Kürdistan Bölgesi’nde özgürlükler ve demokrasi için bir adım daha

Kurd24

Kürdistan’da özgürlükler konusunda atılan adımları ve demokrasi konusundaki gelişmeleri görebilmek, tanımlayabilmek için demokrasi tarihine, demokrasinin tarifine ve ne olduğuna genel olarak bakmak lazım. Özgürlüklerin de güvenceye bağlandığı sistem demokrasidir. Bu bağlamda da demokrasi ve özgürlükler konusu iç içe geçen, birbirini tanımlayan ve geliştiren kavramlardır.

DEMOKRASİNİN TANIMI VE İLKELERİ

Demokrasi çok sık kullandığımız ve duyduğumuz bir kavramdır. Ana özellikleri aynı olmakla birlikte demokrasi her ülkede farklı tanımlara ve özelliklerle karşımıza çıkmaktadır. O zaman demokrasinin genel bir tanımını yapmak ve genel özelliklerini ifade etmek doğru olacaktır.

Demokrasi bir yönetim biçimidir. Fakat bu yönetim biçimi sadece devletlere özgü değildir. Her türlü STK ya da benzer organizasyonlar için de demokratik yönetimden söz edilebilir.

Demokrasi en genel ifade ile halkın kendi kendini yönettiği rejimin adı demokrasidir. Daha önceki bölümde de ifade etiğim gibi tarihte ilk defa antik Yunanistan' da uygulandığı görülmektedir ve kabul görmektedir. Bu nedenle “demokrasi” kavramı köken itibariyle Yunanca bir kelimedir.

Demokratik yönetimde esas olan halkın kendi kendini yönetmesidir. Belli bir dönem için seçimle gelen iktidarlar tarafından ülke yönetiminin sağlanmasıdır. Halkın seçme ve seçilme hakkını tam olarak kullanması ile demokratik yönetim biçimi işlerlik kazanacağı toplumların, demokratik rejimlerin tecrübeleriyle açığa çıkmıştır.

Demokrasinin tanımından sonra en genel özelliklerini ve ilkeleri açığa çıkarabiliriz.

DEMOKRASİLERDE: 1-Egemenlik halktadır. 2-Her yurttaşın seçme ve seçilme hakkı bulunmaktadır. 3-Hükumetler önceden belirlenmiş olan süreler için seçilerek gelirler. 4-Yargı yetkisi bağımsız mahkemeler tarafından kullanılır. 5-Yasama yetkisi halkın temsilcileri olan milletvekilleri tarafından kullanılır. 6-Demokrasilerde muhalefete iktidara gelebilmek için yasal olanaklar tanınmıştır. 7-Demokrasilerde yurttaşların hak ve özgürlükleri güvence altına alınmıştır.

KÜRDİSTAN BÖLGESİ’NDE DE DEMOKRASİ TARİHİ ESKİ VE ÖZGÜRLÜKLER GÜVENCEYE BAĞLANMIŞTIR

Kürdistan Bölgesi, uzun bir tarihi geçmişe dayanmaktadır. O uzun tarih sürecinde değişik aşamalardan geçerek bugünlere gelinmiştir. Demokrasi bağlamında da değişik aşamaları yaşamıştır.

Kürdistan’ın güneyinde demokrasinin tarihi de Ortadoğu’daki bölge devletlerine göre daha eskidir. Ortadoğu bölgesinde demokrasinin en genel kriterlerine uygun yönetim biçimine sahip olan ülkelerden biri Türk devletidir. Türk devletinde demokrasi 2. Dünya Savaşı’ndan sonra kabul edilmiş çok partili sistem 1946 yılında benimsenmiştir. Sorunlu olmaya devam ediyor. Kürtlerin temsil edilmediği, Kürdistan’ın işgal ve ilhak edildiği bir sömürgeci demokrasisi yaşanıyor. Irak’ta 2005 yılında anayasa referandumu ile parlamenter, çok partili, seçme ve seçilme sisteminin işlediği rejim olan demokrasi yönetim biçimi olarak kabul edilmiştir. Daha sonra da ifade edeceğim gibi Kürdistan Bölgesi’nin sayesinde demokratik yönetim kabul edilmiştir. Ne yazık ki demokratik yönetimin benimsenmesinin üzerinden 17 yıl geçmiş olmasına rağmen halen çok sorunlu bir durumdadır. Bu sorunlu durumdan dolayı, yönetimin gerçek anlamda halkın elinde olmamasından dolayı, 2017 yılında Kürdistan Bölgesi’nde “bağımsızlık referandumu” yapılmıştır.

Kürdistan’da demokrasi uygulaması Şeyh Abdulselam Barzani’nin 20. yüzyılın başlarında başlattığı ve Kürdistan otonom bölgesinde uygulama alanına soktuğu maddi manevi, hak ve özgürlüklere ilişkin reformlarla hayata geçirilmeye başlanmıştır. Kürdistan otonom bölgesi doğrudan halk temsilcileri tarafından yönetilmiştir. Kürdistan otonom bölgesinde yaşayan ulusal ve dini topluluklar yaşamlarını özgürce, Kürtlerle eşit bir tarzda sürdürmüşlerdir. Kürtlerin sahip oldukları tüm hak ve özgürlüklere onlar da sahip olmuşlardır.

Kürdistan Demokrat Partisi, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra demokratik ilkelere göre ve demokrasiyi benimseyerek kurulmuşlardır. KDP’lerin demokrasiyi benimsemeleri, ulusal kurtuluş mücadelesi güçlerinin farklılığı ve ittifakı, işbirliği ve güç birliği açısından da en elverişli model ve yönetim sistemidir. Kürdistan’daki dört parçadaki milli mücadelelere ışık tutan Mehabad Kürdistan Cumhuriyeti’nde benimsenen anayasa oldukça demokratik ve çağdaş bir anayasaydı. Demokratik yönetimi kabul ediyordu. Bütün toplumsal kesimlerin, farklı ulusal ve dini grupların hak ve özgürlüklerini de güvenceye bağlamıştı.

Kürdistan Otonomisinde de (1970) demokratik rejim benimsenmiştir. Ülkedeki yönetim ve işleyiş demokrasi ilkelerine göre yürütülmüştür. Kürtlerle, diğer milli topluluklarla özgür ve eşit bir yaşam sürdürmüşlerdir.

1992 yılında Irak için federalizme karar verildiği zaman da Kürdistan Bölgesi’nde parlamenter, çok partili, seçimlere dayalı demokratik yönetim benimsenmiştir. Özgürlükler demokrasi kapsamında güvenceye bağlanmıştır. Hem Kürtlerin, hem de Kürdistan’da yaşayan farklı ulusal ve dini topluluklara eşitlikçi davranılmış, onların özgürce yaşamalarına olanak tanımış, kendi özgürlüklerini yaşaması için imkân verilmiştir.

KÜRDİSTAN BÖLGESİ’NDE DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜKLER İÇİN YENİ BİR ADIM ATILDI

Kürdistan Bölgesi’nin 9. Hükümeti “İnsan Hakları Planı”nı hazırladı. Bu plan demokrasinin daha da derinleşmesi, kökleşmesi, bireysel ve kolektif hak ve özgürlüklerin daha da geliştirilmesi için çok önemlidir. Kürdistan Bölgesi’nde demokratik yönetim 1992 yılında benimsendi.

Başbakan Mesrur Barzani, Kürdistan Bölgesi Hükümeti’nin “İnsan Hakları Planı”nın hayata geçirilmesinin birinci yıldönümü vesilesiyle gerçekleşen ‘İnsan Hakları Konferansı’nda konuştu. Şöyle söyledi:

"İnsan haklarını koruma ve güçlendirme konusu dokuzuncu hükümet kabinesinin önceliği oldu. Aynı şekilde Kürdistan Bölgesi'nde yaşayan farklı bileşenlerin birlikte barış ve huzur içinde yaşaması hususu demokrasi değerlerimiz açısından önemli. Birlikte yaşam, farklı etnik ve dini kültürlere saygı konusunda daha güçlü bağlar geliştirme, koruma yaklaşımı hepimiz için değerlidir. Kürdistan Bölgesi Hükümeti’nin insan hakları planı, dokuzuncu kabine reform sürecinin bir parçası ve bu plan dikkatle hazırlandı. Önemli kesimlerin görüşlerine başvuruldu; (Başkanlık, Mahkemeler, Parlamento, UNAMI, sivil toplum örgütleri ve bölgedeki STK ve diplomatik temsilciler) alınan öneri ve görüşler ışığında hazırlandı.

İnsan Hakları Planının Kürdistan Bölgesi Hükümeti tarafından; yönetim, hukukun üstünlüğünü hakim kılma, insan haklarının korunması kültürel çalışmaların geliştirilmesi vb konularda iyi bir şekilde yerine getirileceğini umuyorum.

Geçen yıl planlamamıza koyduğumuz konuların büyük çoğunluğunun hayata geçmiş olması mutluluk verici. Bir çok konu pratik olarak hayata geçirildi. Bu anlamda insan hakları ve toplumsal ilerleme konularında Kürdistan Bölgesi birçok ülkeden daha ileri adımlar attı diyebiliriz. Özellikle aile içi şiddet, çocuk haklarını koruma ve gazeteci hakları yasalarında önemli gelişmeler kaydedildi.

Kürdistan Bölgesi dokuzuncu hükümet kabinesinin insan hakları konusunda uluslararası normları esas alacak ve onlarla eşgüdüm içerisinde hareket edecek bir mekanizma oluşturmaya uğraşıyor."

Kürdistan Bölgesi Hükümeti demokrasinin ve insan haklarının korunması, geliştirilmesi konusunda yaptıklarıyla örnek teşkil etmektedir. Hükümetin bu yaklaşımı ve yaptıkları demokrasi ve hak ve özgürlükler açısından stratejik bir adımdır. Bütün Kürdistan siyasi partilerinin ve sivil toplum kuruluşlarının desteklemesi gerekir.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir