AK Parti’nin avukatı Kaya: HDP bir dünya partisi olabilir

Hukuki Araştırmalar Derneği (HUDER) Başkanı ve AK Parti’nin avukatı Hüseyin Kaya, darbe girişimine karşı ortak metne HDP’nin de imza atmasından büyük memnuniyet duyduğunu belirterek, “Bu durumu iyiye işaret olarak görüyorum. HDP’nin bir Türkiye partisi olma iddiası vardı. Kürt siyasetine evrilmesi halinde Türkiye partisi değil bir dünya partisi perspektifi bile sunabilir” dedi.

Hukuki Araştırmalar Derneği (HUDER) Başkanı ve AK Parti’nin avukatı Hüseyin Kaya, darbe girişimine karşı ortak metne HDP’nin de imza atmasından büyük memnuniyet duyduğunu belirterek, Bu durumu iyiye işaret olarak görüyorum. HDP’nin bir Türkiye partisi olma iddiası vardı. Bu iddianın temeli aslında güçlüdür entelektüel altyapısı HDP’nin bir Türkiye partisi olmasına yetecek düzeydedir. Kürt siyasetine evrilmesi halinde Türkiye partisi değil bir dünya partisi perspektifi bile sunabilir” dedi.

K24’ün sorularını yanıtlayan Hüseyin Kaya, HDP, idam cezası, OHAL ve insan hakları ihlalleri iddiaları konularında önemli açıklamalarda bulundu.

Kaya’nın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

İdam tartışmaları Türkiye ve AB ilişkileri

Türkiye’deki 15 Temmuz darbe süreciyle yeniden darbe Türk toplumunun milletinin  gündemine girmiştir. Ülkemizde daha önceki zamanlarda da birkaç mesele nedeni ile zaman zaman toplumsal infial uyandıran olaylar sebebiyle tartışılan bir konu olmuştur.  Biliyorsunuz ki idam Türkiye’deki mevzuattan kaldırılmıştır. Özellikle AB sürecinde yaşanılan veya istenilen şart idamın kaldırılmasıydı. Şimdi yaşanılan bu darbe süreci siyasilerin de mitinglerinde, toplumsal olaylardaki mitinglerde, siyasilerden istenilen idam geri gelsin talebidir tabi gerçeği konuşmak gerekirse bu süreçte meclisin veya siyasettin idamı tekrar bir yasa haline dönüştürmesi  uluslararası boyutuyla da düşünürsek epeyce güç görünüyor. Bu konu gündeme geldiğinden buyana sivil toplum hukukla ilgili bir sivil toplum başkanı olarak, yaptığımız araştırmada da idamın mevzuata girme olanağının pek görünmediğini söyleyebilirim.  Milletin talebi gerçekçidir, yerindedir bunlara katılmakla birlikte darbeyle ilgili veya anayasal düzeni ortadan kaldırmakla ilgili kanunlarda bu tür suçların cezaları epeyce ağırdır. Terör örgütlerine yapılacak yaptırımlar düzenlenmiştir. Türkiye’nin bu tür konularla ilgili uzun zamandır oluşan bir tecrübesi de söz konusudur. Fakat darbe sürecinde masum halkın milletin direnişine karşı darbecilerin haince saldırısı bu talebi tetiklemiştir. Bu olaylar soğudukça işlerin daha fazla rayına oturacağına inanıyorum.

İdam ile ilgili Türkiye’nin taahütleri

Bu Türk siyasetinin ve Türkiye devlet erkinin hangi yöne gittiğiyle ilgilidir. Devlet uluslararası politikalarını değiştirmeye karar verir ise bu konsept meclisin onayına bağlıdır ve bağlayıcılığı yine meclisin onayını gerektirir. Bu anlamda hukuken bu kadar müktesebat ilerlemişken devlet kendi rotasını ciddi anlamda değiştireceğini zannetmiyorum. 50 yıldan fazladır süren mübtesebatın Türkiye’nin yol haritasında pek bir rahatlıkta görmedik. Bu bağlamda hükümet başka bir güç oluşum görürse bunu devam ettirebilir veya değiştirebilir ben siyasetçilerin halkın bu konu hakkındaki taleplerini göz ardı edeceklerini zannetmiyorum. Siyasi iktidarın başı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın gerekirse çok fazla protokol dinlemeyeceğini düşünüyorum. Halkın istek talepleri doğrultusunda hareket etme demokrasinin en büyük adımıdır.

