K24 RÖPORTAJ - DAİŞ vurkaç ile mi yaşayacak?

Ortadoğu’daki gelişmeleri yakından takip eden gazeteci - yazar İslam Özkan, DAİŞ'in geri çekilerek daha fazla kan kaybına uğramasının önüne geçmeye çalıştığını söyleyerek, "Bu aşamadan sonra DAİŞ, Irak ve Suriye’de ancak vur kaç taktikleriyle varlığını sürdürebilecektir" dedi.

M. Ali ERDOĞAN

Ortadoğu’daki gelişmeleri yakından takip eden gazeteci - yazar İslam Özkan, DAİŞ'in geri çekilerek daha fazla kan kaybına uğramasının önüne geçmeye çalıştığını söyleyerek, "Bu aşamadan sonra DAİŞ, Irak ve Suriye’de ancak vur kaç taktikleriyle varlığını sürdürebilecektir" dedi.

Özkan, 50 bin civarında milis güce sahip olan Fatımiyyun Tugayları’nın büyük bölümünün Suriye vatandaşlığına geçmiş olma ihtimalinin yüksek olduğunu da belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Şam’da Beşar Esad’la görüşen Özkan, “Yorgun bir şehir gördüm. İnsanların ruhlarındaki manevi yorgunluğun olduğu gibi kente ve topluma yansıdığını görmek mümkün. Dini hayatta bir gerileme ve başörtülülerin sayısında bir azalmaya tanık olduğumu söyleyebilirim” ifadelerini kullandı.

K24’ün soruları ve İslam Özkan’ın verdiği yanıtlar…

ABD Başkanı Donald Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 16 Temmuz’da Finlandiya’nın başkenti Helsinki’de biraraya gelerek, Suriye’yi görüşmesi bekleniyor. Bu görüşmeden Suriye ile ilgili ne tür kararlar çıkabilir?

Bu görüşmeden nihai kararlar çıkacağından emin değilim. Suriye’de şu an Rusya eliyle bir süreç işliyor. Silahlı muhalif gruplardan Rusya ile anlaşmayı kabul edenler Suriye ordusuna katılırken kabul etmeyenler ise İdlib’e gidiyor. Bu arada Hizbullah’ın da yavaş yavaş Güney bölgelerinden çekildiğine ilişkin haberlere tanık oluyoruz. Bu süreç aslında Rusya’nın Türkiye ve İran’la birlikte Astana’da kararlaştırdığı gerilimi düşürme ve silahsızlandırma süreçlerinin devamı niteliğinde. Güney’deki mesele de hallolduğunda arkasından İdlib meselesine nasıl çözüm üretileceğine dair kafa yorulacak. İdlib’in ardından da müzakereler aşamasına geçilerek yeni bir Suriye’nin inşası meselesi gündeme gelecektir.

Bu sürece dair ABD’nin açıktan herhangi bir şekilde itirazını şu ana kadar duymuş değiliz. Bu da sürece onay olarak yorumlanabilir. Dolayısıyla ikili zirve gerçekleşmeden Suriye’ye ilişkin zaten var olan zımni mutabakatın bu zirvede perçinleneceğini ve bazı ufak tefek pürüzlerin de hal yoluna koyulacağını öngörebiliriz.

SURİYE’DEKİ İRAN

İran’ın Suriye’deki varlığı konusunu Putin ile Netenyahu geçtiğimiz günlerde görüşmüştü. Aynı zamanda İsrail’in Suriye’deki İran’a bağlı güçlere yönelik füze saldırıları olmuştu. Önümüzdeki süreçte İran’ın Suriye’deki varlığıyla ilgili yeni bir gelişme yaşanabilir mi?

ABD’yi esas kaygılandıran husus, İran’ın Suriye’deki varlığı olduğu için zirveye damgasını vuracak boyut büyük ölçüde bu konu olacaktır. Rusya’nın İran’ı Suriye’den bütünüyle tasfiye edilmesini onaylaması mümkün görünmüyor. Ancak Güney sınırından uzak tutulması fikrine sıcak bakabilir. Zirve sonrasında bu çerçevede bir ara formül bulunacaktır diye düşünüyorum.

Öte yandan İran’ın Suriye’de doğrudan askeri bir varlığı yok. Ancak İran’ın nüfuzu altındaki milis kuvvetlerden söz edilebilir. Bunun dışındaki resmi varlığı ise büyük ölçüde danışmanlar düzeyindedir. Özellikle Fatımiyyun Tugayları benzeri bir takım milis gruplara ilişkin şu ana kadar Suriye kendi içerisinde bazı çözümler üretti. Bu unsurların bir kısmı Suriye vatandaşlığına geçmiş durumda. Artık onlardan bahsederken yabancı milis güçler şeklinde bahsetmek mümkün görünmüyor. Vatandaşlığa geçmemiş olanların bir kısmının da geri gönderilmesi gündeme gelecektir. Bildiğim kadarıyla sadece Fatımiyyun Tugayları 50 bin civarında milis güce sahipti. Bunların büyük bölümünün vatandaşlığa geçmiş olma ihtimali yüksek. Ülkelerine gönderilecek unsurların daha küçük bir bölüm olduğu düşünülebilir.

Geriye İran unsuru olmasa da doğrudan onunla koordineli çalışan Hizbullah güçleri kalıyor. Hizbullah’ın da Güney bölgelerinden Lübnan’a doğru çekildiği haberleri geliyor.  Ancak bu çekilmenin nihai bir çekilme olduğunu söylemek için biraz erken.

Suriye Anayasa Komisyonu’nun çalışmaları var, rejim, muhalifler ve bağımsızlar 50’şer kişilik grupların katılımıyla Suriye’nin yeni anayasasının yazılması için hazırlıklar yapılıyor. En son Suriyeli muhaliflerden oluşan üst düzey bir komisyon Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da anayasa görüşmeleri için toplanmıştı. Birşey çıkar mı?

Birşey çıkmak zorunda. Suriye’de sorunlar çok boyutlu ve derinlerde yaşandığı için bunlara ilişkin çözüm bulmak da hemen halledilecek bir şey değil. Bu toplantılar birkaç yıl daha devam eder diye düşünüyorum. Sonunda ABD’nin belki devreye girmesi ya da Türkiye başta olmak üzere S. Arabistan, Katar, Ürdün ve BAE gibi Suriye konusunda dahli olan ülkelerin de sürece tam destek vermesiyle anayasa konusunda uzlaşmaya varılacaktır. Muhalifler Türkiye ve Körfez ülkelerinden bağımsız davranabilecek güce sahip değil. Şu an bu ülkeler Rusya’nın başı çektiği birçok öneriye sıcak bakıyor ve sürece destek veriyorlar. Muhaliflerin daha uzun süre direnmeleri mümkün görünmüyor.

ABD VE 2 İHTİMAL

Türkiye ile ABD arasında Minbic’le ilgili yol haritasında anlaşmaya varıldığı açıklanmıştı. ABD'li Senatör Lindsey Graham da, geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin Suriye'deki iç savaşa dahil olması durumunda “kendisini bir bataklıkta bulacağını” söyledi.Nasıl değerlendiriyorsunuz?

ABD’li sivil ve askeri yetkililerden birbiriyle çelişkili açıklamalar gelmeye devam ediyor. Hatta sivil yetkililerin de kendi içinde birbiriyle çelişen açıklamalarına rastlamak mümkün. Bu konuyla ilgili iki varsayım mümkün: Birincisi Türkiye ile ABD arasında ciddi bir yanlış anlaşılma var ve taraflar birbirlerini anlamakta güçlük çekiyor. İkincisiyse, ABD aslında Türkiye’yi oyalayarak zaman kazanmaya çalışıyor. Görüşmelerden net bir sonuç çıkmasına izin vermiyor, ucu açık açıklamalar yaparak her yana çekilebilecek algılara yol açıyor.  Böylelikle hem Türkiye’yi kaybetmemiş oluyor,hem de Suriye’nin kuzeyine ilişkin tasarılarından vazgeçmiyor.

DAİŞ, Kerkük ve çevresindeki ilçelerde yeniden harekete geçti. Son günlerde bununla ilgili çok habere rastlıyoruz. DAİŞ’in Suriye’de de yeniden büyümesi gibi bir tehlike sözkonusu mu?

