye davetli olan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi katılmadı.

Macron zirveye katıldıktan sonra Kürdistan’ı ziyaret edecek. Bu ziyaret Macron’un ilk ziyareti. Daha önce eski Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, Erbil’i ziyaret etmişti. Hollande, Başkan Mesud Barzani ile birlikte Peşmerge cephelerini ziyaret etmişti.

Bu ziyaret için Kürdistan Hükümeti’nin büyük hazırlıkları var. Kürdistan, Kürdistan ve Fransa bayraklarıyla donatılmış durumda.

“Kürtlerle Fransa arasındaki ilişkiler 1960’lı yıllara dayanıyor. Efsanevi Ölümsüz Kürdistan lider Mela Mustafa Barzani, dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle’a mektup yazarak ikili ilişkileri başlatmıştı.

1991’deki Raperin sürecinde dönemin Fransa Cumhurbaşkanı’nın eşi Danielle Mitterrand, Kürdistan Bölgesi’nin ziyaret etmiş ve Başkan Mesud Barzani ile bir araya gelerek, Fransa’nın Kürdistan halkının meşru davasına desteğini iletmişti.

Söz konusu dönemde BM’nin 688 sayılı kararının çıkmasında Fransa etkili olmuş ve Kürdistan Bölgesi uçuşa yasak bölge ilan edilmişti.

Başkan Mesud Barzani, Kürdistan Bölgesi Başkanlığı döneminde 3 defa Élysée Sarayı’nda ağırlanmıştı.

2017’deki Kürdistan Bağımsızlık Referandumu sonrasında Kürdistan Bölgesi’ne yönelik abluka Fransa tarafından kırılırken, Macron geçtiğimiz Eylül ayındaki Bağdat ziyaretinde Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani ile bir araya gelmişti.

Pazar günü Erbil Uluslararası Havalimanı’nda Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani tarafından karşılanacak olan Macron, Başkan Mesud Barzani ve Başbakan Mesrur Barzani ile bir araya gelecek.

Macron, Erbil temaslarının ardından Musul’a geçerek tarihi Nur Camii’ni ziyaret edecek.” (Kurdistan24)

Hiç şüphe yok ki bu ziyaret Kürdistan için büyük önem taşımaktadır.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir