Şeyh Said’in ailesi: Bir sonuca varana kadar hukuki mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz

Şeyh Said ve 46 arkadaşının mezar yerlerinin açıklanacağı güne kadar hukuki mücadelelerinden vazgeçmeyeceğini vurgulayan Şeyh Said ailesinden Ali Said Fırat, “Onlar bizim değerimizdir” dedi.

DİYARBAKIR (K24)

Diyarbakır Barosu, Şeyh Said Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği ile Şeyh Said'in torunu ve vasisi Kasım Fırat, 1925’te Diyarbakır'da idam edilen Şeyh Said ve 46 arkadaşının mezar yerlerinin açıklanması istemiyle 15 Şubat’ta Türkiye İçişleri Bakanlığı'na başvuruda bulunmuştu.

Başvurucular, bakanlığın yanıt vermemesi üzerine bu kez 15 Nisan’da Ankara 5’inci İdare Mahkemesi’ne başvurmuştu.

Davayı kabul ederek Türkiye İçişleri Bakanlığı’nın husumetin tarafı olduğuna hükmeden mahkeme, bakanlıktan tüm bilgi ve belgelerin gönderilmesini ve 30 gün içinde savunma yapmasını istedi. Ancak savunmasını gönderen bakanlık, açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek, reddedilmesini istedi.

K24’e konuşan Şeyh Said Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği Genel Sekreteri Ali Said Fırat, sonuca ulaşana kadar yasal yollardan vazgeçmeyeceklerini dile getirdi.

Fırat, “Şeyh Said bütün Kürtlerin dedesidir, Kürtlerin değeridir. Qazi Muhammed, Mele Mustafa Barzani, Seyid Rıza ve Şeyh Said Kürdistan’ın dört parçasında halkının önderidirler. Onlar halkı için savaştılar, yaşamlarını halkı için feda ettiler. Onlar biz Kürtlerin manevi mirasıdır” dedi.

Bakanlığın ret talebiyle ilgili K24’e konuşan Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren de taleplerinin kabul edilmesi gerektiğini söyledi.

Şeyh Said ve 46 arkadaşının mezar yerlerinin açıklanması gerektiğinin hukuki bir zorunluluk olduğunu anımsatan Eren, olumlu sonuç alamazlarsa Anayasa Mahkemesi’ne veya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurabileceklerini kaydetti.

NE OLMUŞTU?

Diyarbakır Barosu, Şeyh Said Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği, Şeyh Said'in torunu ve vasisi Kasım Fırat'ın, 1925 yılında Diyarbakır'da idam edilen Şeyh Said ve 46 kişinin mezar yerlerinin açıklanması istemiyle 15 Şubat’ta İçişleri Bakanlığı'na yaptığı başvuruya cevap verilmemesi üzerine Ankara 5’inci İdare Mahkemesi, bakanlıktan tüm bilgi ve belgelerin 30 gün içinde gönderilmesini istemişti.

Bu arada Cenevre Sözleşmesi 1 No'lu Ek Protokolü, "Kayıplar Bildirisi", "Kayıplar Sözleşmesi", Birleşmiş Milletler Dokunulmazlıkla Mücadele Yoluyla İnsan Haklarının Teşvik Edilmesi ve Korunmasına İlişkin Güncellenmiş İlkeler Bütünü"nde gerçeği bilme hakkı, "Birleşmiş Milletler Zorla Kayıp Edilmeye Karşı Herkesin Korunmasına Dair Bildiri" devletlere yüklediği etkin tedbirler alma yükümlüğü ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında yapılan başvuru, mahkeme tarafından kabul edilmişti.