DAİŞ Suriye’de de Irak’ta da olduğu gibi yeniden toparlanabilmek için sahraya çekildi. DAİŞ komutanları, askeri konularda oldukça tecrübeli. Düzenli güçlerin karşısında kentlerde tutunamayacağını bilen DAİŞ geri çekilerek daha fazla kan kaybına uğramanın önüne geçmeye çalıştı. Bu aşamadan sonra DAİŞ, Irak ve Suriye’de ancak vur kaç taktikleriyle varlığını sürdürebilecektir.  Yeniden kent merkezlerinde çok sayıda insanın canına mal olan patlamalara tanık olabiliriz. Ancak 2017 öncesine geri dönülme ihtimalini oldukça düşük görüyorum.  Bunun tek istisnası, Irak yönetiminde ciddi bir boşluk yaşanması ve bir kaos ortamı oluşarak DAİŞ için elverişli bir zeminin ortaya çıkmasıdır.

ROJAVA VE ŞAM

Şam ile Rojava yönetimi arasında birtakım anlaşmanın yapıldığı konuşuluyordu. Daha sonra PYD’nin de çatış yapılanması olan TEV - DEM, Şam ile Rojava toprakları üzerine anlaşma yapıldığı iddialarını yalanladı. Fiili durumu da gözönünde bulundurursak Şam ile PYD arasında kalıcı bir anlaşmanın olması mümkün mü?

Bence mümkün. Çünkü PYD ile Suriye yönetimi her zaman anlaşmaya yakın olmuştur. Ancak Suriye ile PYD’nin bölgesel ve küresel güçlerin etkisinden bağımsız bir şekilde birbirleriyle ilişki kurmaları gibi bir durum sözkonusu olmadığından bu anlaşmanın kaderi büyük ölçüde ABD ile Rusya arasındaki anlaşmalara göre belirlenecektir diyebiliriz.

Yakın bir dönemde gazeteci kimliğinizle Şam’a gittiniz. 8 yıllık savaşın ardından Şam’ı nasıl buldunuz?

Kentin eski canlılığından geriye eser kalmadığını söyleyebilirim. Yorgun bir şehir gördüm. Aslında kentin bazı banliyöleri hariç başka hiçbir yerinde çatışma olmadı. Maddi hasar hemen hemen hiç yok gibi. Ancak İnsanların ruhlarındaki manevi yorgunluğun olduğu gibi kente ve topluma yansıdığını görmek mümkün. Bir de Şam’daki toplumsal hayat eskisine göre daha sekülerdi. Dini hayatta bir gerileme ve başörtülülerin sayısında bir azalmaya tanık olduğumu söyleyebilirim.  Bunda Suriye’nin farklı yerlerinden olan göçlerin etkisi de olabilir.

Son olarak, yakın gelecekte Suriye krizinde hangi aşamaların geride kalacağı öngörülebilir?

Şu an Güney’deki silahlı muhalif grupların önemli bir bölümü Rusya ile anlaştı. Geri kalanların bir kısmı İdlib’e gitmeyi kabul etti. Bundan sonraki aşama İdlib olacaktır. Önümüzdeki bir yıl içerisinde farklı bölgesel ve küresel gelişmeler olmazsa Suriye’de çatışmaların önemli ölçüde sona ereceğini ve müzakereler aşamasına geçileceğini öngörebiliriz.

İSLAM ÖZKAN / PORTRE

1971 Kayseri doğumlu olan İslam Özkan, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde yüksek lisansını tamamladı. Marmara Üniversitesi Ortadoğu ve İslam Enstitüsü Araştırmaları Merkezi’nde Ortadoğu Sosyolojisi ve Antropolojisi dalında doktora yapıyor.

Selam Gazetesi, Kudüs TV, TRT Arapça, 14 TV, TV5 gibi basın yayın organlarında çeşitli pozisyonlarda görev aldı.

Lübnan'da yayımlanan Es Sefir ve Ahbar gibi gazetelerin yanısıra Doha Institute gibi thinkthank kuruluşlarına makaleler yazdı.