OHAL ve insanhakları ihlalleri

Anayasanın 120. Maddesin de düzenlenmiş olağanüstü hal uygulamasının bundan öncekilere benzer uygulanmayacağının birkaç günlük uygulama olacağını görüyorum. OHAL uygulamasının vatandaşların bireysel gündelik yaşamlarında onları zora sokacak bir takım somut davranışlara dönüşmeyeceği kanaatindeyim. Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakanın söylemiş oldukları  gibi bu OHAL devletin uğramış olduğu yapısal ve fiili saldırıların bir daha yaşanmaması için kendilerine uyguladıkları devletin kendi kendini biçimlendirme çabasıdır. Gerçek şudur ki OHAL ilanından sonra hiçbirimizin hayatında bir kısıtlanma bulunmamaktadır. Yanlı medyalar ve  buradaki köşe yazarları muhalefet partilerinin toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde olağanüstü halin de ötesinde eleştiri yaptıklarını görüyoruz. Hükümet ve hükümetin desteklediği medyasında da OHAL’den öncede bir özeleştiri kritik sürecinin başladığını görüyoruz. Bu yüzden OHAL bir sıkıntı insan hakları ihlali getirmemiştir. Sadece darbe sürecinin şiddetinden ve acele insiyatif de bulunmaktan kaynaklanan bir takım tutuklama göz altılara yani eskilerin tabiriyle “kurunun yanında yaşta yanar” endişesi var ama devlet kısa bir sürede olaya el koyması, durumu sağduyuya dönüştürmesinden sonra hak ihlallerinin önüne geçileceğini düşünüyorum.

Demirtaş’ın açıklamalarıyla Türkiye’de başlayan olumlu siyasi hava

Ben bu olumlu havadan özellikle HDP’nin bu havaya sağlıklı bir açıklama bir metinle katılmasından son derece memnunum. Bu durumu iyiye işaret olarak görüyorum. Kişisel değerlendirmemiz analizlerimizde aslında terör hadisesinin tekrar gündeme gelmesinden önce şöyleydi;  HDP’nin bir Türkiye partisi olma iddiası vardı. Bu iddianın temeli aslında güçlüdür entelektüel altyapısı HDP’nin bir Türkiye partisi olmasına yetecek düzeydedir. Kürt siyasetine evrilmesi halinde Türkiye partisi değil bir dünya partisi perspektefi bile sunabilir. Yani demokratik gelişim özgürlüksel tecrübe ve bunu seslendirme konusunda ki maharetine bakarsak HDP’nin Türkiye siyasetine Türkiye’deki uzlaşma kültürüne fazlasıyla şey katacağına inanıyorum. Bu anlamda Türkiye yönetim mekanizmasını önemli ölçüde zenginleştirip geliştirmesine ilişkin bir borçları da vardır. Nedeni ise şudur Türkiye Cumhuriyeti siyaset tarihinin son kırk elli yıllında kabul etmediğimiz tarafları ile de yürütülen mücadele zihinsel zindelikte Kürt siyasetine bu anlamda katkı sağlamıştır. Bu toplumların birbirlerinden etkileşimlerinin diğerlerine faydalarını gösterme zorunlulukları da vardır. Kürt kardeşlerimizin sanatta ki mizahta ki iş dünyasında ki turizm de ki başarılarının siyaset alanında gösterilmemesinin aslında yapısal bir sorundan değil kasıtlı bir manüpülasyondan kaynaklandığını düşünüyorum. Dolayısıyla bu ülkeye Kürtlerin Kürt siyaseti konusunda da özellikle bir kısmını temsil eden HDP’nin fazlaca zenginleştirici katkısının olması herkesin hayrınadır. Öğrenecekleri ve öğretecekleri bir iletişim uzlaşma kültürünü besleyecektir. Millet olma şuurunu tetikleyecektir. Verilen mücadele ve katlanılan sıkıntılar bir neticeyi emretmektedir de. Ben Kürt siyasetçilerin objektif düşünebilen ve bağımsız olduğuna inanların sözlerimin tamamına katılacaklarını düşünmekteyim. Aynı coğrafyayı birlikte paylaştığımız ve bir gelecek ideali olduğuna inandığımız  kardeşlerimden bu havadan faydalanmalarını istiyorum bu bir berekettir de.

K24-ANKARA / Azad ALTUN